Edeb, insanı utanılacak durumlardan koruyan sağlam bir irĂ‚de ve vicdan duygusudur. Edeb, kendini tanımakla başlar; haddini bilmekle devam eder. Nitekim irfana ermenin ilk şartı “kendini bilmektir.” Bu yuzden eskiden, irfan mektebi sayılan dergĂ‚hların giriş kapılarında: “Edeb YĂ‚ Hû” yazardı. Cıkışta ise insan nefsini varlık iddiasından arındırıp tevĂ‚zu telkin eden “Hîc” levhası vardı.
Kardeşlerim!
Edebin Yaratan’a, nefse, insanlara ve tum yaratılmışlara karşı olmak uzere muhtelif boyutları vardır. Yaratan’a karşı edeb, Allah ile birliktelik şuuru demek olan ihsan duygusuyla kendini okumaktır. Ahsen-i takvim sırrını anlamaktır. Yaratan’ın, kendisini gaye varlık olarak yarattığını bilerek ibadetlerini ihlĂ‚s ve takva ile tamamlamaktır. Surekli bizimle olan1 ve bize şah damarımızdan yakın bulunan Rabbimizin2 her an huzurunda bulunduğumuz duygusuyla edeb kollamaktır. Nefse karşı edeb ise nefsin tuzaklarını aşmaktır. Sevgili Peygamberimiz’in yaptığı gibi goz acıp kapayıncaya kadar, hatta daha kısa bir sure nefse rĂ‚m olmaktan Allah’a sığınıp O’na koşmaktır. 3 Kendini
herkes gibi sıradan gormek, ustunlukte asla başkalarıyla yarışmamaktır. İnsanî ilişkilerle nefsanî duyguları birbirine karıştırmamaktır. Kabiliyet ve yetenekleriyle once kendini gercekleştirmek, sonra da aşmaktır. Ardından “MuteĂ‚l” olana ulaşmaktır. Kendisinin de, mĂ‚lik olduğu şeylerin de gercek sahibinin “Allah” olduğu bilinciyle coşmaktır. ŞĂ‚irane şoyle haykırabilmektir:
Alan Sen’sin, veren Sen’sin, kılan Sen!
Ne verdinse odur, dahî nemiz var!

İnsanlara karşı edeb de her insanı RahmĂ‚n mazharı bir gonul taşıyan varlık olarak gormektir. Eliyle, diliyle ve bedeniyle onu kırmayacak duyguya ermektir. Her insana değer vermektir. Cunku değer gormenin yolu da değer vermekten gecer. İnsanlarla iyi gecinmek, yuk almak, aslĂ‚ yuk olmamaktır. YĂ‚r olmak, ama bĂ‚r olmamaktır. Hased, kibir ve cimrilik gibi nefsĂ‚nî hasletleri aşarak paylaşan, alcak gonullu ve comert olmaktır. Kimseyi incitmemek, kimseden incinmemektir. Dilini kotuluklerden arındırarak guzelliklere alıştırmaktır. Gozunu ve diğer uzuvlarını guzelliklerle buluşturmaktır. Gonlunu herkesle barıştırmaktır. Karşılaştığı cirkinlik ve kotulukleri, tatlı dil ile savuşturmaktır. Yaratılmışlara karşı edeb ise her varlığı, yaratanı sebebiyle saygın ve değerli gormektir. Canlı cansız her şeyi onemsemektir.
Aziz Kardeşlerim!
Varlık Ă‚leminde insan ve şeytandan başka her şey haddini ve hakkını bilmekte; edebe riĂ‚yet etmekte ve kĂ‚inĂ‚tın duzeni bu sĂ‚yede devam etmektedir. Nitekim gok cisimleri edebe riĂ‚yetleri sebebiyle aydınlık, melekler de edebleri sebebiyle mĂ‚sûm ve temizdirler. Gercekten insanı insan kılan, edeb ve hayĂ‚dır. İcinde yaşadığımız 21. yuzyılda, insan olarak yaşamak, birbirimizin farkına varmak ve gercek mutluluğu soluklamak icin edebe ne kadar muhtac olduğumuz acıktır. Edeb, yazılı ve sozlu oğretimden cok, ornek olmak suretiyle gorerek kazanılan bir değerdir. Bu değerin nesillerimize aktarılması ise hepimizin gorevidir. Nitekim Allah TeĂ‚lĂ‚’nın “canlarımızı ve evlatlarımızı cehennem azĂ‚bından korumayı” emrettiği4 Ă‚yet-i kerîmenin tefsiri sadedinde Peygamberimiz şoyle buyurmaktadır: “Hicbir baba cocuğuna edebden daha değerli bir
şey kazandıramaz.”5 Bu Ă‚yet ve hadîsi merkeze alan şu şiir de Ă‚detĂ‚ bir hayat dustûru gibidir:
Edeb bir tĂ‚c imiş nûr-i HudĂ‚’dan
Giy o tĂ‚cı emin ol her belĂ‚dan.

CenĂ‚b-ı Hak cumlemize once kendi zĂ‚tına, sonra nefsimize, sonra butun insanlara ve tum yaratılmışlara karşı edeble yaşayarak gercek insanlık sıfatını kazanmayı nasib etsin.
__________________