Abdullah Dehlevî Hazretleri gecelerini zikir ve ibadetle ihyĂ‚ ederdi. Uyku galebe caldığında seccĂ‚desinin uzerinde sağ yanına yatardı. Yuksek edebinden dolayı, ayaklarını uzatarak yattığı hic gorulmedi. Ekseriyetle diz ustu oturarak uyurdu. VefĂ‚tı da bu edep hĂ‚li uzere, yani diz ustu otururken olmuştur.Abdullah Dehlevî Hazretleri cok Kur ’Ă‚n-ı Kerîm okur ve onu dinlemekten buyuk bir lezzet alırdı.

Cok comertti. İnfĂ‚k ederken gizliliğe titizlikle riĂ‚yet ederdi. Buyuklerin, bilhassa da ŞĂ‚h-ı Nakşibend Hazretleri ’nin rûhuna hediye olmak uzere ceşitli yemek ve tatlılar hazırlatır, fakirlere ikram ederdi.

Malı nisab miktĂ‚rına ulaştığında, uzerinden bir sene gecmesini beklemeden hemen zekĂ‚tını verir, kalanını da infĂ‚k ederdi.

Muslumanlara cok şefkatli ve merhametli idi. Geceleri uzun uzun ummet-i Muhammed ’e duĂ‚ ederdi.

Abdullah Dehlevî Hazretleri ’nin meclisinde luzumsuz sozler sarf edilmezdi. Birisi gıybet etse ona mĂ‚nî olur ve:

“–O soylediğin soze ben daha lĂ‚yıkım!” derdi.

Oruclu olduğu bir gun, yanında sultĂ‚nı kotulediler. Hazret:

“–Eyvah, orucumuz bozuldu!” buyurdu.

Bir talebesi:

“–Efendim, siz gıybet etmediniz ki!” dediğinde ise:

“–Evet, biz gıybet etmedik, ama dinledik. Gıybette, soyleyen de dinleyen de aynıdır.” buyurdu.[1]

Abdullah Dehlevî Hazretleri insanların şahsî hatĂ‚larını gormezden gelir ve ayıp ortmeyi cok severdi. Birisi Dehlevî Hazretleri ’nden odunc aldığı bir kitabı bir muddet sonra getirip Hazret ’e satmak istedi. Dehlevî g o kitabı medhederek satın aldı. Bir talebesi:

“–Efendim, bu kitap zĂ‚ten sizin kutuphĂ‚nenize Ă‚ittir. Damgası da uzerindedir.” dedi. Dehlevî Hazretleri:

“–Bir kĂ‚tip aynı kitaptan birkac nusha yazmıştır.” diyerek meseleyi kapattı ve o kimseyi mahcup etmedi.[2]

Abdullah Dehlevî Hazretleri dunya metĂ‚ına hic îtibĂ‚r etmezdi. Sultan ve devlet adamları, dergĂ‚hın ihtiyaclarına sarf edilmek uzere para gonderip Hazret ’in kabûl buyurması icin yalvarırlardı. Ancak o, bunları nĂ‚zik bir uslûpla geri cevirirdi.

Son derece zarif ve temiz bir insandı. Guzel kokuyu severdi.

[1] Abdulganî bin Ebî Saîd, Huvelganî RisĂ‚lesi, s. 152.

[2] Abdulganî bin Ebî Saîd, a.g.e, s. 151.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan