Amerika’da yapılan bir araştırmada embriyonik insan hucrelerinden elde edilen noroglialar ile beyinleri hasar almış farelerin oğrenme ve hafıza yetileri onarıldı.

Merkezi sinir sisteminin karmaşıklığı kadar tamirinin zahmeti de meşhurdur. Vucudumuz aldığı coğu yarayı iyileştirmeye yatkın iken iş beyin ve sinir ağlarına geldiğinde bu gorev oldukca yavaş ve duşuk bir verimle gercekleşmektedir. Yaşlılık surecinde ceşitli molekuler tamir mekanizmalarının işlevini yitirmesiyle sinir hucrelerinin yenilenemeyecek olcude kaybı bilişsel zayıflığa (ve ileri seviyelerde demansa) yol acabilir. Ancak sinir sisteminin kendini yenilemedeki yavaşlığından muzdarip olanlar sadece yaşlı bireyler ya da norolojik hastalık sahipleri değil. Kanser hastaları icin de sinir sisteminin kendini yenileyememesi onemli bir sorun teşkil ediyor.

Ceşitli kanser ceşitleri icin uygulanan yaygın ve guclu metotlardan biri radyoterapidir. Bu tedavide tumor dokusu uzerine iyonlaştırıcı ışın tutulmakta ve hucrelerin programlı bir şekilde olmeleri (apoptozis) hedeflenmektedir. Bu cok guclu tedavinin bir ciddi tehlikesi ise yuksek radyoaktif ışımanın sağlıklı beyin hucrelerinde de hasara yol acmasıdır. Ozellikle uzun sureli radyoterapi hastalarında bilişsel zayıflamalar, unutkanlık ve oğrenme gucluğu sıklıkla rastlanmaktadır. Cell dergisinde gectiğimiz gunlerde yayınlanan bir araştırma, ozellikle radyoterapi hastaları icin tedavi sırasında oluşan bu norolojik hasarın kalıcı olmak zorunda olmadığını gosterir nitelikte.

Memorial Sloan Kettering Cancer Center’da (MSKCC) yapılan araştırma, radyoterapide gercekleşen hasarın kaynağı olarak oligodentrositlerin olumunu gormekte. Sinir sistemimizdeki her yapı “sinir hucresi” (noron) değildir, bazı hucreler noronları korumak bazıları da hucreler arası sinyal aktarımını sağlamlaştırmakla gorevlidirler. Beyindeki ozel hucre tiplerinden olan oligodentrositler de sinir hucrelerini “miyelinli kılıf” bir katman ile sarmakta, boylece sinyal aktarımını hızlandırmaktadırlar. MSKCC’nin araştırmacılarına gore oligodentrositlerin ışıma sonucu kaybı tum sistemin cokmesi anlamına geliyor.

Peki buna karşı cozum nedir?

Yapılan calışmada biliminsanları kok hucre teknolojilerinden yararlanarak ilginc bir işe girişmişler ve insandan alınan embriyonik hucrelerden oligodentrosit olmaya uygun hucre grupları uretmişler. Bu sırada bir grup deney sıcanı 50 Gy dozunda ışımaya maruz bırakılmış (İnsanda yapılan bir terapide 40 ila 70 Gy arasında bir değer kullanıldığı duşunulduğunde 50 Gy’nin sıcanlar icin gayet yuksek olduğu soylenebilir). Radyoterapinin ardından sıcanlarda hem hafıza ve oğrenme yetilerinde (labirentten cıkmakta gucluk) hem de motor aktivitelerde (donen teker uzerinde gecirilen zaman) ciddi bir duşuş gozlenmiş. Deneyin bu aşamasını, kultur ortamında hazırlanan hucrelerin sıcanlara enjekte edilmesi izlemiş.

10 haftalık bir surecin ardından insandan edinilen hucrelerle tedavi edilen sıcanların norolojik yetilerinde goze carpan bir iyileşme gozlenmiş. Yapılan analizler enjekte edilen bu hucrelerin radyoterapide kaybedilen oligodentrositlerin yerine gectiğini ve sinir hucrelerinin ihtiyac duyduğu miyelin kılıfı urettiğini gosteriyor.

İnsan hucreleri ile başka bir canlıda boyle bir tedavinin gercekleşebiliyor olması bu fikrin radyoterapi hastalarında da işe yarayacağı hakkında cok buyuk umutlar verir nitelikte. Ancak araştırmanın gercekten başarılı olduğunun gorulmesi icin bu deney sıcanlarının da bir sure gozetim altında incelenmesi gerekiyor, zira dışarıdan eklenen insan hucrelerinin hayvanlarda uzun vadede herhangi bir anomaliye (mesela kansere) sebep olmayacağının da kesinleşmesi şart. Ancak bu surec tamamlandığında hem kanser tedavisinde hem de norolojik bilimlerde buyuk bir aşama kat edilmiş olacağı kesin gozukuyor.

Kaynak

__________________