Aşağıda Cumhuriyet temel ilkelerini, yani 6 okla ifade edilen nitelikleri Ataturk'un muhtelif tarihlerde soylediklerinden anlayarak, cumhuriyet idaresinden ne anlaşılması gerektiğini pekiştirme adına soylenen ve hayata gecirenlerle birlikte, cumhuriyetin ne olduğunu Ataturk anlatımlarından daha iyi anlamaya calışmış olacağız.



Cumhuriyet tek başına hukuk ustunluğunden ve demokrasiden nasiplenmeden bir şey ifade etmeyen, cevremizdeki ozellikle buyurgan Arap ulkelerinin bir coğunda devletlerinin on isminde cumhuriyet olan rejimdir. Bu cumhuriyet Ataturk'un kazandırdıkları, hukuk ustunluğu ile taclandırdığı, "Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir" dusturu ile nitelendirdiği cumhuriyettir.

Buyurunuz birlikte okuyarak bilgi tazelemiş ve paylaşmış olalım.

1. Cumhuriyetcilik:

Turk milletinin karakter ve Âdetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir. (1924)
Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir. (1933)

Cumhuriyet, yuksek ahlÂkî değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir.... (1925)

Bugunku hukumetimiz, devlet teşkilÂtımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hukumet teşkilÂtıdır ki, onun adı Cumhuriyet'tir. Artık hukumet ile millet arasında gecmişteki ayrılık kalmamıştır. Hukumet millet ve millet hukumettir. (1925)

2. Milliyetcilik:

Turkiye Cumhuriyeti'ni kuran Turk halkına Turk Milleti denir. (1930)

Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir soyun evlÂtları ve hep aynı cevherin damarlarıdır. (1932)

Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Turk milliyetcisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Turk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne kadar Turk kulturu ile dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur. (1923)

3. Halkcılık:

İc siyasetimizde ilkemiz olan halkcılık, yani milletin bizzat kendi geleceğine sahip olması esası Anayasamız ile tespit edilmiştir. (1921)

Halkcılık, toplum duzenini calışmaya, hukuka dayandırmak isteyen bir toplum sistemidir. (1921)

Turkiye Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflardan oluşmuş değil fakat kişisel ve sosyal hayat icin iş bolumu itibariyle ceşitli mesleklere ayrılmış bir toplum olarak gormek esas prensiplerimizdendir. (1923)

4. Devletcilik:

Devletciliğin bizce anlamı şudur: Kişilerin ozel teşebbuslerini ve şahsî faaliyetlerini esas tutmak; fakat buyuk bir milletin ihtiyaclarını ve cok şeylerin yapılmadığını goz onunde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak. (1936)

Prensip olarak, devlet ferdin yerine gecmemelidir. Fakat ferdin gelişmesi icin genel şartları goz onunde bulundurmalıdır. (1930)

Kesin zaruret olmadıkca, piyasalara karışılmaz; bununla beraber, hicbir piyasa da başıboş değildir. (1937)

5. LÂiklik:

LÂiklik, yalnız din ve dunya işlerinin ayrılması demek değildir. Butun yurttaşların vicdan, ibadet ve din hurriyeti de demektir. (1930)

LÂiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve buyuculukle mucadele kapısını actığı icin, gercek dindarlığın gelişmesi imkÂnını temin etmiştir. (1930)

Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gosteririz. Duşunuşe ve duşunceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya calışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. (1926)

6. Devrimcilik:

Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılÂpların, (devrimlerin) gayesi Turkiye Cumhuriyeti halkını tamamen cağdaş ve butun anlam ve goruşleriyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır. (1925)

Biz buyuk bir inkılÂp yaptık. Memleketi bir cağdan alıp yeni bir cağa goturduk. (1925)

Butunleyici İlkeler:

1. Millî Egemenlik:

Yeni Turkiye devletinin yapısının ruhu millî egemenliktir. Milletin kayıtsız şartsız egemenliğidir. (1923)

Toplumda en yuksek hurriyetin, en yuksek eşitlik ve adaletin sağlanması, istikrarı ve korunması ancak ve ancak tam ve kesin anlamıyla millî egemenliği sağlamış bulunması ile devamlılık kazanır. Bundan dolayı; hurriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası millî egemenliktir. (1923)

2. Millî Bağımsızlık:

Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasî, malî, İktisadî, adlî, askerî, kulturel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam seferberlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gercek anlamıyla butun bağımsızlığından mahrumiyeti demektir. (1921)

Turkiye devletinin bağımsızlığı mukaddestir. O, ebediyen sağlanmış ve korunmuş olmalıdır. (1923)

3. Millî Birlik ve Beraberlik:

Millet ve biz yok, birlik halinde millet var. Biz ve millet ayrı ayrı şeyler değiliz. (1919)

Biz millî varlığın temelini,millî şuurda ve millî birlikte gornıekteyiz.(1936)

Toplu bir milleti istil etmek, daima dağınık bir milleti istil etmek gibi kolay değildir. (1919)

4. Yurtta Barış Dunyada Barış:

"Yurtta sulh, cihanda sulh" icin calışıyoruz. (1931)

Turkiye Cumhuriyeti'nin en esaslı prensiplerinden biri olan yurtta sulh, cihanda sulh gayesi, insaniyetin ve medeniyetin refah ve terakkisinde en esaslı Âmil olsa gerektir. (1933)

Sulh, milletleri refah ve saadete eriştiren en iyi yoldur. (1938)

5. Cağdaşlaşma:

Milletimizi en kısa yoldan medeniyetin nimetlerine kavuşturmaya, mesut ve mureffeh kılmaya calışacağız ve bunu yapmaya mecburuz. (1925)

Biz Batı medeniyetini bir taklitcilik yapalım diye almıyoruz. Onda iyi olarak gorduklerimizi, kendi bunyemize uygun bulduğumuz icin, dunya medeniyet seviyesi icinde benimsiyoruz. (1926)

6. Bilimsellik ve Akılcılık:

a) Bilimsellikunyada her şey icin, medeniyet icin, hayat icin, başarı icin en gercek yol gosterici bilimdir, fendir. (1924)

Turk milletinin yurumekte olduğu ilerleme ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, muspet bilimdir. (1933)

b) Akılcılık :

Bizim; akıl, mantık, zek ile hareket etmek en belirgin ozelliği-mizdir. (1925)

Bu dunyada her şey insan kafasından cıkar. (1926)

7. İnsan ve İnsanlık Sevgisi:

İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlıktan uzak ve son derece uzulunecek bir sistemdir. İnsanları mesut edecek yegÂne vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddî ve manevî ihtiyaclarını temine yarayan hareket ve enerjidir. (1931)

Biz kimsenin duşmanı değiliz. Yalnız insanlığın duşmanı olanların duşmanıyız. (1936)

İnsanlıktan nasibini almayanlar, Ataturk ve ilkelerine sırt donerek onu Turk milleti hayatından cıkarmaya calışanlar bu yaptıklarının bir bedeli olacağını unutmasınlar.

02.08.2013 | Mustafa Akten

__________________