(1) Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e bir şey sormaktan yasaklanmıştık. Col ahalisinden akıllı bir kimsenin gelip Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e bir şeyler sorması bizim de onu dinlememiz hoşumuza giderdi. Bir gun col ahalisinden bir adam geldi ve dedi:
−Ey Muhammed! Elcin bize geldi ve seni Allah’ın Rasul olarak gonderdiğini soylediğini bize haber verdi? dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Doğru soylemiştir’ dedi.
Adam:
−Semayı kim yarattı? dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Allah’ dedi.
Adam:
−Yeri kim yarattı? dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Allah’ dedi.
Adam:
−Yeryuzundeki bu dağları kim dikti? dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Allah’ dedi.
Adam:
−Yeryuzundeki faydalı şeyleri kim yarattı? dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Allah’ dedi.
Adam:
−Semavat ve arzı yaratan, orada dağları yukseltip faydalı şeyler meydana getiren Allah hakkı icin seni gercekten Allah mı Rasul yaptı? dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Evet’ dedi.
Adam:
−Bize gelen elcin, her gun ve gecede uzerimize beş vakit namazın farz olduğunu soyledi, dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Doğru soylemiştir’ dedi.
Adam:
−Seni Rasul gonderen Zata yemin veriyorum, bunu sana gercekten Allah mı emretti? dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Evet’ dedi.
Adam:
−Elcin, bizim mallarımızdan zekatın uzerimize farz olduğunu soyledi, dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Doğru soylemiştir’ dedi.
Adam:
−Seni Rasul gonderen Zata yemin veriyorum, bunu sana gercekten Allah mı emretti? dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Evet’ dedi.
Adam:
−Elcin, her sene Ramazan ayında orucun uzerimize farz olduğunu soyledi, dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Doğru soylemiştir’ dedi.
Adam:
−Seni Rasul gonderen Zata yemin veriyorum, bunu sana gercekten Allah mı emretti? dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Evet’ dedi.
Adam:
−Elcin, yoluna gucu yetene KÂbe’yi hac etmenin uzerimize farz olduğunu soyledi, dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Doğru soylemiştir’ dedi.
Adam:
−Seni Rasul gonderen Zata yemin veriyorum, bunu sana gercekten Allah mı emretti? dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Evet’ dedi.
Adam:
−Seni hak ile gonderen Zata yemin ederim ki, bunlara bir şey eklemeyeceğim; bunlardan hicbir şeyi de eksiltmeyeceğim dedi. Arkasını donup gidince, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Eğer doğru soyluyorsa elbette cennete girer’ buyurdu.”
Nesei 2090, Muslim 12/10, İbni Ebi Şeybe İman 4, 5, Tirmizi 619, Ahmed 13010
(2) Talha bin Ubeydullah (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Necd halkından sacı başı dağınık bir kimse Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e geldi. Uzaktan sesinin uğultusunu duyuyor, fakat ne dediğini anlamıyorduk. Nihayet Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e yaklaştı. Meğer o kimse İslam’ın ne olduğunu soruyormuş.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Bir gun ve gecesinde beş vakit namaz (kılmak) dır’ buyurdu.
O kimse:
−Uzerime bu namazdan gayrı namaz var mı? dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Hayır, ancak sen nafile kılarsan bu mustesnadır’ buyurdu. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) devamla:
−‘Ramazan orucunu tutmaktır’ buyurdu.
O kimse:
−Uzerime bu oructan gayrı tutmam gereken oruc var mı? dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Hayır, ancak sen nafile olarak oruc tutarsan bu mustesnadır’ buyurdu.
Talha (Radiyallahu Anh) der ki:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona zekatı da anlattı.
O kimse:
−Uzerime bu zekattan gayrı vermem gereken başka bir zekat var mı? dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Hayır, ancak sen nafile olarak sadaka verirsen bu mustesnadır’ buyurdu.
Muteakiben o kimse:
−Vallahi bunun uzerine ne artırırım ne de eksiltirim diyerek arkasını donup gitti. Bunun uzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Eğer doğru soyluyorsa felah bulmuştur’ buyurdu.”
Malik 1/175/94, Buhari 1767, Muslim 11/89, Ebu Avane 1/310, Ebu Davud 391, Nesei 457, Darimi 1/309, İbni Huzeyme 306, İbni Hibban 1724, Beyhaki 2/46, 69, Begavi 1/18, Ahmed 1/162
(3) Omer (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Bir gun biz Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanında bulunuyor iken birden yanımıza elbisesi bembeyaz, sacı simsiyah, uzerinde yolculuk eseri olmayan ve bizden kendisini kimsenin tanımadığı bir adam cıkageldi. Nihayet Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına oturdu. İki dizini onun dizine dayadı, iki elini dizlerinin uzerine koydu ve:
−Ya Muhammed! Bana İslam’ı haber ver dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘İslam, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasulu olduğuna şehadet etmen, namazı kılman, zekatı vermen, Ramazan orucunu tutman ve yoluna gucun yeterse Beyti hac etmendir’ buyurdu.
O adam:
−Doğru soyledin dedi. Omer (Radiyallahu Anh) dedi ki:
Biz buna hayret ettik, hem soruyor hem de Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i tasdik ediyordu...”
Muslim 8/1, Ebu Davud 4695, Nesei 8/97, Tirmizi 2610, İbni Mace 63, Tayalisi 20, Ahmed 1/52
(4) Abdullah ibni Omer (Radiyallahu Anhuma) şoyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘İslam beş esas uzere kurulmuştur;
1) Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammet’in Allah’ın Rasulu olduğuna şehadet etmek,
2) Namaz kılmak,
3) Zekat vermek,
4) Ramazan orucunu tutmak ve
5) Hac etmektir’ buyurdu.”
Buhari 165, Muslim 16/21, Nesei 8/108, Tirmizi 2609, İbni Huzeyme 308, İbni Hibban 158, 1446, Humeydi 703, Tabarani Mucemu’l-Kebir 13203, Begavi 6, Ahmed 2/143, AlbÂnî İrva 781
(5) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şoyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Muaz bin Cebel (Radiyallahu Anh)’ı Yemen’e gonderirken ona:
‘Şuphesiz ki sen, ehli kitap bir kavme gidiyorsun, onların yanına vardığın vakit once onları La İlahe İllallah Muhammede’r-Rasulullah’a şehadet getirmeye davet et. Eğer onlar şehadet getirmede sana itaat ederlerse, Allah’ın kendilerine her gun ve gecede beş vakit namaz kılmayı farz kıldığını haber ver.
Onlar bu beş vakit namaz kılma hususun da sana itaat ederlerse, Allah’ın kendilerine zekatı farz kıldığını, bu zekatın onların zenginlerinden alınıp fakirlerine verileceğini de haber ver. Onlar bu zekat hususunda da sana itaat ederlerse, onların yanında en kıymetli olan malı zekat malı olarak almaktan sakın ve mazlumun bedduasından kork. Cunku mazlum ile Allah’ın arasında perde yoktur (duasına icabet eder)’ buyurdu.”
Buhari 1423, Muslim 19/29, Ebu Davud 1584, Nesei 2434, Tirmizi 625, Darimi 1/379, İbni Mace 1783, İbni Hibban Mevarid 156, Tabarani Mucemu’l-Kebir 12408, Ahmed 1/233, Begavi 1557
(6) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat ettiği zaman Ebu Bekir (Radiyallahu Anh) halife oldu. Arap kabilelerinden bazıları kufre donup irtidat ettiler. Ebu Bekir (Radiyallahu Anh) onlara karşı ordu gondermeye başladığında Omer (Radiyallahu Anh), Ebu Bekir (Radiyallahu Anh)’a şoyle dedi:
−Sen bu insanlarla nasıl savaşırsın? Oysa Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Ben insanlar La İlahe İllallah deyinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum. Kim bu sozu soylerse o kimse İslam hukukunun dışında benden malını ve canını korumuş olur. (Haddi gerektirmeyen gunahlarının) hesabı ise Allah’a aittir’ buyurdu.
Ebu Bekir (Radiyallahu Anh):
−Allah’a yemin ederim ki, ben namaz ile zekat vermenin arasını ayıran kimselerle savaşırım. Cunku zekat malın uzerindeki bir haktır. Vallahi onlar Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e zekat olarak verdikleri dişi oğlağı bana vermezlerse, o dişi oğlağı vermeleri icin elbette onlarla savaşırım dedi.
Bunun uzerine Omer (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
−Vallahi bu savaş isteği Allah’ın Ebu Bekir (Radiyallahu Anh)’ın gonlunu acmasından başka bir şey değildi, ben bildim ki bu haktır.”
Buhari 1325, Muslim 20/32, Ebu Davud 1556, Nesei 2442, Tirmizi 2607, İbni Hibban 216, İbni Mende İman 215, Abdurrezzak 18718, Beyhaki 4/104, Ahmed 2/528
(2) Zekat Vermeyenlerin Gunahı!
(7) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Altın ve gumuşun zekat hakkını odemeyen sahipleri kıyamet gunu olduğunda, o altın ve gumuşleri kendileri icin ateşten levhalar haline getirilir ve cehennem ateşinde iyice kızdırılır. Sonra bu kızgın levhalarla onların boğru, alnı ve sırtı dağlanır. Levhalar soğudukca azap icin kızdırma tekrar iade olunur. Bu azap etme, miktarı elli bin sene olan bir gun icinde kullar arasındaki haklar odeninceye kadar devam eder. Neticede o kimseye ya cennete ya da cehenneme giden yol gosterilir’ buyurdu.
Sahabeler:
−Ya Rasulallah! Zekatı verilmeyen develerin durumu nedir denildiğinde, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Develerinden zekat hakkını odemeyen her deve sahibi de o hayvanlardaki haklardan biri de subaşlarına geldikleri gun sutlerinin sağılması, fakirlere ve yolculara icirilmesidir kıyamet gununde geniş ve duz bir araziye yatırılır. Develer en semiz oldukları halde ve onlardan bir tek yavru dahi eksiltilmeksizin hepsi ayaklarıyla onu ciğner ve ağızlarıyla da ısırırlar. Develerin sonuncusu ona uğrayıp gecince, baş tarafı o kimseye tekrar uğratılır. Bu azaplandırma, miktarı elli bin sene olan bir gun icinde kullar arasındaki haklar odeninceye kadar devam eder. Neticede o kimseye ya cennete ya da cehenneme giden yol gosterilir’ buyurdu.
Sahabeler:
−Ya Rasulallah! Zekatı verilmeyen sığır ve davarların durumu nedir denildiğinde, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Sığır ve davarlardan zekat hakkını odemeyen her sığır ve davar sahibi de geniş ve duz bir araziye yatırılır. Bu hayvanlardan hicbirini kaybetmeksizin ve iclerinde ne iki boynuzu kıvrık, ne boynuzsuz ve ne de boynuzu kırılmış olmaksızın hepsi tam ve duzgun boynuzlu olduğu halde o kimseyi toslayacak ve ayaklarıyla ciğneyecekler. Bu surunun baş tarafı onun uzerinden gectiğinde sonu tekrar geri dondurulur. Bu azaplandırma, miktarı elli bin sene olan bir gun icinde kullar arasındaki haklar odeninceye kadar devam eder. Neticede o kimseye ya cennete veya cehenneme giden yol gosterilir’ buyurdu.
Sahabeler:
−Ya Rasulallah! Zekatı verilmeyen atların durumu nedir denildiğinde, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Atlar uc kısımdır:
1) At bazı kimseler icin gunah,
2) Bazı kimseler icin bir perde,
3) Bazı kimseler icin de sırf hayırdır.
At kendisi icin gunah olan kimseye gelince o, atını gosteriş ovunup boburlenmek ve muslumanlara savaş icin besler. İşte bu at o kimse icin gunahtır. At kendi ihtiyacı icin bir perde olana gelince, o kimse atını Allah yolunda bağlar, sonra da gerek hayvanların sırtındaki Allah’ın hakkını cihat icin binmek veya bindirmek gerek muayyen Allah’ın hakkı olan sadakayı unutmaz. İşte bu at o kimse icin perdedir. At kendisi icin hayır olana gelince, o kimse atını muslumanların lehine Allah yolunda cihat maksadıyla bağlamıştır.
Atı bol otlu geniş bir cayırlıkta beslenirse, atın bu bol otlu cayırlıktan yediği bitkilerin sayısınca sahibi icin bircok haseneler yazılır. Atın gubre ve bevli icin de ona haseneler yazılır. Atın yuları kopsa şahlanarak bir veya iki yuksek tepeye raks ederek neşeyle koşsa, yerde tırnaklarının bıraktığı izleri ve gubreleri sayısınca sahibine Allah haseneler yazar. Hayvan bir nehre uğrayıp ondan icse sahibi sulamak istememiş olsa bile Allah o kimse icin atının ictiği su sayısınca haseneler yazar’ buyurdu.
Sahabeler:
−Ya Rasulallah! Zekatı verilmeyen eşeklerin durumu nedir denildiğinde, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Eşekler hakkında bana bir şey indirilmedi. Ancak bana her hukmu iceren, emsalsiz:
“...Her kim zerre miktarı bir hayır işlerse onu gorecek. Her kim zerre miktarı bir şer işlerse onu gorecektir.” Zilzal Suresi 78. ayeti indirildi’ buyurdu.”
Muslim 987/24, Ebu Davud 1658, Nesei 5/12, İbni Huzeyme 2252, İbni Hibban 3253, Beyhaki 4/119, Begavi 1562, Abdurrezzak 6858, Ahmed 2/262, 276, 383
(8) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Herkim Allah kendisine mal verir de o malın zekatını vermezse, kıyamet gununde zekatı verilmeyen mal, sahibi icin cok zehirli bir yılan şekline donuşur. Bu yılanın iki gozu ustunde iki nokta vardır. Bu azgın yılan kıyamet gununde mal sahibinin boynuna gerdanlık yapılır. Sonra yılan ağzı ile sahibinin cenesini iki tarafından yakalar. Sonra; ben senin cok sevdiğin malınım, ben senin hazinenim der’ buyurdu.
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) dedi ki:
Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
“Allah’ın kereminden kendilerine verdiğine cimrilik edenler, onu kendileri icin hayırlı sanmasınlar. Bilakis o kendileri icin şerlidir. Cimrilik ettikleri şeyler, kıyamet gunu boyunlarına dolandırılacaktır. Goklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah yaptıklarınızı haber alandır.” Âl-i İmran 180. ayeti okudu.”
Buhari 1329, Nesei 2481, Beyhaki 7/4, Begavi 1560
(9) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Deve sahibi devesinin zekat hakkını odemediği zaman, kıyamet gunu en kuvvetli ve besili haliyle sahibinin uzerine gelir, onu ayaklarıyla ciğner. Koyun sahibi koyunun zekatını vermediği zaman, kıyamet gunu en kuvvetli ve besili haliyle sahibinin uzerine gelir, onu ayaklarıyla ciğner ve boynuzlarıyla ona toslar.’
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) devamla:
‘Bu hayvanların haklarından biri de sutlerinin sağılması ve fakirlere ondan icirilmesidir. Hic biriniz kıyamet gunu zekatını odemediği davarı omzunda meler bir halde;
–Ya Muhammed! bana yardım et diyerek yanıma gelmesin. Cunku o vakit ben ona, ben senin icin bir şey yapmaya malik değilim, ben sana bu gunu tebliğ etmiştim derim. Sizden hic kimse zekatını vermediği devesi omzunda boğurur bir halde;
–Ya Muhammed, bana yardım et diyerek yanıma gelmesin. Cunku o vakit ben ona, ben senin icin bir şey yapmaya malik değilim, ben sana bu gunu tebliğ etmiştim derim’ buyurdu.”
Buhari 1328, Nesei 2447
(10) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat ettiği zaman Ebu Bekir (Radiyallahu Anh) halife oldu. Arap kabilelerinden bazıları kufre donup irtidat ettiler. Ebu Bekir (Radiyallahu Anh) onlara karşı ordu gondermeye başladığında Omer (Radiyallahu Anh), Ebu Bekir (Radiyallahu Anh)’a şoyle dedi:
−Sen bu insanlarla nasıl savaşırsın? Oysa Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Ben insanlar La İlahe İllallah deyinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum. Kim bu sozu soylerse o kimse İslam hukukunun dışında benden malını ve canını korumuş olur. (Haddi gerektirmeyen gunahlarının) hesabı ise Allah’a aittir’ buyurdu.
Ebu Bekir (Radiyallahu Anh):
−Allah’a yemin ederim ki, ben namaz ile zekat vermenin arasını ayıran kimselerle savaşırım. Cunku zekat malın uzerindeki bir haktır. Vallahi onlar Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e zekat olarak verdikleri dişi oğlağı bana vermezlerse, o dişi oğlağı vermeleri icin elbette onlarla savaşırım dedi.
Bunun uzerine Omer (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
−Vallahi bu savaş isteği Allah’ın Ebu Bekir (Radiyallahu Anh)’ın gonlunu acmasından başka bir şey değildi, ben bildim ki bu haktır.”
Buhari 1325, Muslim 20/32, Ebu Davud 1556, Nesei 2442, Tirmizi 2607, İbni Hibban 216, İbni Mende İman 215, Abdurrezzak 18718, Beyhaki 4/104, Ahmed 2/528
__________________