Ahmed Hulusi'nin bir makalesi biraz kısalttım buyrun;

Kur’Ân-ı Kerîmin “RUHU”nu anlayanlara gore, bu Kitap, insanlık yaşadıkca, onlara ışık tutacak ve Âhıret saÂdetini sağlayacak bilgileri ihtiva etmektedir!

Kur’Ân, insanları asırlar oncesi ilkel yaşama dondurme ve insanları geriye donuk yaşama sabitleyip, kilitlemeye donuk olarak mı bize tebliğ edilmiş bir kitaptır... Yoksa... İnsanları geleceğe hazırlanmaya, insanlara tekamul-gelişme yollarını gostermeye, en mukemmele yonlenmeye mi teşvik etmektedir...

Bu yuce kitabı en iyi anladığına inandığım kişilerin başında gelenlerden Hz. Âli, bu anlayışa dayalı olarak şoyle demiştir:

“Cocuklarınızı, yaşadığınız devre gore DEĞİL; yaşayacakları devre gore yetiştiriniz!.”

Yani, cocukluğu ve gencliği Hz. Muhammed aleyhisselÂmın yanında gecip; Kur’Ân “ruhu”nu O’ndan edinmiş olan ZÂtın bakış acısıdır bu geleceğe donuk yaşam tarzı ve bakış acısı...

Eğer, “nubuvvet” cesmesinden toplumu sulayan hukumlere bakılırsa... Bunların hepsi, gecmişte ve o sıralarda, Âdeta insan yerine bile konmayan, o gune kadar ticari seks metaı hukmundeki dişilere, kadınlık haklarının edindirilmesi amacına donuktur!. Onların, ticari mal olarak gorulmeleri yasaklanmış; onlara eş olarak belirli haklar edindirilmiş; toplumda sozu gecmezken, “şahit” olma hakları teslim edilmiştir; mirastan pay alma hakları oluşturulmuştur!.

Şimdi lûtfen izÂn ve basiretle, anlamaya calışarak şu gerceği farkedin:

Kur’Ân, “RUHU” itibariyle, eskide kalmayı onlemek, geriye donuşu durdurtmak, haksızlıkları ortadan kaldırmak, insanları surekli ileriye donuk değerlendirme yapmaya teşvik amacıyla hukumler getirmiştir.

Kur’Ân bu hukumleri getirirken, dememiştir ki; bu hakları arttırıp eşitliği sağlamayın, burada kalın ve ileriye gitmeyin, kadınlar ikinci sınıf olarak kalsın; tekÂmul etmeyin!.

Sayısız dişi alma hakkını, bir aşama olarak, dort ile sınırlarken; tek eşle yaşamanın cok daha yararlı olduğu yolunda uyarısı vardır; ve bu hedef olarak gosterilmiştir...

ZekÂt, asgari insanların hakkı olarak gosterilirken, sadaka adı altında varlığındakileri olabildiğince insanlarla paylaşmanın faziletinden soz edilmiştir...

Yani, kadına edindirilen haklar, nihai son hak, son sınır değil; toplumun, erkeklerin ve kadınların tekÂmulu nisbetinde, geliştirilecek haklar manzumesinin temelidir...

Soz hakkı olmayan kadına, iki kadından biri olarak “şahit” olma hakkı kazandırılmış ise; bu ebeden bu kadardır, anlamında değil; kadının kendini geliştirmesi oranında erkekle eşit hakları olabileceğine işaret anlamındadır, kanaatimce!... “Soz hakkı olmayanın”, hic olmazsa ikisi bir arada insan olarak yaşayıp, “şahit olmasına” olanak sağlanmıştır... Ama zaman icinde toplum olarak, kadının değerini anladığınız zaman; onun da sizin gibi Allah kulu olduğunu, insan olarak ve “HALİFE” olarak yeryuzunde yer aldığını farkettiğiniz zaman, tek başına, erkekle aynı haklara sahip olmasını engellemeyin, anlamında olarak...

Bir toplum, kadına bir erkekle beraber tek başına şahid olma hakkı tanıyorsa, bu asla Kur’Ânın “RUHU”na ters duşmez anlayışıma gore; ve hatta evl olan da budur!.

Mirasta payı olmayan kadına, hic değilse erkeğin yarısı kadar hak edindirilirken o gunku şartlara gore; bu demek değildir ki, sakın ola fazlası verilmeye!.. Aksine eşit pay verilmesi, toplumun, Kur’Ân “RUHU”na gore gelişme gostermesinin işaretidir..

Yani, Kur’Ân “RUHU”, geriye donmeye taban sınır getirmiş bu hukumlerle; fakat ileriye doğru uygulamaları asla sınırlamamıştır; anlayışıma gore...

İşte getirdiği, ileriye donuk sınırlaması olmayan insan haklarıyla; ihtiva ettiği bu ilerisi acık anlayış dolayısıyla, artık Kur’Ândan sonra yeni bir kitap gelmesine gerek kalmamış ve Hz. Muhammed aleyhisselam “hatemin nebi” olmuştur!.

Olum otesi yaşam şartları ve Allah’ı bilme yonleri itibariyle risalet yollu sistemi acıklayan Kur’Ân; “nubuvvet” yoluyla da insan haklarını o gunun şartlarında olabildiğince iyileştirmiş, geliştirmiş ve bunları asgari-taban sınır olarak tesbit edip; bunun zaman icinde daha da geliştirilmesini yasaklamamıştır!.

İşte bu temel prensip, anladığım kadarıyla, “Kur’Ânın RUHU”dur; ki, O Azîz Kitabın, sonsuza dek gecerliliğini; ve başka bir kitap gelmesine ihtiyac duyulmamasını temin etmektedir!.

Ahmed Hulûsi

27.09.1998

“SİSTEM'İN SESLENİŞİ” Kitabından
__________________