Sunnet,hadis hususunda niyeti,derdi bir yerlere hizmet olmayıp araştırıp hakkı oğrenmek olanlara biiznillah bu yazı kafidir,diğerlerine niyetlerini sorgulaması tavsiye olunur.

Sunnet (Hadis), Vahiy midir?

İmam Suyuti, pek buyuk alimlerimizden birisidir... İmam Suyuti Hz.lerinin Ali İmran 125. Ayet-i Kerimesi ile ilgili bir risalesinde altıncı sual olarak bu konu ona sorulmuştur. Cevabı şoyledir:

[ Altıncı SuĂ‚lin CevĂ‚bı ]

“Hadîslerin Allah’ın KelĂ‚m’ı Olduğunu Soylemek CĂ‚iz Olur mu?” SuĂ‚line gelince…


Evet, “Allah’ın katından olduğu” manasında boyle demek caizdir. Allah teĂ‚lĂ‚ şoyle buyurdu:


O (Habibim); hevĂ‚dan konuşmaz; o (konuştuğu) sadece O’na yapılan bir vahiydir.” (Necm: 3, 4)


Ebû DĂ‚vûd ve İbnu HibbĂ‚n, Sahîh’inde MikdĂ‚m İbnu Ma’dî Keribe radıyallahu anhu’dan, Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem’in şoyle buyurduğunu rivĂ‚yet etmiştir:


İyi dinleyin!.. Bana KitĂ‚b ve ona muadil olan (Sunnet) verildi. Nice koltuğu uzerinde oturmakta olan karnı tok kimseler benim hadîsimi soyleyecek ve ‘bizimle sizin aranızda Allah’ın KitĂ‚b’ı vardır; onda hangi helal bulunursa onu helal kabul eder, ve hangi haram bulunursa onu haram kabul ederiz’ diyecek.

İyi dinleyin!... Allah’ın resûlunun haram yaptığı şeyler, Allah’ın haram yaptıkları gibidir.


Ebû DĂ‚vûd, İrbĂ‚z İbnu SĂ‚riye’den benzerini rivĂ‚yet etti ki onda şu ifĂ‚deler var:


Şubhe yok ki ben vaaz ettim ve bir takım şeyleri yasakladım. Onlar kesinlikle Kur’Ă‚n kadar veya ondan daha fazladır.” (Ebû DĂ‚vûd (3050), İrbĂ‚z İbnu SĂ‚riye radıyallahu anhu’dan)


İstenilen hususta (Sunnet’in Allah’dan olduğunda) bundan da acığı, Ahmed İbnu Hanbel’in Ebû UmĂ‚metu’l-BĂ‚hilî’ radıyallahu anhu’dan rivĂ‚yet ettiği hadîsdir. O, Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem’in şoyle buyurduğunu soyledi:


Kesinkes Ummetimden bir adamın şefaatiyle Rebîa ve Mudar nĂ‚mındaki iki kabilenin sayısı kadar insan cennete girecektir.” Bunun uzerine bir adam, Rebîa ve Mudar da nedir, deyince “Ne diyorsam sadece onu diyorum” buyurdu.” (Ahmed (5/257), TaberĂ‚nî, el-Kebîr (8/275,H:8059, Ebû UmĂ‚me radıyallahu anhu’dan)


Bunun isnĂ‚dı hasendir.


HassĂ‚n İbnu Atıyye şoyle dedi:


CebrĂ‚îl aleyhisselĂ‚m, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e Sunnet’i Kur’Ă‚n’ı indirdiği gibi indirirdi.” (DĂ‚rimî, es-Sunen (588) )


Bunu O’ndan DĂ‚rimî, sahîh bir isnĂ‚d ile rivĂ‚yet etmiştir ki, O TĂ‚biûn’un kucuklerinden Şam’lı sağlam ve guvenilir bir rĂ‚vîdir.


Bu meselenin bircok şĂ‚hidleri vardır; ben onları İbnu MĂ‚cenin Sunen’i uzerine yazdığım Haşiyede tamamıyla bir araya topladım. Bu zikrettiklerimiz yeter.


(İmam Suyuti Hz.lerinin sozu burda bitti),

***

CebrĂ‚îl aleyhisselĂ‚m, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e Sunnet’i Kur’Ă‚n’ı indirdiği gibi indirirdi.” (DĂ‚rimî, es-Sunen (588) )


Lutfen, bu Hadis-i Şerifi hafızanızda saklayınız. Onu iyi belleyiniz... Kur'an-ı Kerimde:




15- HİCR 9. İnna nahnu nezzelnez zikra ve inna lehu le hafizun (9. Zikri kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız.)


buyrulmaktadır. Bu Ayet-i Kerimedeki "zikre" "Kur'an" manası veren mealler yaygınlaşmıştır. Evet, Ayet-i Kerimede gecen "zikr" kelimesinin bir manası da Kur'an'dır ama tek manası o değil... "Zikr" kelimesinin anlam şemsiyesine Sunnet-i Seniyye, Hadis-i Şerifler de girmektedir. Yukarda kırmızıyla gosterdiğimiz Hadis-i Şerif dahil diğer Hadisler de zaten bu Ayet-i Kerimeyi acıklamaktadır.


Resulullah efendimize Kur'an'ı acıklama emri verilmiştir. (Mesela 16- NAHL 44. Ayet-i Kerimeye bakınız. Oradaki "tubeyyine" emr-i şerifi Resulullah efendimizedir.)


"Zikr" kelimesine sadece Kur'an anlamı verip, Hadis korunmamıştır demek nassa (Kitap ve Sunnete) uygun olmadığı gibi akla da uygun değildir. Cunku, Kur'an korunacak ama onun en birinci ve en temel acıklaması korunmayacak... Bu bir celişkidir. Akıl bunu kabul etmez. Kur'an'ın acıklaması bozulursa, peşinden Kur'an'ın anlamları da bozulur; yani Kur'an korumasız kalır. Nitekim, Kur'an'a istediği gibi mana vermek isteyen ve Muslumanları yoldan cıkarmak isteyen hain ve sapkınlar, once Hadisleri gozden duşurmekle işe başlamışlardır. Anlaşıldı mı efendim? Hadisleri devreden cıkarınca, Kur'an'ın "doğru" ve "kesin" acıklamasını devreden cıkaracak, Ayetleri yazıda ve lafızda bozamasa da anlayışta kolayca bozabileceklerdir. Buna "mana tahrifi" denmekte.... En rafine tahrif yontemlerindendir.


Kısaca, Kur'an ve Sunnet; birinin varlığı diğerinin varlığını da gerektirir. Birinin korunabilmesi icin diğerinin de korunması aklen zorunludur. Obur turlu bir kabul, esasen Kur'an'ın da korunamayacağı neticesini verir ki haşa Allah Tealayı sozunde yalancı gormek demektir.


Şimdi kırmızı yazılı Hadis-i Şerifi bir dahi hatırlayalım: Sunnet de Kur'an (Kelamullah) gibi Allah katından inmiş ve Sunnet de titizlikle korunmuştur. Cunku o da Ayet-i Kerimede gecen "zikr"in manalarından biridir.. Sunneti koruyan da Allah Tealadır. Hayırlı nesilleri ve alimleri buna sebeb etmiştir.


Fi emanillah.
...

reddulmuhtar sitesinden alıntıdır.

__________________