Acıyı cekmeyi deneyimleyen herkes, yani hepimiz, hissettiğimiz acıların bir tur derecesi olduğunu biliriz. Kağıt kesiği gibi sinir bozucu acıların yanında bobrek taşı duşururkenki ya da doğum yaparkenki acı gibi şiddetli acılar da vardır. İşte bu yuzden bu kavram daha da karmaşık bir hal alıyor. Gercekte hissettiğiniz acı ne kadar? Uyuşturucu turu ağrı kesicilere mi ihtiyacınız var yoksa herkesin evinde bulunan tabletlere mi? Acı birkac saat icinde dinecek mi yoksa aylarca mı surecek?

Acı kavramı yuksek derecede ozneldir ve kişiden kişiye buyuk olcude değişebilir. Kadınlar, depresyondaki insanlar, hastalar ve atletik olmayan kimseler acıya karşı daha hassaslardır. Bunların dışında kişinin acıyı hissetme derecesini değiştiren turlu tuhaf durumlar da vardır. Orneğin coğu insan vucutlarının baskın tarafındaki acıyı tolere etmede daha başarılıdır (vucudunuzun baskın tarafı solaksanız solunuz, sağlaksanız sağınızdır).

Ayrıca acıların da ceşitleri vardır. Kas hasarı gibi doku acıları ağrı tarzında bir acıya sebep olurken sinirlerle ilgili acılar genellike yanma ve sızlama hislerine neden olur. Bu iki tip acı da akut (ani ve kısa sureli) ve kronik (surekli) olabilir.

Bu cok ceşitli faktorlerden dolayı acı kavramı insanlar icin tanımlaması zor ve doktorlar icin ise olcmesi zor bir durum olagelmiştir. Bu yuzden, araştırmacılar bunu olcebilmek icin yıllarca suren calışmalar yapmışlardır. 1940’larda tıp konusunda uzman bilim adamları “dol” adı verilen ve bir hastanın elinde yanan bir noktaya verdiği tepki olcutu sayesinde oluşturulan bir olcu birimi geliştirdi.

Dol kavramı sonraki zamanlarda doğal olarak dolorimetre adı verilen bir cihaza entegre edildi. Bu cihaz hastaya bir uyarım ya da hastanın cildine bir miktar ısı gonderiyordu ve hastanın tepkisini olcuyordu. Bu cihazın gunumuzde kullanılan daha modern versiyonuna palpometre deniyor. Calışma prensipleri temel olarak aynı olsa da bu modelde ısı yerine basınc uygulanıyor. Bu tur cihazlar kullanımda olsalar da acı olcumu acısından guvenilir araclar olarak kabul edilmiş değillerdir.

Tabi ki gunumuzde acıyı olcmek icin kullanılan en populer yontem hastanın kendi soyledikleridir. Hastaneler ve muayenehaneler hastalarının hissettiği acıyı oğrenebilmek icin hastadan hissettikleri acıya 1 ile 10 arasında bir değer vermesini ister. Eğer hasta kendi sağlık koşullarından dolayı ya da dil farklılığı yuzunden bu bilgiyi veremiyorsa hastanın hissettiği acının derecesi yuzunden anlaşılmaya calışılır.

Hastanın soylediklerine gore acıyı olcmek pek de guvenilir değildir. Acı oznel olmasının yanında aynı zamanda tanımlanması zor bir kavramdır. Bazı insanlar yetiştikleri kultur ve sosyal ortam yuzunden hissettikleri acıyı yeterince acıklayamazlar bazen de onemsizleştirirler.

Neyse ki tıp teknolojisindeki gelişmeler ile acı olcumu gelecekte daha kesin bir şekilde gercekleştirebilir. 2013 yılında Colorado-Boulder Universitesi’ndeki araştırmacılar deneklerin beyinlerini tarayarak bir tur “acı haritası” oluşturdular. Denekler maruz kaldıkları farklı seviyedeki ısılara farklı tepkiler veriyordu. Bu acık sonuclar belki de insanlık tarihinde ilk kez acı seviyelerinin tanımlanmasına olanak sağladı.

__________________