Allah'ın (c.c) her lutfu, her nimeti şukur gerektirir fakat en buyuk nimet İslam'dır. Peki musluman Allah'a nasıl şukretmeli? Şukur kac ceşittir? İşte cevabı...Şukur uc şekilde olur:
Dil ile şukur, amellerde şukur, hal ile yani kalb ile şukur.
Dil ile şukre işĂ‚ret “
Rabbinin nîmetini soyle!” (DuhĂ‚ Sûresi, 11) Ă‚yet-i celîlesiyle “Tahdîs-i nîmet yani nîmetleri dil ile ikrĂ‚r da bir nev ’i şukurdur.” hadîs-i şerîfidir. Amellerin şukrune “
Ey DĂ‚vud Ă‚ilesi, şukredin!” (Sebe Sûresi, 13) Ă‚yet-i celîlesi delĂ‚let eder. Hal veyĂ‚ kalb ile şukre ise “
Size ulaşan her nîmet Al-lah ’tandır!” (Nahl Sûresi, 53) Ă‚yet-i kerîmesi işĂ‚ret eder. MU'MİNİN UC KALESİ Hadîste buyurulmuştur:
“Mu ’min ’in uc kalesi vardır: Zikrullah, Kur ’Ă‚n ve mescid.”
Akıllı kimse, nefsini alcaltan, olumden sonrası icin amel yapan, dunyaya rağbeti kesip zuhd ile meşgul olandır.
CĂ‚hil ise kendini unutup hevĂ‚ ve hevesine tĂ‚bî bulunandır.
Allah ’tan başka şeyleri unuttuğun zaman sen Rabbini hatırlamış, zikretmiş olursun.
Zikrin hakîkati, zikir Ă‚nında zikredilenden başka her şeyi unutabilmektir.
Hakk yolunun yolcusuna gereken de, ona gĂ‚ye olan zikr-i hakîkîye ulaşmaktır. Gercek tevhid, bĂ‚tılı ve Hakk ’ın dışında her şeyi bertaraf eder.
HZ. SULEYMAN'DAN (A.S) ORNEK KISSA Suleyman -aleyhisselĂ‚m- devrinde guzel sesli ve guzel gorunuşlu bir kuş vardı. Bir adam bu kuşu bin dirheme satın alır. Bir gun bir başka kuş gelir ve bu kuşun kafesinin ustunde oterek ucup gider. Bundan sonra o guzel sesli kuş susar, hic otmez. Kuşun sĂ‚hibi, Suleyman -aleyhisselĂ‚m- ’a gelip şikĂ‚yette bulunur. Suleyman -aleyhisselam-:
– Onu bana getirin, der. Kuşu getirdiklerinde Suleyman -aleyhisselĂ‚m- kuşa der ki:
– SĂ‚hibin seni yuksek fiyatla satın aldığından onun sende hakkı var, sen niye otmuyorsun?
Kuş cevaben:
– Ey AllĂ‚h ’ın Peygamberi, ona soyle, ben bağımı cozmedikce, kafeste bulunduğum surece asla otmeyeceğim, der.
– Nicin, der Suleyman -aleyhisselĂ‚m-. Kuş:
– Benim otuşum evlĂ‚d ve vatan hasretindendi. Ancak bir kuş geldi ve bana “Senin kafeslere konman, guzel sesindendir; susar, otmezsen kurtulursun.” dedi. Ben de onun icin otmuyorum, diye cevap verir.
Suleyman -aleyhisselÂm- bunun uzerine adama:
– Kuşun ne dediğini duydun mu, der. Adamcağız:
– Ey AllĂ‚h ’ın Peygamberi, onu salıver; cunku ben onu sesi icin kafese koymuştum, der.
Suleyman -aleyhisselĂ‚m- da bin dirhemini vererek kuşu kafesten bırakıverir. Kuş: “Benim şeklimi ve sesimi guzel yapan, bana havada ucma kabiliyeti veren ve kafeste sabr etmek imkĂ‚nı bahşeden Rabbimi tesbîh ederim.” diye oterek ucar, gider.
Suleyman -aleyhisselÂm- der ki:
– Eğer kuş sabretmemiş olsaydı, feraha cıkamayacaktı, sabretti ve kurtuldu.
Bu kıssada gercekten nefsin sıfatlarından fĂ‚nî olup kurtulmaya işĂ‚ret vardır. Zîra kul, zarûrî ve kesin olumunden once kendi ihtiyarıyla olmedikce; kendini hemen olecekmiş gibi olume hazırlamadıkca hayĂ‚t-ı hakîkîye vĂ‚sıl olamaz.
Kaynak: Ramazanoğlu M. SĂ‚mi, MusĂ‚habe-6, s. 82-86, Altınoluk Dergisi 369.Sayı
İslam ve İhsan
DUNYA İMTİHANINDA ŞUKUR VE ZİKİR HALİNDE OLACAĞIZ