
İnsanlar sırat koprusunden gecerken iki kısma ayrılacaklardır. Bir kısmına sadece ayak başparmağını gosterecek kadar bir nur verilir. Nuru onunu aydınlatınca bir adım atar, sonunce durur.
Bir ayağı suruklenir, bir ayağı bir yere takılır. Kopruyu gecene kadar yanlarına cehennem ateşi dokunur. Bazıları kopruyu bu şekilde de gecemez. Onun uzerinde yururken, demir kancalar onu yakalayıp cehenneme cekerler.
Hatta bazıları ayağını atar atmaz cehenneme duşerler. Cehennem icinde feryad-u figan ederler.
Bir kısmına ise, onunu aydınlatmak icin dağlar gibi ya da hurma ağacı buyukluğunde ya da bundan daha az bir nur verilir. Bunlar, dunyadaki amelleri, karşılığında verilen o nurlarının miktarına gore sırat koprusunu suratle gecerler.
Kimisi goz acıp kapayacak kadar bir zamanda, kimisi şimşek gibi, kimisi bulut gibi, kimisi yıldızın kayması gibi, kimisi ruzgar gibi, kimisi atın koşuşu gibi, kimisi de yaya olarak yuruyen bir insanın suratinde sırat koprusunu gecerler.
Bunlar kancalara ve dikenlere takılmazlar, cehennem ateşine duşmezler.
Ey nefsim! Akıllı olan bir kimse gibi, sırat koprusunden gecmenin dehşetini goz onune getir ve onu iyice duşun.
Dunya ile sarhoş olan bir kişinin yapacağı şe-kilde, bu anlattıklarımızı sanki duymadın, okumadın gibi olma... Ey nefsim! Eğer sen dunya muhabbetiyle, keyf-u sefasıyla sarhoş değilsen ve aklın yerinde ise, bu ikisinden kendine faydalı ve selametli olanı sec.
Eğer sana dağlar gibi bir nur verilmesini, sırat koprusunu şimşek gibi, bir yıldızın kayması gibi ya da ruzgar gibi gecmeyi istiyorsan, kancalara takılmamayı ve cehennem ateşine duşmemeyi istiyorsan, soylediğimiz programa uy ve Allah-u Zulcelal'e itaat et!..
__________________