Bursa�da kendi halinde, Balkan kokenli bir iş adamı idi. Derviş gonulluydu. Memleketi Arnavutluk dahil, Balkan ulkelerinin Komunizm�in sarsıcı mengenesinden kurtulduğunu duyunca bolgeyi ziyaret etmeye karar verdi. Gordukleri ve duydukları onu lakayt kalamayacağı gerceklerle yuzyuze bıraktı. Ferrarisi olmasa da yakın model bir otomobili vardı. Onu satmadı, binek olarak kullanmayı tercih etti ve duştu yollara, işlerini Allaha emanet ederek.
Daha Edirne gumruğunde gonlunun kaldıramayacağı goruntulerle yuzyuze gelmeye başladı. İcinde aynı ailenin fertlerinden 5 kişinin bulunduğu araclar gunde uc defa Bulgaristan�dan Turkiye�ye giriş yapıyor, sadece 10 dakika sonra gerisin geriye cıkarken �duty free�den aldıkları ikişer paket sigara ve birer şişe viskiden gelen gelirle uc beş kuruş kazanmayı amaclıyorlardı. Ve bunlar Bulgaristan�da yaşayan ozbe oz Turklerdi. Genellikle bilincli politikalar sonucu işsiz gucsuz bırakılmışlardı ve bu tur işlerle gecinmeye calışıyorlardı.
Yağız Turklere de rastladı. Oz be oz muslumandılar, hem de gayretli cinsinden. Musluman Pomakların Bulgar mı, Yunan mı yoksa Turk mu oldukları konusunda tartışmalara şahit oldu. Camiler gordu ecdad gideli beri kapısından kilidi sokulmeyen, ceşmeler gordu esas taşında arap alfabesiyle kocaman Sebil-Hayrat yazıldığı halde altında Kirilce �Kominist partinin halkımıza hediyesidir� yazılı pirinc levhalar asılı olan. Orta yerinden cınarların fışkırdığı kubbeler gordu, kopruler gordu altı Osmanlı, ustu Moskof kokan. Simalara rastladı sinmiş-usanmış, ona geldiği yerden dolayı kutsalmış muamelesi yapan. Bundan sonra belki de hayatının sonuna kadar cok kez yapacağı şeyi yaptı; derin bir �Ahhhh� cekti ve yoluna devam etti.
Makedonya�ya vardı. Nufusun yuzde ellisini teşkil ettikleri halde siyasi arenada mercekle aransa ancak bulunabilecek Turkleri ve Arnavutları gordu. Aynı yıkık mabetlerin, aynı sefil ceşmelerin, aynı acı hatıralara �hem de yuzlercesine- rastladı, aynı urkek yuzlerin yuzbinlercesine... Mushaflar gordu curumuş, kiliseler gordu her tarihi Osmanlı abidesinin yanında, bir kac santim de olsa daha buyuk olmasına ozen gosterilerek yukseltilmiş. Musluman koylerindeki zirvelere konumlandırılmış, bir şehre yetecek kadar ışıkla aydınlatılan.devasa haclar gordu. Minareler gordu şerefeden sonrası rahmetlik. Dunyanın en buyuk tekkesini gordu, turizm burosu ve otel olarak kullanılan. Koyler gordu musluman; 20 kilometre mesafede Yunan hududu icindeki kardeşlerinin varlığından ve coğunluk olduğu halde Osmanlıdan kalma camisini tamir etme hakkından habersiz. Vardar nehrini seyretti Uskub�un Muslumanı ile gayr-ı muslimini ortadan ayıran.
Kosova�ya gecti cekine cekine. Tahmin ettiği halde hazırlıklı olamadığı yıkıntılarla karşılaştı. Tarumar edilmiş evler gordu, 20. yuzyılda Avrupa�nın ortasındaki vahşete şahitlik etsin diye sahipleri tarafından asla tamir edilmemeye yemin edilen. Sırp mahalleler gordu yaptıklarının oduluymuş gibi 24 saat uluslararası guc tarafından silahla korunan. Yunanlı kardeşleri tarafından hediye edilmiş yepyeni katedraller gordu, camilerle istihza edercesine yukselen, Kosova�daki butun Sırpları bir ayinde toplayacak kadar buyuk olduğu halde etrafında sadece 10 ailenin iskan edildiği.
İclerinde sadece birkacı Musluman olan binden fazla yabancı sivil toplum orgutu gordu. Prizren�i gordu Turkiyeli kardeşlerinden başka kapısı olmadığının farkında olan. Jakova�yı gordu, Safranbolu�yu aratmayan. Priştina�yı gordu yaralarını sarmaya calışan. Ecdad hatırası adetler, an�aneler gordu Turkiyede coktan unutulan. Her derde deva olmaya calışan Turk ordusunu, Turk polisini gordu, halk tarafından baştacı edilen.
Anavatanı Arnavutluk�a sıra geldi en son. Kendi soydaşları tarafından yapılan zulmun derin izlerine şahit oldu. Beton sığınaklarda heba edilen milli servete acıdı, yuzde elliye varan işsizlik yuzunden gurbet elleri vatan secip kendi vatandaşlarınca �multeci� diye cağrılan gurbetcilerle tanıştı. Yollar gordu milli gururu zedeleyecek kadar bozuk, şehirler gordu mimarisi Yunan�a emanet. Kıyılar gordu yabancılara peşkeş cekilmiş. Zamana meydan okuyan kaleler gordu sahibini arayan. Siması umut veren gencler gordu gozlerindeki parıltıyla manevi yardım dileyen. Aleviliğin İslam dışında ayrı bir din olduğunu resmileştirmek konusunda yılmadan calışan batılı kuruluşlara şahit oldu, boylece musluman nufusu azınlığa duşurmeye calışan. Yuzde 25�lik nufusuna rağmen butun koşebaşlarını kapan katolikler gordu, dışarıdan sırtları sıvazlanan.
Butun bunlar cok ağır geldi derviş gonulluye, ama durmak zamanı değildi. Birşeyler yapmak, işe bir yerlerden başlamak gerekiyordu. Turk�un, esmerin, Pomak�ın aynı kaderi paylaştığını anlatmakla mı başlamalıydı, yoksa cami kapılarındaki kilitleri mi sokmeliydi? Ya o ceşmedeki iftira, kubbelerdeki cınarlar ne olacaktı? Yok yok, en iyisi �Musluman mısınız?� diye sorulduğunda �sussss� işareti yapan koyluleri biraz silkelemeliydi? Minareleri şerefesiz bırakmak da şerefine dokunuyordu insanın canım. Hepsinden biraz biraz yapmaya karar verdi derviş.
İşi gucu bıraktı ve kendisini bu davaya adadı. Butun catlak kubbelerden, butun yıkık minarelerden, butun boş camilerden kendisini sorumlu kabul etti. Onları bina eden ecdadın mirascısı o idi cunku. Tek başına bir hic olabilirdi, ama Hz İbrahim�e su yetiştirmeye calışan guvercin kadar caresiz değildi ya.
Gorduklerinin gorulmesini, bildiklerinin bilinmesini sağlayarak işe başlamaya karar verdi. Diğer mirascılar da haberdar olmalıydı bu utanc verici bilancodan. Onlar da ortak olmalıydı bu vicdan azabına. Sonra insana yatırım yapılmalı idi. Bolgedeki gonuldaşlara yalnız olmadıkları hissettirilmeli idi. Bir dervişi bin derviş yapmanın yolları aranmalıydı. Dağları tırnakla kazımak manasına gelse de zaman gecirmeden başlamalı idi.
Oyle de yaptı derviş. Varını yoğunu bu işe hasretmeye, gecesini gunduzune katarak calışmaya başladı. Oyle yapmalıydı aslında tum dervişler. Damlaya damlaya gol, birike birike sel olmanın emareleri hissedilmeye başlamalı, tepesinde ay yıldızlı alemleri ile minareler, gri kurşunlu kubbeler, ağzı dualı anneler, beyni hur gencler sokakları suslemeliydi.
Yolunuz Bulgaristan�da boyası dokuk olsa da kapısı acık bir Osmanlı camisine, medresesini kurtarmaya calışan musluman bir Makedon koyune, Sırp roketi ile ucan şerefesine ay yıldızlı alemi oturtmaya calışan bir Kosova kasabasına, kendisi olmaya calışan bir Arnavut koyune duştuğunde sorun, mutlaka oradan derviş gecmiştir ve ara ara da olsa ziyaretlerine devam etmektedir.
__________________
Modern Derviş...............!
Dini Bilgiler0 Mesaj
●27 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Modern Derviş...............!