Mahdumzade Ebu'l Kasım
Peygamberler ve Evliyalar0 Mesaj
●45 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Peygamberler ve Evliyalar
- Mahdumzade Ebu'l Kasım
-
09-09-2019, 17:54:03
Mahdumzade Ebu'l Kasım
Hindistan'da yetişen buyuk velîlerden. İmÂm-ı RabbÂnî hazretlerinin torunu olan Kayyûm-i zamÂn Muhammed Sibgatullah hazretlerinin ilk oğlu, Urvet-ul-vusk Muhammed Ma'sûm-i FÂrûkî'nin de torunudur. 1645 (H.1055) senesinde doğdu. 1671 (H.1082) senesinde vefÂt etti. Dedesi Muhammed Ma'sûm-i FÂrûkî Serhendî'nin yanında medfûndur.
Muhammed Ma'sûm-i FÂrûkî hazretleri, bu torununu kendi oğullarından saymıştır. Hatt kitaplarını ve diğer eşyÂlarını oğullarına taksim ettiği zaman, kendi oğullarına verdiği kadar bu torununa da pay verdi. Bu torununa olan şefkÂt ve muhabbeti yazıya ve soze sığmaz. Ebu'l-KÂsım da yuksek dedesini oyle sever, onu oyle arardı ki bundan fazlası tasavvur olunamazdı. Seven, sevdiğinin her kemÂlinden pay aldığına ve mahbûba, sevdiğine uymağı kendine mutlak gerekli bildiğine ve ona uymakta elinden geldiği kadar kusur etmediğine gore onun kemÂlÂtına, yuksekliklerine burunmuş olur. Bunun boyle olduğu pek acıktır. Cunku, uyanın, uyduğu zÂtın kemÂlÂtından, ustunluklerinden kısa zamanda buyuk pay alması pek kolaydır.
İşte Şeyh Ebu'l-KÂsım da yuksek dedesine uymakla, ona mahsus olan Ma'sûmî kemÂlÂtına kavuştu. O buyuk zÂtın ustunluklerinden, yuksek derecelerinden pay alarak, yuce makamlara kavuştu. SÂhib olduğu bu yuksek kemÂlÂt ile insanlara faydalı olmak, onların bu yolda ilerlemelerine rehberlik etmek uzere, icÂzet (diploma) ve hilafet aldı. En yuksek mÂnevî derecelere cıkmak ve insanları bu derecelere kavuşturmak bahtiyarlığına ulaştı. İmÂm-ı Muhammed Ma'sûm tarafından yuksek işÃ‚retlere, ustun mujdelere kavuştu. Bu mujde ve işÃ‚retler İmÂm-ı Muhammed Ma'sûm'un MektûbÂt'ında bulunan ve bu kıymetli torununa yazılan mektuplardan anlaşılmaktadır.
Ebu'l-KÂsım, yuksek dereceler sÂhibi olan amcası Muhammed Ubeydullah-ı Serhendî'den de okuyup ilim oğrenmişti. Muhammed Ubeydullah buyurdu ki: "İnsanlara gore, Ebu'l-KÂsım bu fakîrden ders alıyor, ilim oğreniyor. Fakat mudrike kuvveti yÂni anlayış kÂbiliyeti ve yaradılışındaki istidÂt sebebiyle oyle incelikler buluyor, oyle derin mÂnÂlara kavuşuyor ki, sanki o ders okutuyor gibi oluyor."
Bu amcasından ve yuksek dedesinden başka, zamÂnında bulunan başka buyuk zÂtlardan da okuyup ilim oğrenen Şeyh Ebu'l-KÂsım, maddî ve mÂnevî fazîlet ve kemÂlÂtı kendinde topladı. İnce mÂnÂlı cok guzel şiirleri de mevcud olup, bir beyti şoyledir:
"Guzelliğini gormeyen gozu sokup atarım,
Kaş mihrÂbının altında nasıl hissiz yatarım."
Şeyh Ebu'l-KÂsım, yuksek dedesi Muhammed Ma'sûm hazretlerinin vefÂtından uc sene sonra, EkberÂbÂd beldesine gitmişti. Orada vefÂt etti. CenÂzesini Serhend'e getirip yuksek dedesinin yakınında defnettiler.
MERT İSEN, KOTULUK YAPANA İYİLİK YAP
Urvet-ul-vusk Muhammed Ma'sûm-i FÂrûkî hazretlerinin uc cildlik MektûbÂt kitabında bu torununa yazılmış mektuplar vardır. İkinci cild, 123'uncu mektup, bu mektuplardan biridir. Burada buyruluyor ki:
"Allahu teÂlÂya hamd olsun! O'nun sevdiği, sectiği kullarına selÂm olsun! Kıymetli mektubunuz geldi. Bizi cok sevindirdiniz. Huzur ve saf hÂsıl olduğunu yazıyorsunuz. Ne iyi bir haber! Fitne ateşi ne kadar sondurulur, bastırılırsa, o kadar iyidir. Dostlardan, sevdiklerinden insanlık îcÂbı bir kusur, sevgiye uymayan, ters duşen bir şey meydana gelirse, bağışlamalı, iyiliklerini, iyi taraflarını gormelidir.
Mısra':
"Mert isen, kotuluk yapana, iyilik yap."
Derler ki, bir kimse, bir kimsenin yanında, bir kimsenin bir kotuluğunden bahsetmiş. O da; "Biz, bize iyiliğine bakarız. İyiliği kotuluğunden fazla ise, iyiliklerini alır, kotuluklerini geceriz. Nitekim efendi de kolesine boyledir. O hÂlde kulun, kula karşı nasıl olması îcÂbettiğini bundan kıyas etmelidir" demiştir.
Yazıyorsunuz ki, bÂzı sÂlihler, bÂzı haberler getirdi. Husn-i zan gereği, sozlerine inandım. Bu yuzden kalbim ağırlandı. Deriz ki: İlim sÂhibinin boyle soylemesi, hayret vericidir. Onların sozlerini, husn-i zanla kabûl etmişsiniz ve husn-i zan etmeğe lÂyık olan diğer tarafa da husn-i zan etmemişsiniz. Dedikodu yapanın sozu kabûl edilmez, red edilir.
Kenz-ul Hafi kitabında diyor ki: HÂlid bin SinÂn; "Dedikoduyu kabûl etmek, dedikodudan daha kotudur. Cunku dedikodu; gunaha yol gostermek, onu kabûl, yÂni onu dinlemek ise, izin vermek, onu tasdîk etmektir. Bir şeye delÂlet eden ile, onu kabûllenip, hukmeden bir değildir. O hÂlde dedikodu yapanın azÂbı, sÂdece dedikodusudur. Eğer doğru ise, ayıplamasında, bir kimsenin gizli bir şeyini ortaya dokmek, hurmetini gidermek, nÂmusuyla oynamak vardır. Yalan ise, Allahu teÂlÂya karşı gelmek, yalan ve iftir soz ile şeytana uymaktır. Sana bir kimse gelip, filÂn kimse, senin hakkında şoyle şoyle dedi, senin icin şoyle şoyle yaptı dese, bu durumda şu altı şeyi yapman senin uzerine vÂcib olur:
1- Tasdik etmemelisin, yÂnî soz getiren kimsenin sozlerinin doğruluğuna inanmamalısın. Cunku nemmÂm, yÂni dedikodu yapanın şÃ‚hidliği, İslÂmda kabûl edilmez. Allahu teÂlÂ, HucurÂt sûresi altıncı Âyetinde meÂlen; "Ey îmÂn edenler, eğer size bir fÂsık, bir haber getirse, onu araştırın, (doğruluğunu anlayıncaya kadar tahkîk edin). Değilse, bilmeyerek bir kavme sataşırsınız da, yaptığınıza pişmÂn olursunuz" buyuruyor.
2- Dedikodu yapanı men etmelisin. Cunku dedikodu yapmak munkerdir. Kotu iştir. Munkerden nehy ise vÂcibdir. Allahu teÂlÂ, Âl-i İmrÂn sûresi yuz onuncu Âyetinde meÂlen; "Ey Muhammed aleyhisselÂmın ummeti! Siz beşeriyyet icin meydÂna cıkarılmış en hayırlı bir ummetsiniz, iyiliği emreder, fenÂlıktan alıkorsunuz ve Allah'a îmÂnınızda devÂm edersiniz!" buyuruyor.
3- Dedikodu edene, soz taşıyana, getirip goturene, Allah icin kızmalısın. Cunku o Âsîdir, gunahkÂrdır, fÂsıktır. GunahkÂra buğz ise, vÂcibdir.
4- Yanında olmayan din kardeşine dedikodu yapanın sozu ile, sû-i zan etmemelisin. Cunku muslumana sû-i zan haramdır. Haramdan sakınmak ise elbette lÂzımdır.
5- Dedikodu yapanın sozune bakıp, tecessus etmemeli, araştırmamalısın. Cunku Allahu teÂl tecessusu nehy ediyor ve HucurÂt sûresi on ikinci Âyetinde meÂlen; "Ey muminler! Zannın coğundan sakınınız. Cunku, zan etmenin bÂzısı gunah olur. Birbirinizin kusurunu araştırmayın" buyuruyor.
6- Bu dedikoducunun yaptığını, beğenmediğin şeyi sen yapmamalısın.
Âlimlerden biri buyurdu ki: "Bu zamanda gunahtan kurtulmak ve din kardeşleri ile kardeşliğinin devÂmını isteyen, kendini hÂkim yapsın, hÂkimler gibi hukmetsin. Bir kimse hakkında, tek bir kimsenin sozunu kabûl etmeyip, birden cok şÃ‚hid olmayınca ve şÃ‚hidler Âdil olmayınca, bir kimsenin sozunu tasdîk etmesin."
1) Umdet-ul-MakÂmÂt; s.378
2) MektûbÂt-ıMa'sûmiyye
3) İslÂm Âlimleri Ansiklopedisi; c.16, s.217
Alıntı#
__________________