Korkut-Ata adıyla da tanınan Dede Korkut, soylentilere gore Oğuzların Bayat Boyundan Kara Hoca’nın oğludur.
Onun, IX. ve XI. yuzyıllar arasında Turkistan'da Sir-Derya nehrinin Aral Golune dokulduğu yerde doğduğu, Urgec Dede adında bir oğlu olduğu, Oğuz Turklerinden buyuk saygı gorduğu, bu bolgelerde hukum suren Turk hakanlarına akıl hocalığı ve danışmanlık ettiği destanlarından anlaşılmaktadır.
Dede Korkut'un Turkler arasında, ağızdan ağıza, dilden dile dolaşan destan niteliğindeki hikÂyeleri XV. yuzyılda Akkoyunlu'lar devrinde Dede Korkut Kitabı adıyla bir kitapta toplanmış, boylelikle sozden yazıya dokulmuştur. Destan derleyicisi, Dede Korkut kitabının onsozunde Dede Korkut hakkında şu bilgileri verir ve onun ağzından şu oğutlerde bulunur:
(Bayat Boyundan Korkut Ata derler bir er ortaya cıktı. 0 kişi, Oğuz'un tam bilicisi idi. Ne derse olurdu. Gaipten turlu haber soylerdi...)
(Korkut Ata Oğuz Kavminin her muşkulunu hallederdi. Her ne iş olsa Korkut Ata'ya danışmayınca yapmazlardı. Her ne ki buyursa kabul ederlerdi. Sozunu tutup tamam ederlerdi...)
(Dede Korkut soylemiş: Lapa lapa karlar yağsa yaza kalmaz, yapağılı yeşil cimen guze kalmaz. Eski pamuk bez olmaz, eski duşman dost olmaz. Kara koc ata kıymayınca yol alınmaz, kara celik oz kılıcı calmayınca hasım donmez, er malına kıymayınca adı cıkmaz. Kız anadan gormeyince oğut almaz, oğul babadan gormeyince sofra cekmez. Oğul babanın yerine yetişenidir, iki gozunun biridir. Devletli oğul olsa ocağının korudur...)
(Dede Korkut bir daha soylemiş: Sert yururken cins bir ata nÂmert yiğit binemez, binince binmese daha iyi. Calıp keser oz kılıcı nÂmertler calınca calmasa daha iyi... Cala bilen yiğide, ok'la kılıctan bir comak daha iyi. Konuğu olmayan kara evler yıkılsa daha iyi... Atın yemediği acı otlar bitmese daha iyi. İnsanın icmediği acı sular sızmasa daha iyi...)
Dede Korkut'un kitabında on iki destan var. Bu destanlar, Turk dilinin en guzel ornekleri olduğu gibi, Turk ruhuna, Turk duşuncesine ışık tutan en acık belgelerdir.
Dede Korkut, Oğuz Turklerini, onların inanışlarını, yaşayışlarını, gelenek ve goreneklerini, yiğitliklerini, sağlam karakteri ve ahlÂkını, ruh enginliğini, saf, arı-duru bir Turkce ile dile getirir. Destanlarındaki şiirlerinde, calınan kopuzların kıvrak ritmi, yanık havası vardır.
Bamsı Boyrek Destanı'nda Bey Boyrek’in ardından yavuklusu Banu Cicek şoyle seslenir ;
Vay al duvağımın sahibi,
Vay alnımın başımın umudu.
Vay şah yiğidim, şahbaz yiğidim,
Doyuncaya dek yuzune bakamadığım
Han yiğit...
Goz acıp ta gorduğum,
Gonul ile sevdiğim,
Bir yastığa baş koyduğum
Yolunda olduğum, kurban olduğum
Can yiğit...
Dede Korkut destanlarının kahramanları, iyiliği ve doğruluğu oğutler. Gucsuzlerin, caresizlerin, her zaman yanındadır. Hile-hurda bilmezler, tok sozlu, sozlerinin eridirler. Turk milletinin birlik ve beraberliğini, millî dayanışmayı, el ele tutuşmayı telkin eder.
Yuzyıllar boyu, heyecanla okunan bu eserdeki destanlar, Doğu ve Orta Anadolu'da, ceşitli varyantları ile yaşamıştır. Anadolu'nun bircok bolgelerinde, halk arasında soylenen, kuşaktan kuşağa aktarılan hikÂye ve destanlarda Dede Korkut'un izleri ve buyuk etkileri vardır.
Millî Destanımızın ana kaynağı olan Dede Korkut Kitabı’nın bugun elde, biri Dresden'de, oteki Vatikan'da olmak uzere, iki yazma nushası vardır. Bu yazma eserlere dayanarak Dede Korkut Kitabı, memleketimizde birkac kez basıldığı gibi, bircok yabancı memleketlerde ceşitli dillere de cevrilmiştir.
__________________