İster insan, ister hayvan olsun bir canlının yaşamını sağlıklı bir şekilde surdurebilmesi icin koruyucu hekimlik onemli bir faktordur. Canlının yaşamını tehlikeye sokabilecek veya kalıcı arazlar oluşturabilecek bazı hastalıkları daha ortaya cıkmadan onlemek, bu hastalıkların oluştuktan sonraki tedavisinden daha fazla onem taşır. Bir cok viral veya bakteriyel hastalığa karşı geliştirilen aşılar cok uzun zamandır koruyucu hekimlikte kullanılmaktadır. Bu nedenle aşılar, koruyucu hekimliğin en onemli silahlarından biri sayılabilir. Ornek vermek gerekirse, bir cok ulkede buyuk tehdit oluşturan ve binlerce insan ve hayvanın olumune neden olan kuduz, bugun koruyucu hekimlik ve kuduza karşı geliştirilen aşılar sayesinde onemini yitirmiştir.

Aşılama Oncesi Dikkat Edilmesi Gerekenler

Aşılar sağlıklı olan kopeklere uygulanmalıdır.
İc ve dış paraziti bulunan kopeklere aşı uygulanmamalıdır. Aşılanacak hayvanlar parazitlerden arındırılmışolmalıdır.
Aşılanacak yavru ve yetişkin kopeklerin vucut sıcaklığı normal ( 38-39.5 °C ) sınırlar icinde olmalıdır.
Ateşin yuksek olması vucutta bir enfeksiyon olduğunun gostergesidir. Boyle durumlarda oncelikle ateşin (enfeksiyonun) nedeni bulunmalı, tedavi edilmeli ve daha sonra aşılamalara başlanmalıdır.
Aşılanacak hayvanlara en az bir hafta oncesinden kortikosteroid (kortizon) turu ilaclardan biri yapılmamış olmalıdır.
Eğer kopeğin devam eden bir tedavisi var ise tedavi bitimi ve bir sure sonrasına kadar aşıları ertelenebilir. Bu veteriner hekiminizin karar vereceği bir konudur.
Hamile kopeklere aşı uygulanmamalıdır. Bu donemdeki aşı uygulamaları kopeğinize ekstra stres yuklenmesine neden olacaktır.
Oestrustaki (kızgınlıkta olan) kopeklere aşı uygulanmamalı, donemi bitinceye kadar aşıları ertelenmelidir.
İster yavru, ister yetişkin olsun aşılamadan 2 gun once ve 2 gun sonrasında yıkama yapılmamalıdır.
Kopeğinizin aşı programı, sağlık durumu gozonune alınarak veteriner hekiminiz tarafından en uygun şekilde hazırlanacaktır. Aşılama icin veteriner hekiminizin uygun gorduğu programı aksatmadan ve tarihlerine uyarak yerine getirmeniz yavrunuzun sağlığı acısından onemlidir. Bir iki gunluk gecikmeler yavrunuzun sağlığını cok etkilemeyebilir fakat daha uzun zamanlı gecikmelerin risk faktorlerini arttıracağı unutulmamalıdır.



Aşılama oncesi yavrularda ozellikle dikkat edilmesi gerekenler

Aşılamaya başlanma zamanının belirlenmesi onemli bir noktadır. Aşılamalara yavru 6-7 haftalık olduğunda başlanmalıdır. Daha erken donemde başlanılacak aşı uygulamaları, istenilen bağışıklık seviyesinin sağlanmasında yetersiz kalacaktır. Bunun nedeni de yavrunun anneden aldığı maternal antikorlardır.
Aşılanacak kopekler stres oluşturacak etkenlerden uzak tutulmuş olmalıdır.Bu yuzden yavru size geldikten sonra aşılamalara başlamak icin 4-5 gun beklemekte yarar vardır. Bu surec icersinde yavru hem size hem de başlangıcta onun icin yabancı olan ev ortamına alışmak icin fırsat bulacaktır. Ayrıca bu 4-5 gunluk donem size yavrunun herhangi bir hastalığı olup olmadığını izleme imkanı da verecektir. Aşılama oncesi yavrulara iyi bir bakım ve beslenme uygulanmalıdır.
Yavru kopekler ilk aşılamaya başlanmadan once dışkı tahlili yapılarak parazit varlığı yonunden incelenmelidir. Yapılan muayene sonucu parazite rastlanırsa yavru once parazitlerden arındırılmalı, daha sonra aşılarına başlanmalıdır.
Yavruların 4-6 haftalık yaştan başlayarak aşılama serileri tamamlanıncaya kadar gecen surede cevredeki diğer hayvanlardan izole edilmesi gerekmektedir. Ayrıca aşılamalar bitene kadar yavrular dışarı cıkartılmamalı ve dışarda gezdirilmemelidir.
Eğer izolasyon mumkun değilse, kopek sahipleri yavruları, cok sayıda kopeğin bir araya geldiği parklar, dinlenme alanları gibi yerlerden uzak tutarak, yavrularının hastalığa yakalanması ihtimalini minimuma indirmelidirler.
Yavrular aşılama bitene kadar yıkanmamalıdır. Cunku yavrularda bağışıklık daha henuz tam olarak gelişmediğinden yapılacak yıkama, yavrunun direncini kıracak ve hastalıklara karşı duyarlı hale getirecektir. Bu donemde eğer gerekiyorsa temizlik işlemi icin kuru şampuanlar kullanılmalıdır.
Yavru aşılarının bittiği donemden sonra yapılacak olan aşı uygulamalarından (tekrar aşılar) bir hafta oncesine ve aşıdan bir hafta sonrasına kadar kopeğinize banyo yaptırmayın. Yeni banyo yapmış hayvanlara aşı yapmak birtakım olumsuzluklara (ateş, keyifsizlik…) yol acabilmektedir.
Kopeğinizi yavru aşılamaları bittikten bir hafta sonra dışarı cıkarmaya başlayabilirsiniz.

Aşılamaya Rağmen Bağışıklığın Oluşmaması

Yavrularda aşı hatalarının (istenilen bağışıklığın sağlanamaması, yetersiz bağışıklık) en yaygın sebebi, bağışıklığın gelişimi sırasında yavrunun vucudunda bulunan maternal antikorların etkisidir. Maternal antikorlar yavrularda aktif bağışıklık yanıtının oluşabilmesinden once aşı da varolan virusu (antijen) notralize eder ve yavrunun immun yanıtını baskılar. Yani vucudun hastalıklara karşı bağışıklık oluşturmasını engeller. Yavrular maternal antikorları yavru zarları ve kolostrum aracılığıyla anneden alırlar. Bu nedenle ilk gunlerde yavrunun vucudunda antikor seviyesi yuksektir. Ortalama olarak her 10 gunde bir yavrunun antikor seviyesi, maternal antikorlar yenilenemediğinden dolayı belli oranda azalır. Yavrular 6-7 haftalık olduklarında ise maternal antikorların seviyesi, oluşabilecek enfeksiyonlara karşı yavruları koruyabilecek gucte değildir. Bu nedenle aşılamalara 6-7 haftalık yaşta başlanması, maternal antikorların aşı uzerindeki etkisini kaybetmesinden dolayı bağışıklığın yeterli duzeyde oluşmasını sağlar. Ancak aynı turun değişik bireylerinde meydana gelen bağışıklık seviyelerinin farklı olabilmesi, bireysel faktorlerin de bağışıklıkta rolu olduğunu gostermektedir. Bu farklılıklar antikor oluşumunun genetik kontrol altında bulunmasından ileri gelmektedir.
Yapılan aşılamalar yavrunun hastalıklara karşı bağışık hale gelmesinde yeterliymiş gibi gorunse de, yavrunun antikor seviyesi bilinmediği surece aşılamayla bağışıklığın ilişkisini kurmak hemen hemen imkansızdır. Bir yavruda yeterli bağışıklığın oluşup oluşmadığını ve immunite (bağışıklık) boşluğunun ne zaman oluştuğunu saptamak icin yavrudan serum orneği alınmalı ve hemaglutinasyon inhibisyon adı verilen testle antikor seviyesi olculmelidir. Ancak, laboratuvar masraflarından ve her test icin harcanan zamandan dolayı bu metod pahalıdır ve ayrıca, her zaman bu işlemi uygulayabilmek de mumkun olmayabilir. Bu nedenle aktif bağışıklığın sağlandığından emin olmak icin, 6-7 haftalıkken başlayıp 15-20 haftalık yaşta biten 1-3 haftalık aralarla yapılan seri aşılama programı uygulanmalıdır. Seri aşılama, yavruların mumkun olan en erken zamanda aktif bağışıklıkla korunmalarını sağlayacaktır.
Tum bunların dışında aşılamalar sonucu yeterli bağışıklığın sağlanamamasının nedenleri olarak şunları sayabiliriz;
Aşıların tecrubesiz kişiler tarafından yapılması
Uygun şekilde doze edilememesi
Aşının uygun olmayan koşullarda (aşılar +2 - +8 °C’de muhafaza edilmelidir) saklanması
İcerdiği antijen miktarı
Kopeklerin tam sağlıklı değilken aşı yapılması
Aşının yapılış şekli
Son kullanma tarihi gecmiş aşıların kullanılması
Gereken aşı miktarının verilmemesi
Aşılamadan sonra kopeklerin ceşitli stres faktorlerine maruz kalmaları.

Aşıların Kullanım Amacları

Aşılar; vucuda verildiğinde, bağışıklık sistemini uyararak hastalıklara karşı spesifik aktif bir bağışıklık oluşturan ve bu yolla canlının korunmasını sağlayan biyolojik maddelerdir.

Bağışıklık ise; vucuda giren veya verilen mikroorganizma, protein ve bu gibi yabancı maddelere karşı vucudun butun savunma sistemleri ile karşı koyması, direnc gostermesi ve kendini korumasıdır. Vucuda giren bu yabancı maddelerin neden olduğu hastalıklar atlatıldıktan sonra hayvanlarda bu hastalıklara karşı doğal bir direnc oluşur. Yani diğer bir deyişle bağışıklık şekillenir.
Aşılar genellikle, koruyucu amacla kullanılır. Aşılama; hastalıklarla karşılaşması muhtemel olan hayvanları, o hastalığa karşı korumak icin daha onceden aşılamak suretiyle bağışık kılma işlemidir. Anneye yapılmış aşıların da yavru uzerinde koruyucu ozelliği vardır. Yapılan araştırmalar yavruların, gebelik donemlerinde yavru zarları aracılığıyla bir miktar immunglobulini (bağışıklık oluşumunu sağlayan maddeler) anneden aldığını ortaya koymaktadır. Yeni doğmuş yavrular bağışıklık sistemleri gelişim halinde olduğundan, humoral ve hucresel bağışıklığı aktif olarak tam anlamıyla oluşturma yeteneğinde değillerdir. Bu nedenle eğer anne doğumdan uygun bir sure once aşılanırsa kendi korunma maddelerini yavrularına gecirebilir. Boylece yeni doğmuş yavrularda acil korunma sağlanmış olur.

Ayrıca yavruların bağışıklık sistemlerinin gelişmesinde, anneden emilen kolostrum miktarı ve kolostrumdan alınan immunglobulin miktarı da buyuk onem taşımaktadır. Yavrular ilk pasif bağışıklığı anneden aldıkları kolostrum aracılığı ile kazanırlar. Kopek yavrularında tespit edilen maternal antikorların %90’ı kolostrumdan gelmektedir. İyi beslenmemiş ya da yoğun şekilde paraziti bulunan anneler daha az kolostrum uretir. Tecrubesiz anneler yavrularının yeterli meme emmesine izin vermeyebilir. Zayıf yavrular kuvvetli ememez ya da daha guclu olan diğer yavrularla rekabet etme durumunda kalır ve daha az kolostrum tuketirler. Boylelikle pek cok hastalığa karşı daha duşuk antikor seviyesine sahip olurlar. Yani yeterli bağışıklık oluşamadığından dolayı yavrular hastalıklara karşı duyarlı hale gelirler. Doğumdan sonra vucut ısısı duşuk olan yavrular, normal vucut sıcaklığını koruyabilen yavrulara oranla daha az antikor absorbe ederler. Sonuc olarak, yavruların kendileri icin kritik oneme sahip maternal antikorları yeterli miktarda almasını ve absorbe etmesini sağlayacak uygun bakım ve besleme cok onemlidir.

Bir batında doğan yavruların pasif antikor seviyeleri, yavruların doğum sıralaması ve annenin emzirme eğilimlerine bağlı olarak cok değişiklik gosterir. Maternal antikorlar belirli duzeylerde koruma sağlar. Ancak her yavrunun yaşamının bir doneminde, maternal antikorların enfeksiyonlara karşı yeterli koruma sağlayamadığı, fakat aktif bağışıklık oluşumunu engellediği bir zaman dilimi soz konusudur. Kopek yavrularının enfeksiyonlara karşı acık oldukları ama aşı tarafından korunamadıkları bu durum, 2 haftadan 8 haftaya kadar suren bir immunite boşluğuna neden olur. Yavru kopeklerde gozlenen aşı yetersizliklerinin hemen hepsi bu immunite boşluğu esnasında enfeksiyona maruz kalmaları sonucunda oluşur.

Aşılar bazen bir enfeksiyonun devamı esnasında da kullanılabilir. Boyle bir uygulama, enfeksiyonla karşılaşma ihtimali olan yavruları korumak veya enfekte olmuşları tedavi etmek amacıyla yapılır. Ornek vermek gerekirse; kuduzdaki aşılama yontemi tedaviye yoneliktir.

Kopeklerde Uygulanması Gereken Aşılar

Karma Aşılar

Karma aşılar DHPPI, DHPPI+L, DP, CPV/CV gibi değişik formlarda ve iceriklerde hazırlanmış olup, bugun ulkemizde veteriner hekimler tarafından kullanılmaktadır. Bu harfler, aşının kopeğinizi bağışık kıldığı hastalıkların baş harflerini gostermektedir. Bu hastalıklar ozellikle kucuk yaştaki yavrular icin riskli olan hastalıklardır. Yavrunuzun sağlık durumuna gore bu aşılardan en uygun olanı veteriner hekiminiz tarafından uygulanacaktır.

Bir hayvanın bir defada birkac hastalığa karşı bağışık kılınması, genellikle uygulanan elverişli bir yontemdir. İcinde birkac hastalığa karşı bağışıklık oluşturacak maddeleri iceren aşılar bir tek doz halinde verildiklerinde, hepsine karşı arzulanan direnci oluşturacak bir tepki meydana getirirler. Karma aşılar, kopeğinizi Genclik hastalığı (Distemper), Hepatit, Parainfluenza, Adenovirus tip 1 ve tip 2, Parvovirus, Coronavirus gibi viral ve Leptospırosis gibi bakteriyel hastalıklara karşı koruyacaktır. Bu hastalıklar yavru icin olumcul olabilir, fakat uygun bir aşı programı ile kolaylıkla engellenebilirler.
Kopek Genclik Hastalığı (Distemper)
Kopekler başta olmak uzere coğu etcilleri etkileyen, hızlı bir gelişim devresi ve seyir seyreden, solunum sisteminde, sindirim sisteminde ve sinir sisteminde bozukluklar oluşturan cok bulaşıcı viral bir hastalıktır. Kopek viral hastalıkları arasında en yuksek olum oranına (kuduz haric) sahip olanıdır. Hastalık genellikle 3-12 aylık kopeklerde gorulur ve yuksek ateşle seyreder. Ancak 3-6 aylık genc hayvanlarda gorulme olasılığı daha fazladır. Cok duşuk bir olasılık da olsa 1 yaşın uzerindeki kopeklerde de gorulebilir.

Kopek Karaciğer Hastalığı (Enfeksiyoz Canine Hepatitis)

Kopek Adenovirusu tip-1 tarafından oluşturulan, başta karaciğer olmak uzere sindirim sistemi, solunum sistemi ve sinir sistemini etkileyen, ateş, kanama ve pıhtılaşma bozuklukları ile karakterize, bulaşıcı ve olumcul viral bir hastalıktır.

Kanlı İshal Hastalığı (Parvoviral Enteritis)

Kopeklerde hızlı gelişen, kusma, ishal, dışkıda kan gorulmesi ve ani olumle karakterize bulaşıcı ve oldurucu bir hastalıktır. Yavru kopeklerde (4-8 hafta) kalp kaslarındaki yangıya bağlı olarak kalp yetmezliklerine, genclerde (2-12 ay) kanamalı mide-barsak rahatsızlıklarına neden olan bir hastalıktır.


Leptospirosiz

Hızlı bir şekilde gelişebildiği gibi kronik olarak da seyredebilen, bir cok memeli hayvan turunu etkileyen, hemoglobinuri (eritrositlerin parcalanmasına bağlı olarak idrarda kan gorulmesi), kanlı ishal, sarılık ve bobrek bozukluğu oluşturan, bulaşıcı bakteriyel bir hastalıktır. Erken donemde teşhis ve tedavi edilmezse kopekler icin oldurucudur.

Parainfluenza (Kennel Cough)
Bir cok kopeğin bir arada bulunduğu kapalı mahallerde ortaya cıkan ve farklı etkenler tarafından ust solunum yollarında enfeksiyona neden olan bir hastalıktır. Kendini kuru ve inatcı bir oksurukle belli eder.
Adından da anlaşılabileceği gibi karma aşı, yukarda saydığımız hastalıklara karşı bağışıklık oluşturan maddeleri icermektedir. Hastalıklara karşı verilen bağışıklık surelerinin yavrunun anneden aldığı maternal antikor seviyesine bağlı olarak değişiklikler gosterebileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle karma aşı uygulamasına yavru 6-7 haftalık olduğunda başlanmalı, aşı 3-4 haftalık aralıklarla yavru 15-20 haftalık yaşa ulaşıncaya kadar tekrarlanmalıdır. Bu programla yavruların yaklaşık %95'inde guvenli bir bağışıklık oluşturulabilmektedir. Karma aşı yıllık olarak tekrar edilir.
Kuduz Aşısı

Kuduz; merkezi sinir sistemine saldıran, hızlı gelişim gosteren, bilinc kaybı, huzursuzluk, salya akıntısı, yutkunma gucluğu ve ceşitli felclerle karakterize, olumle sonuclanan viral bir hastalıktır. İnsan dahil olmak uzere tum sıcakkanlı canlılarda gorulebilir. Hastalık; kuduz bir hayvanın sağlıklıları ısırması ve salyasında bulunan kuduz virusunu ısırma sonucu meydana gelen acık yaraya nakletmesi ile bulaşır. Ancak virus salyaya zaman zaman geldiğinden dolayı her ısırılan hayvan kudurmaz. Bu nedenle her ısıran hayvana da kuduz gozuyle bakılmamalıdır. Kuduzun tedavisi yoktur ve aşılama tek engelleyici faktordur. Gunumuzde kuduz hastalığı, etkili bir aşı programı ile buyuk oranda kontrol altına alınmıştır.
Yavru kopeklere ilk kuduz aşısı 3 aylık yaşta uygulanmalı ve her yıl periyodik olarak tekrar edilmelidir.

Bronchicine Aşısı

Bu aşı kopek boğmacası olarak adlandırılan Kennel cough hastalığına karşı yapılır. Kennel cough; her yaştaki kopeklerde gorulebilen, ust solunum yollarında enfeksiyon oluşturan, kronik bir oksurukle karakterize, bakteriyel bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalık etkeni Bordetalla bronchoceptica'dır. Hastalık yavru kopeklerde olumcul olabilir. Daha yaşlı hayvanlarda ise kronik bronşitis şeklinde ortaya cıkar. Bu hastalığın hayvan hastahanelerindeki, kopek ciftliklerindeki ve barınaklardaki kopekler arasında hızla yayıldığı belirlenmiştir. Bu hastalığa karşı ilk aşılama yavru 6-8 haftalıkken yapılır. Bundan sonra yılda bir kez aşı yapılması yeterlidir.

Corona Aşısı

İştahsızlık, kanlı-mukuslu ishal, kusma ve beyindeki bozukluklardan kaynaklı depresyonla karakterize bulaşıcı bir hastalıktır. Ayrıca kopeğin, parvo viruse karşı olan direncinide duşurmektedir.
Kist Aşısı

Genellikle kist aşısı diye bilinen bu uygulama aslında bir antiparaziter ilaclamadır. Bu uygulama ic parazitlerden (dahili parazitler) kaynaklanan enfestasyonların engellenmesine ve sağaltımına yoneliktir. Halkalı (tenya), kancalı parazitler ve şeritler bu ic parazitlere ornektir.

Bu uygulama hayvan sağlığı acısından olduğu gibi insan sağlığı acısından da onemlidir. Bilindiği gibi kopekler tuy doken canlılardır. Dokulen tuylerin uzerine bulaşmış parazit yumurtaları, ozellikle de echinococ yumurtaları, insan sağlığı acısından onemlidir. Bu parazit kopeklerin ince bağırsağında yaşar ve yumurtalarını dışkıyla dış ortama cıkarır. Bulaşma, parazite karşı aşılanmamış kopeklerin, tuylerine bulaşan yumurtaların veya enfekte hayvanın dışkısıyla kontamine olmuş yiyeceklerin (marul, maydanoz v.s), insanlar tarafından herhangi bir şekilde ağız yoluyla alınması sonucu olur. Echinococ yumurtalarının ağız yoluyla alınması sonucunda da insanlarda hidatik kist şekillenir. Kistler karaciğer, bobrek, kalp, pankreas, beyin ve goz gibi organlara yerleşir ve yerleştiği organlarda işlevsel bozukluklara neden olurlar. İlerlemiş olaylarda kistin patlaması olume neden olabilir.

Bu turden problemlerin onlenebilmesi icin kopekler parazitlere karşı duzenli olarak ilaclanmalıdır. Kist aşısı, kopeğin yaşadığı ortam, dışarıya cıkıp cıkmaması, hastalığa yakalanma riski gibi faktorler gozonune alınarak gerektiğinde 3, 4 veya 6 aylık aralıklarla tekrarlanır. Parazitin cok yoğun olduğu bolgelerde uygulama sıklığı daha da artırılabilir.

Kist aşısının enjektable (iğne) formu yağlı bir eriyik olduğundan dolayı yakıcıdır. Bu nedenle yapıldığı yerde ağrı oluşabilir. İlacın kiloya gore uygulanması nedeniyle, 15-20 kg'ın uzerindeki kopeklerde uygulanacak olan ilac miktarıda artacağından, yakıcı etkisi de doğal olarak daha fazla olacaktır. Boyle buyuk ırklarda kist aşısının ağızdan verilen tablet formu tercih edilmelidir. Tablet formu ayrıca askaritlere ve kıl kurtlarına karşı da etkilidir. Tabletleri kopeğinize ac karnına (yemeklerden 3-4 saat sonra yada 1-2 saat once) vermelisiniz. Tabletler , bir parca sevdiği bir yiyecek (peynir, kofte) icersinde veya toz haline getirilip yiyeceklerine karıştırılarak verilebileceği gibi, doğrudan dilinin arkasına konularak da yutturulabilir. Kusmamasına dikat etmelisiniz. Tabletleri yutturduktan sonra 1 saat icinde meydana gelecek kusmalar ilacın yeterli etki gostermesini engelleyecektir. Tablet yutmakta zorluk cıkaran 30 kg.'ın uzerindeki kopeklerde yapılacak ilac miktarı iki enjektore bolunmeli ve iki taraftan ayrı ayrı yapılmalıdır.

Lyme Aşısı

Hastalığın etkeni Borrelia burgdorferi turu bakteridir. (Spiroket) Lyme hastalığı insanlarada bulaşabilen bir hastalıktır. Etken Ixodes cinsi keneler aracılığı ile yayılır.Enfekte olmuş yani etkeni taşıyan ara konakcı kenelerin diğer bir hayvandan kan emişi sırasında bulaştırması ile taşınır. Direk olarak hayvandan hayvana geciş soz konusu değildir.

Tum evcil hayvanlarda gorulebilir ancak sıklıkla kopeklerde gorulmektedir.Ozellikle ateş ve eklemlerde ağrı şikayeti ile başlayan hastalık polyartritis ile kendini belli eder. Hastalık vucudun bir cok sisteminde etkin olmaktadır.Bu nedenle iştahsızlık, bitkinlik, kilo kaybı, depresyon ve lenfadenopati de gorulebilen belirtiler arasındadır. Kenelerin kopeğin uzerinde kalma suresinin uzunluğu hastalık etkeninin bulaşma riskini aynı oranda artırır.

Hastalıktan korunmak icin kene mucadelesi şarttır. Bu amacla antiparaziter damla, kene pire tasması kullanılabilir. Lyme hastalığından korunmak icin en etkin yontem tabi ki aşılamadır. İlk uygulamadan 2-3 hafta sonra uygulanan ikinci doz gerekli bağışıklığı sağlamak icin yeterli olacaktır. Daha sonra yılda bir kez uygulanan tekrarlarla korunmanın idamesi sağlanmaktadır. 9 haftalıktan itibaren aşılamaya başlanılabilir.

Kopeklerde Aşıların Uygulanış Şekli ve Yeri

Seri aşılamalarda aynı turden iki aşılama arasındaki sure (orn. Karma Aşı), uc haftadan az olmamalıdır. İlk aşı verildikten sonra 2. aşının 3-5 gun sonra verilmesi anlamsızdır ve bir işe yaramaz. Aynı şekilde 2. aşı dozu, 1. aşı verildikten uzun sure sonra verilecek olursa etkisiz olabilir. Bu nedenle aşılar hekimlere sunulmadan once 2. doz aşının verilme zamanı, deneylerle ve alan tecrubelerinin sonuclarına gore belirlenir.

3 aylıktan kucuk yaştaki kopekler, aynı turden aşı ile (orn. Karma aşı) en az iki defa aşılanmalı, bundan sonra yılda bir kez tekrarlanmalıdır. Aşılar kullanılırken ilk aşı uygulamasından birkac hafta sonra 2. bir aşı, hatta 3. bir aşı verilir ve bağışıklığın devamını emniyet altına almak icin senelik aşılamalar yapılır. Ancak aşıların oluşturduğu bağışıklık seviyesinin her bir kopeğin genetik yapısına gore değişebileceği unutulmamalıdır. Aşılar bazı kopeklerde kuvvetli bir bağışıklık oluşturduğu halde bazılarında zayıf kalır. Bu nedenle arzu edilen duzeyde koruma sağlayabilmek icin aşılar birkac defa tekrar edilir.

Bir aşı ne kadar başarılı olursa olsun, duyarlı bireylere uygun dozda verilmedikce,hastalığa karşı koruyucu değildir. Bu yuzden her aşı icin verilen doz kurallarına uymak gerekir. Aşı hazırlayan ticari firmalar bu noktadan yola cıkarak, aşıları kopeğinize en uygun olan dozda tek kullanımlık şişeler halinde hazırlamış ve boylece oluşabilecek sorunların onune gecmişlerdir.

Aşıların coğu deri ici (İD-intradermal), deri altı (SC-subcutan) ve kas ici (İM-intra musculer) yollarla uygulanmaktadır. Bu uygulama yerlerinin her birisi değişik amaclar icin uygun prosedurlerle belirlenmiş olup bunlar arasında en cok kullanılan yol deri altı olanıdır. Bunun nedeni deri uzerinde lenf damarcıklarının fazla olmasıdır. Bilindiği gibi lenf sistemi vucudun savunma sistemini oluşturmaktadır. Deri altı olarak verilen aşılar enjeksiyon yerinden dokulara cok yavaş dağılırlar. Boylelikle lenfoid dokular uzun sureli bir uyarma altında tutularak bağışıklığın uzun olması sağlanır. Ayrıca deri altı uygulamalarla uzun olduğu kadar, cabuk bir bağışıklık şekillenmesi de sağlanır. Deri altı yolla uygulamada oluşan bağışıklığın başlangıcta yuzeysel olması nedeni ile vucudun dış yuzeyi mikrop saldırılarına karşı korunmuş olur.

Aşıların uygulanmasından once derinin hazırlanması ve dezenfekte edilmesi doğru olmayan bir harekettir. Cunku aşılar dezenfektan maddelerle tahrip olurlar.

Aşılama Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler ve Komplikasyonlar

Aşının yapıldığı gun ve 2 gun sonrasına kadar yıkama yapılmamalıdır.

Aşının uygulandığının hemen ertesi gunu yavruda bağışıklık oluşmasını sağlayamadığı, gozardı edilmemesi gereken bir noktadır. Aşıdan beklenen koruma, ancak uygulamadan 7-10 gun sonra maksimum seviyeye ulaşır. Bu nedenle ozellikle yavrularda aşı yapıldı guvencesi ile hemen dışarı cıkarılmamalıdır. Bu konuda veteriner hekiminizin tavsiyelerine uymak kopeğinizin yararına olacaktır.
Aşıların yapıldığı gun yavrularda hafif bir ateş yukselmesi gorulebilir. Bu aşının normal etkilerinden biridir.

Bazen aşının yapıldığı yerde deri altında şişlikler oluşabilir. Bu, aşının vucut tarafından emilememesinden ve deri altında birikip kalmasından kaynaklanmaktadır. Ancak bunlar kalıcı değillerdir. Zaman icersinde yavaş yavaş kaybolurlar. Şişlik olan bolgeye masaj yaparak bolgedeki birikimin daha cabuk ortadan kalkmasını sağlayabilirsiniz.

Bazen de aşılara karşı vucutta aşırı duyarlılık reaksiyonları oluşabilir. Bunun nedeni vucudun kendinden olmayan yabancı maddelere karşı reaksiyon oluşturmasıdır. Yani vucut aşıyı yabancı madde olarak kabul eder ve ona karşı tepki gosterir. Bu tepki genellikle aşı yapıldıktan 15 dk.-2 saat arasında sekillenir. Yuzde ve gozlerin etrafında şişme gorulur. Korkulacak birşey yoktur. Boyle bir durumda kopeğinizi tekrar veterinere goturmeli ve veteriner hekiminizin uygun gorduğu tedavi şeklini uygulamalısınız.
__________________