.:..:.. FÂTIMA BİNTİ ESED ..:..:..
FÂtima binti Esed, İslÂmın başlangıcında Musluman olmuştur. Resulullah efendimiz, İslÂmiyeti, onceleri acıktan acığa bildirmedi. Uc yıl bir gizlilik devresi gecti. Tedrici, yani yavaş yavaş bir yol takip ediliyordu.

Ahiret ile korkut!

Uc sene sonra, nihayet İslÂmiyeti acıktan bildirme zamanı gelmişti. Nereden ve kimden başlanacağı Resul-i ekreme vahiy ile bildirildi. Allahu teÂl Suara suresinin 214. ayet-i kerimesinde mealen şoyle buyurmaktadır:

(Ey Resulum, sen, once en yakın akraba ve hısımlarını Allahın dinine davet ederek, ahiret azabı ile korkut!)

Resulullah efendimiz, akrabalarını bir araya topladıktan sonra, onlara şu konuşmayı yaptı:

- Hamd ancak Allahu teÂlÂya mahsustur. O�na hamdederim. Ancak O�ndan yardım isterim. Yalnız O�na inanır, O�na guvenirim. Ben gozumle gormuş gibi bilir ve size de şunu bildiririm ki; Allahu teÂlÂdan başka ilÂh yoktur. O birdir, eşi ve ortağı yoktur. Sizi O�ndan başka ilah olmayan, Allahu teÂlÂya iman etmeye davet ediyorum.

Ben O�nun butun insanlara gonderdiği, son Peygamberiyim. Vallahi siz, uykuya daldığınız gibi oleceksiniz. Uykudan uyandığınız gibi de diriltilecek ve butun yaptıklarınızdan hesaba cekileceksiniz.

İyiliklerinizin karşılığında iyilik, kotuluklerinizin karşılığında ceza goreceksiniz. Bu da ya devamlı Cennette veya devamlı Cehennemde kalmaktır. İnsanları ahiret azabıyla korkuttuğum ilk kimseler, sizlersiniz.

Ey Abdulmuttaliboğulları! Ben size cok ustun ve kıymetli, dunya ve Âhiretiniz icin faydalı şeyler getirdim. Araplar icerisinde kavmine bundan daha hayırlısını getiren bir kimse bilmiyorum.

Ben sizi, dile kolay, hafif ve mizanda ağır gelecek iki kelimeye davet ediyorum. O da, �Eşhedu en la ilahe illallah ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve resuluh� [Allahu teÂlÂdan başka ilÂh olmadığına ve Muhammedin O�nun kulu ve Resulu olduğuna şehadet ederim] demenizdir.

Kim yardımcım olur?

Resulullah efendimiz akrabalarına bu konuşmaları yapınca, bircoğu Musluman oldu. Hz. FÂtıma binti Esed de bunlar arasında idi. Kendisinden once veya daha sonra olmak uzere, Zevci Ebû Talib�in dışında, butun cocukları da İslÂmı kabul ettiler. Hatta Resûl-i Ekrem efendimiz, yakın akrabalarına konuşmalar yapıp, �O hÂlde, hanginiz bu yolda bana tÂbi olup, vezirim ve yardımcım olur?� buyurunca, henuz, 12-13 yaşlarında bulunan Hz. Ali hemen ayağa kalkmış, Resul-i Ekrem de ona, "Sen otur" buyurmuştu.

Resulullah efendimiz, bu suallerini uc defa tekrar etmişler, ucunde de hemen cevap Hz. Ali�den gelmişti. Hz. Ali bu suallere soyle cevap vermişti:

- Ya Resulallah! Her ne kadar yaşca en kucuk ben isem de, sana ben yardımcı olurum.

Hz. Ali�nin, daha oniki, onuc yaşlarında iken, Resulullah efendimize, hic kimseden korkmadan, cekinmeden, bu yolun yolcusuyum, gonul vermişlerdenim manasındaki bu sozleri, Resul-i Ekrem efendimizi son derece sevindirdi. İşte Allahu teÂlÂ, Hz. Fatıma binti Esed�e boyle salih evlatlar vermişti.

Gul yağıyla yağlardı

Fatıma binti Esed ustun bir ahlaka sahipti. Guzel ahlakı vardı. Yaşayışı mukemmel, Resul-i Ekrem efendimizin yanında itibarlı bir hanımefendi idi. Peygamberimizin sevgisine kavuşma bahtiyarlığına erişmişti.

Resulullah efendimiz onu methetmişlerdi. Fatıma binti Esed, cocukluğundan beri Peygamberimize cok yakınlık gostermiş, Ondan hicbir yardımı esirgememiştir. Resulullah efendimiz, Ebu Talib�den sonra, kendilerine en fazla yakınlık gosterenin Fatıma binti Esed oldugunu buyurmuşlardır. Hz. Fatıma binti Esed, Resul-i Ekremin bakımında cok titizlik gostermişti. Kendi cocukları dururken, once Resulullahı doyururdu. Kendi cocuklarının temizliğinden once, Onun mubarek başını tarar, mubarek saclarını gul yağıyla yağlardı. Bu yuzden Resul-i Ekrem efendimiz, onun icin, "O benim annemdi" buyurmuşlardı. Bu bildirilen sozun, iki cihanın Efendisinin mubarek ağzından cıkması, Fatıma binti Esed icin buyuk bir saadet idi.

Zaman akıp gitmiş, Fatıma binti Esed�in omru de sona ermişti. Peygamberimiz, gomleğini sırtından cıkararak, Fatıma binti Esed�e kefen yaptırmıştı. Bilahare Peygamber efendimiz, Fatıma binti Esed�e Cennet elbiselerinin giydirilmesi icin boyle yaptıklarını soylemişlerdir.

Cenaze namazını da kıldırdıktan sonra buyurdular ki:

- Allahu teÂlÂnın emriyle, yetmiş bin melek onun cenaze namazını kıldılar.

Cenaze namazı kılınmış, artık defnedilecekti. Resulullah efendimiz bizzat kendileri kabre indiler. Kabır hayatının rahat ve hoş olması icin, kabrin koşelerini genişletir gibi işaret buyurdular. Kabirden cıkınca gozleri yaşarmış, gozlerinden akan yaşlar kabre damlamıştı.

Peygamberlerin hakkı icin

Orada bulunan Hz. Omer ve başkalaıi, Resulullahın, Fatıma binti Esed�den başka hicbir kimseye boyle yapmadığını soylemişlerdir. Bundan sonra Resul-i Ekrem efendimiz, Fatıma binti Esed icin şoyle du buyurmuşlardır:

- Allahu teÂl seni mağfiret etsin, bagışlasın, seni mukÂfatlandırsın. Ey annem! Allahu teÂl sana rahmet eylesin. Kendin ac iken beni doyurdun. Kendin giymez, bana giydirir; yemez, bana yedirirdin. Dirilten de, olduren de Allahu teÂlÂdır. O daima diridir. O olmez.

Allahım! Annem Fatıma binti Esed�i affeyle, bağışla. Ona huccetini bildir. Kabrini genişlet. Ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allahım! Ben Peygamberin ve gecmiş Peygamberlerin hakkı icin bu duÂmı kabul buyur.


Muhammed Bin Mesleme
.:..:.. MUHAMMED BİN MESLEME ..:..:..


Bedir savaşından sonra Mekkeli muşriklerin oluleri hakkında ağıtlar, şiirler soyleyerek muşrikleri kışkırtan, Peygamberimize ve Muslumanlara dil uzatarak fitne cıkartan, hatt Peygamberimize suikast tertiplemeye kalkışan KÂ�b bin Eşref adlı bir Yahûdî zengini vardı. Peygamber efendimiz EshÂb-ı kirÂma buyurdu ki:

- KÂ�b bin Eşref�i kim oldurur? Cunku o, Allah ve Resûlune ez etmiştir.

Muhammed bin Mesleme dedi ki:

- YÂ Resûlallah! Ben onu senin icin oldurur, onun sesini kısarım.

Bunun uzerine Resûlullah efendimiz şoyle buyurdu:

- Gucun yeterse bu işi yap!

BerÂber oldururuz

Bunun uzerine Muhammed bin Mesleme, evine dondu. Sonra Ebû NÂile, AbbÂd bin Bişr, HÂris bin Evs, Ebû Abs ve İbni Cerîr�in yanına gidip, mes�eleyi onlara actı. Hepsi uygun gorerek, �Beraber oldururuz� dediler.

Bundan sonra, birlikte Peygamber efendimize gelerek dediler ki:

- Y Resûlallah! İzin buyurursanız, biz KÂ�b ile konuşurken, sizinle ilgili olarak onun hoşuna gidecek ba�zı sozler soylemeliyiz. Peygamber efendimiz, onlara buyurdu ki:

- Bu husûsta istediğinizi soylemeniz size helÂldir.

Muhammed bin Mesleme ve arkadaşları, aralarında istişÃ‚re yapıp bir plÂn hazırladılar. Bundan sonra Muhammed bin Mesleme, KÂ�b bin Eşref�in yanına giderek dedi ki:

- Şu Muhammed, bizden sadaka istedi. Bize cok vergi yukledi. Onun icin senden odunc bir şey almak icin geldim.

- O sizi daha da bıktıracak.

- İşte ona bir defa uymuş bulunduk. Ona tÂbi olmakta devam edeceğiz. Bakalım sonu ne olacak? Şimdi sen bize biraz odunc hurma ver.

- Evet vereyim, fakat bana bir şeyi rehin vermelisiniz.

SilÂhlarımızı veririz

Muhammed bin Mesleme ile yanındakiler sordu:

- Ne istersin?

- Kadınlarınızı rehin isterim!

- Kadınlarımızı sana nasıl rehin verebiliriz? Sen yakışıklı birisin. Kadın gonlu, meyledebilir.

- O zaman oğullarınızı rehin verin!

- Onları da rehin veremeyiz. Onlardan birine, bir iki deve yuku hurmaya karşılık rehin olundu diye sovulur ki, bu bizim hic unutamıyacağımız bir leke olur. Fakat sana silÂhımızı ve zırhımızı rehin verebiliriz.

KÂ�b bu teklifi kabûl etti. Onlara, ne zaman geleceklerini de bildirdi.

Muhammed bin Mesleme, belirtilen gece KÂ�b�ın kalesinin yanına gitti. Beraberinde, KÂ�b�ın sut kardeşi Ebû NÂile de vardı. KÂ�b onları kaleye cağırmıştı.

Durum bana iyi gelmiyor

KÂ�b gelenleri karşılamak icin aşağı inerken KÂ�b�ın karısı dedi ki:

- Bu saatte nereye gidiyorsun?

- Gelenleri karşılamaya iniyorum.

- Bu durum bana pek iyi gelmiyor. Sanki bana kan dokulecek gibi geliyor.

- Yok yok zannettiğin gibi değil, onlar Muhammed bin Mesleme ile sut kardeşim Ebû NÂile�dir. O iyi bir genctir. Geceleyin, kılınc vuruşmasına bile cağırılsa, hic tereddut etmeden gelir. Boyle birisidir.

- Yine de sen aşağı inme! Onlarla konağın damından konuş!

- Yiğite yaraşan, carpışmaya, sungulenmeye da�vet edilse bile icÂbet etmektir.

KÂ�b boyle soyledikten sonra aşağı indi.

Muhammed bin Mesleme, bu arada uc kişiyi kaleye soktu. Bunlar Ebû Abs, HÂris bin Evs, AbbÂd bin Bişr idi. Muhammed bin Mesleme arkadaşlarına dedi ki:

- KÂ�b gelince, ona sacını koklayacağımı soyler, başını tutup koklarım. Siz, benim, KÂ�b�ın başını iyice yakaladığımı gorduğunuz zaman, kılıclarınızla, KÂ�b�a vurunuz. Boylece (Harb hiledir) hadîs-i şerîfine uygun hareket etmiş oluruz.

KÂ�b bin Eşref, guzel giyinmiş bir şekilde guzel koku sacarak, onların yanına gelmişti. Muhammed bin Mesleme, �Şimdiye kadar boyle guzel koku koklamadım� diyerek KÂ�b�ın yanına vardı. KÂ�b gururlanarak cevap verdi:

- Dunyanın en guzel kokularını kullanırım.

Muhammed bin Mesleme dedi ki:

- Guzel kokulu sacını koklamama izin verir misiniz?

KÂ�b, musÂade ettiğini soyledi. Muhammed bin Mesleme, onun başını yakalayıp, arkadaşlarına seslendi:

- Allah ve Resûlullah duşmanına vurunuz!

İlk kılıc vurulduğunda, KÂ�b şiddetle bağırdı, ancak olmedi. Bunu goren Muhammed bin Mesleme hanceriyle KÂ�b�ın karnını gobeğinden kasığına kadar yırttı. KÂ�b, oyle bir cığlık kopardı ki, cevrelerindeki evlerden bu feryÂdı duymayan kalmadı. KÂ�b yere yıkılıp oldu.

MurÂdınıza erdiniz

FedÂîler bundan sonra oradan sur�atle uzaklaştılar. Yahûdîler kaleden inip bir muddet onları ta�kip ettilerse de, yolu şaşırarak bulamadılar. MucÂhidler, Medîne�ye girdiklerinde, Resûlullah efendimiz namaz kılmıştı. MucÂhidlerin tekbîr seslerini işitince, kendileri de, tekbîr getirdiler.

Muhammed bin Mesleme, Resûlullah efendimize, KÂ�b�ın oldurulduğunu haber verdi. Resûlullah efendimiz buyurdu ki:

- MurÂdınıza erdiniz. FedÂîler de;

- Evet y Resûlallah! Allahın ve Resûlullahın bir duşmanı daha hak ettiği cezÂyı buldu, dediler.

KÂ�b�ın oldurulmesi, hicretin ucuncu yılının Ramazan ayında oldu. Bedir savaşından sonra Benî NÂdir Yahûdîleri, Peygamberimizi yurtlarına da�vet edip, suikast yapmak istemişlerdi. Bunun uzerine Peygamberimiz onların bu tutumunu oğrendi. Muhammed bin Mesleme�yi cağırarak buyurdu ki:

- NÂdiroğulları Yahûdîlerine git! Onlara, (Resûlullah beni size; �Yurdumdan cıkıp gidiniz! Burada benimle birlikte oturmayınız! Siz bana bir suikast plÂnı kurdunuz! Size on gun sure tanıyorum. Bu muddetten sonra, buralarda sizden kim gorulurse, boynu vurulacaktır� emrini bildirmek uzere gonderdi) de!

Hikmet konuşacak dememiş miydiniz?

Bu emir uzerine Muhammed bin Mesleme, NÂdiroğulları Yahûdîlerinin yurduna varınca, onlara dedi ki:

- Mûs aleyhisselÂma Tevrat�ı indirmiş olan, Allah aşkına doğru soyleyiniz: Muhammed aleyhisselÂm Peygamber olarak gonderilmeden once, Tevrat onunuzde iken, size geldiğim ve şu meclisinizde bana Yahûdîliği teklif ettiğiniz zaman ben size, �Vallahi ben asl Yahûdî olmam� demiştim. O zaman siz de bana cevÂben, �Senin dîninden başka din yoktur. Senin anladığın, istediğin, duyup işittiğin Hanîf dîninin aynısıdır! Size gelecek olan Peygamber, hem şerî�at sahibidir, hem savaşcıdır. Gozlerinde biraz kırmızılık vardır. Kendisi Yemen tarafından gelecek, deveye binecek, ihrÂma burunecek, bedeni yumuşak ve kuvvetli, kılıcı boynunda asılı bulunacak, konuştuğu zaman hikmet konuşacaktır� dememiş miydiniz?

Yahûdiler bunu itiraf etmelerine rağmen İslÂmiyeti kabûl etmemişlerdi. Muhammed bin Mesleme ayrıca Resûlullahın emrini onlara bildirdi. Bunun uzerine NÂdiroğulları yuklerini toplayıp, topraklarını terkederek yurtlarından oldular ve ihÂnetlerinin cezÂsını gorduler.

Hayber gazvesinde, Hayber kalelerine yapılan hucumlarda en onde bulunuyordu. Henuz Hayber fethedilmemişti. Muhammed bin Mesleme dedi ki:

- YÂ Resûlallah! Bugun cok uzgunum. Yahûdîler kardeşim Mahmûd bin Mesleme�yi şehîd etti.

Sana mujde

Bunun uzerine Peygamber efendimiz buyurdu ki:

- Duşmanlarla karşılaşmayı istemeyiniz. Allahtan sağlık ve Âfiyet dileyiniz. Cunku siz, onlardan başınıza neler geleceğini bilemezsiniz. Duşmanla karşılaştığınız zaman, �Allahım! Bizim de Rabbimiz, onların da Rabbi sensin. Hepimiz senin kudretin altındayız. Onları oldurecek, ancak sensin� diye du ediniz, ondan sonra oturunuz. Sizi sardıkları zaman tekbîr getiriniz. Ey Muhammed bin Mesleme! Sana mujde! Yarın, inşÃ‚allah, kardeşini olduren oldurulecek ve Yahûdî savaşcıları, kacacaklardır.

Hayatı muharebe meydanlarında gecti. Hz. Osman ve Hz. Ali�nin halîfelikleri sırasında artık ihtiyarlamış olduğundan, Medîne�de sakin bir hayat yaşadı. Hz. Mu�Âviye�nin halîfeliği sırasında yetmişyedi yaşında iken, 664 yılında Medîne�de vefÂt etti, Bakî� kabristanına defnedildi.



Esselam.net
__________________