Zaman yonetiminin onemi ve faydaları nelerdir? Zaman yonetiminin iyi yapılması sonucu hayatımıza kazandırdıkları, etkileri nelerdir? Zamanın kıymeti, yonetimi ve değerlendirilmesi icin yapılması gerekenleri Dr. Oğr. Uyesi Adem Ergul anlatıyor...
Zaman Yonetiminin Onemi ve Faydaları (1)
Zaman Yonetiminin Onemi ve Faydaları (2)
Zaman Yonetiminin Onemi ve Faydaları (3)
Zaman Yonetiminin Onemi ve Faydaları (1)
Zamanı kullanma husûsunda nelere dikkat etmeliyiz? Hayat, CenĂ‚b-ı Hakk ’ın her canlıya bir defĂ‚ kullanmak uzere bahşettiği ve muayyen bir zamanla hudutlandırdığı son derece kıymetli bir nîmettir. Zamanı, onun değerine en lĂ‚yık amellere sarf etmek şarttır. Cunku hayatta her an yapılabilecek birden fazla iş vardır. Fakat bunların o an icin en ehemmiyetli olanlarını one almak ve diğerlerini de ehemmiyet derecelerine gore sıraya koymak, zamanı gereği gibi kullanabilmek icin dikkat edilmesi gereken muhim bir dusturdur.
ZAMANINI KULLANIRKEN EHEMMİYETLİ OLANA ONCELİK VER MeselĂ‚ bir annenin cocuğuna sut emzirmesi, merhamet ve şefkatinin îcĂ‚bı guzel bir davranıştır. Ancak evde yangın cıktığında cocuğuna sut vermeye devĂ‚m etmesi buyuk bir hamĂ‚kat ve vebĂ‚ldir. O esnĂ‚da bir kova su ile de olsa yangını sondurmeye gayret etmelidir. ZîrĂ‚ bu vazîfe, diğerine gore daha hayĂ‚tî bir ehemmiyet arz etmektedir. ŞĂ‚yet bu hususta tembel davranırsa bir muddet sonra kendisi ve evlĂ‚dı da o yangının icinde helĂ‚k olacaktır.
Aynen bunun gibi, gunumuzde de zamanın nezĂ‚keti sebebiyle, diğer işlerden daha cok, AllĂ‚h ’ın dînine revac verebilmek, zaman husûsundaki mes ’ûliyeti mizin îcaplarındandır.
Vakti en guzel şekilde değerlendiren ashĂ‚b-ı kirĂ‚m icin hayĂ‚tın en zevkli ve mĂ‚nĂ‚lı anları, insanlara tevhîd mesajını ilettikleri zamanlar idi. İdĂ‚m edilmek uzere olan bir sahĂ‚bî, kendisine uc dakîka zaman tanıyan bedbahta teşekkur etmiş ve:
“
–Demek ki sana hakkı tebliğ edebilmek icin uc dakîkalık vaktim var. Umulur ki hidĂ‚yet bulursun.” demiştir.
Gunumuzde de bir kısım insanlar îmansızlık ve ahlĂ‚ksızlık erozyonunda kaybolup giderken, selde suruklenen kutukler misĂ‚li zamĂ‚nın menfî modalarına kendini kaptırmışken, onlara tatlı bir lisan ile yaklaşarak İslĂ‚m ’ın guzelliklerini, zarĂ‚fet ve nezĂ‚ketini aksettirmek, her mu ’min icin buyuk bir îman ve vicdan borcudur.
Son derece kıymetli bir sermĂ‚ye olan zamanı, boş ve abes şeylerle isrĂ‚f etmek, Ă‚hiret hayĂ‚tını tehlikeye atmaktır. Bu yuzden, gaflet perdelerini aralayabilenler icin zaman, hicbir şeyle kıyaslanamayacak derecede kıymetli bir nîmettir. CenĂ‚b-ı Hak
Asr Sûresi ’nde: “
Asra (zamana) yemin ederim ki insan gercekten ziyan icindedir. Bundan ancak îmĂ‚n edip sĂ‚lih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler mustesnĂ‚dır.” (el-Asr, 1-3) buyurmaktadır.
Zamana yemin ile başlayan bu sûrede; îman, amel-i sĂ‚lih, hakkı ve sabrı tavsiye ile ihyĂ‚ edilmeyen zamanların israf edildiği ve bir husran vesîlesi olduğu bildirilmektedir. Zamanı hakkıyla değerlendirebilenlerden istisnĂ‚ kaydıyla bahsedilmesi de, insanların bu hususta ekseriyetle aldandıklarına işĂ‚ret eden acı bir hakîkattir.
BİR İŞİN BİTİNCE BAŞKA BİR İŞE YONEL CenĂ‚b-ı Hak, kullarının zamanı kullanma husûsunda husrandan kurtularak ilĂ‚hî ikramlara nĂ‚il olabilmeleri icin şu tavsiyede bulunmaktadır:
“
Bir işi bitirince, hemen başka işe giriş, onunla uğraş! Hep Rabbine yonel, (O ’na yaklaş!)” (el-İnşirĂ‚h, 7-8)
YĂ‚ni ibĂ‚det ve hayırlı işlerin biri bittiğinde hemen diğerine koşmak, herhangi bir zamanın ibĂ‚detsiz ve hayırdan uzak gecmesine fırsat vermemek îcĂ‚b eder. Cunku hayat, bize uhrevî saĂ‚deti kazanmak icin bir defĂ‚ya mahsus olarak verilmiş bir nîmettir. Olum ise bir borc senedinin îfĂ‚ zamanını gosteren odeme tĂ‚rihi gibidir.
Bir tuccar, borcunu odemek icin hazırlık yapmak uzere alacaklıya bir senet verir. Bundaki vĂ‚de, o zaman zarfında odenecek miktarı hazırlamak icindir. DunyĂ‚ hayatı da bize Ă‚hireti kazanmak ve ilĂ‚hî rızĂ‚ya nĂ‚il olmak icin verilen bir muhletten ibĂ‚rettir.
Nasıl bir tuccar, odeyeceği senedin vĂ‚desini ciddiye almaz, kendisine tanınmış olan muddet zarfında hazırlıkta bulunmaz ve neticede odeme gunu buyuk bir sıkıntıya ve iflĂ‚sın eşiğine duşerse, insanoğlu da AllĂ‚h ’ın kendisine verdiği omur muhletini iyi kullanmadığı takdirde husrĂ‚na uğramaktan kurtulamaz.
Her insan, doğduğu andan itibĂ‚ren, tahakkuk muddeti mechul bir olum hukmu ile mahkûmdur. Bu hukmun gercekleşme zamanı ise AzrĂ‚il -aleyhisselĂ‚m- ile karşılaşacağı andır. Ustelik senette odeme tĂ‚rihi belli olduğu hĂ‚lde, insan omrunun mutlak olan nihĂ‚yeti mechul kılınmıştır. Bu da hesap vermeye her an hazır olmayı gerektiren, dehşetli bir gercektir.
İNSANLAR HANGİ KONULARDA ALDANMAKTADIR? Zamanın kıymetini takdîr edip onu kalbî bir teyakkuz icinde değerlendirmenin mecbûriyetini bildiren hadîs-i şerîflerde şoyle buyrulur:
“
Beş şey gelmeden once beş şeyi ganîmet bil: İhtiyarlığından once gencliğini, hastalanmadan once sıhhatini, fakirliğinden once zenginliğini, meşgul zamanlarından once boş vakitlerini ve olumunden once hayĂ‚tını!” (HĂ‚kim, el-Mustedrek, IV, 341; BuhĂ‚rî, Rikak, 3; Tirmizî, Zuhd, 25)
“
KıyĂ‚met gununde dort şeyden sorgulanmadıkca, kulun ayakları yerinden kımıldamaz:
1. Omrunden; onu ne ile yok etti?
2. Gencliğinden; onu nerede curuttu?
3. Malından; onu nereden kazandı ve nereye sarf etti?
4. İlminden; onunla ne yaptı?” (Tirmizî, KıyĂ‚me, 1)
“
İki nîmet vardır ki, insanların coğu bu nîmetleri kullanmakta aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit.” (BuhĂ‚rî, Rikak, 1)
KIYAMET GUNU EN ŞİDDETLİ HESAP CenĂ‚b-ı Hak, lutfettiği maddî-mĂ‚nevî butun nîmetlerden ahrette biz kullarını hesĂ‚ba cekeceğini bircok Ă‚yet-i kerîme ile beyĂ‚n buyurmuştur. İslĂ‚m Ă‚limleri, ilĂ‚hî hesĂ‚ba mevzû olan en muhim nîmetlerin neler olduğu husûsunda farklı îzahlarda bulunmuşlardır: İbn-i Mes ’ûd -radiyallahu anhuma-, bunların, “
emniyet, sıhhat ve boş vakit” olduğunu soylemiş, MuĂ‚viye bin Kurre –rahmetullĂ‚hi aleyh- de; “
KıyĂ‚met gunu en şiddetli hesap, boş vaktin hesĂ‚bıdır.” buyurmuştur. (Bursevî, X, 504)
İmĂ‚m GazĂ‚lî Hazretleri ’nin vakit isrĂ‚fına karşı şu îkazı cok ibretlidir:
“
Oğul! Farzet ki bugun oldun. HayĂ‚tında gecirdiğin gaflet anlarına ne kadar uzuleceksin. Âh, keşke diyeceksin. LĂ‚kin heyhĂ‚t!” Cuneyd-i BağdĂ‚dî Hazretleri de şoyle buyurur:
“DunyĂ‚nın bir gunu, Ă‚hiretin bin yılından hayırlıdır. ZîrĂ‚ kazanc ve kayıp keyfiyetleri bu dunyĂ‚ya Ă‚ittir. Âhirette artık kazanmak veya kaybetmek yoktur.”
HER AN O ’NUNLA KARŞILAŞABİLECEĞİNİ UNUTMA Hayat ırmağı cok hızlı bir şekilde akıp gitmektedir. İlĂ‚hî irĂ‚de ile tahdîd edilmiş olan fĂ‚nî omrumuzun gunleri, bir bardağı dolduran damlalar gibidir. Her gecen gun, sınırlı hayatımızın bitme noktasına doğru ilerlediğimizi, dunyĂ‚dan bir gun daha uzaklaşıp kabre bir gun daha yaklaştığımızı unutmamalıyız. Ecel vakti bize mechûl olduğundan, her an AzrĂ‚il –aleyhisselĂ‚mile karşılaşabileceğimizi hatırımızdan cıkarmamalıyız ki son nefesimizde kendi dramımızı seyretmeyelim. ŞĂ‚ir Necib FĂ‚zıl ’ın veciz ifadeleriyle:
Zaman deli gomleği, onu yırtan da olum!..
O demde ki perdeler kalkar, perdeler iner;
AzrĂ‚il ’e “
hoş geldin” diyebilmekte huner!..
Rabbimiz omur nîmetinin ağır mes ’ûliyeti husûsunda kalplerimize uyanıklık bahşeylesin. Zamanı gĂ‚filce zĂ‚yî ederek ebediyet yolculuğuna azıksız ve hazırlıksız yakalanmak bedbahtlığından cumlemizi muhĂ‚faza buyursun. Âmîn!
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, 40 Soru 40 Cevap, Erkam Yayınları, 2011, İstanbul
İslam ve İhsan