ney ceşitleri ney cesitleri neyin ceşitleri ve sesleri
NEY CEŞİTLERİ
BolĂ‚henk Nısfiye (Ana Ă‚henk)
505-525 mm.
BolÂhenk-Sipurde MÂbeyni (Ara Âhenk)
545-565 mm.
Sipurde (Ana Âhenk)
580-600 mm.
Mustahsen (Ara Âhenk)
615-635 mm.
Yıldız (Ana Ă‚henk)
645-665 mm.
Kız (Ana Ă‚henk)
685-715 mm.
Kız-Mansur MĂ‚beyni (Ara Ă‚henk)
730-760 mm.
Mansur (Ana Âhenk)
770-810 mm.
Mansur-Şah MĂ‚beyni (Ara Ă‚henk)
820-860 mm.
Şah (Ana Ă‚henk)
865-895 mm.
DÂvud (Ana Âhenk)
900-940 mm.
DÂvud-BolÂhenk MÂbeyni (Ara Âhenk)
960-1000 mm.
BolÂhenk (Ana Âhenk)
1010-1050 mm.
Turklerin İslĂ‚mlaşma sureci X. yuzyılda başlamıştı. İslĂ‚miyet ile birlikte zaten toplumda var olan mistik duşunce ve anlayış islĂ‚mî bir kimliğe burunerek, Turk tasavvuf anlayışının temellerini oluşturdu. Hoca Ahmet Yesevî, Hacı BektĂ‚ş-ı Velî ve MevlĂ‚nĂ‚ CelĂ‚leddîn-i Rûmî bu anlayışın Turk toplum hayatına yerleşmesini sağlamışlardı.
Turklerin İslĂ‚miyetten onceki dinleri olan Şamanizm, Animizm ve Totemizmde de mûsikînin cok onemli rolu vardı. Bu dinlerin tumunde torenler muzik eşliğinde yapılırdı. Orneğin coğunlukla hĂ‚kim olan Şamanizmde kam, baksı veya şaman denilen din adamları ellerinde kopuz ile dolaşır, dînî mesajlarını mûsikî yardımıyla iletirlerdi. İslĂ‚miyette de mûsikîye karşı bir cephe mevcut değildir. İslĂ‚m PeygĂ‚mberi Hz.Muhammed, Kuran’ ın guzel sesle ve kĂ‚ideye mustenîd Ă‚henkle okunmasını oğutlemiştir. Tecvîd ve Kıraat işte bu rağbetin sonucunda doğmuştur ve mûsikî ile yakın ilişkileri vardır[1].
Turklerin dînî hayatlarında mûsikî her zaman yer almıştır. Ozellikle tekke hayatında, Ă‚yin ve diğer dînî torenlerde (cem, zikir, deverĂ‚n vs.) mûsikînin rolu buyukse de bir cok tarîkatin torenlerinde telli calgıların yer almasına cevĂ‚z verilmemiştir. Ancak hemen hemen butun tarîkatlerin torenlerinde bendir ile birlikte ney yer almıştır.
Bilhassa Mevlevîlikte neyin onemi cok buyuktur. Hz. MevlĂ‚nĂ‚ Mesnevî’ sine şu sozlerle başlamıştır:
“ Bişnev ez ney cun hikĂ‚yet mî kuned
Ez cudĂ‚yîhĂ‚ şikĂ‚yet mî kuned
Gez neyistĂ‚n tĂ‚ merĂ‚ bubrîde end
Ez nefîrem merd u zen nĂ‚lîde end
Sîne hĂ‚hem şerha şerha ez firĂ‚k
TĂ‚ begûyem şerh-i derd-i iştiyĂ‚k ”[2]
“ Dinle neyden, zirĂ‚ o birşeyler anlatmada
Ayrılıklardan şikĂ‚yet etmededir.
Ney der ki: Beni kamışlıktan kopardıklarından beri,
İniltim kadın - erkek herkesi ağlattı.
Ayrılık bağrımı delik deşik eylesin,
TĂ‚ ki aşk derdini anlatabileyim.”
Hz. MevlĂ‚nĂ‚’ ya gore mûsikî Allah’ ın lisĂ‚nıdır. Yuce yaratıcı Bezm-i Elest’ te ruhlara mûsikî ile seslenmiştir. Bu sebepten hangi milletten, hangi dilden olurlarsa olsunlar, insanlar mûsikî ile aynı duyguları paylaşabilirler. Hicbir sanat insan rûhuna mûsikî kadar doğrudan doğruya ve icinden kavrayacak şekilde nufûz edemez. Mûsikî, son derece değerli bir mĂ‚nevî temizlenme, ferahlama ve yucelme vĂ‚sıtasıdır. Rûhu kir ve paslardan temizlediği gibi, ona batmış olan dikenleri de ayıklayarak tedĂ‚vi eder. Mûsikî ile temizlenmeyen rûh yukselemez, aksine yerdeki bayağı ihtiraslara bulaşarak kirlenir ve korelir. Gercek mûsikî insana hayvĂ‚nî hisleri hatırlatmak şoyle dursun, ona “sonsuz varlık” ı hissettirir, sezdirir. Bu sezgiyle onu O’ na yaklaştırır ve nihĂ‚yet ulaştırır. Bunda en etkili ses ise ney sadĂ‚sıdır.
Hz. MevlĂ‚nĂ‚’ nın felsefesinde ney, “insan-ı kĂ‚mil” in (yani bir takım merhalelerden gecerek olgunlaşmış insanın) semboludur ve aşk derdini anlatmadadır. Benzi sararmış, ici boşalmış, bağrı dağlanarak delikler acılmış, ancak Yuce Yaratıcı’ nın uflediği nefesle hayat bulan, tıpkı insan gibi geldiği yere ozlem duyan ve delik deşik olmuş sînesinden cıkan feryĂ‚d ve iniltileri ile insanlara sırlar fısıldayan bir dosttur. Bu sebeple ney, mevlevîlerce kutsanmış ve “ nĂ‚y-ı şerîf ” diye anılmıştır.