Henri Bergson Biyografisi Fransa doğumlu unlu filozof ve duşunce adamı.
18 Ekim 1859'da
Paris'in
Rue Lamartine bolgesinde,
Paris Opera Binası yakınlarındaki bir evde dunyaya geldi. Babası
Polonya Musevisi, annesi ise anne ve baba tarafından
İrlanda &
İngiltere Musevisi idi. Doğumunun ardından ailesi
Londra'ya taşındı ve birkac sene boyunca burada yaşadı. Annesinin İngiliz kokenli olması ve Londra'da yaşamasından dolayı ana dili
İngilizce oldu.
Condorcet Lisesinde klasik eğitim aldıktan sonra,
1877 ’de acılan bir genel
retorik musabakasında onur mukafatını kazandı. O zamanlarda dahi, geniş bir hayal gucune, orjinal şahsi duşuncelere sahip olduğunamanda
matematik mukÂfatını da kazanmıştı. Hocası, oğunduğu oğrencisinin
Pascal ’la boy olcuşecek bir matematikci olacağını duşunuyordu.
1877 -
1881 yılları arasında
Ecole Normale Supérieure'de oğrenim gordu. Bunu izleyen on altı yıl liselerde matematik oğretmenliği gorev yaptı. Fakat Bergson, matematik bilimlerini "cok yorucu" buldu ve hayatını
felsefe ile gecirmeye karar verdi.
Bergson'un tahsil hayatı bir tekamuldu. Lisan yeteneği kuvvetliydi. Canlı ifadelere bayılırdı. İki ozelliği goze carpıyordu: Sert bir titizliği ve geniş bir hayÂl gucu. İlim adamı kafasında şair ruhu taşıyordu.
Bergson zamanında gecerli goruş ve moda eğilimler hep maddeci idi. Tamamen
materyalist bakış acısı revactaydı. Onceleri Bergson bu akımlara kapıldı ve tanrı-tanımaz olarak tanındı.
Mezun olduktan sonra
Auvergne vilayetinde bir kasabaya oğretmenliğe tayin edildi. Buraya geldiğinde şupheciydi, fakat burada şupheciliği yok oldu. Kırda yuruyuşler yapıyordu. İcindeki
şair ve isyan ruhu nihayet kendini gosterdi.
Laboratuar denemeleri,
fizik formulleri,
ateist aydınların gosterişli cumleleri onun tanrı anlayışında onemli donum noktalarını oluşturdu.
Yaradılışın sonsuz sadeliğini karışık formullerle ve zahiri
teorilerle izaha calışan
bilim, Bergson tarafından eleştirilmeye başlandı.
Ona gore bilime "sığınmak" (19. yuzyıl
pozitivizmi boyleydi) "Umit ve cesaretini kaybeden yorgun kafaların" işiydi.
Universiteden ve kamunun dikkatinden uzaklaşması sonucunda, felsefi goruşleri
1920'lerden itibaren populerliğini yitirdi.
1927'de
Nobel Edebiyat Odulu'nu kazandı.
Bergson, iki dunya savaşı arasındaki yıllarda onemli bir kişilik haline geldi.
Savaş sırasında
Nazi kuklası
Vichy hukumetinin kendisini
anti-semitik yasaların getirdiği yaptırımların kapsamından cıkarma onerisini reddetti. Mazlumların tarafına katılmaya karar vererek
1940 yılının sonunda kendisini nufus kutuğune Yahudi olarak kaydettirdi. Bununla birlikte din hakkındaki duşunceleri onu
Katolikliğe yakınlık duymasına yol acmıştı.
Eklem kireclenmesi rahatsızlığı yuzunden hayatının son on yedi yılında yuruyemeyen Bergson,
4 Ocak 1941 ’de ağır bir
bronşit yuzunden hayatını kaybetti.