Ahlak felsefesinin ve Sosyolojik ahlak goruşunun ihmal edemeyeceği bir ucuncu tip ahlak anlayışı vardır ki buna; “yaşanmış ahlak” diyebiliriz. Yaşanmış ahlak nazari ahlakla, sosyal munasebetleri duzenleyen pratik ahlak arasında bir nevi aracı rolunu oynar.Yaşanmış ahlak bir teori değil, bir tip, bir ornektir. Bunlar ahlakı icten yaşayan v cevresinde muridleri bulunan ahlak kahramanlarıdır.
Butun peygamberler, manevi liderler, evliyalar ve ahlak kahramanları, ahlak nazariyesi kurmaktan ziyade, ahlak ideallerini yaşayan ve şahıslarında muzaffer kılan ve onu sosyal bir değer haline getiren buyuk ornekleridir. Cemiyetin icinde buyuk dalgalanmalar yapan, pratik ahlakın dayandığı kadroları kıran ve genişleten bir ornek tipler;
Cunku ahlak, bir bilgi sahası değildir.; bir inanc sahasıdır. En teorik normlardan en pratik kaidelere kadar ahlak sahasıyla ilgili fiil ve hareket sistemlerine duşunecek olursak, bunları icra ederken, irademiz uzerinde akıldan ziyade, inancın rol oynadığını goruruz. Bilgi sahasında olcu, doğru-yanlış olduğu halde, ahlak sahasında olcu insanın kendi kendisiyle tutarlı, yani sozu ozune denk olmasıdır.
İptidai topluluklara gidildikce, ahlaki otoritenin orf ve adetlerdeki otorite ile karıştığına goruruz. bu otorite ferde dışardan tesir eder. Ahlaki otoritenin subjektifleşerek, ferdin icine intikal etmesinde, manevi ahlak liderlerinin buyuk rolu olmuştur. Daha doğrusu iptidai hayatta muşahede ettiğimiz kollektif heyecan subjektifleşerek, ferdi vicdana ve ahlaki şahsiyetin doğmasına yol acmıştır.
İsa ile Muhammed, Hallac ile Sokrat arasındaki ahlakı yaşama tarzı başka başkadır. İs ve Muhammed’de cezbe,Hallac’da mutlak saadet olan şey, Sokrat’da bir nevi ahlaki neşe olur.
Kaynak:Weblopedi
__________________