İslami kimliğime karşı cıkan ebeveynime nasıl davranayım?

Soru: Arkadaşlarımla okuduğum kitaplar sayesinde İslami kimliğimi kazandım. Ancak ailem etkilendiğim arkadaşlarımı tanımıyor, hatta tanısalar bile onyargı ile bakarak aleyhlerinde konuşmaktan geri kalmıyor.
Bu sebeple ailemle aramda farklı yaklaşımlar oluşuyor. Ben onların dine karşı ilgisizliklerine karışmadığım halde onlar benim dindarlaşmama pek razı olmuyor; "Bu yaşta namazında, niyazında kendini beğenmiş bir ihtiyar gibi başımıza vaiz kesilmeni istemiyoruz, yaşlanınca boyle giyinir, boyle yaşamaya başlarsın..." gibi cumleler kuruyorlar. Bu durumda ben haklıyım, diyerek sert karşılık versem mi, yoksa anne babadır diye idare etmeye mi calışsam diye duşunuyor, nasıl davranacağımı bilemiyorum. Ailemin bu turlu karşı cıkışlarına nasıl karşılık vermemi tavsiye edersiniz?..
***
Cevap: Aslında Musluman anne babanın yavrusunun kazandığı İslami kimliğinden mutluluk duyması gerekirken, caydırmaya calışmaları, kafalarında onyargı ile oluşturdukları bazı menfi orneklerden kaynaklanıyor olsa gerektir.
Bu durumda yapılacak iş, onların hayal ettikleri kotu orneklerden olmadığınızı hurmetli ve itaatli tavrınızla ifade etmeli, evlatlık gorevlerinizde asla ihmal ve kusur gostermemeli, boylece zannettikleri kotu orneklerden olmadığınızı fiilen ispatlamalısınız... Bu itaatli tavır, sadece onları kazanmak icin değil, İslam'ın evlatlara yuklediği itaat mukellefiyetinden dolayı da gosterilmelidir.
Nitekim Lokman Sûresi'ndeki ayetin ikazı da bunu ifade etmektedir:
- Annen, yahut da baban Allah'a şirk koşmanı isteseler, sen onların Allah'a isyan manasına gelen bu isteklerine itaat etme; ama yine de kırıp gucendirmemeye gayret et, evlatlık gorevini yerine getirmede ihmale duşme!.. (Lokman, 15)
Bu ikazdan anlaşılan odur ki, anne babanın dine aykırı isteğine itaat edilmez. Cunku, "Halık'a isyan olan yerde mahluka itaat edilmez!" hukmu kesin bir dini olcudur. Ancak bu aykırı isteği reddederken dahi saygılı olmayı ihmal etmemeli, kırıcı olmaktan kacınarak evlatlık gorevinde kusur gostermemelidir...

Muhtemeldir ki boylesine hurmetli ve saygılı muhatap oluştan sonraki devrede gonullerinde kullenmiş olan iman ve İslam duygusu harekete gecebilir, nasipleri varsa doğruyu bulmaya bu sabırlı ve itaatli davranış sebep olabilir...

Aslında mealini arz ettiğim ayetin gelmesine sebep olan carpıcı olaya bakınca konu daha net anlaşılmaktadır. Şoyle ki:
Sahabenin ileri gelenlerinden Saad bin Ebi Vakkas, İslam'a girdiğinde muşrik annesinden muthiş bir tepki almıştı. Diyordu ki:
- Ya girdiğin İslam'dan hemen cıkarak muşrik baba, dedelerinin dinine tekrar donersin, yahut da ben colde sıcağın karşısında yemek yemeden, su icmeden olunceye kadar beklerim. Boylece insanlar sana anasının katili diye bağırırlar...

Sad bin Ebi Vakkas, bu tehdit dolu teklife, kendisinin haklı olduğunu duşunerek aynı ağırlıkta tehdit dolu bir cevap verdi:

- Anne! Sacların sayısınca canın olsa da her gun biri cıksa ben yine girdiğim İslam'ı bırakıp da şirke donmem. Bunu boyle bil!.. Bunun uzerine mealini arz ettiğim ayette, bu sert cevap tashih edilerek tasdik edildi. Tashihi şu idi.
- Şirkedonmeyi isteyen ana babaya itaat edilmez; cunku bu istekte Allah'a isyan vardır.

Allah'a isyan olan yerde kula itaat edilmez. Ancak haklı olduğunu duşunerek ana babaya kırıcı şekilde sert karşılık da verilmez. Yine evlatlık gorevinde kusur etmeden onların irşadına vesile olmaya sebep olacak iyiliklerde bulunulur, saygılı davranılır...
Bence bu olay, tum dindarlara cevap teşkil eder. Ana baba gibi yakınların dine aykırı olan isteğine itaat etmemeli; ama evlatlık ve akrabalık hurmet ve saygısında da kusur gostermemeli, araya mesafe koymamalıdır.

Hatta İslam'ın ana babaya emrettiği itaat ve hurmetini daha titiz bir şekilde gostermeye devam etmelidir ki, İslam saygısız ana babaya dahi nasıl itaat emrettiğini fiilen gormuş olsunlar.
Boylece dindar evlat da İslam'ın guzelliğini gosterme gorevini tam yerine getirmiş olsun.
__________________