Şukur nedir?

Sual: Şukur nedir?
CEVAP
İslam Âlimleri şukru şoyle tarif etmişlerdir:
Şukur, her nimetin Allah’tan geldiğini bilip dil ile de hamd etmektir. Allahu teÂlÂnın emirlerini yapıp yasak ettiklerinden sakınmak şukretmek olur. İnsanların hidayeti icin calışmak, onları irşat etmek de şukur sayılır.

Şukur, Allahu teÂlÂnın verdiği nimetleri yerinde sarf etmek, gunahlardan kacınmaktır. İnsan, Rabbin verdiği nimetlerle gunah işlerse, nankorluk etmiş olur.

Şukur, nimeti değil, nimeti vereni gormektir. Nimeti vereni bilip gereğiyle amel etmektir. Bu amel, kalb, dil ve diğer azÂlarla olur. Kalb ile iyiliğe niyet eder. Dil ile hamd eder, şukrunu acıklar. Uzuvlarla şukur ise, Allahu teÂlÂnın verdiği nimetleri yerli yerinde kullanmaktır. Mesela gozun şukru, muslumanların, arkadaşların kusurunu gormemektir. Kulağın şukru, soylenilen ayıpları duymamış olmaktır.

Şukur, Allahu teÂlÂnın verdiği nimetleri Onun sevdiği yerlerde kullanmaktır. Allahu teÂl bir kula birbirini takip eden ceşitli nimetler verince, kul buna layık olmadığını duşunup utanması da şukur olur. Şukurdeki kusurunu bilmesi de şukur olur. Şukredemiyoruz diye ozur beyan etmesi de şukurdur. (Allahu teÂlÂ, kusurlarımı ortuyor) demesi de şukurdur. Şukur vazifesini yerine getirmenin Allahu teÂlÂnın bir lutfu olduğunu duşunmek de şukurdur.

Şukur, kendini o nimete layık gormemektir. Şukur, İslamiyet’e uymak demektir.
Şukur, yapılan iyiliği anarak ihsan edeni ovmektir. Yani dil ile teşekkur de şukurdur.

Nimeti muhafaza ve artırmak icin
Şu uc şeyi yapan tam şukretmiş olur:
1- Gelen her nimeti Allah’tan bilip şukretmek.
2- Allahu teÂlÂnın verdiği her şeye razı olmak.
3- Nimetlerden istifade edildiği muddetce, Allahu teÂlÂya isyan etmemek.

Şukur, hem eldeki nimeti yok olmaktan kurtarır, hem de yeni nimetlere kavuşturur.

Kuran-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah’tan sakının ki şukredebilesiniz.) [Nisa 123]

Allahu teÂlÂ, şukredene bol bol nimet verir. (FÂtır 30)

Hazret-i İbrahim, Rabbinin nimetlerine şukretti, Rabbi de onu doğru yola iletti. (Nahl 121)

Cenab-ı Hak, kudretinin eseri olarak insanların istifadesi icin bircok hayvan yaratmıştır. Kimine binilir, kiminin etinden, sutunden, yununden, derisinden vesairesinden istifade edilir. (YÂsin 71-73)
Bu hayvanlar, şukretmemiz icin istifademize verilmiştir. (Hac 36)

Coğu bilmez, azı şukreder
Allahu teÂlÂ, insanlara bol nimet vermiştir; fakat insanların coğu şukretmez. (Bekara 243, Yunus 60, Neml 73, Mumin 61)

Allahu teÂlÂ, ceşitli nimetler verdiğini, fakat şukredenlerin az olduğunu, az şukredildiğini bildiriyor. (Secde 9, Sebe 13, Araf 10, Muminun 78, Nahl 78, Mulk 23)

Kıymetli şeyler ekseriya az olur. Mesela altın pek cok olsa, bu kadar kıymeti olmaz.

Azların kıymetli olduğunu bildiren Âyet-i kerimelerden birkacı şoyle:
Emrimiz gelip, tandırdan sular kaynamaya başlayınca, [Hazret-i Nuha] "Her cinsten birer cifti ve aleyhine hukmedilmiş olanın dışında kalan coluk cocuğunu ve inananları gemiye bindir" dedik. Pek azı, onunla beraber iman etmişti. (Hud 40)

İnanıp yararlı iş işleyenler bunun dışındadır ki sayıları da cok azdır! (Sad 24)
İsrailoğullarından, "Allah’tan başkasına kulluk etmeyin, ana-babaya, yakınlara, yetimlere, duşkunlere iyilik edin, insanlarla guzel konuşun, namazı kılın, zekatı verin" diye soz almıştık. Sonra pek azınız mustesna, sozunuzden dondunuz. (Bekara 83)

İnkÂrlarından dolayı, Hak teÂlÂ, onları lanetlemiştir. Onların pek azı inanır. (Bekara 88)

Allah yolunda savaşacaklarını soylemişlerdi ama savaş onlara farz kılınınca, azı haric, yuz cevirdiler. (Bekara 246)

Nice az topluluk, cok topluluğa Allah’ın izniyle ustun gelmiştir, Allah sabredenlerle beraberdir. (Bekara 249)

Allah’ın size bol nimeti ve rahmeti olmasaydı, pek azınız haric, şeytana uyardınız. (Nisa 83)

İclerinden pek azı haric, onlardan daima bir hainlik gorursun, yine de sen, onları affet ve aldırış etme! Allahu teÂlÂ, iyilik edenleri elbette sever. (Maide 13)

Yaptıklarının cezası olarak, bundan boyle az gulsunler, cok ağlasınlar. (Tevbe 82)

Gunahlarımızı duşunerek elbette uzulmemiz, ağlamamız gerekir. (Az gulsunler) demek, (Guler yuzlu olmayın) demek değildir. Musluman her zaman guler yuzlu olur. Fakat gunahlarını duşunerek uzulur ve ağlar.

Namaz, şukur ve kanaat
Namazı doğru kılan, Allahu teÂlÂnın sayılamayacak kadar cok olan butun nimetlerine şukretmiş sayılır. Nitekim, (Namaz, şukrun butun aksamını cÂmidir) buyurulmuştur. Demek ki doğru namaz kılan şukretmiş olur. Namaz kılmayan ise, nankorluk etmiş olur.

Hadis-i kudsilerde buyuruldu ki:
(Beni anan şukretmiş, beni unutan nankorluk etmiş olur.) [Hatib]

(Bir kimse, kendine verdiğim nimeti benden bilip kendinden bilmezse, nimetlerin şukrunu eda etmiş olur. Bir kimse de, rızkını kendi calışması ile bilip, benden bilmez ise, nimetin şukrunu eda etmemiş olur.) [İ.Gazali]

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kanaat eden, en cok şukredenlerden sayılır.) [İbni Mace]

(Kıyamette “Şukredenler gelsin!” diye seslenilir. Onlar bir bayrak altında Cennete girer. Bunlar, darlık ve genişlikte, her hÂlukÂrda Allahu teÂlÂya şukredenlerdir.) [İ.Gazali]

(Bir nimet icin, Elhamdulillah diyen, daha iyisine kavuşur.) [T.Gafilin]

(Yiyip ictikten sonra Elhamdulillah diyen Cennete girer.) [Hakim]

(İnsanlara teşekkur etmeyen kimse, Allahu teÂlÂya şukretmez. Aza şukretmeyen de, coğa şukretmez. Allahu teÂlÂnın nimetini soylemek şukurdur, hic bahsetmemek ise nankorluktur.) [Beyheki]

(Nimete şukur, o nimetin gitmesine karşı emandır.) [Deylemi]

(İyiliği anmak şukur, iyiliği gizlemek nankorluktur.) [Ebu Davud]

(Bir kimse, kavuştuğu nimeti her hatırlayışta, Allah'a şukrederse, Allahu teÂl da, onun her şukrune karşı yeniden sevab verir. Kim de başına gelen musibeti her hatırlayışta, "İnna lillah ve inna ileyhi raciun" derse, Allahu teÂl da her seferinde onun sevabını artırır.) [Tirmizi]

Mumin kabirde doğru cevap verince, hemen o anda kabrin sağ tarafından ay yuzlu bir kişi cıka gelir. (Ben senin, dunyada, sabrından ve şukrunden yaratıldım. Kıyamete kadar, sana yoldaş olurum) der. Ne mutlu sabredip şukredenlere...

HÂline şukret, haset etme
Nice fakirler vardır ki, bir lokma ekmek kazanınca, Allahu teÂlÂya şukreder ve zenginlerin hÂlini duşunmez bile. Nice zenginler de vardır ki, milyarlarına daha birkac milyar ekleyemediği icin uzuntu icindedir. Kıskanc insan, başka bir insanın kendinden iyi giyinmesini, iyi yaşamasını hazmedemez. Yani onun boyunu bosunu, guzelliğini, calışkanlığını, başarısını kıskanır. Daha kotusu, onun başına gelen fenalıklara sevinir.

İşte bu hÂl, kıskanclığın en kotu derecesidir. Boyle insandan, Allahu teÂlÂnın yardımı kesilebilir. Daha da mahrum olur. İyi kalbli ve herkesin iyiliğini isteyen insan, Allahu teÂlÂnın himayesinde demektir.

Bir hadis-i şerifte, (Bir musluman, kendisine istediği bir iyiliği, başka bir musluman icin istemezse ve bir musluman, kendisine gelecek bir kotuluğu, istemediği halde, o kotuluğu başka bir musluman icin isterse, onun imanı tam değildir) buyuruldu. Yani, Peygamber efendimiz yalnız kendisini duşunenleri beğenmiyor. Başka muslumanları duşunenleri beğeniyor ve oyle yapmalarını istiyor. Duşunun bir kere; butun dunya, Peygamber efendimizin bu emirlerini yapmış olsa, dunyada kavga, gurultu kalır mı?

Haset, tekebbure sebep olur. Başkasında bulunan nimetlerin ondan ayrılarak kendisine gelmesini ister. Onun haklı olan sozlerini ve nasihatlerini reddeder. Ondan bir şey sorup oğrenmek istemez. Kendinden yuksek olduğunu bildiği halde, ona tekebbur eder. İmam-ı Gazali hazretleri, (Butun kotuluklerin başı, kaynağı uctur: Haset, riya, ucub) buyurdu.

Haset eden, cekemediği kimseyi gıybet eder, cekiştirir. Onun malına, canına saldırır. Kıyamette, bu zulumlerinin karşılığı olarak, hasenatı alınarak ona verilir. Haset edilendeki nimetleri gorunce, dunyası azap icinde gecer. Uykuları kacar. Hayır hasenat işleyenlere, on kat sevap verilir. Haset bunların dokuzunu yok eder, biri kalır. Haset edenin duası kabul olmaz.

İyiliğe teşekkur edilir
Sual: İyiliğe teşekkurun dindeki yeri nedir?
CEVAP
İyilik edene, mal ile, hizmet ile karşılığı yapılır. Bunu yapamayan, hamd ve sena, teşekkur ve dua eder. İyiliğe karşı, iyilik yapmak, insanlık vazifesidir. Boyle olunca, her iyiliği yapan, en buyuk iyilik olarak, yok iken var eden, en guzel şekli veren, luzumlu uzuvları, kuvvetleri ihsan eden, her birini bir ahenk ile işleterek sıhhat veren, akıl ve zeka bahşeden, coluk cocuk, ev, ihtiyac eşyası, gıda, icecek, elbiselerimizi yaratan yuce bir sahibe, bu nimetleri sebepsiz, karşılıksız ihsan eden ve her an yok olmaktan, duşmandan, hastalıktan muhafaza eden ve bize hic ihtiyacı olmayan, sonsuz kuvvet, kudret sahibi olan Allahu teÂlÂya şukretmemek, kulluk hakkını odememek ne buyuk kabahat, ne cok zulum ve ne alcak bir vaziyet olur? Hele, Ona ve nimetlerin Ondan geldiğine inanmamak veya bunları başkasından bilmek en buyuk zulum, en cirkin yuz karası olur.

Bir kimseye her ihtiyacı verilse, her ay yetecek para, gıda hediye olunsa, bu kimse, o ihsan sahibini her yerde, herkese nasıl over. Gece gunduz onun sevgisini, teveccuhunu, onun kalbini kazanmaya uğraşmaz mı? Onu dertlerden, sıkıntılardan muhafaza etmeye calışmaz mı? Ona hizmet edebilmek icin, kendini tehlikelere atmaz mı? Bunları yapmasa, o ihsan sahibine hic kıymet vermese, herkes onu ayıplamaz mı? Hatta, insanlık vazifesini yapmıyor diye cezalandırılmaz mı?

İyilik eden bir insanın hakkına boyle riayet ediliyor da, her nimetin, her iyiliğin hakiki sahibi olan, hepsini yaratan, gonderen, Allahu teÂlÂya şukretmek, Onun beğendiği, istediği şeyleri yapmak nicin gerekmesin? Elbette, en cok Ona şukretmek, ibadet etmek gerekir. Cunku, Onun nimetleri yanında başkalarının iyilikleri deniz yanında damla kadar bile değildir. Hatta diğerlerinden gelen iyilikleri de, yine O gondermektedir.

İnsanlık vazifesi
Sual: Nimete şukur nasıl olur?
CEVAP
İmam-ı Rabbani hazretleri Mektubat kitabında buyuruyor ki:
İnsanın, bu nimetleri gonderen Allahu teÂlÂya gucu yettiği kadar şukretmesi insanlık vazifesidir. Aklın emrettiği bir vazife, bir borctur. Fakat, Allahu teÂlÂya yapılması icap eden bu şukru yerine getirebilmek, kolay bir iş değildir. Cunku, insanlar, yok iken sonradan yaratılmış, zayıf, muhtac, ayıplı ve kusurludur. Allahu teÂl ise, hep var, sonsuz vardır. Ayıplardan, kusurlardan uzaktır. Butun ustunluklerin sahibidir. İnsanların Allahu teÂlÂya hicbir bakımdan benzerlikleri, yakınlıkları yoktur. Boyle aşağı kullar, oyle bir yuce Allah’ın şanına yakışacak bir şukur yapabilir mi? Cunku cok şey vardır ki insanlar onları guzel ve kıymetli sanır. Fakat Allahu teÂlÂ, bunları beğenmez. Saygı ve şukur sandığımız şeyler, beğenilmeyen, bayağı şeyler olabilir. Bunun icin insanlar, kendi kusurlu akılları, kısa goruşleri ile Allahu teÂlÂya karşı şukur, saygı olabilecek şeyleri bulamaz. Şukretmeye, saygı gostermeye yarayan vazifeler, Allahu teÂl tarafından bildirilmedikce, ovmek sanılan şeyler, kotulemek olabilir.

İşte, insanların Allahu teÂlÂya karşı, kalb ile ve dil ile ve beden ile yapmaları ve inanmaları gereken şukur borcu, kulluk vazifeleri, Allahu teÂl tarafından bildirilmiş ve Onun sevgili Peygamberi tarafından ortaya konmuştur. Allahu teÂlÂnın gosterdiği ve emrettiği kulluk vazifelerine İslamiyet denir. Allahu teÂlÂya şukur, Onun Peygamberinin getirdiği yola uymakla olur. Bu yola uymayan, bunun dışında kalan hicbir şukru, hicbir ibadeti, Allahu teÂl kabul etmez, beğenmez. Cunku, insanların, iyi, guzel sandıkları cok şey vardır ki, İslamiyet, bunları beğenmemekte, cirkin olduklarını bildirmektedir. (c.3 m.17)

Kısacası şukur, İslamiyet’e uymak demektir.

Dil ile şukur
Sual: Dil ile şukrun onemi nedir?
CEVAP
Peygamber efendimiz, bir kimseye (Nasılsın?) buyurdu. O kimse, (İyiyim) dedi. Ucuncu defa sorunca o kimse, (Elhamdulillah iyiyim) dedi. Peygamber efendimiz, (İşte senden bu cevabı bekliyordum. Bunun icin soruyu tekrarladım) buyurdu. (Taberani)

Âlimler, salihler, bir kimseyi Allahu teÂlÂya şukrettirmek icin, (Nasılsın?) derlerdi. İnsan ya şukreder, ya susar veya şikayette bulunur. Allah’tan şikayet etmek ise cok cirkindir. Kulun Mevlasına zillet gostermesi izzettir. Mevlayı başkasına şikayet etmesi ise zillettir. Şukur, ihsanını, iyiliğini anmak suretiyle ihsan edeni ovmektir. Yani dil ile teşekkur de şukurdur. Bir grup kimse, Halife Omer bin Abdulaziz hazretlerini ziyarete geldiklerinde, iclerinden gencin biri, (Ustun faziletinizi adaletinizi duyduk. Size dilimizle teşekkur etmeye geldik. Teşekkur edip doneceğiz) der.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Beni İsrailde bir abid var idi. Beşyuz yıl ibadet etmişti. Kıyamet gunu Allahu teÂlÂ, "Bu Abidin benim ihsanımla Cennete goturun!" buyurur. Abid, "Ben ihsan ile değil, yaptığım beşyuz yıllık ibadetle Cennete girmek istiyorum" der. Allahu teÂl emreder, hesabı gorulur. Yalnız goz nimeti beşyuz yıllık ibadetten fazla gelir. Melekler abidi Cehenneme gotururler. Abid, "Ya Rabbi beni rahmetinle, ihsanınla Cennete koy" diye dua eder. Allahu teÂl buyurur ki:
"Ey kulum, seni yoktan kim yarattı? [Abid, sen yarattın, der.] Seni yaratmam, senin tarafından mı oldu, yoksa benim ihsanımla, benim rahmetimle mi oldu? [Abid, senin rahmetinle oldu, der.] Allahu teÂl verdiği bazı nimetleri de sayar. Abid, "Hepsi senin rahmetinle, ihsanınla oldu" der.) [T. Gafilin]

Nimet umumi olunca, herkese gelince insan bu nimetin kıymetini bilemez. Gormek buyuk nimet iken, herkeste goz olduğu icin goz nimetine her zaman şukretmeyiz. Gencler, yaşlanmadıkca gencliğin kıymetini bilmez. Hastalar sağlığın kıymetini anlar. Fakirler zenginliğin kıymetini bilir. Hayatın kıymetini de ancak oluler anlar. Şu halde yaşlanmadan gencliğin, hastalanmadan sıhhatin ve olmeden once de hayatın kıymetini bilip şukretmelidir.

Hamd ve şukur
Sual: Hamd ve şukur arasında fark var mıdır?
CEVAP
Hamd, butun nimetleri Allahu teÂlÂnın yarattığına ve gonderdiğine inanmak ve soylemek demektir. Şukur, butun nimetleri İslamiyet'e uygun olarak kullanmak demektir.

Herhangi bir kimse, herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde, herhangi bir kimseye, herhangi bir şeyden dolayı, herhangi bir suretle hamd ederse, bu hamd ve ovgulerin hepsi, Allahu teÂlÂnın hakkıdır. Her şeyi yaratan, terbiye eden, yetiştiren, her iyiliği yaptıran, gonderen hep Odur. Kuvvet ve kudret sahibi yalnız Odur. O hatırlatmazsa, kimse, iyilik ve kotuluk yapmayı irade, arzu edemez. Kulun iradesinden sonra, O da istemedikce, kuvvet ve fırsat vermedikce, hicbir kimse, hicbir kimseye, zerre kadar, iyilik ve kotuluk yapamaz. Kulun istediği her şeyi, O da irade ederse, dilerse yaratır. Yalnız Onun dilediği olur. İyilik ve kotuluk yapmayı, ceşitli sebeplerle hatırlatmaktadır.

Sual: Cok şukur mu demek iyidir, yoksa Elhamdulillah demek mi?
CEVAP
İkisi de aynı ise de, Elhamdulillah demek daha faziletlidir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Sevilenin her şeyi, sevenin gozunde her zaman sevgilidir. İncitirse de, iyilik ederse de sevilir. Sevmek nimeti ile şereflenenlerin, sevmenin tadını alanların coğu, sevdiğinin iyiliklerine kavuşunca sevgileri artar. Yahut incitmesinde de, iyiliğinde de, sevgileri değişmez. Sevdiğinin hicbir hareketi ona cirkin gelmez. Sıkıntılı ve neşeli zamanlarında hep hamd eder. Hamd etmek, şukretmekten daha kıymetlidir. Cunku şukretmekte nimetleri goz onundedir.

Hamd ederken nimetleri de, elemleri de sevilmektedir. Cunku Allahu teÂlÂnın verdiği elemler, nimetler gibi guzeldir. Hamd devamlıdır. Nimet zamanında da, sıkıntılı hÂllerde de hamd edilir. Şukur ise nimet zamanlarında olur, nimet kalmayınca, ihsan bitince şukur de kalmaz.) [c.2, m.33]

İyilik eden bir insanın hakkına riayet ediliyor da, her nimetin, her iyiliğin hakiki sahibi olan, hepsini yaratan, gonderen Allahu teÂlÂya şukretmek, Onun beğendiği, istediği şeyleri yapmak, nicin lazım olmasın? Elbette, en cok Ona şukretmek, ibadet etmek lazımdır. Cunku, Onun nimetleri yanında başkalarının iyilikleri, deniz yanında damla kadar bile değildir. Hatta onlardan gelen iyilikleri de, yine O gondermektedir. O halde, hamd ve şukre devam etmek gerekir.

Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
(Cennetin bedeli La ilahe illallah, nimetin bedeli Elhamdulillah’tır.) [Deylemi]

(Muminin her işi, hayırdır. Nimete şukreder, hayra kavuşur. Belaya uğrayınca da, sabreder, yine hayra kavuşur.) [Muslim]

Hadis-i şerifte, (Nimetin bedeli Elhamdulillah) buyuruluyor. Peki, sadece Elhamdulillah demekle nimetin bedelini vermiş olur muyuz? Yani şukretmiş olur muyuz? Bir kimsenin eline bir miktar para gecse, onunla şarap alıp icse, (Elhamdulillah, elime para gecti şarabımı alabildim) dese, nimetin şukrunu eda etmiş olamaz. O nimeti dinin yasaklamadığı yerde, hatta emrettiği yerlerde kullanırsa ancak o zaman şukretmiş olur. Elhamdulillah demenin, yani şukrun kısa tarifi, İslamiyet’in emir ve yasaklarına uymaktır.

Hamd etmek
Sual: Hamd etmek vacib mi, sunnet mi?
CEVAP
Hamd, yani elhamdulillah demek, namazda vacib, her duadan once ve yiyip ictikten sonra sunnettir. Her hatırladıkca soylemek mubahtır. Pis yerlerde soylemek mekruh, haram yedikten, ictikten sonra soylemek, haramdır ve hatta kufre sebep olur. (Redd-ul Muhtar 1/6)

HÂline şukretmenin yolu
Sual: HÂline şukretmenin yolu nedir?
CEVAP
Ahiret işinde, salih kimselere bakıp, onlar gibi olmaya calışmak gerekirken, dunya işlerinde, kendimizden daha aşağıda olan fakirlere bakmak gerekir. Kendimizden daha cok zengin olanlarla sık sık goruşmemek iyi olur.

Zengin de, fakir de olsak, dilencilere değil, fakirlere yakın olmak cok iyidir. Cunku hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Fakirlerin kıyamette saltanatı vardır. Onlara “Allah rızası icin sana bir şey vereni, bir lokma veya bir yudum su vereni Cennete gotur” denir. Onlar da alıp gotururler.) [İ.Asakir]

(Fakirlerle dostluk kurun. Zira kıyamette devlet onlarındır.) [Ebu Nuaym]

İnsan, icinde bulunduğu duruma isyan etmemelidir. Belki o durumu kendisi icin daha iyidir. Cunku hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahu teÂl buyuruyor ki: “Oyle kimse vardır ki, onun imanı ancak zenginlikle salah bulur. Eğer o fakir olsaydı, kufre girerdi. Kimi de, ancak fakirlikle salah bulur, [doğru, iyi yolda olur], eğer zengin olsaydı, kufre duşerdi. Kiminin imanı da, ancak sıhhatte olması ile tamam olur. Eğer hastalansa, kufre girerdi. Kiminin imanı hastalık icinde bulunmakla olgunlaşır. Eğer sıhhatte olsaydı kufre suruklenirdi.”) [Hatib]

Kanaat
Aza kanaat etmek, coğu istememek değildir. Bulunduğu duruma razı olmak demektir. Hadis-i şerifte, (Kim Allahu teÂlÂnın verdiği az rızka razı olursa, Allahu teÂl da onun az ameline razı olur) buyuruldu.

Nimete şukredince
Sual: Fakir bir kimsenin de şukretmesi gerekir mi?
CEVAP
Elbette gerekir. Cenab-ı Hak, goz, kulak gibi uzuvların yanında akıl ve iman gibi nimetler vermiş, insanlar icin ceşitli gıdalar yaratmıştır. Bunlara şukretmek gerekir. İmam-ı Rabbani hazretleri, şukrun İslam’a uymak olduğunu, Cenab-ı Hakkın, (Şukrederseniz nimetimi artırırım) buyurduğunu bildirmektedir. Hadis-i şerifde buyuruldu ki:
(Allahu teÂlÂ, yiyip ictiğinde Elhamdulillah diyeni, bu sozu icin Cennete koyar.) [İbni Asakir]

İmam-ı Mucahid hazretleri Nahl suresinin, (Onlar, Allah’ın nimetini bilip itiraf ederler. Sonra da onu inkÂr ederler) mealindeki 83. Âyet-i kerimesini, (Onlar, nimetlerin Allah’tan olduğunu bilirler. Fakat, "Bu nimetleri biz kazandık veya bize miras kaldı" diyerek nankorluk eder) diye tefsir etmiştir. İnsan, bir hasta veya sakat gorunce, kendisinin boyle bir derde muptela olmadığı icin şukretmelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir kimse, hasta, sakat birini gorunce, "Allahu teÂlÂya hamdolsun ki beni boyle etmedi. Bundan ve daha başka dertlilerden ustun kıldı" derse, nimetin şukru olur.) [Beyheki]

Nimete şukredince, hem eldeki nimet yok olmaktan kurtulur, hem de yeni nimetlerin ele gecmesine sebep olur. Hadis-i şerifte, (Az veya cok bir nimete kavuşan, "Elhamdulillah" derse, Allahu teÂlÂ, o kimseye bu nimetten daha iyisini verir) buyuruldu. Şukredenden Allahu teÂl razı olur. Hadis-i şerifte, (Yiyip ictikten sonra "Elhamdulillah" diyenden Allahu teÂl razı olur) buyuruldu.

Allahu teÂlÂnın başta iman nimeti olmak uzere verdiği sayısız nimetlere her zaman şukretmek, hamd etmek gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İnsanların en efdali, cok hamd edenlerdir.) [Taberani]

Âyet-i kerimede buyuruluyor ki:
(Bana şukredin, nankorluk etmeyin!) [Bekara 152] [Nankorluk, şukretmemek, nimetleri Allahu teÂlÂdan bilmemek demektir.]

İyilik edene dua
Sual: İyilik eden arkadaşa, teşekkur etmeyip, gıyabında dua etsek uygun olur mu?
CEVAP
Yuzune karşı teşekkur etmeli, gıyabında da dua etmelidir! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İyilik gorduğune, Cezakellahu hayran kesira [Allah, seni cok hayırla mukafatlandırsın] diyen, ona en buyuk duayı etmiş olur.) [İ. Asakir]

(Bir musluman, arkadaşının gıyabında dua edince, bir melek de ona, “Aynen bir mislini de Allahu teÂl sana versin” diye dua eder.) [Muslim] Meleğin duası ise elbette kabul olur.

Şukur secdesi
Sual: Şukur secdesi nedir, nasıl yapılır?
CEVAP
Kendisine nimet gelen veya bir dertten kurtulan kimsenin, Allahu teÂl icin şukur secdesi yapması mustehaptır. Şukur secdesi, tilavet secdesi gibidir. Şukur secdesi yapacak olan, niyet edip, secdeye gidince, once Elhamdulillah der. Sonra secde tesbihini okur. Sonra Allahu ekber der ve ayağa kalkar. (Tahtavi)

Sual: Şukur secdesi, abdestsiz yapılabilir mi?
CEVAP
Tilavet secdesi gibidir, abdestsiz yapılmaz.

Şukur duası
Sual: Sıkıntılı bir halimizden kurtulduk. Acaba boyle bir durumda en guzel şukur nasıl olur? Dua, secde vb...nasıl hareket etmeliyiz?
CEVAP
1- Her gun sabah ve akşam aşağıdaki duayı okuyunuz:
("Allahumme ma esbaha bi min nimetin ev bi ehadin min halkıke, fe minke vahdeke la şerike leke, felekel hamdu ve lekeşşukur" duasını, gunduz okuyan o gunun, akşam okuyan o gecenin şukrunu ifa etmiş olur.) [Akşam okurken esbaha yerine ems denir.]
[Bu dua cok kıymetlidir, ezberleyip gunduz ve akşam okumayı ihmal etmemeli.]

2- Şukur secdesi yapınız.

3- İki rekat şukur namazı kılınız.

4- Mali durumunuz iyi ise hayatınızın şukru icin hayvan kesin ve fakirlere dağıtın.

5- Şukur İslam’a uymak demektir. Dinin her emrine uymaya calışınız.

Herkes, icinde bulunduğu nimetin kıymetini bilmelidir! Nimetin kıymeti bilinirse, artar, bilinmezse elden gider. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahu teÂlÂ, bir kimseye nimet verir ve insanların ihtiyaclarını ona duşurur de, o da onların ihtiyaclarını gidermezse, nimeti yok olmaya mahkumdur.) [İbni Neccar]

Her musluman, sahip olduğu imkanları, başarıları, nimetleri kendinden bilmemelidir! "Bunu ben yaptım" dememelidir! Her nimeti Allahu teÂlÂdan bilmelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahu teÂlÂ, bir kimseye nimet verir, o da nimetin Allah’tan olduğunu bilirse, henuz hamd etmeden, Allahu teÂl onu şukretmişlerden yazar. Bir kimse de, işlediği gunaha pişman olursa, henuz tevbe etmeden, Allahu teÂl onu affeder.) [Hakim]

Şukur ve sabırla ilgili kucuk bir kıssa da bildirelim:

Hifa Hatun
Medine’de guzelliği diller destan olan bir kadın vardı. Adı Hifa olan bu hatun, Resulullah efendimizden Cennete goturecek ibadetin ne olduğunu sordu. (Once evlenmek gerekir. Evlenen dinin yarısını korur) cevabını alınca, Hifa Hatun, (Kendime denk olan hic kimse goremedim. Ancak siz, kimi uygun gorurseniz, ona razıyım) dedi. Resulullah efendimiz, (Yarın mescide ilkonce gelen zat ile evlendireyim) buyurdu. Hifa hatun da razı oldu.

Sabah oldu. Mescide gelen zat, hem fakirdi, hem de fiziki yonden de guzel değildi. Siyaha yakın, zayıf biri olan Suheyb idi. Hifa ise, guzel olduğu kadar da zengin ve her bakımdan mukemmel idi. Allahu teÂlÂnın takdirine razı oldu. Nikahları kıyıldı. Suheybin duğun yemeği verecek parası olmadığı gibi, gelini goturecek bir yeri de yoktu. Hifa hatun, ona mal ve ev verdi. Hifa, Suheyb icin bir nimet, Suheyb de Hifa icin bir mihnet demekti.

Gerdek gecesi, (Cennete oyle yuksek dereceler var ki buraya ancak sabreden ve şukredenler girer) hadis-i şerifindeki mujdeye kavuşmak icin ikisi de, (Nimete şukur ve mihnete sabır icin geceyi ibadetle gecirmeye) karar verdi. Cebrail aleyhisselam gelip durumu Resulullah efendimize bildirdi. Peygamber efendimiz, Cebrail aleyhisselamın bildirdiklerini anlatınca, Hazret-i Suheyb, sevincinden başını secdeye koyup, (Ya Rabbi eğer beni affetmişsen, yeni bir gunaha girmeden, canımı al) diye dua etti. O anda vefat etti. Peygamber efendimiz, (Şu anda Hifa hatun da vefat etti) buyurdu. İkisinin kabrini yanyana kazdılar. Biri nimete şukretmişti, diğeri de mihnete sabretmişti.

Allah’a şukrun luzumu
Sual: Kendi isteğimizle yaratılmadığımıza gore, Allah’a şukretmemiz gerekir mi?
CEVAP
Hic yoktan yaratıldığımız icin şukur gerektiği gibi, şu hususlardan dolayı da şukur gerekir:
1- Allahu teÂlÂ, bizi bir taş, bir bitki veya bir hayvan olarak değil de, insan olarak yarattığı icin,
2- Musluman bir ulkede doğduğumuz icin, [Gayrimuslim bir ulkede dunyaya gelseydik, araştırıp iman etmemiz cok zor olurdu. Musluman ulkede doğmamız, Allahu teÂlÂnın bir ihsanıdır.]
3- Musluman ulkede doğduğu hÂlde, dinsiz olan bircok kişi gibi olmadığımız icin,
4- Musluman aileden dunyaya gelip, onlar bizi Musluman olarak yetiştirdiği icin,
5- Bozuk cevrenin etkisinde kalmadan, imanımızı muhafaza ettiğimiz icin,
6- Musa aleyhisselam gibi buyuk bir peygamber, bu ummetten olmak icin dua etmiştir. Bir peygamberin bile isteyip de kavuşamadığı nimete, biz kavuştuğumuz icin,
7- Ulkemizde ve dunyada, insanların coğu, namaz kılmaktan mahrumdur. Namaz kılmak, Allahu teÂlÂnın kulunu kendisine muhatap secmesi, huzuruna kabul etmesi demektir. Milyonlarca, milyarlarca insan arasından, bizi muhatap kabul ettiği, bize yap, yapma diye emirler verdiği ve her gun beş sefer, huzuruna kabul ettiği icin,
8- Her ulkede bid’at ehli gruplar var. Bid’atler ibadet gibi işleniyor. Bid’at ehli olmadığımız icin,
9- Cehennemden kurtulacağı bildirilen, Ehl-i sunnet vel cemaat fırkasında olduğumuz icin,
10- İslam Âlimlerini tanımayı, sevmeyi, kitaplarını okuyup dinimizi oğrenmeyi ve yaymayı bize nasip ettiği icin de cok şukretmek gerekir. Ne kadar cok şukretsek, yine layıkıyla şukretmiş olamayız. Cunku Allahu teÂlÂnın nimetleri, ihsanları saymakla bitmez. Bir Âyet-i kerime meali şoyledir:
(Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız, bitiremezsiniz.) [Nahl 18]

Bir beyit:
Vucudun her zerresi, gelse de dile,
Şukrun binde birini, yapamaz bile.

Bunca nimetlere şukrediyor muyuz? Nimet icinde yuzen, şukru kolay hatırlayamaz. Şukretmemek nankorluktur. Allahu teÂlÂ, (Şukrederseniz, nimetlerimi artırırım. Nankorluk ederseniz, azabım cok şiddetlidir) buyuruyor. (İbrahim 7)

Şukretmek icin İslam’a uymak gerekir. İslam’ın emir ve yasaklarına uyan şukretmiş olur.

Hamd etmek
Sual: Nefsimize uyup gunah işlediğimiz zamanlar oluyor, bu zamanlar da dahil, her halimize hamdolsun demek caiz midir?
CEVAP
Gunahlar kast edilmeden, elhamdulillahi al kulli hÂl yani her halimize hamd olsun demek caiz olur. Kufre duşmek veya sapıtmak gibi haller de duşunulunce, o zaman şoyle demelidir:
(Elhamdulillahi al kulli hÂl, sivel kufri ved-dalÂl.) (Kufur ve dalalet haric, her halden dolayı Allah’a hamd olsun) demektir.

Şoyle demek de uygun olur:
(Elhamdulillahi al kulli hÂl. Ve eûzu billahi min hÂli ehlinnÂr.)
(Her halden dolayı Allah’a hamd olsun. Cehennem ehlinin halinden Allah’a sığınırım) demektir.

Hazret-i Ebu Bekre şukretmek
Sual: (Ebu Bekir’i sevmek ve ona şukretmek her mumine şarttır) anlamında bir hadis var. Şukur sadece Allah’a olmaz mı?
CEVAP
Şukur, teşekkur etmek demektir. Bir iyilik edene memnuniyetini, minnetini bildirmek demektir. İyilik edene bu hissi gostermek ve onu ovmektir. Araplar şukran derler. Teşekkur ederim demektir. İnsanlara da şukredilir. İki hadis-i şerif meali şoyledir:
(İnsanlara şukretmeyen, Allahu teÂlÂya şukretmemiş olur.) [Tirmizi, İ. Ahmed]

(Kime bir iyilik yapılırsa, o iyiliği ansın! İyiliği anmak şukur olur. İyiliği gizleyen nankorluk etmiş olur.) [Ebu Davud]

Elhamdulillah demek
Sual: Her nimet icin elhamdulillah demek gerekir mi?
CEVAP
Evet gerekir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Bir Musluman dunyadaki her şeye sahip olsa, "Elhamdulillah" dese, bu "Elhamdulillah" sozu, o her şeyden daha kıymetlidir.) [Deylemi]

(Yeni gomlek giyerken, "Hamd olsun O Allah’a ki, bedenimi ortecek ve hayatımı guzel edecek şeyi bana nasip etti" diyen ve eskisini de birine veren, hayatında da, olumunde de Allah’ın himayesinde olur.) [İ.Ahmed]

Hamd olsun demek
Sual: Nasılsın diyene, hamd olsun iyiyiz veya cok şukur iyiyiz demek kÂfi midir yoksa Allah’a hamd olsun, Allah’a şukurler olsun demek şart mıdır?
CEVAP
Allah’a hamd olsun, Allah’a şukurler olsun demek cok iyidir.
Bununla beraber İslam Âlimleri, hamd olsun, şukurler olsun, cok şukur gibi ifadeler kullanmışlardır.

Mesela İmam-ı Rabbani hazretleri, bazı mektuplarında Allah kelimesini kullanmadan da hamd olsun diyor.

Hamd gibi, dua da Allah icin yapılır. Allah’a dua ediyorum demek şart değildir. Dua ediyorum demekle Allah adı kasten kaldırılmış olmaz.

İmam-ı Rabbani hazretleri, (Allah’ın sectiği, sevdiği kullarına selam olsun) buyuruyor. Allah’ın selamı olsun demiyor.

Hamd gibi selam da Allah icin olduğundan dolayı, Allah ismi kullanılmamıştır. Bu bakımdan vesselam demek kÂfi gorulmektedir.

Kur'an-ı kerimde de, Allah’a şukur yerine, sadece şukur kelimesi kullanılmıştır:
(İnsanların coğu şukretmez.) [Bekara 243, Yunus 60, Yusuf 38, Muminun 61]

(Az şukrediyorsunuz.) [Araf 10, Muminun 78, Secde 9, Mulk 23]

(Nuh, cok şukreden bir kul idi.) [İsra 3]

Şukretmek nasıl olur?
Sual: Şukur nedir? Allahu teÂlÂya nasıl layıkıyla şukredebiliriz?
CEVAP
Şukur, her nimetin Allah’tan geldiğini bilip yerinde sarf etmek ve dille de hamd etmektir. Şukur, kendini o nimete layık gormemektir. Şukur, nimeti değil, nimeti vereni gormektir. Nimet sahibinin emirlerine uyup yasakladıklarından sakınmaktır. Bu da, kalb, dil ve diğer azalarla olur. Kalble iyiliğe niyet eder. Dille hamd eder, şukrunu acıklar. Uzuvlarla şukurse, Allahu teÂlÂnın verdiği nimetleri, onun sevdiği ve istediği yerlerde kullanmaktır. Allahu teÂlÂya layıkıyla şukretmek mumkun değilse de, şunlar yapılırsa, şukredilmiş kabul edilir:
1- Her nimetin Allah’tan geldiğini bilmek. Allahu teÂlÂ, Hazret-i Musa’ya buyurdu ki:
(Kendine verdiğim nimeti benden bilen, nimetlerin şukrunu eda etmiş olur. Bir kimse de, rızkını kendi calışmasıyla bilip benden bilmezse, nimetin şukrunu eda etmemiş olur.) [İ. Gazali]

2- Nimetleri Allahu teÂlÂnın istediği şekilde kullanmak. Mesela gozun şukru, ibretle bakmak, harama bakmamak, Muslumanın ve arkadaşının kusurunu gormemektir. Kulağın şukru, iyi şeyler dinlemek, kotu şeyleri, soylenilen ayıpları dinlememektir.

3- Kendimiz dinin emir ve yasaklarına uyarken, diğer insanların da bu nimetten istifade etmesini, hidayete ermelerini sağlamak icin calışmak.

4- Allahu teÂl ceşitli nimetler verince, buna layık olmadığını duşunup utanmak şukur olur. Şukurdeki kusurunu bilmek de şukur olur. Şukredemiyoruz diye ozur beyan etmek de şukurdur. (Allahu teÂlÂ, kusurlarımı ortuyor) demek de şukurdur. Şukur vazifesini yerine getirmenin Allahu teÂlÂnın bir lutfu olduğunu duşunmek de şukurdur.

5- Allahu teÂlÂnın verdiği her şeye razı olmak.

6- Nimetlerden faydalanıldığı muddetce, Allahu teÂlÂya isyan etmemek.

7- Yapılan iyiliği anıp ihsan edeni ovmek, yani dille de Elhamdulillah demek.

8- Bir hadis-i şerif meali: (“Allahumme m esbaha bî min ni’metin ev bi-ehadin min halkıke, fe minke vahdeke, l şerîke leke, fe lekel hamdu ve lekeşşukr” duasını, gunduz okuyan o gunun, akşam okuyan o gecenin şukrunu ifa etmiş olur.) [M. Rabbani 3/17] (Bu duayı akşam okurken, esbaha yerine ems denir.)

9- Vasıtalara şukretmek. Allahu teÂl nimetlerini, rızkımızı bir vasıtayla gonderir. Onlara teşekkur etmekle de, Allahu teÂlÂya şukretmiş oluruz. Bir hadis-i şerif meali: (İnsanlara teşekkur etmeyen Allahu teÂlÂya şukretmemiş olur.) [İ. Ahmed]

Hamd etmek
Sual: Allah’a hamd etmenin, yani Elhamdulillah demenin hukmu nedir?
CEVAP
Hamd etmenin hukmu yerine gore değişir. Birkac ornek verelim:
Vacib olanlar: Namazda hamd etmek vacibdir. Fatiha suresi okumakla hamd edilmiş olur.
Sunnet olanlar: Duaya başlarken, hutbede ve yiyip ictikten sonra hamd etmek sunnettir.
Mustehab olanlar: Duaların sonunda hamd etmek mustehabdır.
Mubah olanlar: Her hatırladıkca hamd etmek mubahtır.
Haram olanlar: Haram bir şeyi yiyip ictikten sonra hamd etmek haramdır.
Kufur olanlar: Domuz eti, şarap gibi kesin haram olan bir şeyi yiyip ictikten sonra hamd etmek haramdır, hatt haramlığına onem verilmezse kufur olur.

Sayılamayan nimetler
Sual: Cok sıkıntıları olan bir Muslumanın, yine de şukretmesi gerekir mi?
CEVAP
Musluman olmak en buyuk nimete sahip olmak demektir. Bu nimete ne kadar şukretsek azdır. Musluman olan, nimetler icindedir. Allahu teÂlÂ, (Rahmetim gazabımı aştı) buyuruyor. (Deylemi)

Bu bakımdan, her işte muminin kÂrı cok olur. Birkac ornek verelim:
1- Gunahlar bire bir yazılırken, sevablar en az bire on yazılır. Bire yedi yuze kadar cıkar, hatta daha da fazla karşılık verilir. Bir Âyet-i kerime meali:
(Bir iyilik yapana on katı sevab verilir. Bir kotuluk ise ancak misliyle [bire bir] cezalandırılır. Kimseye haksızlık yapılmaz) [Enam 160]

Bir hadis-i şerif meali de şoyledir:
(İyilik yapmak isteyip de yapamayana, Allahu teÂlÂ, tam iyilik etmiş gibi sevab yazar. Eğer o iyiliği yaparsa on, yediyuz misli ve cok daha fazla sevab yazar. Eğer kotuluğe niyet eder de yapmazsa, tam bir sevab yazar. O kotuluğu yaparsa, sadece bir gunah yazar.) [Buhari]

2- İyilik yapmaya imkÂnı olmayan bir mumin samimi olarak, (Şu dağ altın olsa da, herkese dağıtsam) diye duşunse sanki dağıtmış gibi sevaba kavuşur, ama imkÂnım olsa şoyle hırsızlık ederdim, şoyle gunah işlerdim diye duşunse, o gunahları işlemedikce gunah yazılmaz. Hatta gunah işlemeye karar verip sonra Allah rızası icin vazgecse, sevab da alır.

3- Mumin hastalanıp ibadet edemez hÂle gelince, ona yine lutuflar yağmaya başlar. Hastayken doğru durust yapamadığı amellere daha cok sevab kazanır. Bir hadis-i şerif meali şoyledir:
(Mumin, hastalanıp ibadet edemeyince, Allahu teÂlÂ, gunahları yazan soldaki meleğe, “Onun gunahlarını yazma” emri verir. Sevabları yazan sağdaki meleğe de, “Ona sıhhatliyken yaptığı amellere verilen sevabların en guzelini yaz, ben onun durumunu bilirim ve onu ben bu hÂle getirdim” buyurur.) [İbni Asakir]

4- İnsanların amellerini yazan ikişer melek, her sabah akşam değişir. Eğer kul sabah ve gunun sonunda iyi iş işlemişse, aradaki gunahlara bakılmadan affedilir. Bu ne buyuk bir ihsandır! Bir hadis-i şerif meali şoyledir:
(Melekler, insanların amel defterlerini goturdukleri zaman, başında ve sonunda iyi iş yazılı ise, gun ortasında yapılanları ona bağışlarlar.) [Ebu Ya’la]

5- Sevab veya gunah yazılırken de melekler mumine lutufta bulunur. Mumin, birkac gunah işler, sağdaki Âmir olan melek soldakine gunahları yazdırmaz, (Biraz bekle, belki bir iyilik) işler der. Kul bir iyilik işleyince, şimdi yazalım der. Bir iyiliğe on sevab verilir. O kişi uc gunah işlemişse, 10’dan 3’u cıkar, geriye 7 sevab yazılır. Bir hadis-i şerif meali:
(Sağdaki melek, soldaki meleğin Âmiridir. Kul, bir iyilik yapınca, on sevab yazar. Kotuluk yapınca, sağdaki melek, soldaki meleğe, bekle der. O da, 6 saat bekler. Eğer kul istiğfar ederse, hic gunah yazmaz. İstiğfar etmezse, tek bir gunah yazar.) [Taberani, Beyheki]

6- Dort rekÂtlık namazda yanılıp uc mu, dort mu kıldım diye şuphelenince, uc kabul eder, bir rekÂt daha kılar. Secde-i sehv eder. Peygamber efendimiz, boyle yapan kimse icin, (Eğer beş rekÂt kılmışsa, melekler bir rekÂt daha ekleyip o namazı altı rekÂt olarak yazarlar) buyuruyor. (Muslim)

Bir rekÂt fazla kıldığı namaz boşa gitmiyor, yanına bir daha eklenerek iki rekÂt namaz olarak takdim ediliyor. Hep boyle, muminin lehine hareket edilmektedir. Bir kimse Allah’a bir adım yaklaşırsa Allahu teÂl ona on adım yaklaşıyor. Hep nimet icindeyiz.

7- Allah dostlarını, sadece seven bile kurtulur. Silsile-i aliyye buyuklerinden, KÂbe-yi şerifi gorunce, (YÂ Rabbi, bizi seveni dostun yap) diye dua edenler oldu ve bu duaları kabul oldu. Demek ki, bu buyukleri seven kurtulur. Bir hadis-i şerif meali de şoyledir:
(Dini sual sormakla dort kişi sevabda ortaktır: Sual soran, cevap veren, dinleyen ve bunları sevenler.) [Ebu Nuaym]

Gazetede, maillerde bunları okuyanlar, radyoda ise dinleyenler de sevaba ortak olur. Bir de, bir kimse gazete alamıyordur yahut bilgisayarı, maili yoktur, okuyamıyordur. Radyoyu o saatte dinleyemiyordur, fakat (Gazete alsaydım veya bilgisayarım olsaydı da, bu sual ve cevapları okusaydım) yahut radyoda konuşulurken (O saatte musait olsaydım da dinleseydim) diyordur. Boyle diyenler de, diğerleri gibi sevaba kavuşur. Mesela, Osman Unlu hoca konuşuyor, bir mazeretle dinleyemeyen biri, (Ne iyi, suallere nakle uygun cevap veriliyor, Osman hocadan ve ona bu imkÂnı verenlerden Allah razı olsun) derse, yine sevaba ortak olur.

8- Yatağa abdestli giren, olurse şehit olur. Namaza kalkmak yahut ertesi gun faydalı işler yapmak niyetiyle uyuyanın uykusu ibadet olur. İki hadis-i şerif meali:
(Âlimlerin uykusu ibadettir.) [İ. Gazali]

(Oruclunun uykusu ibadettir.) [Deylemi]

9- Ramazan ayına kavuşmak buyuk nimettir. Bir hadis-i şerif meali şoyledir:
(Allahu teÂlÂ, Ramazanın ilk gecesi, muminlere rahmet eder. Rahmetle baktığı kuluna da artık hic azap etmez. Ramazanın son gunu, oruc tutan muminlerin hepsini affeder) [Beyheki] (Allahu teÂlÂnın sıfatları da ebedî olduğu icin, razı olması, affetmesi de ebedîdir. Bir defa rahmetle bakarsa, bir defa affederse, artık ona hic azap etmez.)

10- Camiye giren bile nimete kavuşuyor. Bir hadis-i şerif meali şoyledir:
(Camiye giren, o andan itibaren namazda sayılır.) [İbni Ebi Şeybe]

11- Cuma gunu olen bile kurtulur. Bir hadis-i şerif meali de şoyledir:
(Cuma gunu olen mumin, şehid olur ve kabir azabından kurtulur.) [Ebu Nuaym]

12- Omrunde bir kere gunahtan sakınan, sonunda Cennete gider. Bir hadis-i şerif meali:
(Omrunde bir kere Allah’ı anan veya Ondan korkan Mumin, Cehennemden cıkar.) [Tirmizi]

13- İman eden kÂfirin, kÂfirken yaptığı iyilikler boşa gitmediği gibi, yaptığı butun gunahları da affolur, hatta sevaba cevrilir. Bir Âyet-i kerime meali:
(Allahu teÂlÂ, kÂfirken tevbe edip iman eden ve salih amel işleyenlerin seyyiatını hasenata [gunahlarını sevablara] cevirir. Allah cok affedici ve cok merhamet sahibidir.) [Furkan 70]

Allahu teÂlÂ, (Affettiğim kimseyi artık asla kınamam) buyuruyor. Bir hadis-i şerif meali de şoyledir:
(Tevbe eden, hic gunah işlememiş gibi olur.) [İbni Mace]

14- Rabbimizin affetmediği gunah yoktur. Bir Âyet-i kerime meali:
(De ki, ey cok gunah işlemekle haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden [bizi affetmez diye] umidinizi kesmeyin! Cunku Allah, [iman ehlinin] butun gunahlarını hic şuphesiz affeder. Elbette O, sonsuz mağfiret ve nihayetsiz merhamet sahibidir.) [Zumer 53]

15- Allahu teÂlÂ, Âhirette bile, yapılan comertlikten veya başka iyilikten dolayı kulunu affeder. Mahşer gunu bir tek sevabı kalan mumin, bunu tek sevaba ihtiyacı olan başka mumine bağışlayınca Allahu teÂlÂ, ikisini de Cennete koyar. Cehennemden sorgu icin cıkarılan bir kimseye, (Haydi tekrar Cehenneme) dendiği zaman, o mumin, ayağındaki zincirlerle koşarak Cehenneme gider. Cehenneme gidilirken koşulur mu diye sorulduğu zaman, (Dunyada ne başımıza gelmişse, soz dinlememekten ileri gelmiştir, bari burada soz dinleyeyim diye koşuyorum) der. Bu soz Allahu teÂlÂnın hoşuna gider ve onu Cennete goturun buyurur.

Teşekkur ve şukur
Sual: (İnsanlara teşekkur etmeyen, Allahu teÂlÂya şukretmiş olamaz) hadis-i şerifindeki insanlara teşekkurden maksat nedir?
CEVAP
(Bize gelen nimete vesile olan kimseye teşekkur etmedikce, o nimet icin yapacağımız şukru Allahu teÂl kabul etmez) demektir. Mesela, evi olmayan bir fakire, hayırsever bir zengin bir ev hediye etse, o fakir de zengine teşekkur etmeyip sadece, (Y Rabbi, bana ev nasip ettiğin icin sana şukrederim) dese, yetmez, bu nimete vesile olan şahsa da teşekkur etmesi gerekir.

Nimete şukur
Sual: Nimetlere şukretmenin kısa yolu varsa nedir?
CEVAP
Dinî hususlarda kendimizden ustun olana bakıp kibirlenmemek, dunyalık hususlarda ise kendimizden aşağıda olana bakıp bizdeki mevcut nimetlere nankorluk etmemek gerekir. Bir hadis-i şerif meali:
(Dinde kendinizden yukarıda olana bakın, aşağı olana bakmayın, yoksa kendinizi beğenip, helÂk olursunuz. Dunyalık hususunda da, kendinizden yukarıda olana bakmayın, yoksa nankorluk edersiniz. Kendinizden aşağı olana bakın ki nimete şukredesiniz.) [Ey Oğul İlmihali]

Şukur mu, sabır mı?
Sual: (Allah’ın nimetlerini yiyip, şukredenin sevabı, oruc tutup sabredenin sevabından az değildir) hadis-i şerifinde, şukretmek, neden oruc tutup sabretmekten daha sevabdır? Oruc tutup sabreden cok sıkıntıya katlanır, ama şukretmek daha kolay değil mi?
CEVAP
Hamd, butun nimetleri Allahu teÂlÂnın yaratıp gonderdiğine inanmak ve soylemek demektir.

Şukur, butun nimetleri İslamiyet’e uygun kullanmak demektir. Yani Allah’ın verdiği nimetleri yerinde sarf etmek, gizli acık Allah’a itaat edip gunahlardan kacınmaktır. Kişi, Rabbinin verdiği nimetleri gunaha vasıta kılarsa şukretmiş olmaz, nankorluk etmiş olur. Şukrun esası, nimetlerin sahibini bilmek, bunu kalble tasdik edip dille soylemektir.

Buyuklerin soyledikleri gibi, Horasan’ın kopeklerini de ac bıraksanız, sabretmiş olurlar. Şukretmekse, cok zordur. Onun icin Kur’an-ı kerimde, (İnsanların coğu şukretmez, şukredenler azdır) buyuruluyor. Her uzvun şukru vardır:
1- Ellerin şukru: Harama el uzatmamak, helal olan şeyleri tutmak,
2- Dilin şukru: Yalan, gıybet, iftira, fuhuş soz gibi kotu şeylerden uzak durmak, hayır soylemek ve Allahu teÂlÂyı zikretmek,
3- Gozlerin şukru: Harama bakmamak, Muslumanların kusurlarını gormemek ve her şeye ibretle bakmak,
4- Kulakların şukru: İyi şeyler dinlemek, kotu şeyleri, calgıları dinlememek, soylenilen ayıpları duymamak,
5- Burnun şukru: Haram şeyler koklamamak, helal olanları koklamak,
6- Ayakların şukru: Kumarhane, meyhane gibi kotu yerlere gitmemek; camiye ve salih akrabaları, diğer salih zatları ziyarete gitmek,
7- Fercin şukru: Zinadan, livatadan uzak durmak, nikÂhlı eşle beraber olmak,
8- Midenin şukru: Haram lokmadan sakınmak, helal şeyleri yiyip icmek,
9- Kalbin şukru: Kibir, ucb, suizan, ofke, riya, kin, haset, mal ve makam sevgisi, ovulmeyi sevmek, ayıplanmaktan korkmak, ovunmek gibi şeylerden kacmak; ilim, tefekkur, rıza, hayÂ, tevazu, merhamet, muruvvet, husnuzan etmek gibi guzel vasıflara sahip olmak, yani kotu sıfatlardan kurtulup guzel huylarla suslenmek,
10- Bedenin şukru: Oruc tutmak, namaz kılmak ve bedenle yapılan ibadetleri yapmak.

Diğer şukurlerden bazıları:

Allah’ı tanımanın şukru: Bildirdiği emir ve yasaklara riayet edip hubb-i fillah ve buğd-i fillah uzere olmak, yani sevdiklerini sevip duşmanlarına duşman olmak ve ayrıca cok elhamdulillah demektir.
Peygamberi tanımanın şukru: Ehl-i sunnet itikadı uzere olup sevdiklerini ve onu sevenleri sevmek, sevmediklerini ve onu sevmeyenleri sevmemek, sunnetiyle amel etmektir.
Bir buyuğu tanımanın şukru: Eserlerini okumak, okutmak ve yaymak, talebeleriyle birlik beraberlik icinde olmaktır.
İmanın şukru: Doğru iman bilgilerini Allahu teÂlÂnın diğer kullarına ulaştırmak, hubb-i fillah, buğd-i fillah uzere olmak. Yani sevdiğini Allah icin sevmek, sevmediğini de Allah icin sevmemektir.
Aklın şukru: Aklı dinin emrettiği şekilde kullanmaktır.
İlmin şukru: Bildiğiyle amel etmek ve emr-i maruf yapmaktır.
Sağlığın şukru: Oruc tutmak, bedeni gunah olan yerlerde hırpalamamak, dinin emrettiği yerlerde kullanmaktır.
Malın şukru: ZekÂt, sadaka vermek, hayır hasenat yapmaktır.
Evin şukru: Evde gunah olan işler yapmamak ve misafir ağırlamaktır.
Arabanın şukru: Faydalı hizmetlerde kullanmaktır.
Mesleğin şukru: Mesleği dine uygun şekilde kullanmaktır.
Eşin şukru: Haklarına riayet etmek ve onu uzmemeye calışmaktır.
Evladın şukru: Guzel bir isim koymak, akikasını kesmek ve İslam terbiyesi uzere yetiştirmektir.
Dertten kurtulmanın şukru: Şukur secdesi yapmak veya şukur namazı kılmaktır.
Gunun şukru: (Allahumme m esbaha bî min ni’metin ev bi-ehadin min halkıke, fe minke vahdeke, l şerîke leke, fe lekel hamdu ve lekeş-şukr) diyen gunduzun şukrunu yerine getirir. Akşam (M esbaha) yerine (M emsÂ) diyerek okuyan da gecenin şukrunu yerine getirmiş olur.
İbadet etmenin şukru: Sabah akşam yuz kere, (Subhanallahi ve bi-hamdihi subhanallahil’azîm) demektir.
Butun nimetlerin şukru: Butun nimetlerin, Allahu teÂlÂnın lutfu ve ihsanı olduklarını duşunerek İslam’ın beş şartını kusursuz yerine getirmektir. Bunun icin, şu uc hususa riayet etmelidir:
1- Ehl-i sunnet itikadına gore itikadı duzeltmek,
2- İslamiyet’i Ehl-i sunnet Âlimlerinin ilmihal kitaplarından oğrenip bunlara uymak,
3- Tasavvuf buyuklerinin yolunda, kalbi ve nefsi temizlemektir.

Şukretmek nasıl olur?
Sual: Allah’a şukretmek ne demektir, nasıl yapılır?
CEVAP
İmam-ı Rabbani hazretleri (Allah’a şukretmek, Ona inanıp, emir ve yasaklarına riayet etmekle olur) buyuruyor. (3/41)

Bir Âyet-i kerime meali de şoyle:
(Ya Musa, sana verdiğim emir ve yasaklara sarıl da, şukredenlerden ol!) [Araf 144]

Bir hadis-i şerif meali de şoyledir:
(Bir nimet icin Elhamdulillah diyen, nimetin şukrunu eda etmiş olur.) [Beyheki]

Kur’an-ı kerimde uc şey, uc şeyle beraber bildirildi. Biri yapılmazsa, ikincisi kabul olmaz.
1- Resulullah’a itaat edilmedikce, Allahu teÂlÂya itaat edilmiş olmaz.
2- Ana, babaya şukredilmedikce, Allahu teÂlÂya şukredilmiş olmaz.
3- ZekÂt verilmedikce, namazlar kabul olmaz. (Tefsir-i Mugni)

Şukreden kurtulur. Bir Âyet-i kerime meali:
(Allah’a iman edip, nimetlerine şukrederseniz, size nicin azap etsin?) [Nisa 147]

Şukredenin kazancı nedir? İki Âyet-i kerime meali:
(Şukrederseniz elbette nimetimi artırırım.) [İbrahim 7]

(Biz şukredenlerin mukÂfatını vereceğiz.) [Âl-i İmran 145]

Şukur bu kadar onemliyken, şukredenler azdır. Bir Âyet-i kerime meali:
(Kullarım icinde hakkıyla şukreden azdır.) [Sebe 13]

Yine İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
İslam’ın beş şartını yerine getiren, nimetlere şukretmiş olur. Şukreden de, Cehennem azabından kurtulur. Salih amel, İslam’ın beş şartıdır. İslam’ın bu beş temelini, bir kimse hakkıyla kusursuz yaparsa, Cehennemden kurtulur; cunku bunlar, salih işler olup, gunahlardan ve cirkin şeylerden korur. Bir Âyet-i kerime meali:
(Kusursuz kılınan bir namaz, insanı kotu işlerden korur.) [Ankebut 45] (1/304)

Şukrun onemi hakkında iki hadis-i şerif meali de şoyledir:
(Nimete kavuşunca şukreden, belaya uğrayınca sabreden, haksızlık yapınca af diler, zulme uğrayınca bağışlarsa, emniyet ve hidayet uzere olur.) [Taberani]

(Şu uc şey iman alametidir: Belaya sabır, nimete şukur, kazaya rıza.) [İhya]

Allah’ı anmak
Sual: İbadet edebilmek, Allah’tan bir nimet midir? Şukretmek gerekir mi?
CEVAP
Her şey Allahu teÂlÂdandır. Nimetlerine şukretmek gerekir. Mesela Allahu teÂlÂyı anmak da bir ibadettir. Bir hadis-i şerif meali şoyledir:
(Allah’ı anmak, Allah’ın bir nimetidir. Onun şukrunu eda edin!) [Deylemi]

Şukur nimeti
Sual: Doğuştan nimetlere kavuştuğumuz gibi, sonradan da, sayılamayacak kadar maddî ve manevî ceşitli nimetlere kavuşuyoruz. Nimet cok olunca şukur hatırımıza gelmiyor. Şukretmediğimiz icin vebali oluyor mu?
CEVAP
Elbette, vebali olur. Bir hadis-i şerifte, (Sizin gunah işlemenizden cok, nimetlere şukretmemenizden korkuyorum. Şukredilmeyen nimetler oldurucu ve yok edicidir) buyuruldu. (İbni Asakir)

Eğer şukredilmezse, hem nimet elden alınır, hem de nankorluğun cezasını cekeriz. Şukredersek, hem sevaba kavuşuruz, hem de nimetin yok olmasını onlemiş oluruz. İki hadis-i şerif şoyledir:
(Bir kimse, Allahu teÂlÂnın kendine verdiği nimete Elhamdulillah derse, o nimetin şukrunu odemiş olur. Bir daha derse, sevabı artırılır. Ucuncu defa derse, gunahları affolur.) [Beyhekî]

(Nimete hamd etmek, o nimetin elden cıkmasına karşı bir garantidir.) [Deylemî]

HÂline şukretmek
Sual: Her turlu belaya uğrayan kimsenin, yine sabretmesi mi gerekir?
CEVAP
Elbette sabretmesi gerekir. Beterin beteri olduğunu duşunerek her hÂlimize şukretmeliyiz. Sabretmezsek elimize ne gececek ki?

İsa aleyhisselam, cuzzamdan etleri dokulmuş, gozleri kor olmuş, her tarafı perişan yatalak ve fakir bir genc hastanın, (Coklarını muptela ettiği dertlerden beni koruyan Allahu teÂlÂya hamdolsun) dediğini işitince, (Sana gelmedik bel mı var da, boyle dua ediyorsun?) buyurdu. Hasta genc, (Ben iman ve marifet sahibiyim, kalbimde dunya ve para sevgisi yok) dedi. Hazret-i İsa, (Doğru soyledin) buyurarak elini hastanın vucuduna surdu. Gozleri acıldı, vucudunu kaplayan hastalık da hemen gecti. Eskisinden daha guzel bir genc oldu. (Eskiden gunah işleyecek durumda değildim. Şimdi bu yakışıklı hÂlimle gunah işlersem felaket olur) diye korkmaya başladı. Fakat Hazret-i İsa ile birlikte sağ salim uzun muddet yaşadılar.

Nimeti gostermek
Sual: (Allahu teÂlÂ, sana bir mal verince, bu nimetin eserinin senin uzerinde gorulmesini sever) hadis-i şerifi, maddî şeyler icin midir, yoksa manevî şeyler de buna dÂhil midir?
CEVAP
Elbette dÂhildir. Manevî nimetler, mal mulk gibi maddî nimetlerden daha buyuktur. Mesela iman nimeti, malla mulkle olculmez. İman nimetinin şukrunu gostermek gerekir. Allahu teÂlÂ, (Nimetlerime şukrederseniz arttırırım) buyuruyor. Şukrun dereceleri var. Allahu teÂlÂ, (Ey, imanla şereflenen muminler, iman nimetinin şukrunu ifa edebilmek icin birbirinizi seviniz!) buyuruyor. Ana babadan, kardeşten daha cok sevmek gerekir. Hele, ana baba bu yolda ise, elbette onları da boyle sevmek gerekir. İman şukrunu yerine getirmek icin insanların Cehennemden kurtulmasına calışmak gerekir. Bunu da guler yuzle, tatlı dille yapmalı, dini doğru olarak oğreten kitapları ucuza satarak veya ucretsiz dağıtarak, milletin imanını korumaya calışmalıdır.

İman nimetine şukretmek icin dua da etmek gerekir. Mesela abdeste başlarken okunan şu duayı, kim okursa, iman nimetine şukretmiş olur.
(Elhamdulillahi al dînil islÂm ve al tevfîkil îmÂn ve al hidÂyetir-rahman.)

İmanının sağlamlaşması icin bu duayı okumalı. Cunku şukredince nimet artar. İman artmaz, ama kuvvetlenir. Diğer nimetlerine şukredince artar, imana şukredince sağlamlaşır, kuvvetlenir.

Nasılsın diyene
Sual: Yeni tureyen bazı kimseler, (Nasılsın, diyene hamd olsun veya elhamdulillah denmez, şukurler olsun demek gerekir) diyorlar. Boyle bir şey var mıdır?
CEVAP
Elhamdulillah denmez demek cok yanlıştır. Hatt Elhamdulillah demek daha uygundur. Hamd ile şukur arasında bazı farklar vardır:
Hamd, butun nimetleri Allahu teÂlÂnın yarattığına ve gonderdiğine inanmak ve soylemektir. Şukur, butun nimetleri İslamiyet'e uygun olarak kullanmak demektir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

Hamd etmek, şukretmekten daha kıymetlidir. Cunku şukretmekte nimetleri goz onundedir. Hamd ederken nimetleri de, elemleri de sevilmektedir. Cunku Allahu teÂlÂnın verdiği elemler, nimetler gibi guzeldir. Hamd devamlıdır. Nimet zamanında da, sıkıntılı hÂllerde de hamd edilir. Şukur ise nimet zamanlarında olur, nimet kalmayınca, ihsan bitince şukur de kalmaz. (2/33)

Demek ki, şukur sadece nimet verildiği zaman oluyor. Hamd ise, nimet de olsa, sıkıntı da olsa Allahu teÂlÂdan geldiği icin onu memnuniyetle karşılamaktır. Bu cok kıymetli bir şey ise de, hamd eden az olur.

Vermek istemeseydi
Sual: İmam-ı Rabbani hazretleri, (Allah, vermek istemeseydi, istek vermezdi) buyuruyor. Benim uygunsuz bir kızla evlenme isteğim var. Bir de, bende ceşitli gunahları