Hz. İbrahim -aleyhisselĂ‚m- gunlerce Rabbini aradı ve herşeyin sahibi olan, yaratılmışlara benzemeyen Allah c.c. olduğuna kanaat getirerek imĂ‚n etti...
Âzer (Hazret-i İbrahim'in babası), put yapıp satar ve onunla gecinirdi. Âzer ’in diğer oğulları da, putları overek satarlardı. Hazret-i İbrĂ‚hîm -aleyhisselĂ‚m- ise, kendisine satması icin Âzer ’in verdiği putu, boynuna ip bağlayarak pazara goturur:
“Ne zarar ne de fayda veremeyen bu putları alan var mı?” diyerek alaylı bir şekilde seslenir, hic kimse kendisinden put almazdı. HakĂ‚ret olsun diye onları yerlerde suruklerdi. Sonra putun başını suya sokar:
“–Haydi cok susadın, biraz da sen ic!” derdi.
BENİM RABBİM ALLAH ’TIR!
İbrĂ‚hîm -aleyhisselĂ‚m-, AllĂ‚h ’ın verdiği ruşd sĂ‚yesinde hicbir kimsenin tĂ‚lim ve terbiyesi altına girmeden nice buyuk ilĂ‚hî hakîkatlerin Ă‚şinĂ‚sı ve tevhîd yolunun kılavuzu oldu. O ’nun genc yaşlarda başlayan Rabbini tanıma ve bunu kavmine teblîğ etme husûsiyeti, Ă‚yet-i kerîmelerde şoyle anlatılır:
“Gecenin karanlığı O ’nu (İbrĂ‚hîm ’i)
kaplayınca O bir yıldız gordu. «Rabbim budur!» dedi. Yıldız batınca «Ben batanları sevmem!» dedi. (Daha sonra)
Ay ’ı doğarken gorunce (yine)
«Rabbim budur!” dedi. O da batınca «Rabbim bana doğru yolu gostermezse, elbette yoldan sapanlardan olurum.» dedi. Guneş ’i doğarken gorunce de «Rabbim budur! ZîrĂ‚ bu daha buyuk.» dedi. O da batınca dedi ki: «Ey kavmim! Ben sizin (AllĂ‚h ’a)
ortak koştuğunuz şeylerden uzağım! Benim Rabbim, butun noksan sıfatlardan munezzeh olan AllĂ‚h ’tır! Ben hanîf olarak yuzumu, gokleri ve yeri yaratan AllĂ‚h ’a cevirdim ve ben muşriklerden değilim.»” (el-En ’Ă‚m, 76-79)
Bu Ă‚yet-i kerîmelerde ifĂ‚de edilen hakîkat; İbrĂ‚hîm -aleyhisselĂ‚m- ’ın AllĂ‚h ’tan başkasına tapan zavallılara, gittikleri yolun yanlış ve inanclarının bĂ‚tıl olduğunu gostermesidir.
İLAHLIĞINA DELİL
Nitekim Hazret-i İbrĂ‚hîm -aleyhisselĂ‚m- bir yıldız gorerek:
“Bu benim Rabbim olacak ha!” dedi. EvvelĂ‚ bir yıldızın, Rab olabileceğini uzak gorerek etrafındakilere bir tĂ‚rizde bulundu. Cok gecmeden o yıldız batınca:
“Ben, batanları sevmem.” diyerek ilĂ‚hlık ve kullukta sevginin en muhim esas olduğunu ve buna mukĂ‚bil batmanın ilĂ‚hlık delili değil, bilĂ‚kis yaratılmışlık ve yok olma delili olduğunu ifĂ‚de etmiştir. Bu sebeple de boyle varlıkları ilĂ‚h zannetmenin, sonu boşa cıkacak bir sapıklık olduğunu, Rabb ’in zevĂ‚lden berî olan bir yaratıcı kudret olması gerektiğini anlatmıştır.
Ayrıca bu misĂ‚l, her akıl sĂ‚hibi kimsenin, tefekkur yoluyla kendisini yaratan AllĂ‚h ’ın varlığı ve birliği hakkında gerekli bilgi ve îmĂ‚na kavuşabileceğini ortaya koymaktadır. Bu sebeple ehl-i sunnet ulemĂ‚sından bir kısmı, İslĂ‚m ’ın ulaşmadığı insanların da kurtuluşa erebilmeleri icin AllĂ‚h ’ın varlığına ve birliğine inanmakla mukellef olduklarını, ancak amel işleme yonunden mes ’ûl tutulmayacaklarını ifĂ‚de etmişlerdir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi 1, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan