FÂtıma binti Esed radıyallahu anh Hazreti Ali radıyallahu anh’in annesi...

Sevgili Peygamberimize cocukluk doneminde candan hizmet eden, onu her turlu tehlikelere karşı korumaya calışan, kendi oz cocuklarından once onun karnını doyuran, ustunu başını temizleyen, saclarını tarayan hizmetli, şefkatli bir anne...

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin “annemden sonra annem” diye iltifatına mazhar olmuş bir hanım sahÂbî...

O Mekke’de HÂşimoğulları kabilesine mensuptur. Amcasının oğlu Ebû TÂlib ile evlendi. Bu evlilikten TÂlib, Akîl, CÂfer ve Ali adında dort oğlu, Ummu HÂni, CumÂne, Rayta ve Esm adında da dort kızı dunyaya geldi.

O, Sevgili Peygamberimize sekiz yaşından itibaren annelik yapma şerefini elde eden bahtiyar bir hanımdır. Dedesi Abdulmuttalib’in vefatından sonra amcası Ebû TÂlib’in himayesine verilen varlık nûru Efendimiz, FÂtıma binti Esed’in ellerinde onun sıcak, yakın alÂkasıyla, şefkat ve sevgi dolu nazarlarıyla buyumuşdu.


FÂtıma binti Esed varlık nuru, inci tanesi bu yetime annesini aratmayacak tarzda candan hizmet etmiş, şefkat ve merhamet nazarlarını uzerinden eksik etmemiştir. Ona karşı davranışlarında ve hizmetlerinde ozel ihtimam gostererek evini sımsıcak bir yuva haline getirmeye gayret etmiştir. Bu titizlik ve hizmetteki ozel îtinÂsı onu Resûl-i Ekrem (s.a) Efendimizin hususî iltifatlarına nÂil kılmıştır. Efendimiz (s.a.)O’nun hakkında:

“O benim annemdi. Kendi cocukları ac dururken once benim karnımı doyururdu. Sacımı başımı tarar bir anne şefkati sıcaklığını benden esirgemezdi.” buyurmuştur.

Sevgili Peygamberimiz genclik devresini kendi yuvasını kuruncaya kadar bu sıcak aile ortamında amcasının ve yengesinin himayesinde gecirdi. Yirmibeş yaşına ulaşınca Kureyş kadınlarının hanımefendisi Hz. Hatice ile evlendi. Huzur ve seÂdet dolu mutlu bir yuva kurdu. Kırk yaşına geldiğinde Allah TeÂl Hazretleri O’nu kendine elci olarak secti. CebrÂil aleyhisselÂm’ı ona gondererek yeni dinin esaslarını bildirdi. Putlara tapılmamasını, şirke duşulmemesini emretti.

Beklenen yeni din ve son peygamberin geldiği haberleri Mekke sokaklarında yayılmaya başlayınca muşrikler O’nu himÂyesiz bırakmağa, hatta oldurmeye yeltendiler. Ama amcası Ebû TÂlib ve hanımı, FÂtıma binti Esed sevgili yeğenlerine arka cıktılar; Onu himayeleri altına aldılar. Kendileri hemen İslÂm’a koşamadılar. Fakat onu davÂsında serbest bıraktılar. İstediği gibi hareket etmesini sağladılar. İslÂm birer birer gonulleri fethedip Muslumanlar coğaldıkca azgın muşrikler bu gidişÃ‚ta engel olmak icin her turlu zÂlimliklerini ortaya koymaya başladılar. İşi iyice ileri goturup İki Cihan Guneşi Efendimize eziyet etmeye kadar vardırdılar. Kimsesiz muslumanlara akıl almaz işkenceler yaparak onları İslÂm’dan dondurmeye calıştılar. Fakat iman nuruyla kalbi aydınlanmış hicbir muslumanı kendi taraflarına ceviremediler.

Himayesinde bulunduğu amcası Ebû TÂlib dunyadan gocunce İki Cihan Guneşi Efendimizin işi daha da zorlaştı. İşkenceye varacak tarzda ez ve cefÂlara maruz kaldı. Butun bu hÂdiseler FÂtıma binti Esed’i cok uzuyordu. Sevgili Peygamberimizi cok seviyor ve O’na inanıyordu. Fakat kocasından dolayı İslÂm’ını acığa vuramamıştı. Artık zamanı gelmişti. Onun dÂvasına gonul verdiğini îlÂn ederek O sevgiliye destek olmak istiyordu. Kelime-i şehÂdet getirerek İslÂm’la şereflendi. Fahr-i KÂinat (s.a) Efendimiz annesi kadar sevdiği yengesinin musluman olmasına cok sevindi ve acılarını birazcık olsun unuttu.

Hz. FÂtıma binti Esed (r.anhÂ) artık Mekke’de yaşanamayacağına karar verdi ve diğer Muslumanlar gibi Medine’ye hicret etti. Allah yolunda muhÂcir olma seÂdetini elde etti. Orada oğlu Hz. Ali (r.a) ile Resûl-i Ekrem (s.a) Efendimizin kerîmeleri Hz. FÂtıma (r.anhÂ)’nın duğunlerini yaptı. Aynı evde gelin kaynana birlikte mesud bir hayat yaşadılar.

O, Resûl-i Ekrem (s.a) Efendimizin “FÂtıma benden bir parcadır.” dediği sevgili kızı Hz. FÂtıma’ya kayınvÂlide olmuştu. Bunu kendisi icin buyuk bir bahtiyarlık sayıyordu. Gelinini uzmemek icin son derece titiz davranışlar sergiliyordu. Evde iş bolumu yapmışlardı. Herkes kendine duşen vazifeyi yaptıktan sonra birbirine yardıma koşuyordu. Bir muhabbet yuvası teşekkul etmişti. Neşe ve surûr dolu bu evde gelin kaynana arasındaki muhabbetin en canlı ornekleri gorulmekteydi. Onların sevgi ve saygı icerisinde gecinmeleri hem Resûl-i Ekrem (s.a)’i, hem de Hz. Ali (r.a)’ı cok sevindiriyordu. HÂnelerine rahmet ve bereket yağıyordu.

İki Cihan Guneşi Efendimiz yengesi Hz. FÂtıma binti Esed (r.anhÂ)’nın iyiliklerini hic unutmamıştı. Ona karşı vefa borcunu, ona olan kadirbilirliğini her fırsatta gostermeğe calışdı. Medine’deki evinde devamlı ziyaretine gitti. HÂlini, hatırını sordu; ceşitli yardımlarda bulunarak onu gozetti. Bir evlÂdın annesine yapması gereken hizmetin daha fazlasını yapmağa gayret etti. Ona “anne” diye hitap etti ve hep o şekilde yÂd etti. Zaman zaman oğle uzeri ziyaret eder, yanında kaylûle (oğle istirahati) yapardı.

Sevgili Peygamberimizin Medine’ye yerleşmesinin uzerinden dort sene gecmişti. Mubarek yuzlerinde hic neşe, sevinc eksik olmazdı. SîmÂlarında her gun seÂdet cicekleri acardı. Bir gun Efendimiz yengesi Hz. FÂtıma’nın vefat haberini aldı. O gun o kadar uzuldu ki “İşte bugun annem vefat etti.” buyurdu. Damadı Hz. Ali (r.a)’ın annesine karşı beslediği derin sevgi ve hurmetini bu şekilde ifade etti.


İki Cihan Guneşi Efendimiz bir vefakÂrlık orneği olarak o gun sırtından gomleğini cıkarıp Hz. Ali (r.a)’a verdi. Annesine kefen yapılmasını istedi. Cenaze namazını da kendisi kıldırdı. Son bir sevgi işareti ve iltifat olarak kabrine indi ve yanı uzerine biraz uzandı. Gozyaşları icerisinde kabirden cıktı. Yaşlar kabri ıslatmıştı. Sonra Hz. FÂtıma binti Esed (r.anhÂ)’nın na’şı kabre kondu.

AshÂb-ı kiram o gune kadar boyle bir şey gormemişlerdi. Merakla Efendimize: “Ya Rasûlallah! Sizin bu kadına yaptığınızı başka hic bir kimseye yapar iken gormedik” dediler. Fahr-i KÂinat (s.a) Efendimiz ashÂbının merakını gidermek uzere şoyle cevap verdi:

“O benim annemden sonra annemdi. Amcam Ebû TÂlib’ten sonra, bu kadıncağız kadar bana iyiliği dokunan bir kimse olmamıştır. Ona Cennet elbiselerinden giydirilsin diye gomleğimi kefen olarak giydirdim. Kabir hayatı kendisine kolay ve rahat gelsin diye de bir muddet kabrinde uzandım.” buyurdu.

Hz. FÂtıma binti Esed (r.anhÂ)’nın kabri uzerine toprak atıldıktan sonra Resûl-i Ekrem (s.a) Efendimiz sevgili annesi icin şu duÂyı yaptı:

“Allah sana merhamet etsin ve seni hayırla mukÂfatlandırsın. Anneciğim! Allah sana rahmet etsin. Annemden sonra bana annelik yaptın. Kendin ac kalır beni doyururdun. Kendin giymez beni giydirirdin. En iyi nimetleri kendin yemez bana tattırırdın. Bunu da ancak Allah rızası icin ve Âhiret yurdunu umarak yapardın.

Allah ki, dirilten ve oldurendir. O hic olmeyendir. Devamlı diri olandır O.

Ey Allahım! Annem FÂtıma binti Esed’i affet. Kabrini genişlet. Ben Resûlunun ve benden onceki peygamberlerinin hakkı icin duÂmı kabul buyur, ey merhametlilerin en merhametlisi olan yuce Rabbim!”

Sevgili Peygamberimiz annem dediği Hz. FÂtıma binti Esed (r.anhÂ)’ya son vazifelerini yaptıktan sonra tebessum etmeğe başladı. Orada bulunanlara şu mujdeyi verdi:

“CebrÂil aleyhisselÂm geldi ve “Bu kadın Cennetliklerdendir.” diye bana haber getirdi. Ayrıca Yuce Allah meleklerinden yetmiş binine bu kadının cenaze namazına katılmalarını emretti. Melekler de onun cenaze namazını kıldılar.”

ElhamdûlillÂh!.. ElhamdûlillÂh!.. Ne seÂdet!.. Ne mutluluk!.. Ne vefÂkÂrlık ve ne kadirbilirlik!.. Ne candan hizmet ve ne guzel mukÂfat!.. Allahım bizlere de oylesi seÂdetler nasîb et!..

Hz. FÂtıma binti Esed (r.anhÂ), HÂşimoğulları soyundan ilk erkek cocuğu dunyaya getiren sÂliha bir hanımdır. Ayrıca yine bu soydan gelen ilk halifenin annesi olma şerefine sahiptir. Diğer halifelerin anneleri ise; sevgili Peygamberimizin kızı Hz. Hasan’ın annesi Hz. FÂtimatu’z-Zehr (r.anhÂ) ile Harun Reşîd’in hanımı ve halife Emin’in annesi Zubeyde’dir. Allah hepsinden rÂzı olsun.

__________________

__________________