Değerli kardeşimiz;
İslam Dini, her sahada olduğu gibi evlilik konusunda da ince eleyip sık dokumaktadır. Cunku aile, İslam toplumunun can damarı, sarsılmaz temeli ve koşe taşı konumundadır. Aile yapısı ne kadar sağlam olursa, toplum o denli sağlam ve sağlıklı olur. Ailenin temel taşları, dikili direkleri ise anne ve babadır.

Ailenin oluşumunda en onemli oğe, eş secimidir. Kadın olsun erkek olsun eş secimi, muminlerin en cok dikkat etmeleri gereken hususların başında gelmektedir İşte bu nedenle; Hz. Peygamber (asm) şoyle buyurmuştur İslam, evliliğin uzun omurlu olması icin iyi bir eş seciminin yapılmasını esas alır. Yuvanın huzur, uyum, mutluluk ve karşılıklı guvene dayanan prensipler uzerine bina edilmesi icin, bu yuvada din unsurunun on planda olması gerekir. Cunku din unsuru, insan yaşlandıkca artar, guzelleşir, gelişir ve bağları kuvvetlendirir. Oysa zenginlik, guzellik, soy-sop gibi unsurlar, hem gecici hem de insanın kibrini artırdığı icin, huzursuzluğun temel nedeni sayılmaktadır Dindar eş secimi, mutluluk ve bir anlamda da ebedi kurtuluş secimi demektir. Cunku birbirlerine manevi destek veren eşler birbirlerini haramdan korudukları gibi, Allah'ın rızasını kazanma hususunda da teşvikci olurlar.

Bediuzzaman Hazretleri, bu meseleye temas ederken, “Şer'an koca, karıya kufuv olmalı, yani, birbirine munasip olmalı. Bu kufuv ve denk olmak, en muhimi, diyanet noktasındadır.” der. (Lem'alar)

Ustad Hazretlerine gore bu saadet kurumunda kadın ve erkek dindarlıkta, guzel ahlÂkta ve Allah korkusunda birbirine denk olmalıdırlar. Ebedî hayatta eşini kaybetmemek icin, eşinin dindarlığını ornek alan ve eşini dindarlığı ve guzel ahlÂkı icin seven erkek, dunya-Âhiret elemsiz mutluluğu yakalamış demektir. Kocasının dindarlığına bakıp, ebedî hayatta kocasını kaybetmemek icin Allah korkusuna ve takvÂya giren kadın da bahtiyardır, ebedî mutluluğa ulaşmış demektir.

Yoksa, saliha kadınını ebedî kaybettirecek sefÂhette ve kotu davranışlarda bulunan erkek kendisine yazık etmiş olur. Kadın da, Allah korkusunu yaşamaya calışan kocasının izinden gitmemesi sebebiyle, o ebedî arkadaşını kaybederse kendisine yazık eder. Kadın ve erkek ise birbirinin fısklarını, gunahlarını ve kotu davranışlarını taklit ediyorlar ve boylece birbirini ateşe atıyorlarsa, sevgilerine, aşklarına ve mutluluklarına binlerce defa yazık etmiş olurlar.

Eşinin maddî ve fizikî guzelliğinden ziyÂde, huy ve ahlÂk guzelliğine, şefkatin madeni ve Rahmetin hediyesi oluşuna sevgisini bağlayan bir erkeğin, eşinden aynı derecede sevgi ve hurmet goreceğini bildiren Said Nursî Hazretleri, bu karşılıklı hurmet ve muhabbetin her iki taraf yaşlandıkca ve cirkinleştikce artacağını, boylece dunya hayatının da bir mutluluk yumağına doneceğini, yoksa yalnızca sûret guzelliğine bağlanan bir sevginin cok gecmeden bozulacağını ve yerini gecimsizliklere bırakacağını haber verir.(Sozler)

Ustad Bediuzzaman’ın ifÂdesiyle, eşini latîf şefkatine, guzel hasletine, guzel huyuna ve guzel ahlÂkına dayalı olarak sevmenin ve boylece eşini gunahlara girmekten korumanın Âhiretteki neticesi ise, Rahîm-i Mutlak tarafından ebedî Cennette hûrilerden daha guzel, daha alımlı ve daha cÂzibedÂr bir fizikî ve ruhî guzellikle eşinin kendisine ebedî bir eş, latîf bir dost, guzel bir arkadaş ve sÂdık bir sevgili olarak verilmesidir.

Selam ve dua ile...
__________________