Hz. İbrĂ‚hîmin ’in (a.s.) oğlu Hz. İsmĂ‚îl (a.s.) evlendikten sonra onu gormeye, ev ziyaretine gittiğinde ettiği helal rızık ve bereket duası...Hadîs-i şerîfte Hazret-i İbrĂ‚hîm ’in (a.s.), oğlu İsmĂ‚îl ’i (a.s.) ziyĂ‚reti şoyle anlatılır:
İsmĂ‚îl (a.s.) evlendikten sonra İbrĂ‚hîm (a.s.), oğlunu gormeye gelmişti. Fakat İsmĂ‚îl (a.s.) evde yoktu. Hanımına sordu, o da:
“–Rızkımızı tedĂ‚rik etmek uzere cıktı, gitti.” diye cevap verdi. Sonra İbrĂ‚hîm (a.s.):
“–Maîşetiniz, hĂ‚liniz nasıldır?” diye sordu. İsmĂ‚îl ’in (a.s.) haremi:
“–Şiddetli darlık icindeyiz; cok fenĂ‚ bir hĂ‚ldeyiz!” diye cevap verdi. İbrĂ‚hîm (a.s.):
“–Efendin eve geldiğinde benden selĂ‚m soyle; kapısının eşiğini değiştirsin!” dedi. İsmĂ‚îl (a.s.) geldiğinde babasının gelip gittiğini, evin icinde hissettiği guzel kokudan anladı:
“–Evimize bir gelen oldu mu?” diye sordu. Hanımı da:
“–Evet, şu şu vasıflarda yaşlı bir zĂ‚t geldi. Bana seni sordu; cevap verdim. Maîşetimizi sordu; ben de şiddetli darlık icinde olduğumuzu soyledim.” dedi. Bunun uzerine İsmĂ‚îl (a.s.):
“–Bir şey vasiyet edip bir soz tevdî etmedi mi?” diye sordu. O da:
“–Sana selĂ‚m soylememi ve «kapısının eşiğini değiştirsin!» dememi tenbih etti.” dedi. Bu sozlerdeki nukteyi kavrayan İsmĂ‚îl (a.s.) haremine:
“–O gelen ihtiyar babamdır. Bana senden ayrılmamı emretmiş. Artık sen Ă‚ilenin evine donebilirsin!” dedi ve evden ayrıldı. Curhumîler ’den başka bir kadın ile evlendi.
İbrĂ‚hîm (a.s.), CenĂ‚b-ı Hakk ’ın dilediği bir muddet sonra gelip yine evde İsmĂ‚îl ’i (a.s.) bulamadı. İsmĂ‚îl ’in (a.s.) yeni evlendiği hanımının yanına vardı, İsmĂ‚îl ’i (a.s.) sordu. O da:
“–Maîşetimizi tedĂ‚rik etmeye gitti.” dedi. İbrĂ‚hîm (a.s.):
“–Nasılsınız, maîşetiniz, hĂ‚l u şĂ‚nınız iyi midir?” diye sordu. Kadın:
“–ElhamdulillĂ‚h, biz, hayır, saĂ‚det ve bolluk icindeyiz.” diye AllĂ‚h ’a hamd u senĂ‚ eyledi. İbrĂ‚hîm (a.s.):
“–Ne yeyip ne icersiniz?” diye sordu. Kadın da:
“–Et yiyoruz, su iciyoruz.” dedi. İbrĂ‚hîm (a.s.):
“–YĂ‚ Rabbî! Bunların etlerini ve sularını mubĂ‚rek kıl! Yumn u bereket ihsĂ‚n eyle!” diye duĂ‚ etti. Ardından İsmĂ‚îl ’in (a.s.) haremine:
“–Efendin geldiğinde selĂ‚m soyle; kapısının eşiğini guzel tutsun!” dedi.
İsmĂ‚îl (a.s.) eve geldiğinde, yine icerde hissettiği guzel kokudan babasının teşrîf ettiğini anladı ve hanımına:
“–Evimize gelen oldu mu?” diye sordu. Âilesi:
“–Evet, nûr yuzlu bir ihtiyar geldi.” diye İbrĂ‚hîm ’i (a.s.) medh u senĂ‚ etti. Sonra şoyle devam etti:
“–Seni sordu. Ben de «Rızkımızı tedĂ‚rik etmeye gitti.» dedim. «Geciminiz nasıldır?» dedi. Ben de «Hayır ve saĂ‚det icindeyiz.» dedim.”
İsmĂ‚îl (a.s.):
“–Sana bir şey vasiyet etti mi?” diye sordu. Hanımı da:
“–Evet o muhterem ihtiyar, sana selĂ‚m soyledi. «Kapısının eşiğini iyi tutsun!» diye emreyledi.” dedi. Bunun uzerine İsmĂ‚îl (a.s.):
“–İşte O babamdır. Sen de evimizin şerefli eşiğisin. Babam seni hoş tutmamı ve iyi gecinmemi emreylemiş.” dedi. (BuhĂ‚rî, EnbiyĂ‚, 9)
Bu kıssadan anlaşılıyor ki, şukur, nîmetin artmasına ve devĂ‚mına vesîle olur. Nîmetleri az gorup şikĂ‚yet etmek ise nankorluktur. Neticesi de, nîmetin azalması, mahrûmiyet ve husrandır.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi 1, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan