Vesile Konusunda Zayıf ve Uydurma Hadis RivĂ‚yetleri
Bid’at olan tevessulu cĂ‚iz gorenler, bircok hadisi kendileri icin delil olarak gostermişlerdir. Bu hadisleri incelediğimizde, iki tur etrafında kumelendiğine şĂ‚hit oluruz.
a) Rasûlullah (s.a.s.)'a nisbeti sahih olan, fakat onların istek ve arzularını desteklemeyen hadisler. "ÂmĂ‚ sahĂ‚bî hadisi" gibi.
b) Rasûlullah (s.a.s.)'a nisbeti sĂ‚bit olmayan hadis rivĂ‚yetleri. Bu hadislerin de bazısı onların iddiĂ‚larına delĂ‚let etmekte, bazısı ise etmemektedir. Boyle sahih olmayan hadis rivĂ‚yetleri coktur. Biz burada yaygın olan birkacını zikretmekle yetineceğiz:
Ebû Saîd el-Hudrî'den merfû olarak rivĂ‚yet edilmiştir. "Kim namaz kılmak uzere evinden cıkar ve 'Allah'ım! Senden isteyenlerin Senin katındaki hakkı icin Senden istiyorum. Yuruyuşum hakkı icin Senden istiyorum. Cunku ben ne kibirlenmek ne de boburlenmek icin ve ne gorsunler ve ne de duysunlar diye evden cıktım. Senin kızmandan sakınmak ve Senin rızĂ‚nı talep etmek icin cıktım. Bu sebeple cehennem ateşinden beni korumanı ve gunahlarımı ortmeni senden istiyorum. Cunku gunahlarımı bağışlayacak ancak Sensin' diyerek duĂ‚ ederse Allah o kişiye rızĂ‚sıyla yonelir ve ona yetmiş bin melek istiğfar eder."
Bu hadisi Ahmed bin Hanbel Musned'inde (3/21) rivĂ‚yet eder. İbn MĂ‚ce de rivĂ‚yet etmiştir. Bu konuda el-EhĂ‚dîsu'd-Daîfe, no: 24'e bakılabilir).
Bu hadis zayıftır. Cunku hadisi Ebû Saîd el-Hudrî'den rivĂ‚yet eden, Atiyetu'l-Avfî'dir. Atiye de zayıftır. Nevevî, el-EzkĂ‚r'da, İbn Teymiyye el-Kaidetu'l-Celîle'de, Zehebî de el-MîzĂ‚n'da bunun benzerini soylemişlerdir. Zehebî, ed-DuĂ‚fĂ‚ c. 1, s. 88'de, ittifakla zayıf kabul edildiğini soyler. Heysemî, Mecmau'z-ZevĂ‚id'de (5/236) birkac yerde aynı şeyi soylerken Buseyri de zayıf olduğunu vurgular (Muhammed NĂ‚sıruddin el-ElbĂ‚nî, Tevessul, Guraba Y. s. 134-140; A. Yıldırım, 275).
Sıddık Han'ın kendisinden rivĂ‚yet ettiği Bilal'in hadisi: "Allah'ın Rasûlu namaza giderken şoyle bir duĂ‚ okuyordu: "Allah'ın adıyla Allah'a iman ettim. O'na dayandım. Guc ve kuvvet Allah'tandır. Allah'ım! Senden duĂ‚da bulunanların ve bu cıkış sebebinin, bu yonelişimin hakkı icin, hic şuphesiz ben şefaatli cıkmadım."
Hadis rivĂ‚yeti boylece devam ediyor. Bu hadisin senedi kesinlikle zayıftır. Senetteki el-Vazi yalancıdır. Bu kişi, ittifakla zayıf ve munkeru'l-hadistir. İbn Ma'n ve NesĂ‚î, onun guvenilir birisi olmadığını soyler. El-Hakîm, "o mevzû hadis rivĂ‚yet eder" demiştir. (el-ElbĂ‚nî, a.g.e. s. 140-142). Zayıf olduğu kesindir (A. Yıldırım, s. 276)
Ebû UmĂ‚me'nin şoyle dediği rivĂ‚yet edilir: "Allah Rasûlu sabah ve akşam şoyle duĂ‚ ederdi: "Allah'ım! Yalnız Sen tapılmaya ve anılmaya mustehaksın. Gokleri ve yeri aydınlatan yuzunun nûru hakkı icin, Sana ait her hak icin ve Senden isteyenlerin hakkı icin Senden bu akşam ve sabah vaktinde beni kabul buyurmanı ve kudretinle beni cehennemden korumanı istiyorum."
El-Heysemî, Mecmeu'z-ZevĂ‚id'de (c. 10, s. 117) şoyle diyor: RĂ‚vîlerin arasında Fudayl bin Cubeyr vardır. Bu kişi zayıftır, zayıf olduğu ittifakla sĂ‚bittir. Bana gore de (el-ElbĂ‚nî

zayıf olduğu kesindir (el-ElbĂ‚nî, a.g.e., s. 142-143). RivĂ‚yetin uydurma olma ihtimĂ‚li yuksektir (A. Yıldırım, s. 276)
Enes bin MĂ‚lik'in şoyle dediği rivĂ‚yet edilir: "Ali'nin annesi, Hişam'ın oğlu olan Esed'in kızı FĂ‚tıma olunce, mezar kazmak icin Ebû Eyyûb el-EnsĂ‚rî, Omer ibnu'l-HattĂ‚b ve zenci bir genci cağırır. Mezar bittiğinde, Allah Rasûlu gelir ve icinde yan yatarak şoyle duĂ‚ etmeye başlar: "Dirilten ve olduren yalnız Allah'tır. O, olumsuz bir hayata sahiptir. Annem FĂ‚tıma binti Esed'in gunahlarını affet, ufkunu ac. Nabî'nin ve benden once peygamberlerin hatırı icin kabrini genişlet. Cunku ancak Sen erhamu'r-rĂ‚himînsin!" (Zayıftır, bkz. el-ElbĂ‚nî, a.g.e., s. 143-146; A. Yıldırım, s. 273-274)
Umeyye bin Abdullah bin HĂ‚lid bin Esid'in şoyle dediği rivĂ‚yet edilir: "Allah Rasûlu fakir muhĂ‚cirlere tevessul ederek, Allah'tan fetih talebinde bulunuyordu." (Bu rivĂ‚yet zayıftır, bkz. el-ElbĂ‚nî, a.g.e., s. 146-148) Umeyye bin HĂ‚lid anlatıyor: Rasûlullah (s.a.s.) "Fakir olan muhĂ‚cirler hurmetine muslumanlara zafer ve yardım ihsĂ‚n etmesini Allah'tan dilerdi." Hadisi TaberĂ‚nî rivĂ‚yet etmiştir. Ancak hadisi rivĂ‚yet eden Umeyye bin HĂ‚lid'in Hz. Peygamber'le goruşup goruşmediği tartışmalıdır. Genel olarak kaynaklar onun Hz. Peygamber'le goruşmediği ve ondan mursel hadisler rivĂ‚yet ettiğini kaydederler.
Omer ibnu'l-HattĂ‚b (r.a.)'dan merfû olarak şoyle bir hadis rivĂ‚yet edilmiştir: "Âdem hata işlediği zaman dedi ki: 'Ey Rabbim! Muhammed'in hakkı icin Senden af diliyorum.' Allah dedi ki: 'Ben onu yaratmadan nasıl Muhammed'i tanıdın?' Âdem dedi ki: 'Ey Rabbim! Sen beni elinle yaratıp rûhundan bana uflediğin zaman, başımı kaldırdığımda Arş'ın sutunları uzerinde 'LĂ‚ ilĂ‚he illĂ‚llah, Muhammedun Rasûlullah' yazılı olduğunu gordum. Boylece anladım ki, mahlûkattan ancak en sevdiğini ismine izĂ‚fe eder, isminle beraber zikredersin.' Allah da dedi ki: 'Seni affettim. Eğer Muhammed olmasaydı, seni yaratmazdım." Bu hadis rivĂ‚yeti kesinlikle zayıf veya uydurmadır. Aynı zamanda Kur'an'a da muhĂ‚liftir (Bkz. el-ElbĂ‚nî, a.g.e., s. 148-163). RivĂ‚yetin uydurma olduğu acıktır (A. Yıldırım, s. 274-275).
"Benim makamımla tevessulde bulunun! Zira benim Allah katındaki makamım buyuktur!" Bu hadis rivĂ‚yetini, onlardan bir kısmı da şu ifĂ‚delerle rivĂ‚yet etmiştir: "Allah'tan bir şey istediğiniz zaman, benim makamımla isteyin. Cunku benim makamım, Allah indinde buyuktur." Hadis kitaplarında boyle bir rivĂ‚yet yoktur. Bu rivĂ‚yetler asılsız ve bĂ‚tıldır. Bunu, ancak hadisten haberdar olmayan bazı cĂ‚hil kişiler rivĂ‚yet etmişlerdir. Bu rivĂ‚yet uydurma olmalıdır (bkz. el-ElbĂ‚nî, a.g.e., s. 163-166).
"Omer'in zamanında bir ara kıtlık başladı. Bu gunlerde, adamın biri Nebî'nin kabrine gelerek şoyle demeye başladı: 'Ey Allah'ın Rasûlu! Ummetin icin Allah'tan yağmur talep et! Zira onlar helĂ‚k oldular.' Adama, ruyasında 'Omer'e git' denilir." RivĂ‚yet devam ediyor. Bu ruyayı goren kimsenin Bilal ibnu'l-HĂ‚ris el-Muzeni adında bir sahĂ‚bî olduğu soylenir. Bu rivĂ‚yet zayıftır (bkz. el-ElbĂ‚nî, a.g.e., s. 166-174).
DĂ‚rimî, Sunen'inde (1/44), Ebû Nu'man, Said bin Zeyd, Amr bin MĂ‚lik el-Nerî kanalıyla, Ebu'l-Cevzî Evs bin Abdillah'ın şoyle dediğini rivĂ‚yet etmiştir:"Medine halkı şiddetli bir kıtlığa dûcar olmuştu. Bu durumu Âişe'ye ilettiler. 'Nebî'nin kabrini koruyun ve ustunde goğe bakar bir pencere acın' dedi. Onlar da dediğini yaptılar. Ardından oyle bir yağmur yağdı ki, otlar yeşerdi ve develer catlarcasına semizleşti. Bu nedenle o yıla 'catlak (fıtık) yılı' adı verildi." Uc sebepten bu rivĂ‚yet zayıftır, huccet sayılmaz (bkz. el-ElbĂ‚nî, a.g.e., s. 178-183).
Hz. Osman'ın hilĂ‚feti doneminde, ihtiyac sahibi bir kişi bu ihtiyacından dolayı, Hz. Osman ile goruşmek icin uzun sure yanına gidip geliyor, fakat Hz. Osman, ona aldırış etmiyor ve ihtiyacını gormuyordu. Bir gun Osman bin Huneyf ile karşılaştı ve durumunu ona şikĂ‚yet etti. O da kendisine: 'Git, guzel bir abdest al. Sonra iki rekĂ‚t namaz kıl ve CenĂ‚b-ı Hakk'a şoyle duĂ‚ eyle: 'Allah'ım, rahmet peygamberi olan Muhammed (s.a.s.) ime Sana yoneliyorum. Onun hatırı ile Senden diliyorum. YĂ‚ Muhammed, ben seninle Rabbime ihtiyacımı gidermesi icin yoneliyorum. İhtiyacım hallolsun' de, sonra da hĂ‚cetini Allah'a arzet' dedi. Adam da kendisine soyleneni yaptı. Sonra Hz. Osman'a gitti. Kapıcı gelip adamın elinden tuttu ve onu huzura cıkardı. Hz. Osman bu zĂ‚ta dedi ki: 'Gel yanıma otur, ihtiyacın nedir onu soyle.' Bu zat diyor: Hz. Osman ihtiyacımı yerine getirip bana şoyle dedi: 'Kusura bakma, şimdiye kadar hic ihtiyacını hatırlamadım, onun icin gec kaldı. Ne zaman bir ihtiyacın olursa sen hemen gel, ihtiyacını hallederim."
RivĂ‚yeti Beyhakî rivĂ‚yet etmiştir. Kaynaklar olayın rĂ‚vîlerinden Şebîb bin Said'in sika olduğunu kaydetmek ise de, kıssayı ondan nakledenlerden oğlu İsmail hakkında bilgi vermemekte, diğer rĂ‚vî İbn Vehb ise sika kabul edilmemektedir (İbn Ebî HĂ‚tim, el-Cerh, IV/359; Zehebî, MîzĂ‚n II/262; İbn Adî, el-KĂ‚mil IV/30-31; İbn Hacer, Tehzîb IV/306-307). ElbĂ‚nî ise bu kıssanın zayıf ve munker olduğunu soyler (Tevesssul, s. 126). Gorulduğu gibi isnĂ‚dında problem bulunan ve Hz. Osman'ın kişiliyle bağdaşmayan (Tevessul, 130-131) bu olay, konuyla ilgili kabul edilebilecek bir delil huviyetinde değildir (Ahmet Yıldırım, Tasavvufun Temel Oğretilerinin Hadislerdeki Dayanakları, TDV Y. s. 272).
İbn Abbas'tan nakledilen bir habere gore Hayber yahûdileri Gatafan kabilesiyle savaşır, karşılaştıklarında hep Hayber yahûdilerini hezimete uğratır, yahûdiler de şu duĂ‚ ile Allah'a sığınırlardı: 'Allah'ım! Kitabımızda yazıldığını gorduğumuz Nebî'ni gonder de muşrikleri cezĂ‚landırıp oldurelim.' 'Allah'ım! Tevrat'ta vasıflarını bulduğumuz Ă‚hir zamanda gelecek Peygamberinle Sana tevessul ediyoruz, bize yardım et!' 'Allah'ım! Ummî olan Nebi'nle Sana tevessulde bulunuyoruz, bize fetih ve zafer ihsan eyle!"
HĂ‚kim'in garip olarak nitelendirdiği rivĂ‚yetin rĂ‚vîlerinden Abdulmelik bin HĂ‚run bin Antere muhaddislerce zayıf ve yalancı kabul edilmiştir (Ukaylî, ed-DuĂ‚fĂ‚, III/38-39; HĂ‚kim, Mustedrek, II/263). İbn Teymiyye bu rivĂ‚yeti Abdulmelik bin HĂ‚run bin Antere'nin yalanıyla bilinen kimse olmasından dolayı kabul etmemektedir. Uydurma olduğu acıktır (A. Yıldırım, s. 276-277)
Ebû Hureyre'den, Rasûlullah (s.a.s.) buyurdu: "Bir kimse bana salĂ‚t u selĂ‚m getirirse Allah TeĂ‚lĂ‚ ruhumu iĂ‚de eder ve ben o kimsenin selĂ‚mına karşılık veririm."
Hadisi Ebû DĂ‚vud, Ahmed bin Hanbel ve Beyhakî rivĂ‚yet etmişlerdir. Heysemî isnĂ‚dında bulunan Abdullah Yezid el-İskenderĂ‚nî'yi tanımadığını, Mehdî bin Ca'fer'in sika olmasına rağmen bunda ihtilĂ‚f olduğunu bildirmektedir. İsnĂ‚dında problem bulunan rivĂ‚yete ihtiyatla yaklaşmak gerekir (zayıftır) (A. Yıldırım, s. 278).
Ebû Hureyre'den, Hz. Peygamber (s.a.s.) şoyle buyurdu: "Bir adam tanıdığı bir kabrin yanından gecip selĂ‚m verirse, kabir sahibi o kişinin selĂ‚mını alıp onu tanır."
Suyûtî rivĂ‚yeti Hatîb BağdĂ‚dî'nin ve İbn AsĂ‚kir'in Ebû Hureyre'den rivĂ‚yet ettiğini soylemekte ve herhangi bir hukum vermemektedir. Mûteber kabul edilen kaynaklarda yer almayan rivĂ‚yetin uydurma olma ihtimali bulunmaktadır (A. Yıldırım, s. 280).
Utbe bin Gazvan merfû olarak şoyle rivĂ‚yet etmiştir: "Sizden biriniz bir şeyini kaybeder ve dostu olmadığı bir yerde birinden yardım isterse şoyle desin: 'Ey Allah'ın kulları, bana yardım edin' desin. Cunku Allah'ın bizim goremediğimiz kulları vardır. Bu tecrube edilmiştir."
TaberĂ‚nî, el-Mu'cemu'l-Kebîr, 17/118). Heysemî, isnĂ‚dındaki Yezid bin Ali'nin Utbe'ye ulaşmadığını ve birkısım rĂ‚vîlerin zayıf kabul edildiğini belirtmektedir. ElbĂ‚nî de rivĂ‚yetin zayıf olduğunu belirtir (Daîfe, II/109-111, h. no: 655)
İbn Abbas merfû olarak şoyle rivĂ‚yet etmiştir: "Allah'ın yeryuzunde hafaza melekleri dışında melekleri vardır. Bunlar ağactan duşen yaprakları yazarlar. Sizden birisi colde yolunu kaybederse, 'Ey Allah'ın kulları, bana yardım edin!' diye bağırsın."
ElbĂ‚nî bu rivĂ‚yetin İbn Abbas'ın mevkufu olduğunu soyler (ElbĂ‚nî, Daîfe, II/111-112)
İbn Mes'ud'dan, Rasûlullah (s.a.s.) şoyle buyurdu: "Sidne birinin bir hayvanı ıssız bir yerde kaybolursa 'Ey Allah'ın kulları, bana yardım edin!' diye bağırsın. Allah'ın yeryuzunde hazır kulları vardır, ona yol gosterirler." (Ebû Ya'lĂ‚, Musned, IX/177, h. no: 5269; TaberĂ‚nî, el-Mu'cemu'l-Kebîr, X/217).
Heysemî, isnĂ‚dında zaif rĂ‚vî Ma'rûf bin HassĂ‚n bulunduğunu soyler. ElbĂ‚nî de rivĂ‚yete zayıf der (Daîfe, II/108, h. no: 655). Said HavvĂ‚, bu (son uc rivĂ‚yetle) ilgili şoyle değerlendirmelerde bulunur: Mutasavvıfların, şeyhleri ve velîleri cağırma ve onlardan bir şeyler isteme konusunu genişce ele almalarında dayandıkları rivĂ‚yetlerin tumu bunlardır. Bunları araştırdığın zaman mutasavvıflar icin sağlam bir delil olmadıklarını gorursun. Utbe bin GazvĂ‚n'ın rivĂ‚yeti munkatı'dır, ozellikle akaidle ilgili meselelerde kendisiyle ihticac edilemez, sağlam bir delil değildir. İbn Mes'ud'un rivĂ‚yetine gelince, bu rivĂ‚yet zayıftır. Akaidle ilgili meselelerde delil kabul edilmediği gibi, fıkhî meselelerde de delil kabul edilmez. İbn Abbas'ın rivĂ‚yetine gelince, hasen (sahihden bir aşağı derece) derecesine ulaşan yalnızca budur. O da meleklerden bahsetmektedir. Melekler hakkındaki bir nassı başkalarına hamletmemiz bir hatĂ‚dır (Said Havva, Terc. Cengiz Yağcı, Ruh Terbiyemiz, s. 312). Bu rivĂ‚yetlerin zayıf oldukları ve konuyla (mutasavvıfların yanlış tevessul anlayışlarıyla) ilgilerinin olmadıkları goze carpmaktadır (A. Yıldırım, s. 281-282).
Kavram Tefsiri
A.Kalkan
__________________