Yeni Teknolojiye İlk Adım: Biyoduvar
Hic bozulmayan bir bilgisayar ister miydiniz? Ya da satın aldığınız bir aletin kendi kendini yenilemesinii ve bozukluklarını tamir etmesini? Peki bir canlı gibi tepki verebilen aracların olabileceğini hic duşundunuuz mu? Bilim adamları doğayı taklit ederek bu teknolojiyi ortaya koydular.
Kendi kendini tamir eden teknik aletler, hic bozulmayan bilgisayarlar... Bunlar cok yakın bir zamana kadar gunumuz teknolojisiyle gercekleşmesi cok zor gibi gorunen ve sadece bilim kurgu filmlerine konu olabilecek turden istekler diye duşunuluyordu. Fakat gectiğimiz gunlerde İsvicre'de ziyaretcilerin ilgisine sunulan bir “duvar” bu isteklerin gelecekte gercekleşebileceğini bizlere gosteriyor. İsvicre’nin Lozan kentinde bulunan Lozan Politeknik okulunda sergilenen 6 metrekare buyukluğundeki bu biyo-duvar 3 bin şeffaf elektronik modulun biraraya gelmesiyle oluşturulmuş.


Prof. Daniel Mange’nin liderliğini yaptığı LSL firmasının araştırmacıları bu duvarı dizayn ederken canlı hucrelerini ornek almışlar. Bir canlı, organizmasındaki her hucre icinde kendisine ait her turlu genetik bilgiyi bulunduruyor. Orneğin bir goz hucresinin DNA’sında sadece goze ait bilgi değil, o canlının tum ozelliklerine ait bilgiler de bulunuyor. İşte bu “biyo-duvar” da benzer prensibi kendisine temel edinmiş. Biyo-duvarı oluşturan her hucre yani modul butun mekanizmadaki her parcanın bilgisini iceriyor. Bu yuzden geleneksel bilgisayardan farklı olarak biyo-duvarda merkezi bir beyne de ihtiyac yok. Bircok işleve sahip olabilen duvar, bir saat olarak da kullanılabiliyor. Orneğin kronometreyi gosteren duvarın yuzeyine dışarıdan mudahaleyle, mesela parmakla bastırarak modullerden birkacına zarar verip devre dışı bıraktığınızda, duvar tıpkı bir canlı gibi hemen tepki veriyor ve hayatta kalmak icin elektronik devrelerini yeniden duzenliyor. Hasar gormuş moduller komşu modullere kendi işlevlerini devralmaları icin uyarı yaparak, sayacın tamamen devre dışı kalmasına engel oluyor.
Biyo-duvar sadece kendi kendini tamir etmiyor. Elektronik hucrelerin yerlerini değiştirip kendi kendini kopyalayabiliyor da. Boylece bozulma buyuk olduğunda duvar kendisini ya da kendisinin bir parcasını kopyalayarak yeniliyor ve calışmasına devam ediyor.
Biyo-Duvar İnsan Derisini Taklit Ederek Calışıyor
Biyo-duvarın sistemi şu şekilde işliyor: Bozulan hucreler, bilgisayar tarafından yedek hucrelerle değiştiriliyor. Ozgul bir işlevi bulunmayan yedek hucreleri bunyesinde bulundurabilen bu duvar, canlılardaki kok hucreler gibi herhangi bir yerin onarımında bunları kullanabiliyor.
Araştırmacılar geleceğe yonelik bir tahmin yaptıklarında bu yeni teknolojinin cok yaygın bir kullanım alanına sahip olabileceğini ongoruyorlar. İnsan dokunuşlarına karşı cok hassas ve anında tepkiler verebilen bu duvarın yakın gelecekte ilk uygulama alanının bilgisayarlar olacağı soylenebilir. Ayrıca havacılık ve nukleer santraller gibi ozellikle yuksek guvenlik gereken alanlarda bu teknolojinin vazgecilmez olacağı duşunuluyor.
Biyo-duvar konusu ile yakından ilgilenen NASA’daki bilim adamları kendi kendini kopyalayabilen bu makineleri en kısa zamanda uzaya gonderilebilmenin yollarını arıyorlar.
30 yıl once yapılan ilk bilgisayar buyuk bir odayı tumuyle doldururken, bugun bu devasa bilgisayarın saklayabildiği bilgiyi kucuk bir diskete sığdırabiliyoruz. Bu gelişmenin 30 yıl once tahmin edilebilmesi oldukca zordu. Aynı şekilde bu teknolojinin hayatımıza nasıl yenilikler getirebileceğini şu an tahmin etmek de oldukca zor. Son yıllarda bilim ve teknolojideki gelişmelerde buyuk bir artışın yaşanması, yakın bir gelecekte tahminlerin de otesinde, cok daha ustun teknolojilerin insan yaşamına gireceğini duşunduruyor. Gercekte, teknolojik gelişmelerin kaynağında, genellikle doğadaki canlı cansız sistemlerin taklit edilmesi yatıyor. Bu da bizim, doğayı orneksiz olarak meydana getiren Rabbimiz’in eşsiz sanatını ve sonsuz gucunu gerektiği gibi takdir etmemize yardım ediyor.
Herşeyin sahibi yuce Rabbimiz, bize Kendisi'ni Kuran ayetlerinde şoyle tanıtmaktadır:


“O Allah ki, O'ndan başka İlah yoktur. Gaybı da, muşahede edilebileni de bilendir. Rahman, Rahim olan O'dur. O Allah ki, O'ndan başka İlah yoktur. Melik'tir; Kuddûs'tur; Selam'dır; Mu'min'dir; Muheymin'dir; Aziz'dir; Cebbar'dır; Mutekebbir'dir. Allah, (muşriklerin) şirk koştuklarından cok yucedir. O Allah ki, yaratandır, (en guzel bir bicimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En guzel isimler O'nundur. Goklerde ve yerde olanların tumu O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakim'dir.”
(Haşr Suresi 22-24)

Bilim adamlarının biyo-duvar gibi doğayı taklit yolu ile geliştirmeye calıştığı bircok teknoloji, doğadaki canlılarda zaten yaratıldıkları ilk gunden itibaren mevcut... Bedeninizin her hucresi biyo-duvarın sahip olduğu teknolojinin cok daha otesinde ustun bir yapıya sahip. Siz bu yazıyı okurken de hucreleriniz bir yandan kendi kendilerini yenileyip, hasarlı olanları duzeltmekte. Tum bunların dışında her bir hucrenin icinde binlerce işlem daha meydana gelmekte. Ustelik bu işlemler biyo-duvardaki gibi sadece 3 bin hucrede değil, bedenimizde var olan yaklaşık 100 trilyon hucrede, her an tekrarlanmakta...
Bilim adamlarının taklit etmeye calıştığı hucrelerdeki bu muhteşem sistem alemlerin Rabbi Allah’ın sonsuz aklının delillerinden yalnızca bir tanesidir.
__________________