Yakub Cerhi Hazretlerinin hikmetli sozlerinden bazıları...“SĂ‚lik, her nefesinin «huzûr»la mı yoksa «gaflet»le mi gectiğini murĂ‚kabe etmelidir.”[1]
“SĂ‚lik ne vakit kendinde bir kabz, futûr, vesvese ve endişe olduğunu fark etse, hemen hĂ‚l ve hareketlerini gozden gecirmelidir. Kendisinden şer ’-i şerîfe muhĂ‚lif, rızĂ‚-yı ilĂ‚hîye muğĂ‚yir bir şey zuhûr etmiş mi diye nefsini muhĂ‚sebe etmelidir. Eğer boyle bir şey vĂ‚kî olmuşsa, ne kadar kucuk olursa olsun, derhĂ‚l onu buyuk bir ihtimamla duzelterek istiğfĂ‚r etmelidir.”[2]
“Aşkı; Arap, Acem, Turk, Hint fesĂ‚hat ve belĂ‚gatiyle, yani lĂ‚fızla acıklamak mumkun değildir… Bu sebeple Hak dostları, bĂ‚zı hakîkat sırlarını, ehil olmayanlar anlamasınlar diye kendi aralarında husûsî bir dille ifĂ‚de ederler… Nitekim bulbul, gulu gorduğunde nağmesiyle binlerce destan okur, lĂ‚kin kış geldiğinde diken bahcesinde nağmeden kesilir… Bulbulun hakîkat nağmeleri, gulun yanında ortaya cıkar. Gul olmadan bulbul şakımaz.”[3]
[Yani Allah dostları, cĂ‚hillerin yanında hikmet dolu bir kitap gibi sukût ederler.]
“Buyuklerden biri şoyle der: «İlĂ‚hî! EvliyĂ‚na yaptığın ne buyuk bir ikramdır. Onları bulanlar Sen ’i tanır, onları tanıyanlar Sen ’i bulur. Onlara gonul bağlayanlar, isyankĂ‚r ve merdûd olmazlar».”[4]
“Mutasavvıflara gore olum, Hak ’ta fĂ‚nî olmaktır. Boyle bir insan olumsuzluğe vĂ‚sıl olur.”[5]
“Hak TeĂ‚lĂ‚, Yuce ZĂ‚t ’ını arzulayan herkesin bu isteğini artırır.”[6]
“Bircok Ă‚lim, Allah dostlarının sohbetinden uzak kalıyor. Bu sebeple de ibadetleri kusurlu oluyor.”[7]
[Yani Ă‚limlerin de feyz alarak takvĂ‚ sahibi olabilmeleri icin mĂ‚nevî sohbetlere devam etmeleri zarurîdir.]”
“VelĂ‚yet mertebesine ulaşmanın delîli, zĂ‚hirî ve bĂ‚tınî bakımdan Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz ’e tam mĂ‚nĂ‚sıyla tĂ‚bî olmaktır. O ’na tĂ‚bî olma saĂ‚detinden yuz cevirenler ise ebedî bedbahtlığa dûcĂ‚r olmuşlardır.[8] VelĂ‚yet mertebesine ulaşmak isteyen kimsenin, Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz ’e muhabbetle tĂ‚bî olmaktan başka cĂ‚resi yoktur.”[9]
“Peygamberler ve evliyĂ‚ullah geceleri ihyĂ‚ etmek icin uyanık kalırlardı. Siz de bu yola muhabbetinizi artırarak uyanık kalınız ki bu hĂ‚liniz Hakk ’ın rahmetine vesîle olsun!”[10]
“Yol ikidir. BĂ‚zıları riyĂ‚zet ve mucĂ‚hedede bulunurlar. Bunun neticesini taleb ederler ve maksatlarına nĂ‚il olurlar. BĂ‚zıları da ihsĂ‚n ehlidir, Hakk ’ın lûtf u kereminden başkasını gormezler. TĂ‚at ve mucĂ‚hedelerini O ’nun lûtfu olarak bilirler. Amellerinin hesĂ‚bını yapmayıp tĂ‚at uzere devam ederler. (Amellerine guvenme) duşuncesini terk etmekle birlikte amelde sebat uzere olan bu topluluk, maksûda daha cabuk ulaşır.”[11]
“İbadet; kalbin mĂ‚rifetle (CenĂ‚b-ı Hakk ’ı kalben tanıyabilmekle), rûhun muşĂ‚hedeyle (devamlı ilĂ‚hî kameranın altında olduğunun idrĂ‚kiyle), nefsin hizmetle (HĂ‚lık ’ın nazarıyla mahlûkĂ‚ta bakıp onların ihtiyaclarını gidermekle), lisĂ‚nın da AllĂ‚h ’ı zikretmekle (zikrin kalbe inip amellere donuşmesiyle) meşgul olmasıdır.”[12]
[VelhĂ‚sıl ibadet; insanın, zĂ‚hiri ve bĂ‚tınıyla her an Allah TeĂ‚lĂ‚ ile beraber olmasıdır.]
[1] ReşahĂ‚t, s. 74.
[2] Enîsu ’t-TĂ‚libîn, s. 185.
[3] Bkz. Cerhî, Ney-NĂ‚me, s. 29-30.
[4] Cerhî, Ney-NĂ‚me, s. 31.
[5] Cerhî, Ney-NĂ‚me, s. 51.
[6] Cerhî, Ney-NĂ‚me, s. 41.
[7] Cerhî, Ney-NĂ‚me, s. 69.
[8] Bkz. Âl-i İmrĂ‚n, 31-32.
[9] Cerhî, RisĂ‚le-i Unsiyye [Ney-NĂ‚me icinde], s. 91.
[10] Cerhî, RisĂ‚le-i Unsiyye [Ney-NĂ‚me icinde], s. 110.
[11] Cerhî, RisĂ‚le-i Unsiyye [Ney-NĂ‚me icinde], s. 117.
[12] Cerhî, Tefsîr, vr. 5a.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan