Osmanlı Devleti ’nin Ă‚bide şahsiyetlerinden biri olan Ahmet Cevdet Paşa'nın hak adına hizmetle dolu portresi. 1823 ’de Bulgaristan ’ın Lofca kasabasında doğmuştur. Asıl adı
Ah­med ’dir.
Cevdet ise mahlasıdır ve kendisine tahsil yıllarında şĂ‚ir Suleyman Fehim Efendi tarafından verilmiştir.
Kucuk yaşlarda kendisini ilim yoluna veren Ahmed Cevdet Paşa, devrin meş­hur ustadlarından muhtelif sahalarda dersler alarak yetişti. Arapca, Farsca, Fransızca ve Bulgarca ’yı oğrendi. Daha talebelik yıllarında ders verme icĂ‚zetine lĂ‚yık gorulmesi, ondaki ustun gayret ve muvaffakıyetin bir nişĂ‚nesidir.
Ahmed Cevdet Paşa, şiir ve edebiyatta da kendisini geliştirdi. Mesnevîhanlık icĂ‚zeti aldı. Onun ilimdeki bu ilerleyişiyle buyuk bir ilim ve fikir adamı olarak temĂ‚yuz etmesi, kendisindeki mustesnĂ‚ istîdat, kĂ‚biliyet ve husûsî gayretlerinin bir neticesi oldu. Zira o, kendi ifĂ‚desine nazaran, tahsîli sırasında tatil zamanlarında bile surekli kitap okumuş ve sadece bayram gunlerinde calışmalarına ara vermiştir.
ZĂ‚hirini bu şekilde ikmĂ‚l eden Cevdet Paşa, mĂ‚nevî tahsîlini de ih­mĂ‚l etmeyip devrin tanınmış mutasavvıflarından
Kuşadalı İbrahim Efen­di ’nin sohbetlerine katıldı. ZĂ‚ten kendisini ilimde Ă‚bide olmaya yon­len­diren asıl sĂ‚ik de, evliyĂ‚ullĂ‚hın hikmetli, basîretli ve tesirli irşadları ol­muş­tur.
HUDAYİ HAZRETLERİ'NİN MURİDİ OLACAKTI
RivĂ‚yete gore Ahmed Cevdet Paşa, gencliğinde Azîz Mahmûd HudĂ‚yî Hazretleri dergĂ‚hının bir dervişi olarak sırf tasavvuf yolunda ilerlemek istemişti. Bu niyetle de gerekli murĂ‚caatı yapmıştı. Ancak dergĂ‚hın postnişini, derin bir tefekkur ve murĂ‚kabeye vardıktan sonra kendisini şoyle istikĂ‚metlendirdi:
“–
EvlĂ‚dım! Rabbin verdiği istîdat dolayısıyla seni zĂ‚hirî ilimler ve devlet hizmetinde buyuk va­zi­feler beklemektedir. Bizim himmetimiz de, sana bu yolda olacaktır. Umulur ki ummet-i Muhammed, bu şekilde senden ziyĂ‚desiyle istifĂ‚de eyleye!..”
İşte Ahmed Cevdet Paşa Ă‚bidesini vucûda getiren irşad bu oldu!.. Bu irşad, onu dergĂ‚hta kalan bir murîd değil de, istîdĂ‚dı dolayısıyla kendisini bekleyen buyuk hizmetleri yuruten ve halk icinde Hak ile olabilen bir murîd olmaya yonlendiriyordu...
DEVLET VAZİFESİNE KADILIKLA BAŞLADI
Bu şekilde maddî ve mĂ‚nevî tahsil ile olgunlaşan Ahmed Cevdet Paşa, yirmi iki yaşında iken Rumeli kazaskerliğine bağlı Premedi kazĂ‚sı kadılığı ile hizmete başladı. Bir sene sonra da İstanbul muderrisliği ru­­ûsu­nu alıp muderris olarak İstanbul cĂ‚milerinde dersler verdi.
ADLİYE NAZIRI OLDU
O, “medresede gecinecek kadar maaşa nĂ‚il olup, ilim hizmetinde imrĂ‚r-ı hayat etmek” arzusunda idiyse de kendisini siyĂ‚sî me­se­lelerin icinde bularak zarûreten bunlarla da alĂ‚kadar oldu. Boylece engin bilgisi, iknĂ‚ gucu, dirĂ‚yeti ve vakarı ile temĂ‚yuz etmesinin tabiî netice­sin­de, Devlet-i Aliyye ’de bircok muhim va­zi­felerde bulundu. NihĂ‚yet
ad­liye nĂ‚zırlığına kadar yukseldi.
MECELLE'NİN YAZILMASINDA ONEMLİ ROL OYNADI
Bu va­zi­fede Paşa ’nın yaptığı hizmetlerin en onemlisi, hic şuphesiz
«Mecelle-i AhkĂ‚m-ı Adliyye» denilen kĂ‚nun metninin hazırlanmasında gosterdiği dirĂ‚yet ve muvaffakıyet oldu.
Dort pĂ‚­di­şah (Abdulmecîd, Abdulazîz, 5. Murad ve 2. Abdulhamîd) devrini idrĂ‚k eden Ahmed Cevdet Paşa ’nın vefĂ‚tı, 1895 ’te vatan se­mĂ‚­sı­nı aydınlatan mumtaz bir yıldızın kayışı gibi olmuştur. O devirlerde diğer menfî paşaların cenĂ‚zelerindeki alĂ‚kasızlık, bu kıymetli şahsiyette gorulmemiş, Paşa, ardında bıraktığı olumsuz eserleri ve buyuk hizmetleri sebebiyle halkın gonlunde taht kurduğundan, devrinde ender rastlanan muhteşem bir cenĂ‚ze merĂ‚simine mazhar olarak, hayır duĂ‚larla Fatih CĂ‚mii avlusuna defnedilmiştir.
Mezar taşının ilk mısraları şoyledir:
Asrımızın İbn-i KemĂ‚l ’i idi
Hayf ki terk-i hayat eyledi
RahmetullÂhi aleyh!
AllĂ‚h ’ım! Ahmed Cevdet Paşa gibi siyĂ‚sî ve ilmî sahada Ă‚bide şahsiyetlere son derece ihtiyacı olan gunumuz insanına maddî ve mĂ‚nevî nusret ve yardımını boyle mumtaz sîmĂ‚ları yeniden nasîb ederek ihsĂ‚n eyle!..
Âmîn!..
Kaynak: Osman Nuri Topbaş / Osmanlı, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan