Dinî hayatta itidal ve dengeli hareket gercek dindarlıktır. “Bilerek yapılan az ibĂ‚det, gaflette yapılan coktan hayırlıdır.” Resûl-i Ekrem Efendimiz coktan ziyĂ‚de, daima olculu, itidalli hareketleri emrettikleri icin ibĂ‚dette de aynı dusturu talim buyurmuşlardır.Vehb İbn Abdullah (radıyallĂ‚hu anh) şoyle anlatır:

ResûlullĂ‚h (sallallĂ‚hu aleyhi ve sellem), Hazreti SelmĂ‚n ile Ebu ’d-DerdĂ‚ ’yı kardeş yapmıştı. Bu sebeple SelmĂ‚n, Ebu ’d-DerdĂ‚ ’yı ziyĂ‚ret ederdi. Bir ziyĂ‚ret esnasında onun hanımı Ummu ’d-DerdĂ‚ ’yı oldukca eskimiş elbiseler icinde gordu. Ona:

“Bu hĂ‚lin nedir boyle?” diye sorunca, kadın:

“Kardeşin Ebu ’d-DerdĂ‚ dunya malı ve zevklerine onem vermez.” dedi. O esnĂ‚da Ebu ’d-DerdĂ‚ eve geldi ve hazırlattığı yemeği SelmĂ‚n ’a ikram edip:

“Buyurun, yemeğinizi yeyin, ben orucluyum.” dedi. SelmĂ‚n:

“Sen yemedikce ben de yemem.” diye karşılık verdi. Bunun uzerine Ebu ’d-DerdĂ‚ sofraya oturup yemek yedi. Gece olunca Ebu ’d-DerdĂ‚ teheccud namazı kılmaya hazırlandı. SelmĂ‚n ona:

“Uyu!” dedi.

Ebu ’d-DerdĂ‚ uyudu. Bir muddet sonra tekrar kalkmaya davrandı. SelmĂ‚n yine:

“Uyu!” diyerek onu kaldırmadı. Gecenin sonlarına doğru SelmĂ‚n:

“Şimdi kalk!” dedi ve her ikisi birlikte namaz kıldılar. Sonra SelmĂ‚n, Ebu ’d-DerdĂ‚ ’ya şoyle dedi:

“Kardeşim, senin uzerinde Rabbinin hakkı vardır, nefsinin hakkı vardır, Ă‚ilenin hakkı vardır. Her hak sahibine hakkını vermelisin.”

Ebu ’d-DerdĂ‚, Hazreti Peygamber (sallallĂ‚hu aleyhi ve sellem) ’e gidip olup biteni anlattı. Fahr-i kĂ‚inĂ‚t Efendimiz:

“SelmĂ‚n doğru soylemiş.” buyurdu.[1]

Diğer bir rivĂ‚yette Allah Resûlu Ebu ’d-DerdĂ‚ ’ya:

“SelmĂ‚n senden daha Ă‚limdir, dini daha doğru anlamış!” buyurmuşlardır.[2]

ORTA HALLİ OLMAK, İTİDALİ KORUMAK

Dinî hayatta itidal ve dengeli hareket gercek dindarlıktır. SĂ‚hibu ’l-vefĂ‚ MûsĂ‚ Efendi (kuddise sirruh) hazretlerinin bu konuyla ilgili şu tespitleri ve hatırlatmaları ne kadar uyarıcıdır:

“İfrattan ve tefritten kacınmalıyız. Bazen cok ibĂ‚det yapana, bu ibĂ‚det takatsizlik verir de ikrah hĂ‚line (zorla istemeyerek yapma durumuna) duşebilir. Bu sefer azmi, şevki azalır, azı da yapamaz hale gelir. Teenni ile yapılan her işte, hayır beklenir, acele yapılan işlerin de cok zaman sonu gelmez. İtidalli olanlar aynı zamanda sebatkĂ‚r olur. Orta hĂ‚lli olduğu icin, o ufak bir şeyden boyle bırakıp gitmez. Sebat eder. Bazıları cok heyecanlı olur, fakat arkası sabun kopuğu gibi gelmeyiverir.

Aynı itidal hĂ‚li, nĂ‚file ibĂ‚detlerde de olması gerekir. Bir anda cok fazla nafile ibĂ‚det yapmak yerine, mûtad olarak az, fakat devamlı olursa insanın terakkîsinde daha tesirli olur.”[3]

“Bilerek yapılan az ibĂ‚det, gaflette yapılan coktan hayırlıdır. Resûl-i Ekrem Efendimiz coktan ziyĂ‚de, daima olculu, itidalli hareketleri emrettikleri icin ibĂ‚dette de aynı dusturu talim buyurmuşlardır.

Allah TeĂ‚lĂ‚, rahmet-i ilĂ‚hîsi mucibince kullarına ağır mukellefiyetler yuklememiş, yalnız kullarının acizliklerini idrak ederek, kendisine Ă‚dĂ‚b uzere, engin bir gonul kırıklığı cercevesinde ibĂ‚det ve itaat etmelerini istemiştir.

Elhamdulillah yuce dinimizde hic bir zorluk yoktur. Yemede, icmede ve diğer dunyevî hususlarda orta halde bulunmamız icap ettiği gibi, ibĂ‚det hususunda da itidalli hareket etmek gerekmektedir. İfrattan, tefritten kacınmalıyız.”[4]

DİPNOTLAR

[1] BuhĂ‚rî, “Savm”, 51; “Edeb”, 86.

[2] Heysemî, III, 199-200; HĂ‚nî, HadĂ‚ik, s. 297.

[3] Bk. SĂ‚dık DĂ‚nĂ‚, Altınoluk Sohbetleri, V, 112; Allah Dostunun Dunyasından Hacı MûsĂ‚ Topbaş Efendi İle Sohbetler, s. 148; SĂ‚dık DĂ‚nĂ‚, Altınoluk Sohbetleri, II, 144.

[4] Bk. SĂ‚dık DĂ‚nĂ‚, Altınoluk Sohbetleri, V, 112; SĂ‚dık DĂ‚nĂ‚, Altınoluk Sohbetleri, II, 98-99; ZĂ‚hide Topcu, “Merhum MûsĂ‚ Topbaş Efendi”, Şebnem, sayı: 4, Nisan-Mayıs-Haziran 2003, s. 112.

Kaynak: Adem Ergul, 365 Lider Davranış, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan