Anne-babalarının “Kalk artık bilgisayarın başından” diye azarladığı cocukların bir kısmı artık ayda 10 binlerce lira maaş alan profesyonel e-sporcular. Gunde 12 saat bilgisayar oynayan e-sporcuların disiplinli ama farklı bir dunyası var. Espor, bilgisayar oyunlarının profesyonel ligde oynanmasına verilen isim. Bu liglerde yarışan, tam zamanlı profesyonel oyuncular ise e-sporcular. Oyuncuların hayatları ve kazandıkları paralar albenili olsa da, gunde 12 saatlik disiplinli bir antrenman programları var. Dunya Kupası’nda mucadele eden 4 Turk ve 1 Koreli’den oluşan BAU Supermassive takımı, kamp kapılarını Hurriyet’e actı. Yaşları 20-24 arasında değişen oyuncular Ataşehir’deki bir gokdelendeki “oyun evinde” yaşıyor. İlk bakışta dağınık bir oğrenci evini andıran bu ev, ekibin neredeyse tum gunlerini gecirdiği yer. Oyunculara, takım sorumlusu Kaan Yılmazoğlu, aşcı Ulker İlli ve evin kedileri, Gray , Yen ve Tai-chi eşlik ediyor. Oyuncular, gunlerini sabah 11.00’den akşam 23.00’e kadar yarış arabasını andıran oyuncu koltuklarında geciriyor. Odada klavye ve mouse sesi hic eksik olmuyor. Kahvaltıdan sonra, akşamustu saat 16.00’ya kadar yan yana dizilerek bireysel antrenmanlarını yapıyorlar. Bireysel antrenmandan sonra bir de grup antrenmanı yapılıyor. Koc hepsinin ekranını gorecek şekilde oturuyor ve bilgisayarından da ekranları takip ediyor. SGK’LARI DA ODENİYOR Oyun sonrasında oyuncuların hareketleri televizyona yansıtılarak uzerine konuşuluyor. Takım, lig zamanı haftada 1 gun izinli ama yazları 3 ay kadar tatilleri var. Genelde boş gunlerde bile evde kalan takım, coğu zaman beraber yemeğe gidiyor. Sporla pek araları olmayan e-sporcuların SGK’ları var ama hicbir yerde iş tanımları yok. KOC KORELİ Koreli Koc Heo “Irean” Yeong-cheol (30), yedi yıl once hic sevmediği genetik muhendisliğini bırakarak e-sporcu olmuş. İlk teklifi ailesi yuzunden reddeden koc, 6 ay sonra ikinci teklifte ağabeyiyle beraber ailesini ikna etmiş. Yeong-cheol, oyunculuktan kocluğa geciş yaparak Vietnam, Cin ve Almanya’ya gittikten sonra Turkiye’de calışmaya başlamış. “Koreli oyuncular eğer profesyonel olacaksam genclik hayatımı bırakacağım diyorlar. Sabah uce, dorde kadar calışıyorlar, sadece 5-6 saat uyuyorlar” diyor. Turk oyuncular ise bu programı cok yoğun buluyor. ŞAMPİYON OLACAĞIZ Lee “GBM” Chang-seok (23) oyun oynarken ciddi ama masadan kalkınca sempatik ve neşeli bir oyuncu. Kore liginden Dunya Şampiyonası’na zor gideceğini anlayan Chang-seok, stratejik bir kararla şampiyon olmak icin Turkiye’ye gelmiş. “Burada cok mutluyum” diyen Chang-seok, “Bu takımla, bu kocla şampiyon olabileceğimizi duşunuyorum” diyor. Burada Turkce dersleri de alan Chang-seok, yakında Turkce’yi sokeceğe benziyor. ANNEM FİŞİMİ CEKİYORDU Asım Cihat “FabFabulus” Karakaya (22) ağabeyi sayesinde bilgisayar oyunu oynamaya başlamış. Lisedeyken geceleri gizlice kalkıp bilgisayar oynadığını anlatan Karakaya, “Annem kızıyordu ama yapacak bir şey yoktu. Arada fişimi falan cekiyordu” diyor. 16 yaşında ilk turnuvasına ağabeyinin gozetiminde katılan Karakaya, şimdilerde ailesinden tam destek almış: “Artık annem babam bile oyunları anlıyor, yorum yapıyorlar.” Berkay “Zeitnot” Aşıkuzun’un (24) ailesi de başlarda oğullarının derslerini onemsemesini ve profesyonel olarak oynadığı satranca yoğunlaşmasını istemiş. 20 yaşında e-sporculuğa başlayan Aşıkuzun, kazandığı galibiyetleri, uzun yaz tatilini ve aldığı maaşı seviyor. Ama ona gore oyunculuk bazen cok stresli olabiliyor: “Ne kadar cok kazanmak isterseniz cektiğiniz acı, kaybettiğinizdeki his o kadar artıyor.” YATIRIM İCİN PARA BİRİKTİRİYOR Furkan “Stomaged” Gungor (21) de Karakaya gibi uc ağabeyi sayesinde bilgisayar oyunlarıyla tanışmış. “Kucukluğumden beri derslerime cok calışmadım. Ailem de bunun farkındaydı. E-sporun geliştiğini gorunce, izin verdiler” diyor. E-sporun cok meşakkatli, zor ve zaman gerektiren bir iş olduğunu aktaran Gungor, 5 yıl daha e-sporculuğa devam edip, sonrasında ağabeyinin bilgisayar oyunu şirketine yatırım yapmayı duşunduğunu anlattı. YEMEKLER ULKER ABLADAN Evin ev gibi hissettiren tek kısmı mutfak denebilir. Bu da, hafta ici takıma hem yaptığı yemeklerle hem de guler yuzuyle enerji veren Ulker İlli sayesinde gercekleşmiş. Takımın “Ulker ablası” işe ilk başladığında ekibin tam olarak ne yaptığını anlayamamış. İlli, oyuncular hakkında bilgiyi 18 yaşındaki oğlundan alıyor: “Cocukların isimlerini soylediğim zaman, ‘Anne, ben onlara bayılıyorum, onlar muthişler’ dedi.” İlli oyuna o kadar merak sarmış ki evde oynamayı bile denemiş ama zor olduğu icin izlemekle yetinmiş. İngilizce bilmeyen İlli, Korelilere ‘ellerine sağlık’ ve ‘abla’ demeyi oğretmiş. Kore mutfağından yemekler bile yapıyor: “Korelilerin yemeklerinde cok soğan var. Asım soğanı hic sevmez. Mecburen bir ceşidini Turk yaptıysam, bir ceşidini Koreli yapıyorum.” Kaynak İnternethaber __________________