“...Onlar hayırda birbirleriyle yarışırlar...” (Âl-i İmrĂ‚n, 114) buyrulmaktadır. İşte bu hayır yarışının mu ’minlerde tabiat-ı asliye hĂ‚line gelmesi şarttır. Mu ’min, esen meltemler gibi muşfik, yağan yağmurlar gibi comert olmalı, her an etrafına huzur bahşederek Hakk ’ın rızĂ‚sını aramalıdır.Hepimizin bildiği bir vakıadır. Bir gun Peygamber Efendimiz -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- sabah namazını kıldıktan sonra ashĂ‚bına donup:
“–İcinizde bugun oruclu olan var mı?” diye sordu.
Hazret-i Omer -radıyallĂ‚hu anh- :
“–YĂ‚ RasûlallĂ‚h! Dun gece oruc tutmak aklıma gelmedi, onun icin şimdi oruclu değilim.” dedi.
Hazret-i Ebûbekir -radıyallĂ‚hu anh- ise:
“–Ben dun gece oruc tutmayı duşundum ve sabaha oruclu cıktım.” dedi.
Rasûl-i Ekrem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz yine:
“–İcinizde bugun hasta ziyĂ‚retinde bulunan var mı?” diye sordu.
Hazret-i Omer -radıyallĂ‚hu anh- :
“–YĂ‚ RasûlallĂ‚h! Sabah namazını yeni kıldık ve yerimizden ayrılmadık, nasıl hasta ziyĂ‚ret edebilelim ki?” dedi.
Hazret-i Ebûbekir -radıyallĂ‚hu anh- ise:
“–Duydum ki kardeşim Abdurrahman bin Avf rahatsızlanmış. Mescide gelirken, bakayım durumu nasıl olmuş diye, ona bir uğrayıverdim.” dedi.
Yine Fahr-i KÂinÂt Efendimiz:
“–İcinizde bugun bir yoksulu doyuran var mı?” diye sordu.
Hazret-i Omer -radıyallĂ‚hu anh- :
“–YĂ‚ RasûlallĂ‚h! Sabah namazını yeni kıldık ve henuz yerimizden ayrılmadık.” dedi.
Hazret-i Ebûbekir -radıyallĂ‚hu anh- ise:
“–Mescide girdiğimde, ihtiyacını arz eden birini gordum. Oğlum Abdur­rahmĂ‚n ’ın elinde bir parca arpa ekmeği vardı. Onu alıp yoksula verdim.” dedi.
Bunun uzerine Allah Rasûlu -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- :
“–Seni cennetle mujdelerim (ey Ebûbekir)!” buyurdu.
HAYIRDA HEP ONDE Hazret-i Omer derin bir ic cekerek; “Âh cennet!” dedi. Efendimiz -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- onun da gonlunu alacak bir soz soyledi:
“–Allah Omer ’e rahmet eylesin, Allah Omer ’e rahmet eylesin! Ne zaman bir hayır yapmak istese Ebûbekir muhakkak onu gecer.” buyurdu. (Heysemî, III, 163-164. Ayrıca bkz. Ebû DĂ‚vud, ZekĂ‚t, 36/1670; HĂ‚kim, I, 571/1501)
Bu hadîs-i şerîften almamız gereken en buyuk ders, her an AllĂ‚h ’ın rızĂ‚sına vesîle olacak bir amel arayışında olabilmektir. Zira Ă‚yet-i kerîmede:
“Bir (hayır) işini bitirince hemen (başka bir iş veya ibĂ‚dete) koyul ve yalnız Rabbine yonel.” (el-İnşirĂ‚h, 7-8) buyrulmuştur.
ONLAR HAYIRDA BİRBİRLERİYLE YARIŞIRLAR Yine Rabbimiz, rĂ‚zı olduğu sĂ‚lih kulları hakkında Ă‚yet-i kerîmede:
“...Onlar hayırda birbirleriyle yarışırlar...” (Âl-i İmrĂ‚n, 114) buyurmaktadır. İşte bu hayır yarışının mu ’minlerde tabiat-ı asliye hĂ‚line gelmesi şarttır. Mu ’min, esen meltemler gibi muşfik, yağan yağmurlar gibi comert olmalı, her an etrafına huzur bahşederek Hakk ’ın rızĂ‚sını aramalıdır.
Bu sebepledir ki Hak dostları da comertlikte bereketli ırmaklara benzerler. Onlar uzun yollar boyunca; insana, hayvanĂ‚ta, ağaca, kuşa, gule, sumbule, velhĂ‚sıl butun mahlûkĂ‚ta huzur bahşederek akıp giderler. Gercek infak da; ihlĂ‚s, merhamet, şefkat ve diğergĂ‚mlık dolu bir yurekle, mahzun ve mağmum gonullere yonelmek sûretiyle Allah rızĂ‚sının aranmasıdır. Başkalarının mahrûmiyetini telĂ‚fî icin, butun imkĂ‚nlarla muhtacların yardımına koşmaktır.
Rabbimiz, aslında insanlık şerefinin en tabiî bir îcĂ‚bı ve merhametle yoğrulmuş selîm vicdanların en asil bir ifĂ‚desi olan infĂ‚kı, ictimĂ‚î ibĂ‚detlerin en muhimlerinden biri kılmıştır. Şuphesiz ki bu, O ’nun mustesnĂ‚ lutuflarından biridir. Yani Rabbimiz, kullarına lutfettiği nîmetlerin cuz ’î bir kısmının, bir şukur ifĂ‚desi olarak yine kendisine takdîm edilmesini irĂ‚de buyurmuş, buna mukĂ‚bil infĂ‚kı; gunahlara kefĂ‚ret vesîlesi ve ebedî saĂ‚detin en muhim ecir kapısı eylemiştir.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Ornek Ahlakından, Erkam Yayaınları
İslam ve İhsan