Comertlik, elde var olanı, ondan mahrum olana ikrĂ‚m etmektir. Comertliğin zirvesi ise “îsĂ‚r”dır.Kendisinden bir şey istendiği zaman, aslĂ‚ “yok” demeyen AllĂ‚h Resûlu (s.a.v.) comertliği ve bu vasfa sĂ‚hip olanların fazîletini beyan sadedinde şoyle buyurmuştur:
“Comertlik, dalları dunyĂ‚ya uzanan Cennet ağaclarından bir ağactır. Kim onun dallarından birine tutunursa, bu onu cennete goturur. Cimrilik ise, dalları dunyĂ‚ya uzanmış cehennem ağaclarından bir ağactır. Kim de, onun dallarından birine tutunursa, bu da onu cehenneme cekip surukler!..” (Beyhakî, Şuabu ’l-ÎmĂ‚n, VII, 435)
“Cimri ile comerdin durumu, goğusleri ile koprucuk kemikleri arasına zırh giyinmiş iki kişinin durumuna benzer. Comert, sadaka verdikce, uzerindeki zırh genişler, uzar, ayak parmaklarını orter ve ayak izlerini siler. Cimri ise, bir şey vermek istediğinde, zırhın halkaları birbirine iyice gecer, onu sıkıştırır; genişletmek icin ne kadar calışsa da başaramaz.” (BuhĂ‚rî, CihĂ‚d 89, ZekĂ‚t 28; Muslim, ZekĂ‚t 76-77)
“Comert insan, AllĂ‚h ’a, cennete ve insanlara yakın; cehennem ateşine uzaktır. Cimri ise, AllĂ‚h ’a, cennete ve insanlara uzak; cehennem ateşine yakındır! CĂ‚hil comert, AllĂ‚h TeĂ‚lĂ‚ ’ya cimri Ă‚bidden daha sevimlidir.” (Tirmizî, Birr, 40/1961)
“Comerdin kusûruna bakmayın, zîrĂ‚ o, her surctuğunde AllĂ‚h TeĂ‚lĂ‚ onun elinden tutar.” (Heysemî, VI, 282)
COMERT OL
Hazret-i Ebûbekir ’in kızı EsmĂ‚ (r.a.) da, ResûlullĂ‚h ’ın (s.a.v.) kendisine şoyle buyurduğunu soyler:
“Kesenin ağzını sıkma! AllĂ‚h da sana sıkarak verir!” (BuhĂ‚rî, ZekĂ‚t, 21)
“İnfĂ‚k et, sayıp durma, AllĂ‚h da sana karşı nîmetini sayıp esirger. Paranı comlekte saklama, AllĂ‚h da senden saklar.” (Muslim, ZekĂ‚t, 88)
DiğergĂ‚mlık, comertlik, ihlĂ‚s ve samîmiyet -kĂ‚mil mĂ‚nĂ‚sıyla- rûhî olgunlaşmanın bir netîcesidir. Gonlun huzur ve rûhĂ‚niyetini bozan nefsĂ‚nî alĂ‚kalardan uzak kalabilmek de, ancak comertlik ve diğergĂ‚mlığın feyzi ile mumkundur.
COMERTLİK HASLETİ
Hazret-i MevlĂ‚nĂ‚ (k.s.) comertlik hasletini ve onun zıddı olan cimrilik iptilĂ‚sını ne guzel ifĂ‚de eder:
“Comertlik, cennet selvisinin dalıdır. Bu dalı elinden bırakana eyvahlar olsun. Ekin eken, once ambarı boşaltır, ama sonra hĂ‚sılĂ‚tı pek cok olur. Fakat tohumu ambarda tutan ise, sonunda onu farelere yem yapar.”
“Guzeller, saf ve berrak ayna aradıkları gibi, comertlik de fakir ve zayıf kimseler ister. Guzellerin yuzu aynada guzel gorunur, ikram ve ihsĂ‚nın guzelliği de fakir ve gariplerle ortaya cıkar.”
“Fakr u zarûret icinde boğulan gonuller, dumanla dolu bir eve benzer. Sen onların derdini dinlemek sûretiyle o dumanlı eve bir pencere ac ki, onun dumanı cekilsin, senin de kalbin yumuşayıp rûhun incelsin.”
Gunumuzde de imkĂ‚n nisbetinde ciddî bir infak ve îsĂ‚r seferberliğine ihtiyac vardır. Unutmayalım ki muzdarip ve muhtac insanların yerinde biz de olabilirdik. Bu sebeple hasta, garip, kimsesiz, muhtac ve ac kimselere karşı comertlik ve îsĂ‚rımız, Rabbimize karşı bir şukur borcudur. Elimizdeki nîmetleri muhtaclarla paylaşalım ki, memnun ve mesrûr ettiğimiz gonuller, dunyĂ‚da rûhĂ‚niyetimiz, Ă‚hirette imdĂ‚dımız, cennette saĂ‚detimiz olsun.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan