Tokat her ne kadar pek oyle defansif bir dovuş sporu, hatta sporla uzaktan yakından ilgili bir eylem olmasa da, olası bir kavga halinde ciddi anlamda işinize yarayabilir. Peki nasıl? Efendim tokat, yapısı itibarıyla yumruktan, tekmeden, tukurup kacmak veya cimdirmekten cok farklıdır. Tokat rakibin haysiyetiyle oynar. Tokat rakibi psikolojik olarak yerle bir eder. Bu yuzden cok gamsız olanlarımız haric ilkokulda yediğimiz tokatları asla unutmayız. Lise yıllarının değişmez geyiği, “Diplomayı alayım Takiyettin Hoca ’nın ağzını kırıcam!” tatavaları hep bu tokat yuzundendir.
İşte tokat insanın bilincaltına ve ustune işleyen bu kadar onemli bir kavram. Biz de hayatta bu kadar “ozel” bir yeri olan bu kavramın beyazperdedeki efsanelerini bir araya toplayalım dedik. Ortaya hafızaları tazeleyecek bir liste cıktı.
Tokat oyle atılmaz boyle atılır
İlk tokadımız baş dondurucu koşturmacadaki filmlerin yonetmeni Guy Ritchie ’nin yakın donem efsane filmlerinden, 2008 yapımı
RocknRolla‘dan. Bir tur mafya meclisinde reis pozisyonundaki Archy, adamlarından birine daha duşuk rutbeli -mafyada erbaş duzeyinde diyebiliriz- bir başka adamı tokatlamasını buyuruyor. Fakat adamın attığı tokatları bir turlu beğenmiyor. En sonunda da kendisi devreye girip adeta ders niteliğinde bir tokat cakıyor adamına. Zavallı er yok yere uc-beş tokat yediğiyle kalıyor.
Tokatta da efsane: Charlie Chaplin
Sinema tarihinin kuşkusuz en buyuk efsanelerinden ve 70 yıl oncesinin filmlerini bugun bile gayet eğlenerek izleyebildiğimiz Chaplin ’in Hitler ’i karikaturize ettiği
The Great Dictator filminden geliyor sıradaki tokadımız. Kendisiyle ozdeşleşen durum komedilerine sıklıkla başvuran Chaplin, bu tipik sahnelerden birinde bir komutan tarafından kıcıyla ittirilmek suretiyle merdivenden yuvarlanır ve haliyle bunun bir cezası olacaktır.
Tokada hile bulaşırsa
Adam Sandler her ne kadar Hollywood ’da hor gorulse ve asla herhangi bir ciddi odulun yanına yaklaşamasa da, ABD ’nin ve tabii dunyanın en cok kazanan aktorlerinden biri olmayı surduruyor. Neden bu kadar horlandığını da anlamak mumkun değil. Cunku gayet eğlenceli işler cıkarmadığını soylemek haksızlık olur.
İşkolik bir mimar karakterini canlandıran Sandler ’ın zamanı durduran bir kumanda ele gecirmesini konu alan 2006 yapımı
Click, aktorun kariyerinin parlak filmlerinden. Zamanı durdurmak buyuk luks gercekten, oyle boyle bir luks değil. Uyuz patronu acımasızca tokatlamak icin mukemmel bir fırsat. Ama bu sahne şanına yakıştı dersek yalan olur, tokada hile hurda karışmasaydı daha iyi olurdu.
Eğitimde tokadın yeri ve onemi Sıradaki tokadımız taptaze bir filmden; gectiğimiz yılın en cok konuşulan filmlerinden
Whiplash‘ten. Sozum ona dahi orkestra şefi, aşırı derecede genc bateriste tokat yoluyla ritim oğretmeye calışır. Daha doğrusu ritim oğretme kisvesi altında cocuğu tokat manyağı yapar. Fazla spoilera girmeden filmde bundan başka da bolca şiddet icerikli sahne olduğunu belirtelim ve muzik konulu bir filmde neden ve nasıl bu kadar yoğun şiddet olduğu sorusunun cevabını da sizlere bırakalım.
Kendine gel teyze!
Her ne kadar kendisi ağzında purosuyla poz verdiği sevimli fotoğrafıyla hafızalarda yer etmiş olsa da, ustalık alanı gerilim sineması olan Hitchcock ’un efsane filmi
The Birds‘den bir tokat sahnesine ne dersiniz? Evet diyeceğinizi biliyoruz. Dort bir yandan saldıran turlu ceşit kuştan korunmak icin bir restorana sığınan karakterlerimizden kadın olanı, bir teyzenin “Senin yuzundeeeen!” eksenli saldırısına maruz kalır ve “Kendine gel teyze!” minvalinde şahane bir tokat yapıştırır. Bu akıllara zarar film oylesine bir psikolojik şiddet atmosferi yaratıyor ki, tokadın kendisi nispi olarak şiddet kategorisine bile girmez.
Şeytan kulağına kurşun
The Exorcist her ne kadar korku sinemasının kult yapımlarından biri olsa da, yine de Metin Erksan ’ın Şeytan ’ıyla gureşecek kalibrede değil. Şeytan orijinalinden daha iyi bir film olsa da The Exorcist ’in de efsane bir film olduğunu itiraf etmekte yarar var. Buradaki tokadın faili de elbette icine şeytan giren hanım kızımız. Fakat akıl sağlığı yerinde olmadığı icin bir şey diyemiyoruz, tokat da atar tukurur de, ne yapacağı belli olmaz.
Alacağımızı istedik tokat yedik!
Yine yakın donemin ses getiren filmlerinden biriyle karşınızdayız: There Will Be Blood. Paul Thomas Anderson ’ın yonettiği bu bitmek bilmeyen ve yoğun şiddet iceren dramadan aldığımız tokadın yiyicisi Eli Sunday karakteri. Tek kabahati alacağını istemek olan zavallı genc adamın daha lafını bitirmeden yediği tokatla, daha doğrusu tokatlarla feleği şaşar, olaylar gelişir.
Kubrick tipi bir tokat sahnesi
Sinema tarihinden bir tokat sahnesi soyleyin desek, belki ilk anda aklınıza bir şey gelmez. Ama biraz duşunduğunuzde bu tokadın ilk uce girmesi kuvvetle muhtemel. Bir başka sinema dehası Stanley Kubrick ’in
Full Metal Jacket filminde de bolca şiddet iceriği mevcut. Fakat Er Joker ’in eğitim cavuşundan Hz. Meryem ’i sevmemesi yuzunden yediği sağlı sollu tokatlar akıldan cıkacak turden değil.
Gercek bir baba tokadı
Godfather herhalde sinema dendiğinde ilk akla gelen birkac filmden biridir. Mario Puzo ’nun şahane romanından Coppola tarafından uyarlama sinemasında adeta cığır acarak filme aktarılan
Godfather‘ın yer yer oldukca aşırıya kacan şiddet sahnelerinin yanında bizim alıntıladığımız tokadın lafı bile olmaz. Ama Don Carleone ’un şarkıcı olan manevi oğluna attığı bu tokat, filmin tum o olmeli yaralamalı sahnelerinden farklı olarak, gercek anlamda bir baba tokadıdır.
Bir tokat yeme ustadı:
Kaptan Jack Sparrow
“Genc kızların sevgilisi” unvanını yaşlansa da elinden bırakmayan yakışıklı, cool ve efsane aktor Johnny Depp ’in hasılat rekorları kıran ve adeta dizi gibi ardı ardına suregelen film serisi Karayip Korsanları ’nda yediği tokatları listeye almasak ayıp olurdu. Hınzır, munzur ve karizmatik Kaptan Jack Sparrow bir suru başka ozelliğinin yanında elbette birtakım kadınlardan sağlam tokatlar yemesiyle de meşhur. Yediği tokatları hak edip etmediğindense kendisi de her zaman pek emin değil.
Tutkulu ve aşk dolu tokatlar
Bazılarımızın neden bu kadar cok sevildiğini hicbir zaman anlayamayacağı, romantik bunyelerin vazgecilmez aşk filmi The Notebook ’u izlemeyen pek az insan vardır herhalde. Gelgitlerle dolu dev bir aşkı anlatan ve buram buram tutku kokan bir filmde tokat olmadan olur mu hic? Olmaz. İşte aşkın gucunu kanıtlayan aşıkların sevgi, tutku ve o ayrılık anındaki huzunlerini seri tokatlarla dile getirdikleri o tuhaf romantik sahne…
Seviyosan git tokadı bas bence
Sırada yine bir romantik-komedi klasiği var. Cok yakın arkadaş olan iki aşığın hikÂyesini adım adım anlatan
When Harry Met Sally 90 ’lara damga vurmuş neşeli ve duygusal aşk filmlerinden biriydi. Sevdiği adama tokat atan Âşık kadın romantizmi denilince kafamızda bir figur canlanıyorsa bunun sebeplerinden biri de elbette Meg Ryan tokadıdır.
Sen misin sahili yuzmeye kapatmayan?!?
Steven Spielberg ’i hayatımıza sokan kult film Jaws ’ı hatırlamayan var mı? Okyanus kıyısında yaşamayan bizleri bile denize girerken tedirgin etmeyi başaran film hem dramatik hem korkunc hem de eğlenceli olmayı başaran sahnelerle doluydu. O sahnelerden birinde de kopekbalığı kurbanlarından birinin annesi, okyanusta tehlikeli bir kopekbalığı dolaştığını bildiği halde sahili yuzmeye kapatmayan Şef Brody ’ye okkalı bir tokat atar.
Dramatik bir klasik ama nasıl kıydın Faye Dunaway ’e?
Sıradaki tokadımız Polanski imzalı klasik film Chinatown ’dan geliyor. İzleyenler bilir, Jack Nicholson ’ın kariyerinin en iyi oyunculuklarından birini sergilediği filmin bu sahnesi o kadar dramatik ve yoğun ki, derin bir itirafa surukleyen tokatlar izleyiciye de atılıyor gibi bir his verir.
Yeşilcam tokadının tadı bir başka olur: Sultan
Tokattan bahsederken eski Yeşilcam filmlerindeki efsane tokatları anmazsak olmaz tabii. Aslında bambaşka ve upuzun bir liste cıkarılabilecek kadar geniş bir tokat yelpazesine sahip Turkiye sineması tarihi. Ancak temsilen birini sececeksek, bu elbette akıllarımıza kazınan, Turkan Şoray ’ın unutulmayan filmlerinden Sultan ’ın o meşhur tokatlaşma sahnesi olur.