Peygamber Efendimiz'in ummetine aşıladığı İslam ahlakı ve faziletleri sayesinde ortaya cıkan eşsiz fazilet tablosu...Resûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Huneyn ’de elde edilen ganimetleri bir muddet bekletmiş, daha sonra taksim etmişti. Bu taksim işinde yavaş davranmasının hikmeti, ancak CîrĂ‚ne ’ye gelişinin onuncu gunu anlaşılabildi. Mağlûb olan HevĂ‚zin Kabîlesi ’nden bir heyet, Resûlullah'a -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- gelerek, Musluman olduklarını bildirdiler. Bu vesîleyle de esirlerinin ve mallarının geri verilmesini talep ettiler. Bu esnĂ‚da Sa ’doğulları ’ndan biri ayağa kalktı ve:

“–YĂ‚ Resûlallah! Şu golgeliklerde bulunanlar, Sen ’in sut halaların, teyzelerin ve Sana sut emzirip bakmış olan kadınlardır! Eğer biz, Şam veya Irak kralını emzirmiş ve şimdiki duruma duşup de kendilerinden şefkat ve ihsanlarını talep etmiş olsaydık, bizden esirgemezlerdi. HĂ‚lbuki Sen, sut emzirilip bakılanların en hayırlısısın!” dedi.

Hazret-i Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- şoyle buyurdu:

“–Ben ganimet taksimini bugune kadar beklettim. Ama siz hayli geciktiniz! Şimdi ya esirleriniz, ya da mallarınızdan birini secin!..”

Bunun uzerine, gelen heyet, esirlerini tercih ettiler. Resûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sel­lem- :

“–Ben size, bana ve Abdulmuttaliboğulları ’na duşen esirleri bağışlıyorum. Diğerleri icin de yarın oğle namazından sonra bana geliniz!” buyurdular.

ALLAH'IN İHSAN EDECEĞİ İLK GANİMET

Ertesi gun Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ashĂ‚bını toplayarak onlara meseleyi anlattı. Kendisinin payına duşen esirleri serbest bıraktığını da bildirerek şoyle buyurdu­:

“–Sizden her kim, esirlerini bedelsiz, gonul rızĂ‚sı ile vererek kardeşlerini memnun etmekten hoşlanırsa, boyle yapsın! Her kim de kendi payına duşeni bedelsiz olarak ver­mek istemezse, bunu AllĂ‚h ’ın ihsĂ‚n edeceği ilk ganimetten oderiz. Dileyen de boyle yap­sın!..”

Fahr-i KĂ‚inĂ‚t Efendimiz ’in ashĂ‚ba murĂ‚caat etmesi, esirle­rin onların hakkı olması sebebiyle idi.

Resûlullah'ın -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-, payına duşen esirleri bırakıp kendilerinden de bunu talep etmesi uzerine, butun ashĂ‚b-ı kirĂ‚m aynı fazîletten nasîb alabilmek icin gonul hoşnutluğu icinde:

“–Bizler de esirlerimizi AllĂ‚h ’ın Peygamberi ’ne hibe ettik!” dediler. (Bkz. BuhĂ‚rî, MeğĂ‚zî, 54; İbn-i HişĂ‚m, IV, 134-135)

EŞSİZ FAZİLET TABLOSU

Boylece o gun HevĂ‚zin ’e altı bin harp esiri hicbir karşılık alınmadan iĂ‚de edildi. TĂ‚rih, boyle bir manzaraya hicbir zaman şĂ‚hit olmamıştı. Ancak o an şĂ‚hit olu­yordu ki, Resûlullah'ın -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ummetine aşıladığı İslĂ‚m ahlĂ‚kı ve fazîletleri sĂ‚yesinde bir dakika icinde altı bin esir, dunyevî hicbir karşılık alınmadan serbest bırakılmıştı.

Bu eşsiz fazîlet tablosu karşısında butun HevĂ‚zinliler, topyekûn İslĂ‚m ’ı kabûl ettiler. HattĂ‚ o sırada TĂ‚if ’te bulunan kabîle reisi MĂ‚lik bin Avf da durumu oğrenince şaşırdı ve Resûlullah'ın -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ilk dĂ‚vetiyle o da İslĂ‚m ile şereflenenler kervanına katıldı. Hazret-i Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ona hem yuz deve ih­san buyurdu hem de onu yine kabîlesine reis olarak tĂ‚yin eyledi. (İbn-i HişĂ‚m, IV, 137-138)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları

ASR-I SAADET TOPLUMU

https://www.islamveihsan.com/asr-i-saadet-toplumu.html
İslam ve İhsan