Haclıların Korkulu RuyĂ‚sı, Niğbolu FĂ‚tihi, İklîm-i Rûm PĂ‚dişĂ‚hı Yıldırım BĂ‚yezîd Han (1360-1403) dorduncu Osmanlı pĂ‚dişĂ‚hıdır. Girdiği harplerde gosterdiği cesĂ‚ret ve askerî manevra kĂ‚biliyetinin son derece sur ’atli olması dolayısıyla kendisine askerlerce «yıldırım» lĂ‚­ka­bı verilmiştir. İşte onun cenglerle gecen iman dolu hayatı...Babası Murad HĂ‚n ’ın Kosova meydanında şehîd olurken yaptığı va­si­yeti uzerine tahta gecti.[1]
Kazanılan bu buyuk zaferin neticelerini alabilmek icin ilerlemeye devam eden 1. BĂ‚yezîd, bircok yeni beldeler fethetti. Bunların arasında meşhur Uskup de bulunmaktaydı. Bunu şĂ‚ir şoyle anlatır:
Uskup ki, Yıldırım BĂ‚yezîd Han diyĂ‚rıdır;
EvlĂ‚d-ı fĂ‚tihĂ‚na Ă‚nın yĂ‚digĂ‚rıdır...
........
Uskup ki Şar Dağı ’nda devamıydı Bursa ’nın,
Bir lĂ‚le bahcesidir dokulmuş temiz kanın...
BĂ‚yezîd HĂ‚n ’ın bu ilerleyişi esnĂ‚sında kendi culûsunu tebrîke gelen elcilere:
“–Roma ’ya kadar ilerleyeceğim!..” demesi, onun İslĂ‚m ’ın şevket ve izzeti yolunda kendisi icin cizdiği o buyuk ufku gostermektedir.
O, akıllara durgunluk verecek cesaret ve şecĂ‚ati yanında siyĂ‚sî sahada da son derece mahĂ‚ret sahibiydi. Bizans ’ın taht cekişmelerinden istifĂ‚de etmesini gĂ‚yet iyi bildi. HattĂ‚ hapisteki bir şahsı tahta, tahttakini hapse gonderebilecek derecede muessir oldu. Bu siyĂ‚sî dehĂ‚sıyla yaptıklarına mukĂ‚bil olarak da, Bizans ’tan aldığı haracı artırdı. Ayrıca Bizans ’ta bir cĂ‚mi inşĂ‚sını ve orada yaşayan muslumanlar arasındaki ihtilĂ‚flara bakacak şer ’î bir mahkeme kurulmasını temin etti.
ŞĂ‚yĂ‚n-ı hayrettir ki Yıldırım, yine bu siyĂ‚sî dehĂ‚sı sebebiyle Ala­şe­hir ’in uzerine yuruduğunde, orayı Bizanslılar ’dan yine bizzat Bi­zans­­lılar ’ı kullanarak kendi adına fethettirdi. Bu hĂ‚dise, ta­rihin kaydettiği ender hĂ‚diselerden olup Yıldırım BĂ‚yezîd HĂ‚n ’ın i‘lĂ‚-yı kelimetullĂ‚h yolunda adĂ‚let ve firĂ‚set uzere sahip olduğu ihtişam ve izzeti; binbir zulumle ayakta durmaya calışan Bizans imparatorunun da icinde bulunduğu zilleti gosterir.
OSMANLI'YA "BUYRUN GELİN ŞEHİRLERİMİZİ SİZ İDARE EDİN" DEDİLER
Dış siyĂ‚setinde olağanustu başarılar sergileyen BĂ‚yezîd Han, Anadolu birliği yolunda da buyuk adımlar attı. Beyliklerin en buyuğu olan Karamanoğulları ’nın buyuk bir kısmını Osmanlı ’ya ilhĂ‚k etti. Ancak bu ilhĂ‚k, ahĂ‚lînin kendi isteğiyle gercekleşmiştir. Nitekim
Âşık PaşazĂ‚de bu hakîkati şoyle anlatır:
“...BĂ‚yezîd Han, Konya onlerine geldiğinde, şehrin kapıları kapatıldı. Ancak harman vakti olduğundan, Konya ovasında her tarafta arpa ve buğday yığınları vardı. Halk, telĂ‚şla kaleye sığındığı icin bunları iceri alabilmeleri mumkun olmamıştı. Bunu goren Yıldırım HĂ‚n ’ın askerleri, hisar dibine yaklaşarak Konya halkına seslendiler:
“–Gelin, bize arpa ve buğday satın; atlarımıza yedirelim!” dediler.
Halktan birkac kişi:
“–Bakalım dedikleri doğru mu?” diyerek kaleden cıkıp Osmanlı ordusunun yanına geldi.
Durumdan haberdar olan BĂ‚yezîd Han, her ihtimĂ‚le karşı askerlerine şu tĂ‚limĂ‚tı verdi:
“–Bunlar bizim musluman kardeşlerimizdir. Sakın ola kimseye zulmetmeyin! Kul hakkına riĂ‚yetkĂ‚r olun; arpa sahipleri, kendi muradlarınca satsınlar!..” dedi.
Boylece gelenler, kendi arzuları is­ti­kĂ‚­metinde ve talep ettikleri fiyatla satış yaptılar. Akcelerini de alarak hic ummadıkları şekilde buyuk bir memnûniyetle kaleye donduler. Konya halkı, bu gozler yaşartan adĂ‚let ve insanlığı gorunce, şehrin kapılarını kendi istekleriyle ardına kadar actı ve Osmanlı ’yı iceriye buyur etti. Bu hĂ‚diseyi duyan etraftaki diğer bĂ‚­zı şehirler de, elciler gonderip Osmanlı ’yı beldelerine dĂ‚vet ettiler:
“–Buyurun, gelin! Şehirlerimizi sizler idĂ‚re edin!” dediler.
Anadolu ’nun mu ’min ve temiz halkı, şĂ‚irin:
Velîdur her ne “han” kim Ă‚dil olsa,
Değul ayıp, cihĂ‚n Ă‚na kul olsa...
SuleymĂ‚n adl edup tuttu cihĂ‚nı,
Suleyman misludur han Âdil olsa...
mısrĂ‚larındaki inceliği kavramış olarak, Ă‚deta Osmanlı ’yı cĂ‚n u gonulden kucaklıyordu.
ADALETİN İHTİŞAMI
Ta­rihin gıptayla seyrettiği bu kucaklaşma, Osmanlı adĂ‚letinin, kılıcıyla başbaşa yuruduğunun ve bu yuksek adĂ‚letin, Osmanlı ’daki satvet ve ihtişĂ‚mı daha da artırdığının en bĂ‚riz bir tezĂ‚hurudur. Yani Osmanlı, o yuce azamet, satvet ve ihtişĂ‚mını, mızrak ve sungulerin uzerinde değil, halkın ve milletin kalbindeki sevgi ve muhabbetlerin uzerinde inşĂ‚ etmiştir.
İşte cihĂ‚nı kaplayan Osmanlı hĂ‚kimiyet ve haşmetinin temelinde Şeyh Edebali ’nin va­si­yetleri ve onların sağladığı bu ve benzeri yonlendirmeler yatmaktadır.
Bu husûsa buyuk bir gayretle dikkat eden Yıldırım BĂ‚yezîd Han da, devletini son derece guclendirmiş ve bunu butun dun­yaya tescil ettir­miş­ti.
[1] Murad HĂ‚n ’ın şehĂ‚deti ile Yıldırım BĂ‚yezîd ’in culûsu esnĂ‚sında ŞehzĂ‚de Mehmed Celebi dun­yaya geldi.
Kaynak: Osmanlı, Osman Nuri Topbaş, Erkam Yayınları, 2013
İslam ve İhsan