Ateizmi Yıkan Gercekler | Yaratılış Delilleri - 4: Suret Verme Delili


Suret Verme Delili

Sizlere yirmi bin kelimelik bir lugat verilse ve bu lugata, lugatta olmayan bir kelimeyi eklemeniz istense, bu yeni kelimeyi ekleyebilmek icin ilk once ne yapmalısınız?İlk yapmanız gereken, lugatta gecen butun kelimeleri ezberlemektir. Zira lugatta gecen kelimeleri bilmeden yeni bir kelime eklemek mumkun değildir.Peki, sizlere yirmi bin kelimelik değil de, yedi milyar kelimelik bir lugat verilse ve bu lugata her gun uc yuz elli bin yeni kelime eklemeniz istense, bunu yapabilir misiniz? Elbette hayır!

Peki, bunu yapabilmek icin -bilgisayar gibi bir cihaz kullanmaksızın- kac kişinin calışması gerekiyor?

Bir de aynı zamanda bu kişilere, bir milyon farklı lugat daha verilecek ve bu lugatlara da her gun yeni kelimeler ekleyecekler. Bu lugatlardan bir kısmına her gun yuz bin kelime, diğer bir kısmına beş yuz bin kelime ve bazılarına da her gun milyon değil, milyarlarca kelime eklenecek. Eklenen her bir kelime de o lugattaki hicbir kelimeye benzemeyecek. Acaba bunu yapmak mumkun mudur?

Peki, bu işin mukemmel bir şekilde yapıldığını ve bir milyon farklı lugatın her birisine, her gun yuz binlerce ve milyonlarca yeni kelimelerin eklendiğini gorseniz, bu hadiseyi tesadufe havale edebilir misiniz? Elbette hayır!

Bu misaller gibi, insan nevi de bir lugattır. Her bir insanı bir kelimeye benzettiğimizde, şu anda bu lugatın yedi milyar kelimesi vardır. İnsan lugatının kelimesi olan her bir insan, bir diğerine benzememektedir. Ve her gun bu lugata uc yuz elli bin yeni kelime eklenmektedir. Evet, her gun uc yuz elli bin insan doğmakta ve bu uc yuz elli bin ferdin hicbirinin yuzu daha once yaratılmış bir yuze benzememektedir. Acaba, bu lugatın tesadufen vucut bulması ve bu lugata her gun yeni kelimelerin tesadufen eklenmesi hic mumkun mudur?

Bilim adamları, yeryuzunde 1.000.000 farklı tur keşfetmişlerdir. Kuşlardan balıklara, ciceklerden ağaclara ve boceklerden hayvanlara; sayarak bitiremeyeceğimiz tam 1.000.000 tur!

Her bir turu bir lugata benzetirsek, demek ki şu anda yeryuzunde birbirinden farklı tam 1.000.000 lugat var. Bu lugatlardan sadece sinek lugatına bakalım:

Bir baharda yaratılan sineklerin sayısı, Hz. Âdem(a.s.)'den kıyamete kadar yaratılacak olan butun insanlardan daha coktur. Şimdi, sinek nevi lugatındaki kelimelerin cokluğunu hayal edebiliyor musunuz? Ve bu lugattaki hic bir kelime başka bir kelimeye benzemiyor; yani hic bir sinek, diğer bir sineğin aynısı değildir. Acaba hic mumkun mudur ki, trilyonlarla dahi ifade edilemeyecek kadar cok sinek kendi kendine vucut bulsun ve her biri farklı bir şekle sahip olsun? Bu hic mumkun mudur?

Kar taneleri de bir lugattır. Bu lugatın kelimeleri olan kar tanelerinin sayısını herhÂlde rakamlarla ifade edemeyiz. Bu lugatın da hicbir kelimesi diğerine benzememektedir. Evet, her bir kar tanesi diğerinden farklıdır. Hicbiri diğerinin aynısı değildir. Tırnak buyukluğundeki kar tanelerinde, birbirinden farklı nihayetsiz şekiller yaratmak, Allah'tan başka kimin işi olabilir?

Dilerseniz şimdilik diğer lugatları bir kenara bırakarak, sadece insan lugatına bakalım ve bu lugattaki bir kelime olan bir insanın yuzunu bir parca inceleyelim:

İnsanın yuzunde kullanılan malzeme son derece basit ve sadedir. Tek bir deri, bir cift goz ve biraz da kıl. Buna rağmen o yuzde muhteşem bir guzellik vardır. Acaba iki aylık bir bebeğin yuzunde, o sadelik ve o basitlik icinde boyle guzel bir yuzun yaratılabileceğini, eğer gormeseydiniz ihtimal verebilir miydiniz?

Bir insan icin bir yuz cizdikten sonra, ikincisi icin başka bir yuz cizmek en azından ilki kadar imkÂnsızdır. Hepsinde aynı unsurları kullanıp her birine ayrı bir sima cizmenin zorluğunu meşhur Fransız ressam Hanry Metisse şoyle anlatıyor:

"Bir ressam icin gul resmi cizmek kadar zor bir iş yoktur. Cunku daha evvel cizilmiş butun gul resimlerini bir yana bırakıp oylece cizmesi gerekir."

Hem insanın yuzu basit bir portreden ibaret de değildir. Oraya yerleştirilen her bir azanın sınırsız bir sanat kadar, sınırsız bir bilgiye ihtiyac gosteren fonksiyonları da vardır. Butun bu fonksiyonları bir kenara bıraksak bile; bu yuzde tebessum, endişe, sevinc, korku, kahkaha gibi yuzlerce manayı dile getirmek, yuzu yaratmak kadar imkÂnsız değil midir? Okyanusu bir bardağa doldurmak ne kadar zor ise, insanın ruhunu simada temsil etmek de o kadar zordur. Muminin siması ruhu gibi aydınlık, kÂfirin siması ise ruhu gibi karanlıktır.

Bir heykeltıraşın basit bir heykele o simetriği verebilmesi icin bazen yıllarca calışması gerekiyor. Buna mukabil saniyede dort insan ve her gun uc yuz elli bin insan son derece kolaylıkla yaratılıyor. Her birine farklı bir yuz veriliyor.
__________________