Psikolog Antonie Vergote, Din Psikolojisi isimli eserinde, cocukların doğuştan din duygusuna sahip olduklarını soyler. İnsan sadece etten, kemikten ve kandan ibaret maddi bir varlık değildir. Onu diğer canlılardan ayıran doğuştan sahip olduğu ruh ve duygu zenginliğidir. İnsan sosyal bir varlıktır. Sevmek, sevilmek, bir inanca sahip olmak, kendisini değerli ve guclu hissetmek ister. Bu da ancak bir aileye, bir topluma, bir vatana ve bir dine bağlı olmakla mumkundur. Peki cocuğa Allah’ı nasıl anlatmalı? Sorularına nasıl cevaplar vermeli, cevaplarken nelere dikkat etmeli?

COCUK MANTIĞI İLE DUŞUNMEK

Cocukların her konudaki sorularına cevap verirken yetişkin mantığı ile değil, cocuk mantığı ile duşunmeliyiz. Yapacağımız kucuk bir hata onların zihinlerini karıştırmaya yetecektir. Cocuklar dort yaşına kadar ben-merkezci bir duşunceye sahiptir. Canlı cansız ayırımı yapamazlar; onlara gore herşey canlıdır. Bu sebeple masallarda gecen olayların tamamına inanırlar, uydurma olduğunu duşunmezler.

2-3 YAŞ ARASI

Bu yaşlarda cocuğun kelime dağarcığı oturmaya, değer ve inanclar şekillenmeye başlıyor. Bu nedenle cocuklara konuşma cağına başladıktan sonra kelime-i tevhit oğretilerek, soru cevaplı telkinlerle din eğitiminin başlatılması gerektiğini soyleyen Prof. Dr. Mehmet Emin Ay, Allah, peygamber ve melek gibi kavramların cocuğun cevresindeki konuşma ortamında sıklıkla kullanılması tavsiyesinde bulunuyor.

4-5 YAŞ ARASI

Cocukların sevgiyle ilgili kavramları oğrendiği bu yaşlarda, Allah’ın kullarını ne kadar cok sevdiğini ve yarattığı şeylerle bunu bizlere nasıl gosterdiğini anlatmak gerekiyor. Okul oncesi eğitimde masalların ve dini hikayelerin rolu buyuk olduğundan, doğru davranışları ve dini bu yolla oğretmek de daha kolay kabul ediliyor. Ayrıca bu yaştaki cocuklara ibadet ve dua gibi şeyler ilgi cekici geldiğinden, bu konularda anne babayı taklit etmelerine izin vermek gerekiyor. Cocuğun yanında namaz kılmak, camiye giderken onu da goturmek, yemeklerden once ve sonra verdiği nimetlerden dolayı Allah’a sesli olarak şukretmek, namazlardan sonra yine sesli olarak dua etmek cocuğu Allah’a yaklaştırıyor.

Ote yandan araştırmalar, okul oncesi cocuklarda olum korkusunun cok baskın olduğunu gosteriyor. Bu yaştaki cocuklar, oncelikle anne babasının, daha sonra kendisinin oleceğinden korku duyar. Olum korkusunun tek caresi ise cocuğa ahiret inancını aşılamak, oteki dunyayı sevdikleriyle birlikte olacağı guzel bir yer olarak tasavvur etmesini sağlamaktır.

Gorduğu her şeyin insan eliyle yapıldığını duşunen cocuğun, Allah’ı buyuk bir insana benzetmesini ve bu yonde sorular sormasını da anlayışla karşılamak gerekiyor. Ancak bu noktada ‘Allah baba’ ifadesini kullanmak ya da ‘Allah gokyuzunde oturur. Cennette oturur.’ şeklinde İslam itikadına aykırı cevaplar vermek de uygun gorulmuyor. Allah’ın maddi bir varlık olmadığı, bu nedenle maddi varlıkların ozelliklerine sahip olmadığını uygun bir dille acıklamak gerekiyor.

6-7 YAŞ ARASI

Bu yaş cocuklarında kendilerini buyuklere ve anne-babaya beğendirme eğilimi baskınlık kazanıyor. Bu nedenle, 6-7 yaş cocuğunun ibadetlerini, dua ediyor ya da şukrediyor olmasını sozle ya da kucuk hediyelerle takdir etmekte fayda var.

8-9 YAŞ ARASI

Cocuk, soyut duşunme ya da vicdan muhakeme yetilerini bu yaşlarda kazanıyor. Bu nedenle sekiz yaşına kadar cocuğa cehennem, gunah-sevap gibi kavramlardan bahsetmemek, yaptığı yanlışları gunah olarak tanımlamamak gerek. Ayrıca bu yaşlarda anne babasıyla oyun oynamayı bırakan cocuk, artık arkadaşlarıyla vakit gecirmeye, televizyon izlemeye ve oyun oynamaya başlıyor. Bu sebeple din eğitiminin oyunlarla, kitaplarla, cizgi filmlerle ve bulmacalarla verilmesi de uygun bir yontem.

10-14 YAŞ ARASI

Bu donemde eleştirel duşunmeye ve sorgulayıcı bir tavır takınmaya başlayan cocuk, ozellikle ailesine bireylerinin soylediklerine karşı daha tepkili ve şupheci yaklaşabiliyor. Bu nedenle, bu yaşlarda verilecek din eğitiminin aile bireylerinden ziyade arkadaş cevresine, cami ve okul derslerine bırakılması tavsiye ediliyor.

Cocuk terbiyesinde diğer bir onemli hususu Bediuzzaman Said Nursi şoyle ifade etmektedir:

“… bir cocuk, kucukluğunde kuvvetli bir ders-i imani alamazsa, sonra pek zor ve muşkul bir tarzda İslamiyet ve imanın erkanlarını ruhuna alabilir. Adeta gayr-ı muslim birisinin İslamiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor, yabani duşer. Bilhassa, peder ve validesini dindar gormezse ve yalnız dunyevi fenlerle zihni terbiye olsa, daha ziyade yabanilik verir. O halde o cocuk, dunyada peder ve validesine hurmet yerinde istiskal edip cabuk olmelerini arzu ile onlara bir nevi bela olur. Ahirette de onlara şefaatci değil, belki davacı olur: "Neden imanımı terbiye-i İslamiye ile kurtarmadınız?.... ”

KAYNAK

__________________