İslamda Eğlence ve Yarışmaların Hukmu
İslĂ‚mda meşru sayılan eğlenceler mubahtır. Oyun ve eğlence denilen birtakım zararlı ve faydasız eğlenceler ise caiz değildir. Bunların bir kısmı haramdır. Bir kısmı da harama yakın mekruhtur. Bunlar aslında boş şeylerdir. İnsanın hayatı ise cok kıymetlidir, daima yararlı şeylerde harcanmalıdır. Zararlı ve faydasız şeylere harcanması doğru olmaz.
Ornek: Kumar oyunu haramdır. Cunku bunun zararı herkesce bilinen şeydir. Kumar yuzunden kurtuluşa eren kimse gosterilemez. Fakat kumar yuzunden helĂ‚k olmuş, perişan olmuş, acı ve kederler icine duşmuş binlerce insan ve aile gosterilebilir.
Tavla, satranc gibi oyunlar harama yakın mekruhtur. Bunlar kıymetli zamanın kaybolmasına sebep ve kumara itici olacağı icin, iyi şeyler değildir.
Hazreti Osman (Radıyallahu Anh) bir kere de minber uzerinde şoyle buyurmuştur: "Ey insanlar! Ben sizinle bu tavla hakkında konuşmuştum, fakat yine sizin o aleti evlerinizden cıkarttığınızı zannetmiyorum, Vallahi bir odun demeti toplatıp ta evlerinde tavla bulunanlara gonderip ocaklarını başlarına yakmayı kastettim." (Beyhakî, Sunen-i Kubra, No:20956,10/364)
Ebu Musa el Eşari (Radıyallahu Anh) dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyurmuştur: "O haksız yere nasip cıkaran yazılı zarlardan sakının, cunku onlar (la oynamak) kumardandır (bir rivayette de acem kumarıdır)." (İbni Ebî Hatim, No:6745, 4/1196, Ahmed İbni Hanbel, Musned, No:4263, 2/156, Beyhakî, Şuabu'l-İman:6501, 5/238, Sunen-i Kubra, No:20954, 10/364, İbni Ebid Dunya, Mevsû 'a, Zemmu 'l-MelĂ‚hî, 1/81)
Buyuk İslam Fıkıhcısı İbni Abidin meşhur eserinde buyuruyor ki "Oyun ile vakit gecirmek, tavla, 14 taş ve benzeri oyunlar tahrimen mekruhtur. Bunlar, para ile, mal ile yapılırsa kumar olur, haram olur." [R. Muhtar c.5, s.253]
Yalnız İmam Şafiî Hazretleri, bir rivayete gore de İmam Ebû Yusuf Hazretleri satrancın mubah olduğunu soylemişlerdir. Fakat satrancın bu mubah gorulmesi, kumar şeklinde oynanmadığı ve bir vacibi terke sebeb olmadığı takdirdedir. Değilse, ittifakla haramdır.
Bir hadis-i şerife gore:"Uc oyundan başka diğer butun oyunlar (eğlenceler) muslumana haramdır. Bu uc şey, ailesi ile eğlenmesi, atını eğitmesi ve oku ile yarışmasıdır."(Tirmizî, fedĂ‚ilu'I-cihĂ‚d 11; Ibn MĂ‚ce, cihĂ‚d 19; DĂ‚rimî cihĂ‚d 14; Musned IV/144,148)
Rasûlullah Efendimiz (s.a.s.) kendileri de hanımlarıyla şakalaşmış ve koşu yarışı bile yapmıştır. MeselĂ‚ Aişe validemizle yarışmasında bir keresinde Aişe validemiz onu gecmiş, bir sure sonra tekrar yarışmalarında ise Aişe validemizin biraz şişmanlaması sebebiyle Rasûlullah Efendimiz ona gecmiş ve "eh, bir sen, bir ben" diye lĂ‚tife yapmışlardır. (294 Ebû DĂ‚vûd, cihĂ‚d 68; ibn MĂ‚ce, nikĂ‚h 50; Musned VI/39,129,182, 261, 280)
Bunlar yararlı olan meşru eğlencelerdir. Aile ile eğlence, aile hayatının bir muhabbet ve neş'e icinde devamını sağlar. Binek atlarını terbiye edip savaşa hazırlamak ve silĂ‚h eğitimi gormek islĂ‚m yurdunun korunması icin cok gerekli bir hizmettir. Bu onemli yararlarından dolayı bunlar caiz bulunmuştur.
Boş bir eğlence ve kumar maksadı olmaksızın savaş icin spor ve kuvvet kazanmak icin yapılan birtakım yarışmalar caizdir. Bunlarla yararlı bir gayeye ulaşmak imkĂ‚nı elde edileceği icin, bunlar oyun ve eğlence sayılmazlar. Bunlar birer alışma ve cihad icin hazırlıktır. Gureşler; silĂ‚h atmalar, piyade ve binitli olarak yapılan yarışmalar hep bu kısımdandır. Bu yarışmalara katılanlara mukĂ‚fat olarak para ve hediye verilmesi caizdir. Bunlar cihad yapmaya bir hazırlık ve teşviktir.

"Eğlence" kelimesinin Arapca karşılığı olan "lehv"; Ă‚hiret amellerinden insanı alıkoyan eğlenceler demektir. Kur'Ă‚n-ı Kerîm'de dunya hayatının ancak bir oyun ve eğlence (lehv) den ibaret olduğu bildirilmiştir.
Âhiret amelleri; Ă‚hirette kurtuluşumuzu sağlayacak, cehennem azĂ‚bından bizi koruyacak amellerdir: HelĂ‚li-haramı gozetmek, Allah'ın rızasını kazanmak icin devamlı gayret icinde olmak; peygamberimizin şefĂ‚atine nĂ‚il olmak icin onun sunnetine uymak; mu'minleri Allah icin sevmek, kĂ‚firlere Allah icin duşman olmak; muslumanların guclenmesi, duşmanlarına galip gelmesi icin cihad etmek...
Butun bu işler ve muslumanların bugun icinde bulundukları zayıf durum cok calışmayı gerektirmektedir. Bunun icin muslumanın boşa gecirecek hic vakti yoktur.
Allah, dunya ve icindekileri kulları icin yaratmıştır. Mu'min olsun olmasın butun insanlar dunya nimetlerinden istifade ederler. Mu'min olanlar bu nimetlere şukrederek Ă‚hiret hayatını da kazanmış olurlar. Onun icin iki dunya saĂ‚deti mu'minler icindir: "Onlardan kimi de, ‚Rabbimiz bize dunyada da guzellik ver, Ă‚hirette de guzellik ver; bizi ateş azabından koru ‚ der" (el-Bakara, 2/201). Mu'min olmayanlar nimetin sahibini tanımadıkları icin O'na şukretmezler; helĂ‚l-haram gozetmezler. Onların Ă‚hiretten nasipleri yoktur: "Insanlardan kimi, Rabbimiz, bize dunyada ver, der; onun Ă‚hirette bir payı yoktur" (el-Bakara, 2/200). Onlara gore: "Bu dunyaya bir defa gelinir, herkes gonlunce yaşamalıdır; yemeli, icmeli, eğlenmeli, gulup oynamalı zevk ve sefa etmelidir. " Bunları CenĂ‚b-ı Hak şoyle tasvir ediyor: "İnkĂ‚r edenler ise (dunya hayatından biraz) zevklenirler, hayvanların yediği gibi yerler, (sonunda) yerleri ateştir."
[/B]
KAYNAK : Yusuf KERİMOĞLU-Emanet ve Ehliyet
__________________