Biz sadece dunyayı tanıyoruz.Dunya olculeriyle ahireti anlamak hemen hemen imkansız. Şu gorulen alemi bir cekirdeğe benzetirsek, ahiret ona nispeten ağac gibidir. Hayatında ağac gormemiş farazi bir şahıs, ağacı nasıl hayal etsin?
Cehaletimiz kendi ozrumuzdur, her anlayamadığımızı inkar edersek, inanacak ne
kalır. Anne karnında akıllı bir bebek farzedelim.
Onunicin butun varlık alemi, bulunduğu yerden ibarettir.Dunyayı gormediği icin bilemez. Ne guneşi, ne toprağı, ne havayı, ne hayvanları, ne de bitkileri tanır. Mumkun olsa da ona dunyayı anlatsak, belkid de inkar eder. Kendi kucuk dunyasına gore kainatın buyukluğu ve sayısız imkanları, onu urkutur. Bizim icin "sıradan" gercekler, bebek icin "inanılmaz" dır.Bizim "doğum" diye isimendirdiğimiz olay, onun icin "olum" dur. Cunku kucuk dunyasından ayrılıyor. Bu ayrılık, boş yere kendisini korkutur. Fakat gerceği bilir ve inanırsa, korkusu silinir, kucucuk kalbi sevincle dolar. Cunku o dar alemden ayrılmasına mukabil, gayet geniş olan dunya memleketine gelecek, sevgili annesine ve babasına kavuşacaktır.
Ceşit ceşit dunya nimetleri onu beklemektedir.
O bebek anne karnındayken kendini inceler ve duşunurse, dunyanın varlığını anlayabilir. Cunku el, kol , ayak, ağız, goz, kulak gibi organları anne karnında işe yaramamaktadır. Bunların başka bir alemde kullanılmak icin yaratıldığı bellidir.Maddi ve manevi uzuvları, o dar alem icin verilmemiştir. Aslına bakılırsa, bizim bu bebekten farkımız yoktur. Şu dunyanın karnında yaşıyoruz. Bu dunya ahirete oranla ana rahminden daha dar ve daha sıkıntılıdır. Ahireti hayal bile edemeyişimizin sebebi de bu darlıktan dolayıdır. Efendimiz aleyhissalatu vesselam, ahiret konusunda, "ne goz gormuş, ne kulak işitmiş, ne de insan kalbine gelmiştir"buyururken, dunya aklıyla obur dunyanınanlaşılamayacağına ne guzel işaret etmiştir. Şu halde bizim "olum" dediğimiz hadise, ahirettekiler acısından bir "doğum" dur. Kabir yoluyla, dunya karnından ahiret ulkesine gidiyoruz. Nitekim, Kur'an, yeniden dirilişi ispat sadedinden "ilk yaratılışımızı" goz onune getirmemizi ister.
Bir defa yoktan hayat veren, bir defa daha nicin diriltemesin?
İnsan da kendi kabiliyetiniincelemek suretiyle ahiretin varlığını anlayabilir. Sayısız arzularımız, sonsuz emellerimiz ve sınırsız isteklerimiz var. Kalbimizdeki ses, "sonsuza kadar yaşamak istiyorum", diye haykırmakta. Bu duygu, karşılıksız olamaz. Aclık hissi, nasıl yiyeceklerin varlığını gosteriyorsa, sonsuzluk duygusu da ahiretin vucudunu gosterir.
Dunyadaki kısacık hayatımız boyunca ancak binde birini kullanabildiğimiz kabiliyetlerimiz, meyve vermeden, belki filiz bile olmadan gidiyor. Olurken bile yaşamak ihtirasıyla doluyuz.
Bu hakikatlar, bir başka dunyanın varlığını hatırlatmıyor mu?
__________________
OlUm MU? DoĞum Mu?
Dini Bilgiler0 Mesaj
●30 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- OlUm MU? DoĞum Mu?