Konu
:
Selamlaşma Ne Guzeldir(ESSELÂMU ALEYKUM VE RAHMETULLÂHU VE BEREKÂTUHU)
08-09-2019, 17:00:11
#0
NoProblem
Açýk Profil bilgileri
Özel Mesaj Gönder
NoProblem tarafýndan gönderilen tüm mesajlarý bul
NoProblem'ý arkadaþ olarak ekle
“Bir selÂmla selÂmlandığınızda, siz ondan daha guzeliyle selÂm verin ya da aynıyla karşılık verin...” (Nisa Suresi, 86)
“Tatlı dilli olmak, selÂmlaşmak ve yemek yedirmek, Cennete goturur.” (Hakim)
SelÂmun aleykum diye selÂm vermek caiz ise de esselÂmu aleykum demek daha iyidir. SelÂmun aleykum denince, ve aleykum selÂm demek farzdır. EsselÂmu aleykum denince de, Ve aleykumusselÂm denir. Her ikisinde de “ve” harfini soylemelidir! (Ve aleykum…) deki “ve”, (dahi) manasındadır. Yani, (Allah(c.c.)'ın selÂmı bizim uzerimize olduğu gibi, sizin de uzerinize olsun!) demektir. Sadece (aleykum selÂm) ise, sanki (selÂm bize değil size olsun) gibi uygunsuz bir manaya gelebilir.
SelÂm terimi Arapca “selime” kokunden bir mastar olup, sozlukte; maddî ve manevî sıkıntılardan kurtulmak, barış ve esenliğe kavuşmak demektir, “es-selÂmu”, isim olarak ise; selÂm, selÂmet, sulh ve guven anlamına gelir. Bir fıkıh terimi olarak selÂm; karşılaşan iki muslumanın birbirine yaptıkları dua cumlesinden ibarettir. SelÂm veren “es-selÂmu aleykum (Allah'ın selÂmı sizin uzerinize olsun)” der selÂmı alan ise “vealeykumu's-selÂm ve rahmetullah (Allah'ın selÂmı ve rahmeti sizin uzerinize olsun)” diyerek ilaveli duada bulunur. ”SelÂm” aynı zamanda Cenab-ı Hakkın doksan dokuz guzel isimlerinden birisidir.
Yahudilerin Peygambere selamı
Yahudiler Medine doneminde Hz. Peygamberle karşılaşınca “Sana olum olsun” anlamına gelen “Es-samu aleyke” şeklinde selÂm veriyorlardı. Hz. Peygamber onların bu kaba selÂmlarına “aleykum “size olsun” diye cevap vermekle yetinir, edepli ve yumuşak tavrını değiştirmezdi. Bu arada inen bir ayetle yahudilerin bu tavrı kınandı ve onların cehenneme girecekleri bildirildi. (Mucadele, 58/8.)
Hz. Peygamberin ve ashab-ı kiramın birbirleriyle “es-selÂmu aleyke veya es-selÂmu aleykum (Allah'ın selÂmı sana veya size olsun)” sozlerini kullanarak selÂm verdikleri tevatur derecesine ulaşan hadislerle sabittir. (Buharî, İsti'zan, 1,3, 28; Muslim, Edeb, 37)
Allah-û Teala, Adem(a.s)'ı yarattığında, ona; “git, meleklere selÂm ver, nasıl selÂm alacaklarını dinle, bu senin ve neslinin selÂmlaşma orneği olacaktır” dedi. Bunun uzerine Adem (as) meleklere; “es-selÂmu aleykum (Allah'ın selÂmı size olsun)” dedi. Onlar da; “es-selÂmu aleyke ve rahmetullah (Allah'ın selÂmı ve rahmeti sana olsun)” diyerek karşılık verdiler. (Buharî, Halku Adem, 2, IV, 102) SelÂm başta belirtme takısı olmaksızın “selÂmun aleykum” şeklinde de ifade edilebilir. (Buharî, İsti'zan, 9)
Duaya en guzeliyle mukabele et
SelÂmı vermek sunnet, almak farzdır. Cunku ayette, “size selÂm verilince, ona ondan daha guzeli ile veya aynı ile karşılık verin” buyurulmuştur. Diğer yandan Allah'ın Rasulu, Muslumanın Musluman uzerindeki haklarını sayarken, ilkinin verilen selÂmı almak olduğunu belirtmiştir. (İbn Mace, Cenaiz, 1)
SelÂmın İslÂm toplumunda yaygınlaştırılmasını emreden Allah elcisi, bir hadisinde bunun toplumsal sonucunu şoyle acıklamıştır:
“Ruhumu kudret elinde tutan Allah'a yemin olsun ki, siz iman etmedikce cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikce de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir ameli size haber vereyim mi? Aranızda selÂmı yayınız.” (Muslim, iman, 93; Ebu Davud, Edeb, 131)
Muslumana yakışan davranış
SelÂmlaşmada kullanılan “Merhaba” sozu, bir yere selÂm vererek girip oturduktan sonra orada bulunanların yeni gelen kimseye “hoş geldin, burada bizden birisin, emniyettesin, rahat ol, serbest ol” anlamındaki hoşca dileklerini ifade etmek icin kullanılmaktadır. Muslumana yakışan Peygamber Efendimizin getirdiği selÂmlaşma şekline ve adabına uymaktır. İki cihanın serveri, Allah'ın sevgili Rasulu'nun selÂmı uzerinize olsun.
SELÂMLAŞMA ÂDÂBI
SelÂmı iade etmeye (almaya) hukmen ve hakikaten aciz kimselere selÂm vermemelidir. Muslumanların selÂmlaşmasında; once, kucuk buyuğe, zengin fakire, şehirli koyluye, arkadan gelen onde olana, vasıtada olan yaya yuruyene, ayakta olan oturana, az olanlar cok olanlara, efendi hizmetcisine, baba oğluna, ana kızına selÂm verir. SelÂmı rutbe ve nimeti cok olan once verir. Nitekim Mi'rac gecesinde once Allah-û Teala, Peygamber Efendimize selÂm vermiştir. “Es-SelÂmu aleyke eyyuhe'n-nebiyyu ve rahmetullahi ve berekatuh” Aynı yaştaki ve derecedeki insanlardan hangisi daha once selÂm verirse sevap ve ecir yonunden o kazanclı cıkar. Hadisi şerifte “İnsanların Allah katında en makbulu ve O'na en yakın olanı once selÂm verendir” buyrulmaktadır. (Ebu Davut, Edep, 144- 5197) Kur'an-ı Kerim'de 37 ayeti kerimede selÂm ve selÂmet kelimeleri zikredilmiştir. Allah-û Teala 12 mevzuda mu'minleri selÂmlamıştır. (Elmalı, Hak Dini Kur'an Dili, c.2, 1409 10)
__________________