Meşveret, yapılacak işler hususunda, ehil olan kişilere danışmak, onlardan goruş almaktır. Şûra ve İstişare kelimeleri de aynı anlamda kullanılır.

Hz. Peygamber (asm.), kendi goruşlerini dikte ettiren biri değildi. Hemen her hususta ashabıyla meşveret eder, onların goruşlerini alırdı. Ebu Hureyre, Resulullah'ın bu yonuyle ilgili olarak şu tesbitte bulunur: "Ben, Resulullah'tan daha fazla arkadaşlarıyla meşveret eden birini gormedim." (1)

Bedir, Uhud, Hendek Savaşları oncesi, ashabına danışmış, onların fikirlerini almış, ona gore hareket etmiştir. (2)

Mesela, Bedir Savaşı oncesi, orduya yerleşme emri verdiğinde, ashabtan Hubab b. Munzir soyle der: "Ya Resulullah, buraya yerleşmemiz, Allah'tan bir vahiyle midir ? Yoksa, sizin duşunceniz midir ? Resulullah, kendi duşuncesi olduğunu soyleyince, Hubab, su olan bir yere yerleşmenin daha uygun olacağını ifade eder. Resulullah, bu goruşten memnun kalır ve o doğrultuda hareket emri verir. (3)

Burada, gorulmektedir ki, ashab, Resulullah'ın peygamberlik yonuyle, insaniyet yonunu birbirinden ayırmaktadır. Risalet yonunu ilgilendiren hususlarda, ashaba duşen goruş beyan etmek değil, itaat etmektir. Ama, vahiy gelmeyen hususlarda, onların da goruş beyan etme hak ve hurriyetleri vardır.

Meşveret, hak ve hakikati ortaya koyma ve mevcut şartlar icinde yapılması gerekeni in isabeli şekilde belirleme imkanı verir. Meşveret edilenlere değer verildiğini gosterir. Onların kalblerini hoşnut eder, işin beraberce yurutulmesini sağlar. (4)

Hz. Peygambere, Uhud mağlubiyeti neticesinde "Onlarla meşveret et" (Al-i İmran Sûresi, 159) emrinin gelmesi de manidardır. Zira esasen Resulullah savaş oncesi meşveret etmiş, "şehirde mudafaa savaşı yapılması" şeklinde goruş belirtmişti. Coğunluk, meydan savaşı isteyince, onların goruşune gore hareket emri verdi. İsteseydi, şuranın bu kararını lağvederdi. Fakat O, bunun arkasındaki elem, zarar ve savaş kurbanlarını az-cok bilmekle beraber, bu kararı uyguladı. Cunku, meşveret esasının yerleşmesi, İslam cemaatinin talimi ve ummetin terbiyesi, gecici zararlardan cok daha onemliydi. (5)

Cocuk, duşuyor diye yurumekten alıkonmamalıdır. Ummet-i Muhammed dahi, İslami esasların ilk yerleşme doneminde, duşe kalka dosdoğru yurumeyi oğrenecektir. Devamlı direktiflerle yonlendirilen ve kendisine serbest hareket imkanı verilmeyen bir cocuk, gelişimini tamamlayamaz.

Meşveret emrinin peşine "kesin karar verdiğinde ise, Allah'a dayan" (Al-i İmran Sûresi, 159) denilmesi, işin uygulama yonuyle alakalıdır. Karar verilmişse, artık hemen uygulama safhasına gecilmelidir. Tereddut olmamalı, emin ve kararlı bir şekilde, meşveret kararları uygulanmalıdır. Uhud Savaşı oncesi, meşveretten "meydan savaşı" kararı cıkınca Resulullah, evine gider, zırhını giyer. "Meydan savaşı" diyenlerin bir kısmı gelip, goruşlerinden vazgectiklerini soylerler. Resulullah der: "Bir peygambere, zırhını giydiğinde, artık geriye donmesi yakışmaz." (6)

Kaynaklar:
1-Tirmizi, Cihad, 35
2-İbnu Kesir, II, 128-129
3-İbnu Hişam, II, 272
4-İbnu Kesir, II, 128; Yazır, II, 1214
5-Kutub, I, 501
6-İbnu Kesir, II, 91; Beydavi, I, 178

Kaynak
__________________