Buyuk şair Oktay Rifat ’ı doğum gununde analım, sevenlerine hatırlatalım, tanımayanlara tanıştıralım istedik.
Evvel Zaman İcinde
her ağacın arkasından karşıma siz cıktınız
oylesine coktunuz ki bunaldım yalnızlıktan
her koşebaşından karşıma siz cıktınız
oylesine yoktunuz ki ağladım deliye dondum
Turk Şiiri ’nin en buyuk isimlerinden birisi kabul edilir. Orhan Veli ve Melih Cevdet ’le birlikte Garip Akımı ’nın kurucularındandır. 1955 yılından itibaren İkinci Yeni adlı şiir akımına yonelmiştir. Şiir dışında roman ve oyun turlerinde de cok başarılı eserler vermiştir.
Su Gibi Gecen Gunler
ben de beşikte yattım
salıncakta uyudum
meme emdim
geceleri arpa boyu buyudum
adam oldum elim ekmek tuttu
butun sevdiklerim oldu
gunler su gibi gecti
anasız babasız kaldım boyle
10 Haziran 1914 ’te Trabzon ’da doğdu. Babası, o doğduğu sırada Trabzon Valisi olan şair ve dilbilimci Samih Rıfat, annesi Hasan Enver Paşa ’nın kızı Munevver Hanım ’dır. Pek cok sanatcı ve yazar iceren bir ailede yetişti Oktay Rifat. Buyuk dedesi Macar Hurşid Bey, hem Turk hem batı muziği konusunda donanımlı bir bestekardı; dedesi Albay Hasan Rıfat Bey ise şiirle ilgilenirdi, amcası Ali Rıfat Bey değerli bir udî ve besteci, teyzesi Celile Hanım bir ressam, teyzesinin oğlu ise hepimizin sevgilisi şair Nazım Hikmet idi.
Kadeh
Burası dalyan kahvesi
Ortalık sut mavisi
Apostol bu ne bicim meyhane
Tabağımda bir bulut
Kadehimde gokyuzu
Ortaoğrenimini 1925-1932 yıllarında Ankara Erkek Lisesi ’nde yaptı. Bu okulda unlu şair Ahmet Hamdi Tanpınar ’ın oğrencisi oldu, ilk şiirlerini kaleme aldı ve ileride birlikte Garip Akımı ’nı kuracağı arkadaşları Melih Cevdet ve Orhan Veli ile tanıştı. Uc arkadaş, okul bunyesinde “Sesimiz” adlı dergiyi cıkararak şiirlerini yayımladılar.
Tecelli
Nedir bu benim cilem
Hesap bilmem
Muhasebede memurum
En sevdiğim yemek imam bayıldı
Dokunur
Bir kız tanırım cilli
Ben onu severim
O beni sevmez
İlk şiirlerinde, diğer arkadaşları gibi, kentte yaşayan insanların gunluk yaşamlarını işledi. Etkileyici gucunu şaşırtıcı buluşlardan, alay ve yergiden alan, dili yalın, 4-5 dizelik şiirler yazdı.
Bu Ne Bicim İş
bu dunya boyle işte
bir gidiş, bir geliş
herkes de gidiyor birbiri ardınca
sevdiklerimiz
okuduklarımız
duyduklarımız
gok bulutlu gonul bulutlu
apostol bu ne bicim iş?
“Yaşayıp Olmek ve Avarelik Ustune Şiirler” kitabında bir yandan Garip cizgisini surdururken bir yandan geleneksel bicimler denedi. Bu donem şiirlerinde halk şiiri geleneğini geliştirmeye calıştı. Şiirinin ucuncu evresinde toplumsal sorunları konu alan şiirlere ağırlık verdi. Halk deyişlerinden yararlanarak, bunları şiirlerinde kullandı.
Eski Zaman Aşığı
Ben eski zaman Âşığıyım
Sevda ceker duşunurum ağlarım
Bazen tilki kadar kurnaz bazen akılsız
Bazen cocuk gibiyim bazen bakakalırım.
Herkes Âşık olur sevdalanır
Bir yolu var gonul cekmenin de
Benimki sevda değil ateşten gomlek
Bir kor duşmuş ışıl ışıl yanar icimde
Ama ben eski zaman Âşığıyım
Sevmek kadar kanatlanmak da gelir elimden
Gece hayalimde gunduz fikrimde
Ela gozlu o yÂr cıkmaz gonulden.
1932-1936 yılları arasında Ankara Universitesi Hukuk Fakultesi ’nde yuksek oğrenim gordu. Edebiyata olan ilgisi ve yazma tutkusu yuksek oğrenimi sırasında da devam etti. Mezun olduğu yıl, arkadaşları Melih Cevdet ve Orhan Veli ile birlikte geliştirdikleri yeni bir yazın tekniği ile kaleme aldığı şiirleri Varlık Dergisi ’nde yayımlanmaya başladı.
Anış
Her dakikasını ayrı hatırlarım
Erenkoy ’de gecen zamanımın
Ruyama girer bir arada
İstanbul bahar ve TurkÂn ’ım
Bir odamız vardı etrafı sarmaşık
Bostanlara bakan penceremiz
O guller kadar taze
Ben ona deli gibi Âşık
Bir yastıkta dinlenir başlarımız
Saclarım saclarına karışırdı
O guzel bir kızdı ince alımlı
Ne giyse yaraşırdı
Yeter ki gonuller şen olsun
Şarkılar soylerdik yolda
Hep karşıma otururdu ellerini tutardım
Akşam ustu eve donerken paraşolda
Ağaclar cicekteydi
TurkÂn ’ım sağ beraberimde
Kalbim sevda icindeydi
İstanbul bahar icinde
1937 yılında Devlet sınavını kazanarak Maliye Bakanlığı hesabına Siyasal Bilgiler oğrenimi gormek uzere Paris ’e gonderildi. Paris ’te bulunduğu donemde yalın bir soylemi ve bağımsız duşunceleri savunan Fransız şiirini kendisine yakın buldu ve ondan ilham aldı. Uc yıl sonra II. Dunya Savaşı nedeniyle, orada yaptığı doktora calışmasını tamamlayamadan 1940 yılında Turkiye ’ye dondu.
Bana Benzer
şarabım bir sabra erişmiş kupte,
bir elim ay, bir elim korpe guneş,
bir gol gibiyim akşamlara donmuş,
yıldızları kendinden daha dipte
Paris ’ten dondukten sonra Ankara ’da serbest avukatlık yapmaya başladı. Bu arada 1941 yılında Orhan Veli ve Melih Cevdet ile edebiyat dunyasında buyuk tartışmalara sebep veren “Garip” adlı şiir kitabını yayımladı. 1954 yılında yayımladığı “Karga ve Tilki” adlı şiir kitabıyla da Yeditepe Şiir Armağanı ’nı kazandı.
Karıma
Sofalar seninle serin
Odalar seninle ferah
Gunum neşeyle uzun
Yatağında kalktığım sabah
Elmanın yarısı sen, yarısı ben
Gunumuz gecemiz evimiz barkımız bir
Saadet bir cimendir bastığın yerde biter
Yalnızlık gittiğin yoldan gelir
1955 yılında İstanbul ’a yerleşerek avukatlığını surdurdu. Aynı yıl yayımladığı “Percemli Sokak” adlı şiir kitabının onsozu tartışmalara neden oldu. Bu kitap ile İkinci Yeni adı verilen şiir anlayışına yoneldi.
Elleri Var Ozgurluğun
Kopurerek koşuyordu atlarımız
Durgun denize doğru.
Bu ucuş, guvercindeki,
Ozgurluk sevinci mi ne!
Opuşmek yasaktı, bilir misiniz,
Duşunmek yasak,
İşgucunu savunmak yasak!
Urunu ayırmışlar ağacından,
Tutturabildiğine,
Satıyorlar pazarda;
Emeğin dalları kırılmış, yerde.
Işık kor edicidir, diyorlar,
Ozgurluk patlayıcı.
Lambamızı bozan da,
Ozgurluğe kundak sokan da onlar.
Uzandık mı patlasın istiyorlar,
Yaktık mı tutuşalım.
Mayın tarlaları var,
Karanlıkta duruyor ekmekle su.
Elleri var ozgurluğun,
Gozleri, ayakları;
Silmek icin kanlı teri,
Bakmak icin yarınlara,
Eşitliğe doğru giden.
Ben kafes, sen sarmaşık;
Dolan dolanabildiğin kadar!
Ozgurluk sevgisi bu,
İnsan kapılmayagorsun bir kez;
Bir urba ki eskimez,
Bir duş ki gercekten daha doğru
1960 ’lı yılların başında Latin ve Yunan ozanların mitoloji kitaplarının Turkce cevirilerini yaptı. Yine bu yıllarda genellikle sosyal sorunlar, emekcilerin hakları ve sistemsel karmaşalar ile ilgili duşuncelerini satırlara doktu.
Ağzımın Tadı
ağzımın tadı yoksa, hasta gibiysem,
boğazımda duğumleniyorsa lokma,
buluttan nem kapıyorsam, vara yoğa
alınıyorsam, gecimsiz ve işkilli,
yuzum ofkeden karaya calıyorsa,
denize bile iştahsız bakıyorsam,
hep bu boyu devrilesi bozuk duzen,
bu darağacı suratlı toplum!…
Tiyatro oyunu ve roman turunde de eserler veren Oktay Rifat, her biri toplumun değişik kesimlerini sembolize eden oyun ve roman kahramanları yarattı.
Son Soz
Boğazından lıkır lıkır gecen
Şu suyun kıymetini bil
Nedir ki bu mavilik deme
Pencereden gorebildiğin kadar
Goğun kıymetini bil
Kıymetini bil cicek acmış bademin
Guneşli odanın, camurlu sokağın
Beyazın, siyahın, yeşilin,
Pembenin kıymetini bil
Dirilik oyle bir şey yurekte
Sevincle cırpınır
Kavak yelleri eser insanın başında
İnsanoğlu kızar ofkelenir savaşır
Halk icin girişilen savaşta
O korkulu sevincin
Ofkenin kıymetini bil
Bil ki bu
Budur işte
Guneş yalnız dirileri ısıtır
Guneşin kıymetini bil.
70′li ve 80′li yıllarda dunyanın ve Turkiye ’nin gecirdiği siyasal sarsıntılar, şairin yakın cevresinden bircok dostunun uğradığı haksızlıklar, tutuklamalar ve olumler kuşkusuz onu da derinden etkilemiştir. Ancak Oktay Rifat da kendinden onceki buyuk sanatcıların coğu gibi, son cozumlemede, hayatın olumlu ve olumsuz yanları arasında bir denge kurmayı, boylece hayatla uzlaşmayı ve barışmayı başarmıştır.
İstanbul Turkusu kasımpaşa kıyıları tersane
bir kız sevdim alimallah bir tane
her dem sevdalıya kız mız bahane
top ciceğim deste gulum
canım istanbullum
aman aman bahane
gittim baktım şıkır şıkır balıkpazarı
uc tek attım sarhoş oldum ayak uzeri
uc doluya uc tanecik badem şekeri
top ciceğim deste gulum
canım istanbullum
aman aman badem şeker
18 Nisan 1988 de İstanbul ’da vefat etmiştir. Cok sevdiği İstanbul icin de bu turkuyu yazmıştır.
Oktay Rifat anısına bonusu:
tam yarım asır gecmiş ustunden, dile kolay
eşyalarını hÂl saklarım
resmi belgeler, mektuplar, yılbaşı kartları
cay icerken ciziktirdiğin resimler
tuşları kırık daktilon, sigara kulluğun, pardosun
dolaba kaldırdığım kasketin, kostekli saatin
en cok da kalbin
dudağımda şarkısın, ben gidiyorum
Barış Erdoğan