Gonul yapmak ne kadar ulvî bir fazîletse, gonul yıkmak da o derece ağır bir uhrevî felĂ‚kettir. İslam'da kalp kırmanın vebali nedir? Yunus Emre Hazretleri kalp kırma ile ilgili şiirinde ne soyluyor?
Yunus Emre Hazretleri buyurur:
Bir kez gonul yıktın ise, bu kıldığın namaz değil!
Yetmiş iki millet dahî elin yuzun yumaz değil!..
Gonul yapmak ne kadar ulvî bir fazîletse, gonul yıkmak da o derece ağır bir uhrevî felĂ‚kettir. Fakat gonul yıkmayı; sadece bir insanı rencide etmek, kırmak, uzmek olarak telĂ‚kkî etmek de eksik olur.
Zira gonuller, îmĂ‚nın mahallidir. Bir gonlu îmandan, İslĂ‚m ’dan, Kur ’Ă‚n ’dan ve Sunnet ’ten uzaklaştıran her hĂ‚l ve davranış; esĂ‚sen gonul yıkmaktır. HĂ‚l ve davranışlarıyla gonulleri İslĂ‚m ’dan soğutan insanlar, gercek mĂ‚nĂ‚da gonul yıkan bedbaht kimselerdir…
Boyle kimseler, zĂ‚hiren ibadet ehli bile olsalar, beşerî munĂ‚sebetlerde, muĂ‚şerette, ahlĂ‚kta ve muĂ‚melĂ‚tta yaptıkları yanlışlarla, İslĂ‚m ’ın insanlık nezdindeki îtibĂ‚rına halel getirirler. Buna rağmen kendilerini hak yolda gorerek, nasihat kabul etmeme şaşkınlığı icinde olurlar. Bu ise kalplerindeki mĂ‚nevî hastalıkların bir gostergesidir.
RiyĂ‚nın, gururun, nifĂ‚kın karanlık koku kalptedir. LĂ‚kin onun tezahurleri, kimi zaman îmanda, kimi zaman ibadet hayatında, kimi zaman ahlĂ‚kta, kimi zaman muĂ‚şerette, kimi zamansa muĂ‚melĂ‚tta kendini gosterir.
Dolayısıyla bir insanı, sadece bir husustaki durumuna bakarak değerlendirmek, onu gercek mĂ‚nĂ‚da tanımak icin kĂ‚fî değildir. İslĂ‚m bir butundur. Musluman ise İslĂ‚m ’ın her husustaki hukumlerine cĂ‚n u gonulden teslim olup butun vazifelerini samimiyetle îfĂ‚ya gayret gosteren kimsedir.
HZ. OMER'DEN (R.A) NASİHAT Dolayısıyla insanları değerlendirirken
Hazret-i Omer -radıyallĂ‚hu anh- ’ın şu nasihatini hatırdan cıkarmamak gerekir:
“Bir kimsenin kıldığı namaza, tuttuğu oruca bakmayınız;
–Konuştuğunda doğru soyluyor mu?
–Kendisine bir şey emĂ‚net edildiği zaman, emĂ‚nete riĂ‚yet ediyor mu?
–Dunya ile meşgul olurken, helĂ‚l-haram gozetiyor mu? İşte bunlara bakınız.” (Beyhakî, es-Sunenu ’l-KubrĂ‚, VI, 288; Şuab, IV, 230, 326)
Ote yandan, gercek mĂ‚nĂ‚da ibadet ehli, namazlı-abdestli bir mu ’min; hĂ‚l ve davranışlarındaki nezĂ‚ket ve zarĂ‚fetle insanlar arasında ayırt edilmelidir. Zira lĂ‚yıkıyla kılınan makbul bir namaz, kulu fahşĂ‚ ve munkerden, yani dînin ve aklın cirkin gorduğu butun kotuluklerden alıkoyar.
TĂ‚dil-i erkĂ‚n ve huşû uzere kılınan bir namaz, kişiyi ahlĂ‚ken olgunlaştırarak davranışlarına da nezĂ‚ket, zarĂ‚fet, incelik, hilm, şefkat, rikkat ve hassĂ‚siyet olarak akseder. Yani kĂ‚mil mĂ‚nĂ‚da namaz kılan bir mu ’minde; kaba-saba, nezĂ‚ketsiz, nĂ‚dan ve kırıcı davranışlar gorulmez. Şayet goruluyorsa, o kimse aldığı abdestini ve kıldığı namazını gozden gecirmeli, nerede hatĂ‚ ettiğine dikkat etmelidir. Gozleriyle hangi vitrinleri seyrettiği, hangi seslere kulak verdiği, ağzından ne gibi kelĂ‚mlar cıktığı hususunda, hatĂ‚ ve kusurlarını telĂ‚fîye yonelmelidir.
CenĂ‚b-ı Hak, sevdiği kullarının ilminden, irfĂ‚nından, guzel hĂ‚l ve davranışlarından gonullerimize hisseler ihsĂ‚n eylesin. Âmîn!..
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2019 – Aralık, Sayı: 406
İslam ve İhsan
EFENDİMİZİN İBADET, MUAMELAT VE AHLAK UFKU