DİKİLİ
Dikili İzmir’in en kuzeydeki sahil ilcesi. İzmir’den gelirken Bergama’yı gecence sola, Canakkale’den gelirken Bergama’dan once sağa donup on dakikada Dikili’ye varıyorsunuz.
İzmir’li genclerin rağbet ettikleri yerlerden biri. Bir de Bergama’yı gezmeye gelen yabancı turistler, bir geceden fazla konaklıyorlarsa deniz icin uğruyorlar. Deniz yoluyla gelenlerin de giriş kapısı. Antik cağda da boyleymiş, Pergamon’un limanıymış.
İlce sadece deniz değil kaplıcalar icin de ziyaret ediliyor. Dikili kaplıcaları yanında Bademli ve Nebiler kaplıca ve ılıcaları var. Bergama’dan gelirken yol ayrımına yakın Kaletepe uzerinde Aterneus antik kentinin kalıntıları var.
Dikili’nin en buyuk şanssızlığı da kuzeye doğru uzanan sahilinin nerede bir deniz kıyısı bulsa yazlık ev yapmaya meraklı yurttaşlarımızın dalgalar halinde gelen taarruzu ile sıkış tıkış bir mahalleye benzetilmiş olmasıdır.
Onceki yıllarda Festivali kultur-sanat ağırlıklı olduğu icin İzmir ve buyuk kentlerin aydın cevrelerinin yoğun ilgisini cekiyordu. Son secimlerde Belediye yonetimi değişince festivalin bu ozelliği de kayboldu. Şarkılı, turkulu eğlenceye donuşturuldu.
CANDARLI
Candarlı aynı adlı korfezin kıyısına kurulmuştur. Bergama - İzmir yolundan veya Dikili uzerinden ulaşılabilir. Bu ikinci yol kışın kullanılmamalıdır.
Denizde, hemen karşıdaki kucuk adasıyla cevredeki yazlıkları saymazsanız koy havasını koruyan bir yerleşimdir. Koyun balıkcıları yanında amator balıkcıların da rağbet ettiği korfez iyi balık verir.
Candarlı’nın 13 veya 14. yy’da Ceneviz şovalyeleri tarafından inşa edilmiş kalesi ulkemizin en iyi korunmuş durumdaki kalelerinden birisidir. Daha sonra Turkler’in iki kez onardığı kale son olarak 1955’de aslına uygun olarak restore edilmiştir. Kalede Hellenistik Cağ surlarından kalmış taşların kullanıldığı gorulmektedir.
Candarlı’daki antik Pitane kentinde Prof. Ekrem Akurgal tarafından yapılmış kazılarda cok sayıda guzel seramik orneği bulunmuştur. Fitane’de bulunan eserler İstanbul, İzmir ve Bergama muzelerindedir.
ALİAĞA
Korfezin guneyinde yer alan Aliağa petrol rafinerisi ile gemi sokum tesisleri Foca’dan Dikili’ye kadar butun korfezi kirletiyor. İzmir ve cevresindeki cevre dostlarının mucadeleleri yıllardır surmektedir.
Aliağa Rafinerisi’ni Bergama yonune doğru gecince iki km. sonra solunuzda kucucuk bir tabelada "KYME" yazısını goreceksiniz. Sola toprak yola girip bir kac yuz metre ilerlediğinizde sağınızda kalan tepe antik Kyme kentinin bulunduğu yerdir. Bir bekcisi bulunan ve ozel izin alınmadan gezilemeyen oren yerinde, bu şansı yakalarsanız antik kenti ayağınızın altında, elinizle eşeleseniz ortaya cıkarabileceğiniz yakınlıkta hissedersiniz. On kazıların 1981’de yapıldığı Kyme’nin onumuzdeki yıllarda gunışığına cıkmış halini goreceğinizi umut ederek tepenin arka tarafına yuruyun. Orası deniz. "Nefis bir korfez manzarası" goreceğinizi umarken gemi sokum tesislerinin bir hayaleti andıran goruntusu ile hayal kırıklığına uğrayacaksınız.
Kyme gibi henuz arkeolojik kazıları tamamlanıp ortaya cıkarılmamış oren yerleri o kadar cok ki, insan şaşırmadan edemiyor. Bu eserler ortaya cıkarılsa da ulkemizin tarihi zenginliğine yeni zenginlikleri eklense, diye duşunuyorsunuz. Ancak bu iş oldukca pahalıya maloluyor ve Turkiye boyle şeylere para ayırmıyor. Oren yerlerimiz, yer altındaki antik kentlerimiz de yabancı universitelerin, muzelerin veya vakıf benzeri kuruluşların buralarda yapılacak kazıları desteklemesini tevekkulle bekliyor.
Yururken ayağınızın altında cıtırdayan kiremit, kap kacak kırıklarının, taş parcalarının ikibin kusur yıldır orada durduğunu bilmek cok tuhaf bir duygu yaratıyor.
Son yıllardaki kazılarda ele gecen buluntuları Bergama Muzesi’nde, daha onceki guzel terrakotta heykelcikleri İstanbul Arkeoloji ve Paris Louvre Muzesi’nde bulunmaktadır.
MYRNA
Candarlı Korfezi’nin son koyunda, Kocacay ağzındadır. Kent iki tepe uzerinde uzanmaktadır.
(Aigeia antik kenti icin Bergama’ya bakınız.)
MENEMEN
Menemen tarih acısından Kubilay’ın olumuyle sonuclanan ayaklanma ile hatırlanır. Kubilay’ın anısına 1993’de dikilen anıt yanında İzmir yolu uzerinde dizilen cok sayıdaki comlekcileri ile de tanınır. En guzel testiler, saksılar Menemen’de yapılır. Bir de yoğurdu unludur ki catalla yenir.
Menemen’in hemen kuzeyinde Buruncuk’ta bulunan Larisa antik kentinde 1902’de başlayan, sonra 1932 - 1934 arasında surdurulen kazılar Batı Anadolu’daki araştırmalarının en verimlilerinden biri olmuştur. Arkaik doneme ait mimari parcalar İzmir Muzesi, seramik buluntular ile terrakotta kaplamalar ise İstanbul Arkeoloji Muzesi’ndedir.
__________________