İslam'da akıllı kişi kimdir? Akıllı kişinin vasıfları nelerdir? Akıllı kişi ile ilgili hadisten cıkarmamız gereken dersler nelerdir? Dr. Murat Kaya anlatıyor...
Ebû Ya ’lĂ‚ ŞeddĂ‚d İbni Evs radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“Akıllı kişi, nefsine hĂ‚kim olan ve olum sonrası icin calışandır. Âciz kişi de, nefsini duygularına tĂ‚bi kılan ve Allah ’tan dileklerde bulunup duran (bunu yeterli goren) dır.” (Tirmizî, KıyĂ‚met 25, İbni Mace, Zuhd 31)
Ravi ŞeddĂ‚d İbni Evs, konuştuğu zaman guzel konuşan ve kızdığı zaman gayzına hĂ‚kim olan ŞeddĂ‚d, musluman bir ailenin cocuğudur. Kunyesi Ebû Ya ’lĂ‚ veya Ebû Abdurrahman ’dır. İlim ve hilm yonunden pek ustundu. Âbid, zĂ‚hid, yufka yurekli, temiz kalbli kĂ‚mil bir muslumandı.
Hz. Peygamber ’den 50 kadar hadis rivayet etmiştir. Rivayetleri Kutub-i Sitte ’de yer almıştır. Hicrî 58. yılda 75 yaşlarındayken Kudus ’te vefat etmiştir. Allah ondan razı olsun.
HADİSTEN NE ANLAMALIYIZ?
Sonlu bir dunyada sorumlu ve belli bir omre sahip olan insanoğlu, dunyayı ve sonrasını değerlendirirken bazı guc odaklarının tesiri altında kalmıştır. Bunlar iman, dunya, nefis, oteki insanlar ve şeytandır.
“Nefse hakimiyet” ve “olum sonrası icin gayret” şeklinde belirlenmiş olan akıllılık gostergeleri, buyuk olcude kĂ‚mil, yani etkili bir iman ile alĂ‚kalıdır. “Nefse hakimiyet”, aklı hayata egemen kılmak demektir. “Âhiret” ise, akıllılıkta dikkate alınacak cok onemli ve temelli bir unsurdur. Davranışlarını Ă‚hiretteki sonuclarını dikkate alarak ayarlamak gercek anlamda “akıllı kişi”lerin tavrıdır. “Herkes yarın icin onceden neler gonderdiğine dikkat etsin” [Haşr sûresi (59), 18] Ă‚yeti, “olum sonrası icin denetimli calışan”ların ne kadar isĂ‚betli ve akıllı işler yaptıklarını belgelemektedir. Nitekim İmam Tirmizî, bizim “nefsine hĂ‚kim olan” diye tercume ettiğimiz ifadenin “kıyamette hesaba cekilmeden once oz nefsini hesaba ceken kişi” demek olduğuna işĂ‚ret etmektedir. Sonra da bunu desteklemek uzere iki goruş nakletmektedir.
Hz. Omer demiş ki:
“Hesaba cekilmeden once kendinizi hesaba cekin. Buyuk duruşma icin hazırlık yapın. Âhiretteki hesap, ancak dunyada nefsini hesaba cekmiş olanlar icin hafif ve kolay olacaktır.”
Meymûn İbni MihrĂ‚n ’da şoyle der:
“Kul, yediğini ve giydiğini nereden karşılıyor?” diye ortağını gozetleyip durduğu gibi, kendi oz nefsini denetlemedikce asla takvĂ‚ sahibi olamaz.”
Sevgili Peygamberimiz bir başka hadîs-i şerîflerinde:
“İşlerin asıl değeri sonuclarına gore olculur” (BuhĂ‚rî, Kader 5; RikĂ‚k 33; Tirmizî, Kader 4) buyurmuştur. İnsanın akıllısı ve hası da Ă‚hirette belli olur. Orada, hayatının hesabını yuz akıyla verebilen kişi, dunyayı iyi yonleriyle Ă‚hirete taşımayı başarmış demektir. Hadisimizdeki “akıllı kişi” tarifine uymuştur. Başkalarının onun hakkında şoyle veya boyle konuşmalarının hicbir kıymeti yoktur.
Âcizliğin alĂ‚meti olarak hadiste “nefsini hevĂ‚ ve heveslerine tĂ‚bi kılmak” sonra da “Allah ’tan dileklerde bulunmak” sayılmıştır. His ve hevesleri peşinde omur tuketen insanlar, zaman zaman kapıldıkları hesap verme kaygısı sonucu boş umitlere ve temennilere kucak acarlar. Kuruntulara kapılırlar. Tabiî bunlar neticeyi değiştirmez. Nefsine uymuş kişilerin belki de tek careleri kuruntularıyla avunmaktır. Şu Ă‚yetler ne kadar ciddi uyarıdır:
“Ey insanoğlu, seni yaratıp sonra şekil veren, duzenleyen, mutenĂ‚sib kılan, istediği şekilde terkib eden, cok comert olan Rabbine karşı seni aldatan nedir?” [İnfitĂ‚r sûresi (82), 6-8].
“Kullarıma benim, bağışlayan, merhamet eden olduğumu, azabımın can yakıcı bir azab olduğunu haber ver!” [Hıcr sûresi (15), 49-50].
Allah TeĂ‚lĂ‚ ’dan dilekte bulunmak dinimizde teşvik edilmiştir. Ancak boylesi bir umit icin kendine duşeni yapmış olmak da gereklidir. Bakara sûresi ’nin 218. Ă‚yetinde Allah ’ın rahmetini umut etmek icin iman, hicret ve cihad gibi dinin temel gereklerini yerine getirmiş olmak lĂ‚zım geldiği anlatılmaktadır. Herhangi bir iş yapmadan kuru kuru umitte ve dilekte bulunmaya “temennî” denilmektedir. Boylesi kuru bir temenni ile yetinen kişi, elbette kendisinden beklenen akıllılığı gosterememiş, en ciddi konuda en anlamsız bir davranış sergilemiş demektir. Boyle bir davranış ise, bir Ă‚yet-i kerîmeye gore -Allah korusun- dini eğlence-oyun yerine koyan kĂ‚firler ile aynı durumu paylaşmak olur. Bu durumda Allah ’ın mağfiretini ummak, bazı cahiller gibi, “Allah beni de affetmeyecekse kimi affedecek” şeklinde ciddiyetten uzak sozler sarfetmek tam anlamıyla “Allah ile aldanmak” olur. Nitekim “Allah ile aldanmak, gunah işleyip dururken bağışlanma ummak”tır. (bk. Aclûnî, Keşfu ’l-hafĂ‚, II, 136.) Bu durumdakiler şu Ă‚yeti hatırlamalıdırlar:
“İşte Rabbinize karşı beslediğiniz bu zannınız, sizi helĂ‚k etti, ziyĂ‚na uğrayanlar olup cıktınız” [Fussılet sûresi (41), 23].
Bir de unutulmamalıdır ki kuruntu, şeytanın insanları yanıltma taktiklerindendir [bk. NisĂ‚ sûresi (4), 120].
HADİSTEN CIKARMAMIZ GEREKEN DERSLER
Akıllılık ve ileri goruşluluk, davranışlardan belli olur. Akıllı-akılsız tesbiti ve tarifi, dunya ve Ă‚hireti algılama ve değerlendirme, dunyada iken Ă‚hirete hazırlanma durumuna gore yapılır. İddialara veya temennîlere gore değil. Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın “gazabını aşkın rahmeti”nden yararlanabilmek icin, iman ve İslĂ‚m cercevesinde kendine duşeni yapma gayreti icinde bulunmak gerekir. Zira, “Allah ’ın rahmeti, iyilik edenlere yakındır” [ ’raf sûresi (7), 56]. Nefsi her zaman denetleyip hesaba cekmek gerekir. Allah amellere sevap verir, amelsiz temennilere değil.

İslam ve İhsan