Namaz kılan genc, Rabbi ile kulluk sozleşmesini yeniler; okuduğu Âyetlerde yer alan talimatlar doğrultusunda hayatına yeniden yon verir. Gereği gibi, ozenli ve duzenli olarak kılınan guzel bir namaz, genc muminin dosdoğru yolda kararlı ve sebatlı olmasını sağlar. Onu Allah ’tan başka varlıklara kul olma -mesela kula kul olma, nefse, paraya, şehvete, mîdeye kul olma- zilletinden kurtararak gercek ozgurluğune kavuşturur. Onu her turlu kotuluk ve cirkinlikten uzak tutarak kendisine seckin bir kimlik ve tertemiz bir kişilik kazandırır; boylece onun bu dunyada onurlu bir hayat yaşamasına, Âhirette de ebedi kurtuluşuna vesile olur.Gencler toplumun en aktif, en hareketli, en duygusal ve değişime en acık kesimi oldukları icin,
şer odaklar
şeytani projelerini coğunlukla onlar aleyhine yaparlar; onları ayartmaya, tahrik etmeye ve hazlarının tutsağı kılmaya yonelik
sinsi planlar kurarlar. Haramlar uzerinden saltanat suren kotuluk baronları, kirli sektorlerinin potansiyel malzemesi olarak hep gencleri gorurler. Eğer gencler,
akleden kalplerini duygularının onune gecirebilirlerse, kendi uzerlerine yapılan hesapları tersine cevirebilirler.
CAĞIN SAHABELERİ Hakikat şu ki; butun peygamberlere ve son peygamber Hz. Muhammed ’e (s.a) ilk iman edenlerin coğu, toplumun genc kesimleri ve alt katmanlarından oluşuyordu. Eğer gunumuz gencleri de, dinamik enerjilerini ve akleden kalplerini vahyin emrine verebilirlerse, bu cağdaki
nebevi değişimin onculeri olacaklardır. İnanıyoruz ki, genclerimiz; vahyin diriltici nefesi ile buluştukları ve
“Yuruyen Kur ’an” olan Efendimizin (s.a) guzel ahlÂkı ile tanıştıkları zaman
“cağın sahabeleri” olmaya aday hale geleceklerdir.
Bu bağlamda Hz. Yusuf (a.s),
“arkadan yırtılan gomleği” ile bugunun gencleri icin harika bir
“rol model” teşkil eder. O, nefsinin isteğine ve şeytana direnip,
‘Ben Allah ’tan korkarım / O ’na sığınırım ’ diyerek Allah ’ın yardımı ile şehvet tuzağından kurtulmuş, Allah ’ın rızasını kaybetmek ve
ebedi zindana mahkûm olmaktansa, bu dunyanın
gecici zindanına girmeyi tercih etmiş dunya guzeli bir genc olarak, cağımız gencliğinin iffetlerini nasıl koruyacaklarına dair muhteşem bir orneklik sunar: Allah ’ı, zinanın haram oluşunu, azabı hatırlamak…
Zindanı
zinaya tercih eden bir bilincle Allah ’ın himayesine girmek…
CEHENNEME GİRMENİN ONCELİKLİ NEDENİ NAMAZ KILMAMAK Dolayısıyla genclerimiz, kısa sureli ve anlık dunya zevkleri yerine ebedi esenlik yurdunu kazanmaya medar olacak
“baki salih amelleri” tercih etmek ve kendi nefislerini buna zorlamak durumundadırlar. İslÂm ’ın
beş şartında da yer alan bu salih amellerin
baş şartı ise
namazdır.
“LÂ ilÂhe illallah: Allah ’tan başka ilÂh yoktur” esasına dayanan
Tevhîd inancı;
namaz ’la
eyleme donuşur. Bu sebepledir ki Allah TeÂl butun peygamberlerine Tevhid mucadelesi gorevinin
ilk adımı olarak
namazı emretmiştir. Hz. Musa ’ya (a.s) Tuv ’da peygamberlik gorevi veren Rabbimiz:
“Beni hatırlamak icin namaz kıl” (Taha, 20/14) buyurmuştur. Hz. İsa (a.s), Meryem annemizin kucağında ilk konuştuğunda,
“Rabbim yaşadığım surece bana namaz kılmamı ve zekÂt vermemi emretti” (Meryem, 19/31) demiştir. Peygamberimiz de (s.a) Kadir gecesinin sabahında Cebrail aleyhisselÂmın oğrettiği
ilk namazını kılmış, kendisine iman edenlere
ilk olarak namazı emretmiş ve namazı;
‘Gozum(uz)
un nûru ’,
‘Muminin mîrÂcı ’,
‘Cennetin anahtarı ’,
‘Din ’in direği ’,
‘kişi ile kufur ve şirk arasında bir perde ’,
‘kulun ilk hesaba cekileceği amel ’ olarak tanımlamıştır. Kısaca namaz; butun peygamberlerin ve Tevhid dini İslÂm ’ın
olmazsa olmazıdır.
Kur ’Ân ’daki bir kıyamet sahnesine gore, cehenneme girmenin oncelikli nedeni
namaz kılmamaktır:
“Sizi cehenneme surukleyen nedir? Derler ki: Namaz kılanlardan değildik!” (Muddessir, 74/42-43)
NAMAZLA DİRİLİŞ Hayatın hızlı koşusu icinde Allah ’ı, ahireti, olumu, gorev ve sorumluluklarını unutan genc insanımız, gunde beş kez kendini Allah ’a cağıran
ezanla kulluğunu hatırlamalıdır. Esasen unutkan bir varlık olan insan icin (nisyanla insan aynı koktendir), her namaz vakti buyuk bir
dirilişin,
değişimin başlangıcıdır...
Bu diriliş sureci
abdest ile başlar: Abdestle maddi-manevi gunah ve kirlerinden temizlenen genc mumin KÂbe ’ye yonelir; kalbini, duygu ve duşuncelerini Allah ’a odaklar, diğer kıblelerden yuz cevirir. Zira
yuzunu KÂbe ’ye donup de
ozunde başka kıbleler edinen, gercekte
istikbÂl-i kıble yapmış olmaz.
Namaz kılan genc, hem dili ile okuduğu Âyetlerle, duÂlarla, zikirlerle ve tesbihÂtla hem de
kıyam ederek,
rukû ve
secdeye vararak,
teşehhude oturarak
beden dili ile kulluğunu ifade eder. Gunde beş vakit kıldığı namazın her rekÂtında Fatiha sûresini okuyarak Rabbi ile
kulluk sozleşmesini yeniler; okuduğu Âyetlerde yer alan talimatlar doğrultusunda hayatına yeniden yon verir. Gereği gibi, ozenli ve duzenli olarak kılınan
guzel bir namaz, genc muminin Dosdoğru Yol ’da kararlı ve sebatlı olmasını sağlar; onu Allah ’tan başka varlıklara kul olma -mesela kula kul olma, nefse, paraya, şehvete, mîdeye kul olma- zilletinden kurtararak
gercek ozgurluğune kavuşturur; onu her turlu kotuluk ve cirkinlikten uzak tutarak (Ankebut, 29/45) kendisine seckin bir
kimlik ve tertemiz bir
kişilik kazandırır; boylece onun bu dunyada onurlu bir hayat yaşamasına, Âhirette de ebedi
kurtuluşuna vesile (Muminûn, 23/1-2) olur.
HÂsılı; bir
tevhid eylemi olan namaz,
mustakim bir şahsiyet kazandırdığı genc mumini,
pasif bir
nesne olmaktan kurtarıp
aktif bir
ozne yapar. Hz. Şuayb ’ın (a.s) kıldığı ve ummetine kıldırdığı gibi diri, diriltici ve hayata mudahil bir namaz (Hûd, 11/87), genc mumini dunyadan el-etek cektirmez, aksine onu zulme, şirke ve kufre karşı durmaya sevk eden bir
dinamizm, bir
direniş ve bir
diriliş kaynağı olur.
Oyleyse, gencliğe cağrımız şudur:
Haydi gencler namaza! Namazla dirilişe! Namazı yaşamaya!
Kaynak: Abdullah Yıldız, Altınoluk Dergisi, 380. Sayı
İslam ve İhsan