Hakk ’ın velî kullarının diğer bir vasfı da, zĂ‚lim veya mazlum olmak durumunda kaldıklarında, mazlum olmayı tercih etmeleridir.
Nitekim Sa ’d bin Ebî Vakkas (r.a.) :

“–YĂ‚ ResûlallĂ‚h! (Fitne zamanlarında) biri evime girip, oldurmek icin beni tehdit etse ne yapmamı tavsiye buyurursunuz?” deyince, Hazret-i Peygamber (s.a.v.) :

“–Âdem ’in oğlu (HĂ‚bil) gibi ol!” buyurmuştur. (Tirmizî, Fiten, 29/2194)

VelhĂ‚sıl Hak dostlarının bu vasfının kısaca ifĂ‚desi, “Hakk ’ın kullarından gelen ezĂ‚ ve cefĂ‚lara Hak rızĂ‚sı icin katlanabilmek”tir.

NANKORLER DUNE DEĞİL BUGUNE BAKARLAR

Hak dostu MĂ‚ruf-i Kerhî Hazretleri ’nin şu hĂ‚li ne kadar ibretlidir:

MĂ‚ruf-i Kerhî Hazretleri, olmek uzere olan bir hastayı evinde misĂ‚fir eder ve onun butun hizmetini gorur. Hasta ise, ıztırĂ‚bının şiddetiyle gece-gunduz inleyip kendisi bir an bile uyuyamadığı gibi, feryatlarıyla hĂ‚ne halkından da hic kimseyi uyutmaz. Ustelik gittikce huysuzlaşır ve evdekileri ağır sozleriyle rahatsız eder.

NihĂ‚yet onun huysuzluklarına dayanamayan evdekiler, birer-ikişer başka yerlere kacarlar. Evde MĂ‚ruf-i Kerhî ile hanımından başka kimse kalmaz. MĂ‚ruf-i Kerhî Hazretleri, geceleri de uyumayıp hastanın ihtiyaclarını gidermeye devam eder. Ancak bir gun uykusuzluğu dayanılmaz noktaya varır ve gayr-i ihtiyĂ‚rî uyuyuverir. Bunu goren gĂ‚fil hasta, kendisine şefkatle kucak acan zĂ‚ta teşekkur edeceği yerde nankorce soylenmeye başlar:

“–Bu nasıl derviş boyle! Zaten bu gibilerin zĂ‚hirde adları-sanları var; hakîkatte ise riyĂ‚cıdırlar. Başkalarına takvĂ‚yı emreder, kendileri yapmazlar. İşte bu adam da benim hĂ‚limi duşunmeden uyuyor. Karnını doyurup uykuya dalan kimse, sabaha kadar gozlerini yummayan bîcĂ‚re hastanın hĂ‚linden ne anlar!..”

MĂ‚ruf-i Kerhî, işittiği bu acı sozlere de sabreder. LĂ‚kin hanımı daha fazla dayanamayıp ona, bu nankor hastayı artık evden gondermesini soyler. MĂ‚ruf-i Kerhî Hazretleri ise, mutebessim bir cehreyle şoyle buyurur:

“–Ey hanım! Onun soylediği sozler seni niye incitir ki? Bağırmış ise bana bağırmış; terbiyesizlik etmişse bana etmiştir. Onun nĂ‚hoş gorunen sozleri, bana hep hoş gelir. Goruyorsun ki, o dĂ‚imî bir ıztırap icinde. Baksana; zavallı bir nefes bile uyuyamıyor. Hem bilesin ki asıl huner, asıl şefkat ve merhamet, boyle kimselerin cefĂ‚sına katlanabilmektir...”

BOSTAN'DAN SECMELER

Bu kıssayı Bostan adlı eserinde nakleden Şeyh SĂ‚dî, şu nasîhatte bulunur:

“Muhabbetle dolan kalp, affedici olur. Eğer sen, yalnız kuru bir sûretten ibĂ‚ret olursan, olduğun zaman cismin gibi isminle de olursun. Eğer kerem sahibi ve ehl-i hizmet olursan, omrun, cese­dinden sonra da fedĂ‚kĂ‚rlığın ve gonullere girdiğin kadarıyla devam eder. Gormez misin ki, Kerh şehrinde bircok turbe var. Fakat MĂ‚ruf-i Kerhî ’nin turbesinden daha mĂ‚ruf ve ziyĂ‚retcisi bol olanı yoktur.”

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Ornek AhlĂ‚kından 1, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan