Osman Nûri Topbaş Hocaefendi, "Hazret-i MevlĂ‚nĂ‚ ’nın hikmet dolu kıssaları icinde sizi en cok etkileyen kıssalardan birkacını istirhĂ‚m etsek, neler soylersiniz?"
Hazret-i MevlĂ‚nĂ‚ ’nın hikmet dolu kıssaları icinde sizi en cok etkileyen kıssalardan birkacını istirhĂ‚m etsek, neler soylersiniz?
Allah dostlarında ayrı ayrı tecellîler vardır.
MevlĂ‚nĂ‚ Hazretleri ’ndeki tecellî de butun evliyĂ‚ullĂ‚h ’ın bir sozcusu durumundadır. O bize evliyĂ‚ullĂ‚h ’ın ic/gonul Ă‚lemini, hikmet ve sır Ă‚lemini aksettirir. Bugun onun Mesnevî ’si bunun en guzel bir delilidir.
Haydi bugun butun fakulteler birleşsin, mumkunse bir Mesnevî yazsın, 26.600 beytin bir benzerini yazsın. Bu, gonulden gelen bir hĂ‚disedir bu.
MevlĂ‚nĂ‚ Hazretleri ’ndeki ozellik; zihin, mucerred şeyleri zor kavrar. Bu mucerredleri MevlĂ‚nĂ‚, hikĂ‚yeler hĂ‚linde muşahhas hĂ‚le getirir. İnsan mufekkiresinin cok rahat daha anlaması icin.
Bir-iki tane hikĂ‚ye arzu edildi. HikĂ‚ye cok, sonsuz. Fakat burada; dunyaya aldanan, Ă‚hireti unutan, AllĂ‚h ’ın bu kadar azamet-i ilĂ‚hiyye tecellîleri karşısında ahmaklaşan, yiyor-iciyor, goruyor, inkĂ‚r ediyor, yok sayıyor, bir nankorluk icinde; onun bir ahmak olduğunu ifade eder. O bir ahmağın hikĂ‚yesini şoyle anlatır:
Hazret-i ÎsĂ‚ -hikĂ‚yede- bir arkadaşıyla beraber gider. Giderken birden bire hızlanmaya başlar, hattĂ‚ koşmaya başlar. Yanındaki arkadaşı der ki:
“‒Ey Rûhullah der, neden kacıyorsun der, nicin bu kadar telĂ‚ş icindesin der, arkanda der, ne var der kacacak der, aslan mı var kaplan mı var, yılan mı var arkanda?” der.
“‒Yahu bırak der, bırak! Ne olursun der, kacayım, kendimi kurtarayım!” der.
“‒Ne var arkanda?” der.
“‒Ahmak birisi var.” der.
“‒Yahu der, Rûhullah der, sen der, oluye ufledin olu dirildi, Ă‚mĂ‚ya ufledin Ă‚mĂ‚nın gozu gordu. Don de şu ahmağa da bir oku da şu ahmak ahmaklıktan kurtulsun.”
“‒Yok der, o ahmağa ben der, yuz kere okudum der, hicbir zaman bir şey tesir etmedi.” der.
Yani burada MevlĂ‚nĂ‚, bu kadar ilĂ‚hî azamet karşısında insanın nasıl bir ahmak olduğunu belirtir.
Yine bu ahmağın bu ilĂ‚hî azamet, ilĂ‚hî kudret akışları karşısında nasıl bir hissiz, duygusuz olduğunu, diğer bir hikĂ‚yeyi de ona ilĂ‚ve eder:
O zaman Bağdat, bir medeniyet merkeziydi. İhtişamlı bir medeniyetti Bağdat medeniyeti. Buyuk keşiflerin olduğu medeniyetti. Manzara da oyleydi. O Dicle ’nin guzelliği vs…
MevlĂ‚nĂ‚ hikĂ‚yesinde diyor ki; -af edersiniz- bir okuz diyor, Bağdat ’a gitti diyor. Bağdat ’ta diyor, o guzelliklerin hicbirini gormedi diyor. Nerede bir saman gordu, karpuz, kavun kabuklarını gordu, onun uzerinde omrunu ziyan etti, zamanını ziyan etti diyor.
Yani bir ahmağın hĂ‚lini bu şekilde ifade ediyor. Yani bu kadar kĂ‚inattaki ilĂ‚hî azamet karşısında uyanmaması. Bir hikĂ‚yesi boyledir.
Yine bir hikĂ‚yesi de; nasıl bir, ideal bir insana ihtiyac var, keyfiyetli bir insana ihtiyac var, toplumu uyaracak bir insana ihtiyac var… Onun hasretine ait. Belki orada
Şems-i Tebrizî ’yi de kastetmiş olabilir. Cunku Şems-i Tebrizî ’yi bir ara kaybetti. Sonra tamamen kaybetti, onun hasretiyle yaşadı.
O da hikĂ‚yede şoyle ifade ediyor:
Baktım diyor, gece vakti diyor, birisi diyor, gecenin o zifiri karanlığında diyor, tarlada diyor, elinde bir fenerle dolaşıyordu diyor. İndim diyor;
“‒Yahu dedim, bu karanlıkta ne arıyorsun bu tarlada, bu zifiri karanlıkta, elinde fenerle?”
“‒İnsan arıyorum dedi, adam arıyorum dedi.” diyor.
“‒Yahu dedim, adam mı aranır bu zifiri bu karanlıkta? Sen ne insanı arıyorsun?” dedim diyor.
“‒O ideal, o mukemmel, o mukerrem insanı arıyorum.” dedi diyor.
“‒Boş ver, git yat yatağına, ben cok aradım, bulamadım.”
“‒Yahu dedi, ne olursun beni bırak, benim yakamı bırak da ben yine onun hasretiyle yine ben dolaşayım. Ben de bulamayacağımı biliyorum ama, onun hasretiyle dolaşayım.”
Burada herhÂlde
Şems-i Tebrizî ’ye olan hasretini anlatıyor.
Demek ki şu var: İnsanlar dĂ‚imĂ‚ ideal insana hasret... Bakın,
MevlĂ‚nĂ‚ ’ya hasret. Kac kişi kendimizin ziyaretcisi var, MevlĂ‚nĂ‚ ’nın kac kişi ziyaretcisi var? Kendisi vefat edeli 700 sene oldu, Mesnevî ’si, DîvĂ‚n-ı Kebîr ’i 700 senedir devam ediyor.
Butun evliyĂ‚ullah ’ta ayrı ayrı tecellîler…
VelhĂ‚sıl ideal insan olabilme…
Bizim bir hocamız vardı,
Yaman Dede diye. Bu, hristiyan iken İslĂ‚m ’la şereflenmişti. Bir edebiyat dersinde, hocası ona Mesnevî ’den birkac beyit yazıyor. Onun uzerine gonlunde bir Ă‚lem kaynıyor, musluman oluyor. Devamlı, bize Farsca dersine gelirdi. O zaman İmam Hatip ’te Farsca dersi vardı. Kendisine bir arkadaşımız dedi ki:
“‒Hocam dedi, siz dedi, hep MevlĂ‚nĂ‚ ’dan bahsediyorsunuz.” dedi.
“‒Oğlum dedi, MevlĂ‚nĂ‚ benim elimden tuttu, Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’in kapısına goturdu.”
HattĂ‚ Rasûlullah Efendimiz ’e;
“FerahnĂ‚k et ki yandım yĂ‚ RasûlĂ‚llah” diye şiiri de vardır.
VelhĂ‚sıl bu
MevlĂ‚nĂ‚ ’da hikĂ‚yeler cok. Mucerredleri muşahhas hĂ‚le getirir ve daha rahat bir anlayış şey yapabilmek icin.
Yine
MevlĂ‚nĂ‚ şeyden bîzardır, kendisini yanlış anlayanlardan. Cunku onun hayatı aşktır, vecddir. Ve semĂ‚ bir zikir hĂ‚lidir. Bir folklor değildir. Der ki:
Men bende-i Kur ’Ă‚n ’em eger cĂ‚n dĂ‚rem
Men hĂ‚k-i reh-i Muhammed MuhtĂ‚r ’em
“Ben diyor, bu can bu tende oldukca, Hazret-i Kur ’Ă‚n ’ın kolesiyim; Hazret-i Muhammed MuhtĂ‚r ’ın mubĂ‚­rek yolunun toprağıyım.
Eğer bir kimse benim sozlerimden bundan başka (bu istikĂ‚metin dışında) en ufak bir soz naklederse, o kişiden de bîzĂ‚rım, onun sozunden de bîzĂ‚rım!..”
Bizim yine İmam Hatip ’teyken hocamız
Nurettin Topcu, bize sosyoloji grubuna gelirdi. O da
MevlĂ‚nĂ‚ Ă‚şığıydı. Onun bir Mesnevî şerhinde guzel bir ifadesi var, onu okuyarak bitireyim sohbetimizi:
“Biz
MevlĂ‚nĂ‚ CelĂ‚leddîn ’in vecdinin feryatlarını dinledik. Daldığı huzur denizinin derinliklerini gormemize imkĂ‚n yok. Denizin tĂ‚ dibinden sıyrılıp tĂ‚ suyun yuzune ne vurduysa onu goruyoruz. Biz Hazret-i MevlĂ‚nĂ‚ ’nın aşkını değil, sadece aşkının dile gelen feryatlarını elde ettik. Peltek dilimizle anlatmaya calıştığımız, butun bundan ibaret. Huzur denizine yalnız o daldı. Bize vecdinin fırtınasından cıkan sesler kaldı. HeyhĂ‚t, onu MevlĂ‚nĂ‚ zannediyoruz…”
İLGİLİ HABERLER
HZ. MEVLÂNÂ ’DAN HİKMETLİ SOZLERHZ. MEVLÂNÂ VE SOZDEKİ SIR
DİĞER SORULAR
PEYGAMBERİMİZ NE OĞRETTİ, NASIL OĞRETTİ, NE HÂSIL ETTİ?MÂNEVİ İSTİKAMET NASIL MUHAFAZA EDİLİR?İSLAMİYET YERİNE NEDEN ATEİZMİ SECİYORLAR?İSLAM ’I ANLAYIP YAŞAMAK İCİN SUNNETE GEREK VAR MI KURAN YETER Mİ?TASAVUF İLE İLGİLİ BİLİNMESİ GEREKEN HUSUSLARTEKNOLOJİNİN GETİRDİĞİ MÂNEVİ SORUNLARKOMUNİZM, KAPİTALİZM VE İSLAM ’IN MULK ANLAYIŞIGERCEK “FETİH” NEDİR? İSLÂM ’DA CİHÂDIN GERCEK MÂHİYETİ NEDİR?
İslam ve İhsan