MurÂkabe; ic Âlemi kontrol etmek, gozetlemek, dikkati belli bir noktaya toplamak gibi mÂnÂlara gelir.
Tasavvufta “kalbi, ona zarar veren şeylerden korumak, «Allah her an beni goruyor, kalbime nazar ediyor.» idrĂ‚ki icinde olmak” veya “feyz beklemek” şeklinde tĂ‚rif edilmiştir. Yani murĂ‚kabe, insanın ic Ă‚lemine yonelerek kendi hĂ‚lini dĂ‚imĂ‚ muhĂ‚sebe ve tefekkur etmesidir. Boylece her an uyanık bir kalp ile Rabb ’e ilticĂ‚ hĂ‚let-i rûhiyesini kazanabilmektir.
HAKK'A ULAŞTIRAN EN KISA YOL
Gonul Ă‚lemi de, tıpkı zĂ‚hirî Ă‚lemler gibi ucsuz bucaksız bir tefekkur sahasıdır. MevlĂ‚nĂ‚ Hazretleri ’nin şu kıssası, murĂ‚kabenin, yani ic Ă‚lem uzerinde tefekkurun ehemmiyetini ne guzel ifĂ‚de eder:
“Bir sûfî, neşelenip tefekkure dalmak icin muzeyyen bir bahceye gider. Bahcenin rengĂ‚renk tezyinĂ‚tı karşısında mest olur. Gozlerini kapayarak murĂ‚kabe ve tefekkure dalar. Orada bulunan gĂ‚fil bir kişi, sûfîyi uyur zanneder. Onun bu hĂ‚line hayret eder, canı sıkılır. Sûfîye:
«–Ne uyuyorsun? Gozunu ac da uzum cubuklarını, cicek acmış ağacları, yeşermiş cimenleri seyret! AllĂ‚h ’ın rahmet eserlerine nazar et!» der.
Sûfî de ona şoyle cevap verir:
«–Ey gĂ‚fil! Şunu iyi bil ki, rahmet-i ilĂ‚hiyyenin en buyuk eseri gonuldur. Onun dışındakiler bu buyuk eserin golgesi mesĂ‚besindedir. Ağaclar arasında bir dere akıp gider. Onun berrak suyunda iki tarafın ağaclarının akislerini gorursun... Su icine aksedip gorulenler, hayĂ‚lî bir bağ-bahcedir. Asıl bağ ve bahceler, gonuldedir. Cunku gonul, nazargĂ‚h-ı ilĂ‚hîdir. Onların zarîf ve latîf akisleri, su ve camurdan olan dunya Ă‚lemindedir. Eğer bu Ă‚lemdekiler, gonul Ă‚lemindeki o neşe selvisinin aksi olmasaydı, CenĂ‚b-ı Hak bu hayĂ‚l Ă‚lemine aldanış mekĂ‚nı demezdi. Âl-i İmrĂ‚n Sûresi ’nin 185. Ă‚yet-i kerîmesinde:
«...(Bu) dunya hayĂ‚tı, aldanma metĂ‚ından başka bir şey değildir.» buyrulur.
GĂ‚­fil olan­lar ve dun­ya­yı cen­net zan­ne­de­rek «Cen­net bu­dur!» di­yen­ler, bu de­re­nin go­run­tu­su­ne ka­nan­lar­dır. Asıl bağ ve bah­ce­ler­den, yani ev­li­yĂ‚­ul­lah ’tan uzak­ta ka­lan­lar, o ha­yĂ‚­le mey­le­de­rek al­da­nır­lar. Bir gun bu gaf­let uy­ku­su ni­hĂ‚­yete erer. Gozler acı­lır, hakîkat goru­lur. Fa­kat son ne­fes­te o man­za­ra­nın ne fay­da­sı olur? Ne mut­lu o kim­se­ye ki, ol­me­den ev­vel ol­muş, onun rû­hu, bu ba­ğın ha­kî­ka­tin­den ko­ku al­mış­tır...”
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Tefekkur, Erkam Yayınları, 2013
MURAKABE İLE İLGİLİ AYETLER
İslam ve İhsan